diorex
Dedas

Erol Çelik kimdir? Erol Çelik kitapları ve sözleri

Türk romancı, senaryo ve öykü yazarı. Kısa film yönetmeni. Erol Çelik hayatı araştırılıyor. Peki Erol Çelik kimdir? Erol Çelik aslen nerelidir? Erol Çelik ne zaman, nerede doğdu? Erol Çelik hayatta mı? İşte Erol Çelik hayatı...

  • 25.07.2022 05:00
Erol Çelik kimdir? Erol Çelik kitapları ve sözleri
Türk romancı, senaryo ve öykü yazarı. Kısa film yönetmeni. Erol Çelik edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Erol Çelik hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Erol Çelik hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Erol Çelik hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1973

Doğum Yeri: Artvin

Erol Çelik kimdir?

1973 Artvin'de doğdu. Tahsilini, Bakırköy Endüstri Meslek Lisesi Elektronik Bölümünün ardından İstanbul Teknik Üniversitesi Kontrol Sistemleri Bölümünü tamamladı.

Dokuz yıla yakın, ülke genelinde yayın yapan Süper Fm, Joy Fm gibi birçok yerel ve ulusal radyoda programlar hazırladı ve sundu. Halihazırda; NTV isimli ulusal bir kanalda ses operatörü olarak çalışmaktadır.

Toplumun genel konularından yola çıkarak kurguladığı gerilim öyküleri, aldığı teknik eğitim ve çalıştığı mesleğin önüne geçmiştir. İlk kitabının yayınlanmasının ardından, kısa metraj film senaryoları yazmaya başladı. Konularını; yayınladığı öykülerden aldığı, yönetmenliğini de üstlendiği kısa filmleri, birçok festivalde gösterilmiştir.

Evli ve bir çocuk babasıdır.

Kitapları

Heyula (Avrupa Yakası Yayınları - 2007)

Satranç Ve Şövalye (Avrupa Yakası Yayınları - 2009)

19 Numaralı Koltuk (Avrupa Yakası Yayınları - 2011)

Ağlatan (Avrupa Yakası Yayınları - 2014)

Erol Çelik Kitapları - Eserleri

  • Heyula
  • Cellatlar Kahvesi
  • 19 Numaralı Koltuk
  • Ağlatan
  • Satranç ve Şövalye

Erol Çelik Alıntıları - Sözleri

  • “Sakın başkasının suyunu kirletme.!” (Cellatlar Kahvesi)
  • "Eskiden insanlar sahile, gökyüzüne ve birbirlerine bakarlardı. Oysa şimdilerde her yer ekran olduğu için, nefes alacak yerimiz kalmadı.." (19 Numaralı Koltuk)
  • Hiçbir cellatbaşı ölümden korkmazdı. Aldıkları her canla kendileri de ölür, gün geldiğinde Onur Savaşı’yla canlarını vermeye hazır olurlardı.” (Cellatlar Kahvesi)
  • "İnsan, gerçek korkuyu kendi içindeki karanlıkta yaşar. " (Heyula)
  • Sağ olan da, var olan da bilsin ki, sabır ümitle beslenir. Hem vallahi, hem billahi, Asır için ümit, oğlu doğuncaya kadar var olmadı. Tam on yıl boyunca babasından nefret ederek yaşamak zorunda kaldı. Onunla aynı evde bulunduğu her andan, onunla aynı sofrayı paylaştığı her andan, hatta onunla aynı havayı soluduğu her andan nefret etti. Bu nefret onu olgunlaştırdı. Kaskatı biri oldu. Bu katılık, babasının ölümünü seyrettiği an, geçti. Bıçak gibi kesildi. Cellatbaşı olmak istediğinde daha yirmi altı yaşındaydı. Öyle kolay değildi, makam sahibi olmayan bir babanın oğlunun cellatbaşı olması. Önce bunun diyetini ödetirlerdi insana. Eğer cellatbaşı olmak istiyorsa, er meydanında, babasının Onur Savaşı’nı yönetmesi gerekiyordu. Hiç tereddüt etmeden kabul etti. (Cellatlar Kahvesi)
  • "Birçok insan ölmeyi hak eder." (Heyula)
  • Elbette, koskoca Devlet-i Aliyye’nin sınırları dünyaları aşmıştı, elbette bu nabız gibi atan imparatorluğun her köşesinde karanlık bir şeyler yaşanırdı ve muhakkak, akşam ezanından sonra, bellerindeki silahlarla at süren iki celladın nereye gittiğini merak eden birkaç kişi olmuştur ama tek bir Osmanlının bile bu durumu garipsediği söylenemezdi. Onlar cellattı ve ölümün saati yoktu. (Cellatlar Kahvesi)
  • Gün, yüz yirmi ay sorunsuz doğdu . Geride kalan on sene içinde her şey bereketliydi. Bir gün, fenerdeki genç kadın, kızdı. Lanetli ışıklar o gece ansızın söndü... (Ağlatan)
  • "Mutluluk, hayatta insanların en çok istediği şeydi.." (19 Numaralı Koltuk)
  • "Her şey bitti gibi görünüyor ama içimde garip bir his var , sanki kurtulmayacakmışız gibi bir his." (Ağlatan)
  • “Cellatlar Kahvesi’ndeki adamların hepsinin içinde, hiç yeşermeyen bir ağaç büyüyordu. Palalarıyla budadıkları, döktükleri kanla suladıkları,acı meyveler veren bir ağaç.” (Cellatlar Kahvesi)
  • "Artık, demir alma günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan." (Heyula)
  • En azından babalarının kaderini paylaşacak kadar şanslıydılar. (Cellatlar Kahvesi)
  • "Sadece önümde bir engel kaldı. Her insanın hayatında geçmesi, aşması gereken bir sırat köprüsü vardır. Benim sırat köprüm karşımda duruyor." (Heyula)
  • “Suyu kirletmeye hakkın yok,” dedi, karısı. “Suyu kirletmeye hakkın yok,” dedi, devşirme karısı. “Suyu kirletmeye hakkın yok,” dedi, Ermeni karısı. Sesler yankılanıyor, görüntüler birbirine geçiyordu. “Suyu kirletmeye hakkın yok,” dedi, kendi karısı Çatal, korkmaya başlamıştı. Başına açtığı işi düşündü. Bağırmak veya kendi karısına saldırmak geçmiyordu aklından. Tekrar suya dalıp, huzur içinde ölmek istiyordu. “Sahiplerinden izin almadan, suyu kirletemezsin.” (Cellatlar Kahvesi)
  • Demek ölüm, yalnız kalmak kadar güzeldi. (Cellatlar Kahvesi)
  • "İnsan ölünce hiç bir hayalini gerçekleştiremediğini anlar. Ne de olsa adı üstünde, onlar birer hayaldir.." (19 Numaralı Koltuk)
  • kaçmayı düşündüğüm andan itibaren , ona ihanet ettim. (Ağlatan)
  • "Bir erkeğin aklı karışınca, dünyası da karışıyordu." (Satranç ve Şövalye)
  • "...arada bir ciğerlerindeki havayı boşaltırcasına bağırmak istiyordu." (Heyula)

Yorum Yaz