tatlidede

Feridun Kandemir kimdir? Feridun Kandemir kitapları ve sözleri

Hukukçu, Gazeteci, Yazar Feridun Kandemir hayatı araştırılıyor. Peki Feridun Kandemir kimdir? Feridun Kandemir aslen nerelidir? Feridun Kandemir ne zaman, nerede doğdu? Feridun Kandemir hayatta mı? İşte Feridun Kandemir hayatı...
  • 05.08.2022 08:00
Feridun Kandemir kimdir? Feridun Kandemir kitapları ve sözleri
Hukukçu, Gazeteci, Yazar Feridun Kandemir edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Feridun Kandemir hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Feridun Kandemir hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Feridun Kandemir hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1896

Doğum Yeri: İstanbul, Türkiye

Feridun Kandemir kimdir?

İstanbul 1896 doğumludur. Jön Türklerden Hukukçu ve gazeteci Ali Fahri Ağaba'nın oğludur. İlk tahsilini Trablusgarp’ta irfan mektebinde, ortayı İstanbul’da Nümune Rüşdiyesinde, liseyi Fransız Saint Michel Koleji’nde yapmış, Hukuk’un ikinci sınıfındayken Birinci Dünya Savaşı’nın başlayışı üzerine askerlik göreviyle 1916'da Hicaz Cephesine gitmiş, dönüşte Millî Mücadeleye katılmak üzere 1919'da Anadolu'ya geçerek Konya’da günlük (Öğüt) Gazetesini tek başına yönetirken, Mustafa Kemal Paşa’nın daveti üzerine Ankara’ya giderek, ilk Büyük Millet Meclisi matbaasını kurmuş ve oraya müdür olmuştur.

Bir müddet sonra Millî Hükümetin ilk istihbarat müdürü olarak Trabzon, Tiflis ve Batum gibi yerlerle İran ve Hicaz’da çeşitli dış işlerinde çalıştıktan sonra 1927’de asıl mesleği olan gazeteciliğe dönmüştür. Henüz hukukta talebe iken 1916’da Sedat Simavi ile birlikte çıkardıkları haftalık (Hande) dergisinden sonra, Millî Mücadele esnasında İstanbul’da (îfham), Konya’da (Öğüt), Doğu’da (Varlık) ve Ankara’da (Hâkimiyeti Milliye) gazeteleriyle başlayan ve elli beş yıl süren gazetecilik hayatında (Cumhuriyet) başta olmak üzere hemen hemen bütün gazetelerde, dergilerde sayısız tefrika ile röportajları yayınlanmıştır.

Feridun Kandemir Kitapları - Eserleri

  • Fahreddin Paşa'nın Medine Müdafaası
  • Fahreddin Paşa’nın Medine Müdafaası
  • Sultan Vahdettin'in Son Günleri
  • Yakılan İlk Kitap
  • Hatıraları ve Söyleyemedikleri ile Rauf Orbay
  • Cumhuriyet Devrinde Siyasi Cinayetler
  • Cemal Paşa'nın Son Günleri
  • İzmir Suikastinin İç Yüzü
  • İzmir Suikastinin İç Yüzü
  • Siyasî Dargınlıklar Cilt 4
  • Siyasi Dargınlıklar Cilt 2
  • Siyasi Dargınlıklar Cilt 1
  • Son Halifenin Son Günleri
  • Atatürk'e İzmir Suikastinden Ayrı 11 Suikast
  • İkinci Adam Masalı
  • Sordum Söylediler
  • Kazım Karabekir'in Yakılan Hatıraları Meselesinin İçyüzü
  • Jön Türklerin Zindan Hatıraları

Feridun Kandemir Alıntıları - Sözleri

  • Hazreti Peygamber cihâda giriştiği günlerde, kâfirlerle savaşırken, kendilerini uzaktan seyreden be-devileri görünce, haber göndermiş ve gazaya katılarak sevaba girmelerini istemiş. Şeyhleri kılını bile kıpırdatmadan: “Hele durun bakalım, hangi taraf yenilecek, görelim de o vakit elbette onun üstüne çullanırız. Bunu görmeden nefsimizi boşu boşuna tehlikeye atamayız.” cevabını vermiş ve işte bu olaydan sonradır ki, Peygamberimiz de bunlara: “Urban, küfür ve nifaktan daha şiddetlisidir.” demişlerdir. Urban, karakterleri itibariyle çölün işte bu mahlûklarıydı. (Fahreddin Paşa'nın Medine Müdafaası)
  • "Ambarında daha aylarca müddet idareye yetecek erzakı varken ve hamdolsun süngüsü henüz elindeyken, bir kaz sürüsü gibi teslim olmak, Osmancığın ahfadı alnında yazılmamıştır. Bir köpek bile, tasmayı kolay kolay boynuna geçirtmez." (Fahreddin Paşa'nın Medine Müdafaası)
  • Yapamaz Ertuğrul evladı sensiz Can verir cananı veremez Türkler... Ebedi hadım-ül Haremeyniniz Ölsek de Ravza’nı ruhumuz bekler... (Fahreddin Paşa'nın Medine Müdafaası)
  • "Size afiyet olsun, esaret ekmeği bizim boğazımızdan geçmez! " (Fahreddin Paşa'nın Medine Müdafaası)
  • Cemâl Paşa daima etrafındaki tehlikeden bîhaber görünür,daha doğrusu mütevekkil yaşardı. -Ölümden çok korkarsak yaşayamayız, derdi. (Cemal Paşa'nın Son Günleri)
  • Besinci maddede, «Hükûmet merkezi Istanbulda olmalıdır» diyorsunuz. bunun sebebi nedir? - Birçok kimseler o fikirde idi. Ben de öyle düginliyordum. Çünkü fstanbul ötedenberi hükümet merkezidir. Bütün münevverler orada toplanmıştır: bakımdan daha elverisliydi, daha iyi memurlar bulunabilirdi. Devlet makanizması daha iyi işlerdi. (İzmir Suikastinin İç Yüzü)
  • Teslim olmak... Bir köpek bile, tasmayı, kolay kolay boynuna geçirtmez! (Fahreddin Paşa’nın Medine Müdafaası)
  • "....Fahreddin Paşa, her sabah Harem-î Şerif’in hademeliğini yapar, kefene bürünerek ve başına beyaz sarık sararak Peygamberimizin merkadını kendi eliyle siler sü-pürürdü. O, Ravzâ-i Muhtaharranın hizmetkârı, bekçisi, muhafızı-mukaddes cihad esnasında düşmanla işbirliği yapanlara karşımuhafızı idi...." Dördüncü Ordu Kurmaybaşkanı Ali Fuad Erden (Fahreddin Paşa'nın Medine Müdafaası)
  • Kahramanlık, vazifenin bitip ölümün göze alınarak çalışmaya devam edildiği yerde başlar. (Fahreddin Paşa'nın Medine Müdafaası)
  • Padişah Vahidüddin, ben daha Mütareke işi için Mondros'a giderken, verdiği talimatın ilk maddesinde: (Evvela Hilafet ve Saltanat ve Hanedan haklarının emniyetinin sağlanmasını) istemişti. Bu isteği ile, bütün maksadını meydana koymuş oluyordu. Mütareke yapıldıktan sonrada Padişahın tek kaygusu yine herşeye tercihan, herşeyin üstünde evvela kendi makamını korumak endişesi idi. Bu endişe ile, Bab-ı Ali'yi, İtilaf Devletleri'ne karşı daima boyun eğerek, onların her istediklerine mütavaat politikası takibine icbar etmekte idi. (Hatıraları ve Söyleyemedikleri ile Rauf Orbay)
  • Tek dağ başı mezar oluncaya kadar uğraşmak... (İkinci Adam Masalı)
  • "Vatan, o vatan kendi öz evladını vefalı bağrında kucaklayarak muhafaza ettiğinden dolayı sevilir, inancındayım. " (Fahreddin Paşa’nın Medine Müdafaası)
  • "Hayır! Allahına güvenen türk'ün şan ve şerefi bitmez!" Nidasiyle sesini yükselten o eşsiz kumandan Fahrettin Paşa nasıl unutulur? (Fahreddin Paşa'nın Medine Müdafaası)
  • Vahdettin'in yurtdışına çıkarken saray hazinesinden herhangi bir eşya almadığı ilgili kaynakların hemen hemen hepsi tarafından ifade edilmiştir. Zaten yurtdışına çıkınca saraydaki eşyaların sayımı için bir komisyon teşkil edilmiştir. Bu komisyonun yazdığı raporla saraydan olağan dışı bir eşyanın çıkarılmadığını ortaya koymuştur. (Sultan Vahdettin'in Son Günleri)
  • Ne tuhaf dünya... İşte bazen böyle, namerde de yar oluyor... Ama, günü gününe uymadığı da malûm... (Fahreddin Paşa'nın Medine Müdafaası)
  • Hele söylediği sözlere bak! Ecnebilere kapılmamalı imiş.. Ya kendisi?.. Sadrazam olacak adam mıydı ki?.. Benim en büyük hatam asıl ona kapılmamdır. Kapılmamalı idim... Baksana ecnebilere ancak öbür dünyaya göçerken farkediyor. Sadrazamlık kim, o kim?... ( Damad Ferit için) (Sultan Vahdettin'in Son Günleri)
  • “Hayır! Allahına güvenen Türk’ün şan ve şerefi bitmez!..” nidasiyle sesini yükselten o eşsiz kumandan Fahreddin Paşa nasıl unutulur? (Fahreddin Paşa'nın Medine Müdafaası)
  • İşte o günlerde Atatürk’ü Çankaya’daki köşkünde ziyaret eden Hamdullah Suphi Tanrıöver, Büyük Önder’in nasıl bir ruh haleti içinde ve nasıl bir karar arifesinde olduğunu bakın nasıl anlatır: <İkinci Adam Masalı)
  • Lâkin bu isyanın sebebi neydi? Araplar istiklâl mi istiyorlardı? Hayır, Araplar bütün bu harp boyunca Türklerle omuz omuza Çanakkale’den itibaren her cephede savaştılar. Hattâ İstiklâl Savaşı’mızda Aydın Cephesi’nde, Mehmetçiklerle yanyana Yunanlılarla bo-ğuşarak, canlarını veren Araplar vardı. Ve ilk Cihan Harbi’nde, Araplar’la meskûn hiç bir yerde, ne Irak, ne Suriye, ne Lübnan, ne Yemen, ne Filistin’de Türklere is-yan eden tek bir Arap görülmedi. İsyan eden, sadece Mekke Emiri Şerif Hüseyin Paşa idi. Bu paşa, bütün Arapları hükmü altına alıp kral, hat-ta imparator olmak sevdasındaydı. İngilizler, onun bu ihtirasından faydalanarak, Türklere karşı ayaklandığı takdirde kendisine ne lâzımsa, para, silâh, cephane, erzak vererek yardım etmeği ve belirli bir sınır içinde müstakil bir Arabistan kurmayı vadetmişlerdi. (Fahreddin Paşa’nın Medine Müdafaası)
  • "Beyefendinin hakkı var. Bizim için pek acı olmakla beraber itiraf etmek gerekir ki, Arapların hele son zamanlarda dini kuvvetleri son derece zaafa uğramıştır... Ah o İngilizler ah... Her tarafa yağmur gibi akıttıkları altınlarla, Araplarda ne din, ne de iman bırakmışlardır." (Fahreddin Paşa'nın Medine Müdafaası)

Yorum Yaz