tatlidede

Feridun M. Emecen kimdir? Feridun M. Emecen kitapları ve sözleri

Tarih Profesör Doktoru ve Yazar. Feridun M. Emecen hayatı araştırılıyor. Peki Feridun M. Emecen kimdir? Feridun M. Emecen aslen nerelidir? Feridun M. Emecen ne zaman, nerede doğdu? Feridun M. Emecen hayatta mı? İşte Feridun M. Emecen hayatı...
  • 14.07.2022 04:00
Feridun M. Emecen kimdir? Feridun M. Emecen kitapları ve sözleri
Tarih Profesör Doktoru ve Yazar. Feridun M. Emecen edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Feridun M. Emecen hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Feridun M. Emecen hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Feridun M. Emecen hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1958

Doğum Yeri: Giresun

Feridun M. Emecen kimdir?

İlk ve orta öğretimini tamamladıktan sonra 1979’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Yeniçağ Tarihi Kürsüsü’nden mezun oldu. 1981’de Yeniçağ Tarihi Kürsüsü’ne asistan olarak girdi. 1985’de 16. yüzyılda Manisa ve yöresinin sosyal ve ekonomik tarihini aydınlatmaya yönelik doktora tezi kabul edildi. 1987’de Yeniçağ Tarihi Anabilim Dalı’na yardımcı doçent olarak atandı. 1989’da ise doçent unvanını almaya hak kazanan Emecen 1995’de aynı anabilim dalında profesör kadrosuna atandı. 2012 Şubatında kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. Halen İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde görev yapmaktadır.

Çalışma sahasını klasik dönem Osmanlı tarihi teşkil etmekte olup bu alanla ilgili pek çok araştırma ve makaleleri yayımlanmış bulunmaktadır. 1994-2000 yılları İstanbul Üniversitesi dekan yardımcılığı, 2006-2007'de Avrasya Enstitüsü Müdürlüğü yapmış olup 16 Mart 2012 tarihi itibariyle İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Edebiyat Fakültesi dekanlık görevini yürütmektedir.

Bazı projelerde görev alan , yurt içi ve yurt dışında çok sayıda ilmi kongre ve sempozyuma katılan, birçok ilmi derginin neşir heyeti, danışma kurulunda bulunan 1995'te Türk Tarih Kurumu üyesi, 2012'de Türkiye Bilimler Akademisi asli üyesi olan Emecen'in Osmanlı bürokrasisi, hanedanı, şehir tarihi, sosyal yapı, siyasi yönelimler, Osmanlı-Avrupa ilişkileri, savaş tarihi Osmanlı Balkanlar ve Ortadoğu dünyası gibi konuları içine alan yayımlanmış kitap ve makaleleri mevcuttur.

Feridun M. Emecen Kitapları - Eserleri

  • Yavuz Sultan Selim
  • Fetih ve Kıyamet 1453
  • Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
  • İlk Osmanlılar
  • Osmanlı Klasik Çağında Savaş
  • İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 1
  • Osmanlı Klasik Çağında Siyaset
  • Osmanlı Klasik Çağında Hanedan, Devlet Ve Toplum
  • İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 2: II. Selim'den Sultan İbrahim'e
  • Anadolu Beylikleri El Kitabı
  • Osmanlı'nın İzinde 1. Cilt
  • Osmanlı Klasik Çağında Hilafet ve Saltanat
  • Eski Çağ'dan Modern Çağ'a Ordular
  • Savaşın Sultanları I-II
  • Ağasar Vadisi Şalpazarı- Beşikdüzü
  • İlk Osmanlılar ve Batı Anadolu Beylikleri Dünyası
  • İstanbul'un Fethi Olayı ve Meselesi
  • Bulancak - Piraziz
  • Unutulmuş Bir Cemaat
  • Karadeniz Kıyı Kentleri Tarihi
  • Osmanlı'nın İzinde 2. Cilt
  • XVI. Asırda Manisa kazâsı
  • Eski Çağ'dan Günümüze Yönetim Anlayışı Ve Kurumlar
  • İstanbul

Feridun M. Emecen Alıntıları - Sözleri

  • Aslında Venedik raporlarından hareketle İbrahim Paşa ile evlenen hanımın İskender Paşa'nın kızı olduğu düşünülürse, o vakit bunun Kanuni Sultan Süleyman'ın kardeşi değil, yeğeni olduğu kanaatine ulaşılabilir. (Osmanlı Klasik Çağında Hilafet ve Saltanat)
  • Yapılan teftişler sırasında Anadolu'da Safevi yandaşı oldukları gerekçesiyle 40.000 kişiyi katlettirdiği iddiaları doğru değildir. (İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 1)
  • Dönemin tarihçileri ve edebi çevreleri Sultan Mehmed'i açık şekilde hilafet vurgusuyla andılar. (Osmanlı Klasik Çağında Hilafet ve Saltanat)
  • 1683'ten itibaren başlayan Kutsal İttifak Savaşları dönemindeki yenilgiler ise Avrupa'da Osmanlıların karşısına çıkan devasa ve çok cepheli saldıran koalisyon ordularının kalabalık ve düzenli hale getirilmiş olmasıyla ilgili olabilir. Zira Avrupa askeri devrimiyle 17. yüzyıl sonunda Osmanlı gücüne yakın ordular kurulmuştu, iaşe sistemi iyi işliyordu, iyi bir komuta kademesi oluşturulmuştu, hepsinden önemlisi profesyonel askeri kurumlar ortaya çıkmıştı. (Osmanlı Klasik Çağında Savaş)
  • Ankara Savaşı özellikle neticeleri itibarıyla Osmanlı Devleti için bir dönüm noktası olmuştur. Bayezid'in kurduğu merkezî devlet çökmüş, Anadolu birliği bozulmuş, beyler eski statülerini kazanıp yeniden beyliklerinin başına geçmişler, böylece Anadolu'da I. Murad Devri başlarındaki duruma dönülmüştü. (Osmanlı Klasik Çağında Siyaset)
  • Aslında gaza konusu ilk Osmanlı uç toplumunda dini duyguların öne çıktığı, bir ölçüde cihat kavramıyla eşdeğer, "kafirleri yok edinceye kadar bitmeyen sürekli savaş" veya "inançsızlara İslamiyetin mesajını yayma çabası" şeklinde algılanmadı. (Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi)
  • Venedik elçilerinin raporlarına göre III. Murad, oğlu Mehmed'e karşı halkın duyduğu sevgiden çekiniyordu, hatta saraydan çıkmamasının sebebi de bu idi. Özellikle Safiye Sultan, Manisa'daki oğlu Mehmed'e kendini aşırı derecede kuvvetli gösterecek hareketlerden kaçınmasını tembih etmişti. Hatta 1585'te Venedik elçisi, sekreterini, ziyaret etmek ve hediye vermek üzere Manisa'ya gönderince, küçük çaplı bir krize yol açmış, veziriazam elçiyi uyarmıştı. Venedik raporlarına göre sadrazam elçiye böyle bir hareketi padişahın yanlış anlayacağını, çünkü oğlunu kıskanmakta olduğunu söylemişti. (İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 2: II. Selim'den Sultan İbrahim'e)
  • Nitekim Oruç Bey, Yıldırım Bayezid'in Niğbolu ve Silistre'yi fethedip Eflak iline geçtiğini belirttikten sonra: "Eflak'in beyi ol vakit Mirçi kâfir dirler idi. Mirçi Eflak çerisiyle gelip Sultan Bayezid'e leşker çekip karşı geldi, biribiriyle buluşup mukabele olup ceng-i azim oldu, şöyle ki Müslümandan, kâfirlerden hayli kırgın oldu, iki taraftan hayli adam öldü. Gördüler ki kâfir leşkeri vardukça urdu. İki leşker birbirinden ayırd olamayup akşama kadar ceng oldu" der. Ardından bu şiddetli savaşta iki tarafın kendi ordugâhına çekildiğini, ama ihtiyatlı davranarak attan inmediklerini, gece yarısı Hayreddin Paşa'nın kardeşi vezir Ali Paşa'nın savaş meydanına gelip Osmanlı askerlerinin cesetlerini toplatarak ırmağa atıp sakladığını, sabahleyin harp meydanına gelen Mirçea'nın ortalıkta sadece kendi askerlerinin cesetlerinin bulunduğunu görünce dehşete kapılıp kaçtığını hikâye eder. (Osmanlı Klasik Çağında Siyaset)
  • Kaynaklara yansıdığına göre Osmanoğlu Orhan Bey'in Bi­zans'a karşı faaliyetleri dolayısıyla III. Andronikos (1328-1341), Saruhan Bey ile ittifak yaptı. Aydımoğlu Umur'un İzmir'i sıkıştırması, denize açılarak Bozcaada'ya yönelmesi; öte yandan bundan da da­ha ciddi olarak Sakız'da çıkan problem, Andronikos'u sefere çıkmaya mecbur etmiş, 1329'da Sakız'a gelerek beyini değiştirmiş, bu arada da Saruhan Bey ile söz konusu ittifakı gerçekleştirmiştir. İt­tifaka derhal Aydınoğulları'nın da katılması dikkat çekicidir. Ancak burada Aydın ve Saruhanlılar'ın Bizans ile olan bu ittifaklarının Orhan Bey yüzünden olduğu bilgisi tartışmaya açıktır. Zira henüz bu devirlerde Saruhan ve Aydın beyliğinin Osmanlılara doğrudan herhangi bir ihtilaf noktası mevcut değildi. Bunun daha ziyade Latinler'e karşı olan bir durumu yansıttığı veya Bizans'ın içinde bu­lunduğu vaziyet ile ilgili olduğu tahmin edilebilir. Yani ittifak Os­manoğlu Orhan'a karşı Bizans için önem taşıyordu; Aydın ve Saruhan beyliği için bunun ehemmiyeti yoktu. Onlar muhtemelen başka menfaatler için böyle bir ittifakın içine girmişlerdi. Nitekim anlaş­maya rağmen Umur Bey'in Sakız'a hücum ettiği; ardından Saruhanlılar ile müttefiken Gelibolu üzerine sefere çıktıkları (1331); hemen ardından Eğriboz ve Semadirek'in yağmalandığı (1332) malum­ dur. 1334'te Edremit'te tahrip edilen Yahşi Bey idaresindeki Karesi donanmasında Saruhan ve Aydın gemilerinin bulunduğu, fakat bu tahribatın bu sonuncular için fazla önemli olmadığı söylenebilir. İra Saruhanoğlu Süleyman Bey de emrindeki Saruhanlı donanma­sı,1335'de Ulu bey olan Umur ile birlikte Mora seferine çıkmıştı. Orhan Bey ise bu sırada büyük bir atılım yaparak, önce İznik'i ar­dından İzmit'i almıştı. Böylece bu beylikler birbirlerinden doğru­dan ilgisiz olmakla birlikte, bu önemli ilerleyişlerin aynı tarihi za­mana tekabül etmesi ilginçtir. (İlk Osmanlılar)
  • "Bu beylikten feragat etmedim ben Görün beyler bana ne etti Selim Şah Ben anı halime haldaş bilirdim Bunun gibi deme yoldaş bilirdim Oğul değil anı kardaş bilirdim Görün beyler bana ne etti Selim Şah ." (Yavuz Sultan Selim)
  • Fütuhatçi kesimin baskıları II.Murad'ı bunalttı; çok sevdiği oğlu Alaaddin'in vefatının verdiği üzüntünün de rolüyle geride kalan tek oğlu Mehmet lehine tahttan feragat etmeyi uygun gördü. Ağustos'ta (1444) kapıkulu mensupları ve paşalar önünde tüm yetkilerini oğluna bıraktığını ilan etti ve görünüşte Bursa'da inzivaya çekildi. (Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi)
  • Osmanlılar 1530'lara kadar Moskova'yı büyük bir tehlike olarak görmediler. Hatta 15. asırda Altınorda Hanlığı'nın dağılmasından sonra ortaya çıkan bloklaşmada Kırım-Moskova cephesini desteklemişler, II.Bayezid III.İvan'a ticaret serbestisi dahi vermişti... (Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi)
  • Halk arasında dini duruşu, merhamet, sufi düşünceye olan temayülü gibi sebeplerle “Veli” lakabıyla anılmıştır. (İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 1)
  • “İstanbul Köktür, etrafı budaktır . Kökün nuhuseti elbette budaklarına dahi yetişir “ (Fetih ve Kıyamet 1453)
  • İmdi Ordu merkezli adlandırmayla da kendisini gösteren Canik'in Bayramlı kesimini ele alırsak, 1455 tahririndeki idari yapılanmaya göre karşımıza şu manzara çıkar: Canik Sancağı için Samsun merkez alındığında bunun doğusundaki kesimde görülen yapılanma çerçevesinde a) Arım (Çarşamba ve Ayvacik kesimi), b) Terme (Terme, Salıpazarı, Ünye’nin batısındaki köyler Akkuş, Çaybaşı kesimi), c) Ünye, d) Satılmış-1 Mezid Bey (Fatsa, Korgan, Kumru kesimi), e) Ordu Bayramlı (Bolaman'dan Giresun Batlama vadisine kadar). (Karadeniz Kıyı Kentleri Tarihi)
  • "Seni kim kurtaracak, kim teselli edecek, kim koruyacak, kim senin kötü talihine üzülecek, kim dönüp de senin iyiliğini düşünecek... " (Fetih ve Kıyamet 1453)
  • "Diğer bütün kentler ölümlüdür ama İstanbul sanırım insanlar var oldukça yaşayacaktır." (Fetih ve Kıyamet 1453)
  • Vefatının ardından Kemalpaşazade’nin mersiyesinde ifade ettiği gibi, ömrü ikindi güneşi gibi kısa sürmüştü, ama gölgesi uzun olmuştu. (Yavuz Sultan Selim)
  • Şehzade Ahmed'e göre : Yeniçeriler divana gelip II. Bayezid'e çok ağır sözler söylemişler : " Sen artık işten kaldın, bize padişah gerek, öyle olsa biz dâhi Selim Beyi padişah eyledik" diyerek "padişahımız Selim Bey'dir, taht ve memleket onundur" şeklinde bağırmışlardı. (Yavuz Sultan Selim)
  • "Osmanlı töresine göre Anadolu yönüne yapılan seferlerde Anadolu eyalet askerleri sağ kolda, Rumeli sol kolda yerleşir; Rumeli yakasına olan seferlerdeyse bu defa Rumeli askerleri sağ kolda bulunurdu." (Yavuz Sultan Selim)

Yorum Yaz