Gabor Agoston kimdir? Gabor Agoston kitapları ve sözleri
Yazar Gabor Agoston hayatı araştırılıyor. Peki Gabor Agoston kimdir? Gabor Agoston aslen nerelidir? Gabor Agoston ne zaman, nerede doğdu? Gabor Agoston hayatta mı? İşte Gabor Agoston hayatı...

Yazar Gabor Agoston edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Gabor Agoston hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Gabor Agoston hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Gabor Agoston hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...
Doğum Tarihi:
Doğum Yeri:
Gabor Agoston kimdir?
Gábor Ágoston, Budapeşte Üniversitesi Tarih ve Türkoloji bölümlerinden mezun olup, 1986’ta doktora, 1994’te doçentliğini aldı. 1986 ile 1998 tarihleri arasında Budapeşte ve Pécs Üniversitelerinde Macar ve Osmanlı tarihi dersleri verdi. 1998 yılından beri Georgetown Üniversitesi Tarih Bölümü’nde öğretim üyeliği yapan Gábor Ágoston, 15.-18. yüzyıllar arası Osmanlı, Habsburg ve Macar tarihi ile ilgili İngilizce, Türkçe, Macarca ve Almanca dillerinde yayımlanmış, 60’ı aşkın makalenin ve beş kitabın yazarıdır. Kitapları Oxford, Cambridge, Thames&Hudson gibi dünyanın önde gelen yayınevleri tarafından yayınlanmaktadır.
Gabor Agoston Kitapları - Eserleri
- Osmanlı’da Ateşli Silahlar ve Askeri Devrim Tartışmaları
- Osmanlı'da Strateji ve Askeri Güç
- Osmanlı'da Savaş ve Serhad
- Barut, Top ve Tüfek
Gabor Agoston Alıntıları - Sözleri
- Avrupa’dan Yahudi ve Marranoların kovulduğu bir çağda Osmanlı sultanlarının sergilediği göreceli dini hoşgörü gönüllü İslamlaşma yanında Yahudi ve çağdaş Avrupa kaynaklarında "dinden dönmüş hain" sıfatıyla anılmakta olan sanat sahibi Hristiyan zanaatkarların imparatorluğa göçlerini teşvik etmişti. (Osmanlı’da Ateşli Silahlar ve Askeri Devrim Tartışmaları)
- Humbaracı ocağı ise 15. yüzyılın sonlarında kuruldu. (Osmanlı’da Ateşli Silahlar ve Askeri Devrim Tartışmaları)
- Osmanlı ordusunun büyük çoğunluğunun süvari idi. (Osmanlı'da Strateji ve Askeri Güç)
- Osmanlı donanması felaketli 1571 İnebahtı mağlubiyetinden sonra bile “dehşet salmakta” idi ve “tüm Hristiyan alemi eleme” boğmaya muktedirdi. (Osmanlı’da Ateşli Silahlar ve Askeri Devrim Tartışmaları)
- Başlangıçta ok, yay ve mızrak ile teçhiz edilen yeniçeriler, II. Murad döneminde arkebüz (fitilli tüfek) kullanmaya başladılar. On altıncı yüzyılın ortasında yeniçerin büyük çoğunluğu ateşli silah taşıyorlardı. III. Murad yeniçerileri daha ileri düzeyde fitilli tüfegkler ile teçhiz etti. İmparatorlukta on altıncı yüzyıl sonu itibariyle İspanyol miquelet mekanizmasına sahip Çakmaklı tüfekler de üretildi. (Osmanlı'da Strateji ve Askeri Güç)
- 1402’de Moğol Fatih’i Timurlenk’in I. Bayezid’i mağlup etmesi Osmanlı genişlemesini on yıl kadar sekteye uğratırken, Avrupalıların Osmanlılar’ı durdurmaya yönelik 1396, 1443-44 ve 1448 tarihli girişimleri bir sonuç vermedi. (Osmanlı'da Strateji ve Askeri Güç)
- İslam diyarlarında binicilik ve atlı okçuluk pek saygın bir yere sahipti. Türkler bilhassa bu becerilerde kusursuzlaşmışlard (Osmanlı’da Ateşli Silahlar ve Askeri Devrim Tartışmaları)
- O zamanla birlikte hastalık İtalya, İspanya ve Fransa'da çoktandır biliniyor olsa da illete maruz kalmış Alman paralı askerleri Macaristan'dan dönüşlerinde diğer Avrupa ülkelerine hastalığı yayarak Bohemya, Avusturya ve Almanya'da tifüs salgınlarına neden oldular. Öyle gözüküyor ki, tifüs Macaristan ve Balkanlarda yöresel, endemik bir hastalık olarak bilinmekteydi. Macarlar ve Osmanlıların bu illete karşı bir çeşit bağışıklık geliştirmiş olmaları olasıdır. Macarlar ve Türklerin bu illetten Alman paralı askerleri kadar zarar görmemelerinin bir nedeni aldıkları daha ihtimamli sıhhi önlemler ise diğer bir nedeni de kazanmış oldukları bu göreceli bağışıklık olmalıdır. Illeti bitlerden kapan Alman paralı askerleri, bağışıklıkları olmadığından evvelce etki alanı kısıtlı ve endemik olan hastalığın bir anda epidemik boyutlara ulaşmasına sebebiyet verdiler ve salgın hastalığa binlerce kurban verildi. (Osmanlı'da Savaş ve Serhad)
- Ana tez, Osmanlı büyük stratejisi olarak adlandırabilecek yaklaşımın oluşumuna Kanuni Sultan Süleyman (1520-66) döneminde tanık olunmaya başlandığı şeklindedir. (Osmanlı'da Strateji ve Askeri Güç)
- Dönemin sahra doktorlarının betimledikleri üzere Avrupalı paralı askerlerin ordugahlarını teslim alan hijyen yokluğu ilave tehlikeler yaratıyordu. Dokunulmayan çöp ve dışkı her yeri kaplar, insan cesetleri ve hayvan sakatatı zamanında gömülmez veyahut göstermelik gömülürdü. 16. yüzyılın sonunda Macaristan'da sahra tabibi olarak bulunmuş olan Tobias Coberus'un dediğine göre 1598 senesinde Estergon'daki ölü askerler o kadar ihtimamsız gömülmüşlerdi ki kısa sürede kurtçuklar ve haşerat tüm mezarlığı teslim almıştı. Bir sürü sahra tabibi daha sıkı yaşam biçimleri ve intizamlı ordugahları sayesinde salgın hastalıkların Osmanlılara daha az tesir ettiğini vurgulamaktaydılar. Osmanlılar, Alman paralı askerlerine kıyasla, dışkı ve çöplerini dikkatlice gömmekte ve ölülerini daha derine defnetmekteydiler. (Osmanlı'da Savaş ve Serhad)
- I. Süleyman, saltanatının üçte birini seferlerde geçirdi. (Osmanlı'da Strateji ve Askeri Güç)
- "benzer silahlar kullanan, daha verimli ikmâl ve iâşe sistemleri sayesinde seferber edebildikleri mebzul miktardaki beşerî ve iktisadî kaynaklarına dayanan osmanlılar, avrupa hegemonyasının zaferini geciktirmekle kalmayıp 16. yy sonuna dek avrupalı hasımlarına üstünlük de kurdular. ...bu zâviyeden bakınca, osmanlılar'ın 17. yy bitiminde ve sonraları 18. yy'da yaşadıkları askerî başarısızlıklar ne geleneksel avrupa-merkezci tarih yazımının iddia ettiği gibi osmanlı askerî teknolojisinin varsayılan geriliği ne de silah ve mühimmat tedarikinde görülen sözde güçlükler yüzündendi. geri kalmışlık zannımca daha çetrefil bir olgu olup, kurumsal, ekonomik, sosyal ve kültürel ögeleri de içermektedir." (Osmanlı’da Ateşli Silahlar ve Askeri Devrim Tartışmaları)
- Moton gibi yeni fethedilmiş yerlerde tüm topçular Müslümandı. (Osmanlı’da Ateşli Silahlar ve Askeri Devrim Tartışmaları)
- Hanedanlar arasında kurulan evlilik bağları Osmanlılar için 145’lere dek komşu Müslüman ve Hristiyan devletleri kendine tabi kılma stratejisinde önemli bir araç idi. (Osmanlı'da Strateji ve Askeri Güç)
- Osmanlı deniz seferleri Porteki ve İspanya seferleri kadar uzun menzilli olmasalar da başka hiçbir kuvvet kara seferleri teşkilinde çap büyüklüğü açısından Osmanlıların dengi değildi. (Osmanlı’da Ateşli Silahlar ve Askeri Devrim Tartışmaları)
- Osmanlı tabur cengine aşina olan Safevi kumandanları Osmanlı ordusuna taburlarını kurmazdan evvel saldırmayı teklif etmişlerdi; böylece, müstahkem Osmanlı ordugahına cepheden taarruz etmek zorunda kalmayacaklardı. Gelgelelim, Şah İsmail bu teklifi reddetti: O "kervan haramisi" değildi "ve Allah ne buyurduysa" o olacaktı. Hülasa, Osmanlı ateşli silahları ile tabur cengi kadar Osmanlı sayısal üstünlüğü ve Safevilerin taktik hataları ile cengaverlik anlayışları da muharebenin sonucunu belirleyen etkenlerdendi. (Osmanlı’da Ateşli Silahlar ve Askeri Devrim Tartışmaları)
- Hakimiyetini Tuna ve Fırat kıyılarına kadar genişleten I. Bayezid her iki kıtada Osmanlı ilerlemesini devam ettirdi. (Osmanlı'da Strateji ve Askeri Güç)
- Taşrada "yasakçı" namıyla yerleşiklik kazanan yeniçeriler, kendilerine ulufelerine ilaveten çeşitli gelir kaynakları yarattılar. Tımarlı sipahilerin geleneksel bir işlev ve ayrıcalığı olan cürüm-cinayet rüsumu ile haraçlarını toplamaya başlayan bu yasakçılar, ayrıca kentlerde askerlik dışı mesleklere girdiler ve köylerde çiftlikler edindiler. (Osmanlı’da Ateşli Silahlar ve Askeri Devrim Tartışmaları)
- 1516-17 Sultan I. Selim Mısır ve Suriye’de kurulu Memlük Sultanlığını mağlup ederek bu bölgeleri imparatorluk topraklarına kattı. (Osmanlı'da Strateji ve Askeri Güç)
- İlk gaziler pek de kitabi (ortodoks) Müslümanlar değillerdi. (Osmanlı’da Ateşli Silahlar ve Askeri Devrim Tartışmaları)