Galip Uyar kimdir? Galip Uyar kitapları ve sözleri
Yazar Galip Uyar hayatı araştırılıyor. Peki Galip Uyar kimdir? Galip Uyar aslen nerelidir? Galip Uyar ne zaman, nerede doğdu? Galip Uyar hayatta mı? İşte Galip Uyar hayatı...

Yazar Galip Uyar edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Galip Uyar hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Galip Uyar hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Galip Uyar hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...
Doğum Tarihi:
Doğum Yeri:
Galip Uyar kimdir?
Galip Uyar Kitapları - Eserleri
- Bir Gün Kadrim Bilinirse
- Türkiye'yi Sarsan Derin Cinayetler
- Umut Evi
- Sen mi Akıllısın Ben mi?
- Thales
- Demokritos
- Heraklitos
- Platon mu? Eflatun mu?
- Çocuklara Adanmış Hayatlar
- Thomas More
Galip Uyar Alıntıları - Sözleri
- Bilmediklerimizi bilir,öğrenemediklerimizi öğrenir,önemsemediklerimizi önemser hale gelirsek çocuklarımıza adadığımız yaşamlar çok daha fazla anlam kazanır ve o yaşamlar çok daha değerli olur. (Çocuklara Adanmış Hayatlar)
- Çok biIgiIi oIman akıIIı olduğunu göstermez.. (Heraklitos)
- Her insan farklı bir dünyadır. (Çocuklara Adanmış Hayatlar)
- Martin bu adada mutlu değil. Sıklıkla, “Nerden düştüm ben bu adaya.” diye söyleniyor. Kaçıp kurtulmanın yollarını düşünüyor. Elbette bu kaçış tek başına olmaz. Sevdikleri olmadan tek başına kurtulmayı kendisine yediremeyecek kadar onurlu ve duygusal birisiydi Martin. Annesi, babası, ninesi, dedesi… onların da kaçıp kurtulmaları gerek. (Thomas More)
- Eğitim,doğruları söylemek değil,doğruları göstermektir. (Çocuklara Adanmış Hayatlar)
- KİTAPTAKİ ŞİİR KADIN OLANIN TÜRKÜSÜ Git oldu can, sürgün geldi dayandı Sürgün yine geldi dayandı Kitapları topladım, çocukları giydirdim Hadi de doğrulalım Dranazın karına Biz nereye düşeriz, halk fakir fıkara Her bahar, her yaz gurbette Sılaya dönmesi olur velakin Ne sılamız belli, ne gurbetimiz Çiğdemi Ardahan yaylalarında Nergisi Sinopta Vanda koparmışsak sarı gülü Portakal kokusu Kumlucadan gelir Karıştırdık sıla nere, gurbet hangisi Bizim gibi gurbetçi görülmemiştir Git oldu can, sürgün geldi dayandı Diktiğin fidanlar sen olmayanda Yel vura ırgalana, gün vura duldalana büyüyecek Yasa şu ki ekinler yürüyecek Bebek dillenecek, güçsüz hallanacak Sis kalkacak İsfendiyar başından Selam olsun bizden önce geçene Selam olsun dosta, hasa, çile çekene Selam olsun dayanana, düşene Yüreğim yürektir, bakma gözüm yaşına Git oldu can, sürgün geldi dayandı Sorulmasın vatanımız ilimiz. GÜLTEN AKIN (Umut Evi)
- Platon eğitimde sınıfta kalıyor Sokrates’i çok seven öğrencisi Platon, onun eğitim hakkındaki düşüncelerini ne yazık ki anlayamamış. Sokrates, eğitim hakkını herkese tanırken, o, bu hakkı sadece ayrıcalıklı bir sınıfa tanımış. Eğitim hakkı dersinden sınıfta kalmış bu bir. Sokrates, öğretmenlerin öğretici değil, yol gösterici olması gerektiğini söylemiş. Platon ise öğretmenlerin her söylediğinin doğru olduğuna inanmış ve öğrencilerin bu bilgileri eksizsiz öğrenmesi gerektiğini savunmuş. Ezberci eğitimden yana olmuş. Nasıl öğretmeli adlı dersten de sınıfta kalmış bu iki. Sokrates ikna yoluyla öğretmeden yana olmuş, Platon ise zorla öğretmeden yana. İkna ederek öğretme demokratik bir yöntem iken, zorla öğretme baskıcı bir öğretme yöntemidir. Bu kafayla Platon’un öğretim yöntemleri dersinden de sınıfta kalması kaçınılmaz, etti mi üç zayıf. Yetmez mi? Dünyanın en gelişmiş ülkelerindeki en başarılı okullar, Sokrates’in eğitim yöntemini kullanmakla övünürler. Dünya bugün eğitimde Sokratik yöntemi kullanırken, Platon’un önerdiği sistemi kimse ağzına almaz. Peki, hiç mi uygulanmamış Platon’un eğitim sistemi? Uygulanmaz olur mu? Hem de çok uzun yıllar… Bir kere Orta Çağ’da, Yeni Çağ’da bu sistem tüm okullarda uygulanmış. Yakın Çağ’da terk edilmeye başlamış Platoncu eğitim anlayışı. Zaman, Platon’u değil, Sokrates’i haklı çıkarmış. (Platon mu? Eflatun mu?)
- Yaşam, yaşam adını almış ama gerçekte ölümdür onun adı. (Heraklitos)
- İnsanIarın karakterIeri onIarın kaderIeridir ve insanIar Iayık oIdukIarı hayatIarı yaşarlar.. (Heraklitos)
- Yakın olanın da uzak olabileceğini anladı. Bir el mesafesi kadar yakın olana uzanamıyorsan, o, sana çok uzaktır. (Bir Gün Kadrim Bilinirse)
- Çevresindeki birçok karı koca, samimiyetsiz bir şekilde birbirlerine aşkım, sevgilim, hayatım diye hitap ediyorlardı. İçinin boşaldığına inanıyordu bu güzel seslenişlerin, ağızlarda iğreti duruyordu sevgi sözcükleri. Sevginin iğretisi olmazdı. (Umut Evi)
- Hiç eksik olmasın zenginliğiniz Efesliler. Olmasın ki alçaklığınız belli olsun (Heraklitos)
- Drakon adlı bir Atinalı, Atina Hukukunun yasalarını yazılı hale getirmekle görevlendirilmiş. Onun yaptığı yasalar Efes’te de uygulanmış. Bu yasalar sözde eşitlik ilkesine dayalıydı; ama sadece soyluları koruyordu. Örneğin sebze ve meyve çalmanın cezası Drakon yasalarına göre ölümdü. Şimdi burada durup düşünmek gerekiyor. Kimler sebze ve meyve çalar? Toprağı, bağı bahçesi olmayanlar. Soyluların hırsızlık yapması için hiçbir neden yok. Dolayısıyla bu ceza doğrudan yoksulları cezalandırmak için var. Peki, bu suçun cezası ne? Ölüm. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Ölüm cezası soylular için işlemiyor. Zaten yasanın yapılış amacı soyluları korumaktı. Yine Drakon yasalarına göre borcunu ödemeyen yurttaşlar köle yapılıyor fakat bu yasa da soyluları kapsamıyordu. Diyelim ki borçlu kişi soylu, alacaklı kişi soylu değil. Bu durumda borcunu ödemeyen soylu şahıs köle yapılmıyor. Alacaklı şahsın soylu olduğunu düşünelim. Borcunu ödemeyen özgür yurttaş anında köle yapılıyor. Drakon yasaları, soylulara her zaman suç işleme hakkı sağlıyor. Heraklitos, bu tür yasalar yapmak istemediği için Soylu olmaktan vazgeçip Artemis tapınağına kendisini kapatmış. (Heraklitos)
- Martin bu adada mutlu değil. Sıklıkla, “Nerden düştüm ben bu adaya.” diye söyleniyor. Kaçıp kurtulmanın yollarını düşünüyor. Elbette bu kaçış tek başına olmaz. Sevdikleri olmadan tek başına kurtulmayı kendisine yediremeyecek kadar onurlu ve duygusal birisiydi Martin. Annesi, babası, ninesi, dedesi… onların da kaçıp kurtulmaları gerek. (Thomas More)
- Hiçbir insan durup dururken diğer insanlardan uzaklaşmaz;hele ailesinden hiç... (Çocuklara Adanmış Hayatlar)
- Yakın olanın da uzak olabileceğini anladı. Bir el mesafesi kadar yakın olana uzanamıyorsan, o, sana çok uzaktır. (Bir Gün Kadrim Bilinirse)
- "Sardı dert ile defa dört bir yanımı, Kırıldı kolum kanadım ben yanayım, O kalem ki yazdı bu kaderimi, Ben kime dert yanayım" (Çocuklara Adanmış Hayatlar)
- " Herşeyin yok olduğu anda ümit vardır." (Thales)
- Sevginin olmadığı yerde nefret vardır. Nefretin olduğu yerde her türlü acımasızlık ve şiddet vardır. (Çocuklara Adanmış Hayatlar)
- Yüksek makamlara gelen kötü insanlar daha umursamaz, daha aptal, daha küstah olur ve makamlara da bir o kadar yakışmazlar. (Demokritos)