Giovanni Scognamillo (Jean Gennaro) kimdir? Giovanni Scognamillo (Jean Gennaro) kitapları ve sözleri
İtalyan Asıllı Levanten Yazar, Sinema Tarihçisi, Araştırmacı, Eleştirmen, Çevirmen, Eğitmen Giovanni Scognamillo (Jean Gennaro) hayatı araştırılıyor. Peki Giovanni Scognamillo (Jean Gennaro) kimdir? Giovanni Scognamillo (Jean Gennaro) aslen nerelidir? Giovanni Scognamillo (Jean Gennaro) ne zaman, nerede doğdu? Giovanni Scognamillo (Jean Gennaro) hayatta mı? İşte Giovanni Scognamillo (Jean Gennaro) hayatı... Giovanni Scognamillo (Jean Gennaro) yaşıyor mu? Giovanni Scognamillo (Jean Gennaro) ne zaman, nerede öldü?

Doğum Tarihi: 25 Nisan 1929
Doğum Yeri: İstanbul
Ölüm Tarihi: 8 Ekim 2016
Ölüm Yeri: İstanbul
Giovanni Scognamillo (Jean Gennaro) kimdir?
Giovanni Scognamillo, (d. 25 Nisan 1929, İstanbul) İtalyan asıllı levanten yazar, sinema tarihçisi, araştırmacı, eleştirmen, çevirmen, eğitmen. Scognamillo ayrıca bazı Türk filmlerinde oyuncu olarak rol almış, bankacılık, reklamcılık, dekoratörlük, kitabevi yöneticiliği gibi pek çok farklı alanda da çalışmıştır.
Biyografisi
İstanbullu Rum bir anne ile yine İstanbul doğumlu İtalyan babanın tek çocuğu olarak 25 Nisan 1929'da İstanbul'da doğdu. Elhamra Sineması'nın müdürü olan babası Leone Scognamillo sayesinde sinemayla tanıştı. İtalyan Lisesi'ni bitirdikten sonra 1948 yılında yabancı basın kuruluşlarında sinema yazıları yazarak profesyonelliğe adım attı. 1948-61 yıllarında başta İtalyan, Fransız, ABD, Norveç basını olmak üzere yabancı dergi ve gazetelerde birçok yazısı çıktı. Daha sonra 1961'de Akşam Gazetesi'nde sinema eleştirileri yazmaya başladı. Akşam'la başladığı Türk basınındaki sinema yazarlığını Yön, Sinema 65, Ulusal Sinema, Yedinci Sanat, Yeni Sinema, Ses, Hayat, Bravo, Video-Sinema, Beyaz Perde, TV'de Yedi Gün gibi gazete ve dergilerde sürdürdü.
Bir süre Erler Film ve Ulusal Televizyonda danışmanlık ve çevirmenlik görevlerini de üstlenen Scognamillo ilk iki kitabını 1965'te Agah Özgüç'le birlikte yazdı. Bu kitapların adları "1965 Sinema Yıllığı" ve "Türk Sinemasında Kadın ve Seks" ti. 1973'te yazdığı "Türk Sinemasında 6 Yönetmen" kitabıyla birlikte bugüne kadar 40'ın üzerinde kitap yazmış onlarca kitabı da Türkçe'ye çevirmiştir.
60 yıldır sinema, fantastik edebiyatı, bilimkurgu, korku edebiyatı ve okkültizm üzerine kitaplar ve yazılar yazan Giovanni Scognamillo 1997-1999 yılları arasında sadece dört sayısı çıkan Nostromo bilimkurgu dergisinin de editörlüğünü yapmıştır.
2006 yılında "Beyoğlu'nda Bir Levanten: Giovanni Scognamillo" adında belgeseli de yapılan Scognamillo, halen Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde "Türk Sineması" dersleri vermektedir.
Ödülleri
-1996 8. Uluslararası Ankara Film Festivali Yaşam Boyu Katkı Ödülü
-2000 19. İstanbul Film Festivali Sinema Onur Ödülü
Giovanni Scognamillo (Jean Gennaro) Kitapları - Eserleri
- Mumya’nın Mezarı
- Frankenstein'ın Laneti
- Türk Sinema Tarihi
- Türk Sinemasında Şener Şen
- İstanbul Gizemleri
- Dünyamızın Gizli Sahipleri
- Bir Levantenin Beyoğlu Anıları
- Uzaydan Geldiler
- Mumya
- Beyoğlu'nda Fuhuş
- Batı'nın İnanç Temelleri
- Korkunun ve Dehşetin Kapıları
- Fantastik Türk Sineması
- Beyoğlu Kabusları ve Diğer Öyküler
- Ziyaretçiler
- Erotik Türk Sineması
- Korkunun Sanatları
- Astroloji ve Yıldız Bilimi
- Canavarlar Yaratıklar Manyaklar
- Dehşet Öyküleri
- Cadde-i Kebir’de Sinema
- Dünya Sinema Sanayii
- Bay Sinema: Türker İnanoğlu
- Batı Sinemasında Türkiye ve Türkler
- Doğu ve Batı Kaynaklarına Göre Ruhçuluk ve Reenkarnasyon
- Doğu ve Batı Kaynaklarına Göre Büyü
Giovanni Scognamillo (Jean Gennaro) Alıntıları - Sözleri
- «Beyoğlu denilince» diye yazıyor Rakım Ziyaoğlu: «Dünyaca bilinen ve her yıl kış mevsiminde sokaklarda, caddelerde tekrarlanan karnaval adlı topluca ve acayip kıyafetlerle birkaç gün ve gece müzikli ve oyunlu eğlenceler hatırlanır. Hristiyanların büyük perhizlerinin başlangıç ve sonu ile ilgili olan bayram niteliğindeki karnaval günlerine büyük önem verilirdi. Levantenler, Ortodoks Rumlar hoş giysiler içinde dans, müzik, şarkı, laterna gruplarıyla sokakları, meydanları doldururlardı. Geceleri de bu hareketler sanki fener alayına dönüşürdü. En parlak karnaval geçidi Beyoğlu'nda yapılırdı.Eski Linardi (Çiçekçi) ve Venedik (Balyoz) sokaklarının sermayeleri faytonlan doldurur, en dekolte giysileri ve en kısa etekleri ile (bazen eteklerinin altında, soğuğa rağmen, hiçbir şey giymeksizin ve bunda «Moulin Rouge»un «can-can» yapan çamaşırcı kızlarını taklit ederek) ellerinde şarap, rakı, uzo, mastika, konyak ve - varsa - şampanya - şişeleri ile ortalığı kızıştırırlar. Laf atmalar, karşılıklı iltifatlar, yüksek sesli pazarlıklar, gerektiğinde küfürler, sarkıntılıklar alır götürür ortalığı. Vesikalı ya da vesikasız «hayat kadınları»nın alenen yaptıkları «uygunsuz., teklifler balolarda, dansing ve kulüplerde, gece lokallerinde daha ölçülü, daha «uygun» hatta kibar şekilde tekrarlanır. Gizli aşklar, anlık maceralar, ayaküstü ilişkiler kurulur, yaşanılır ve noktalanır. Karnaval fuhuş değildir, karnaval bir «eğlence»dir (Beyoğlu'nda Fuhuş)
- Afişleri basan kişi yanlış anlamış ve kafasına göre ismi değiştirmiş.Aslında filmin adı 'Mavi Çöl'dü,denizi çağrıştırsın diye koymuştuk.Fakat afişci filmi görmediğinden kendi kendine 'Mavi çöl olur mu yahu,bu işte bir yanlışlık var' demiş.Bize ulaşmaya çalışmış ama bulamayınca da kafasına göre aklınca yanlış olan şeyi düzeltmiş.Filmin adını 'Çöl' olarak basmış yani.Eh,onca afiş ziyan olmasın diye biz de jenerikteki ismi Çöl olarak yeniden yazdık. (Fantastik Türk Sineması)
- Beyoğlu'nun temelinde yatan Pera'yı babamdan değil de Pera' yı iyi bilen annemden ve büyükannemden öğrendim. Babam, ilginçtir, nostaljik bir kişi değildi, eski günlerden pek söz etmezdi, etmek gereksinimini de duymazdı. Ama o bir sinemacı idi ve mesleğinden dolayı kısa sürede ve pratik yoldan Levanten olma kompleksinden sıyrılmıştı. (Bir Levantenin Beyoğlu Anıları)
- "Duymak bildiğini sanmak başka, işin içine girmekse bambaşka birşey." (Frankenstein'ın Laneti)
- Şu var ki, insan yüzünün ifadesi, biraz da insanın karakterine bağlıdır. İyi bir akıl, parlak bir zeka yüz hatlarını zamanla yumuşatır, kendini belli ettirir. Kötü bir akıl da kötü bir yüzü şekillendirir. (Frankenstein'ın Laneti)
- İnsanların peşinden koşmaktansa, düşüncelerin peşine takıl. (Ziyaretçiler)
- "Bugün hayal saydığımız şey yarının gerçeği olabilir." (Dünyamızın Gizli Sahipleri)
- Türk Sinema tarihinde ilk konulu film 1916’da çekimine başlanan ve 1918’de tamamlanan "Himmet Ağa’nın İzdivacı"dır. Himmet Ağa'nın İzdivacı, bir Moliere uyarlamasıdır. (Türk Sinema Tarihi)
- Para ile her şey tedarik edilebilir, herkes artık bunu öyle biliyor. Şu var ki şimdi bilgiyi de paranın kölesi diye saymaya başlarsak ben... ben, evet gelecek için, bilimin geleceği için endişe etmeye başlarım. (Mumya’nın Mezarı)
- Şener Şen'in sinema serüvenini üç aşamada ele almakta yarar var: Arzu Film öncesi, Arzu Film dönemi ve Arzu Film sonrası. Yani kendi ifadesiyle, "ücretsiz" figüranlıktan küçük rollere, küçük rollerden karakter rollerine ve oradan da başrollere uzanan yolun kat edilmesi. (Türk Sinemasında Şener Şen)
- "Ben kendimi ne komedyen, ne dram oyuncusu ne de başka bir şey olarak görüyorum. Kendimi önce oyuncu olarak görüyorum. Ben oyunculuğu becermeye çalışıyorum..." (Türk Sinemasında Şener Şen)
- Fazla düşünmek bu dünyanın temeline karşı kuvvetli bir küfürdür. (Mumya’nın Mezarı)
- Bütün sanatlar insanı anlatır. İnsansız sanat olmayacağı gibi sanatı da ancak insan yaşar. Metin Erksan (Türk Sinema Tarihi)
- Dünyada bu kadar haksızlık olamaz! (Frankenstein'ın Laneti)
- Şu var ki, insan yüzünün ifadesi, biraz da insanın karakterine bağlıdır. İyi bir akıl, parlak bir zeka yüz hatlarını zamanla yumuşatır, kendini belli ettirir.Kötü bir akıl da kötü bir yüzü şekillendirir. (Frankenstein'ın Laneti)
- Kaostan kurtulmak için kaostan geçmek gerekir bazen. (Ziyaretçiler)
- Şener Şen'in insanlarına bazen güler, bazen gülümseriz, bazen de onlara acırız; ama davranış ve tepkimiz ne olursa olsun onları tamamıyla kendimize yakın hisseder, anlar ve dertlerini paylaşırız. (Türk Sinemasında Şener Şen)
- 'Ateş etme Mike, arabamda yumurta var.' (Türk Sinemasında Şener Şen)
- Her olağan günün her dakikasında, mum ışığında, karanlıkta seni severim. (Mumya’nın Mezarı)
- İyi bir akıl, parlak bir zeka yüz hatlarını zamanla yumuşatır, kendini belli ettirir. Kötü bir akıl da kötü bir yüzü şekillendirir. (Frankenstein'ın Laneti)
Editör: Nasrettin Güneş