diorex
Dedas

Hagop Baronyan kimdir? Hagop Baronyan kitapları ve sözleri

Osmanlı gazeteci, oyun ve mizah yazarı Hagop Baronyan hayatı araştırılıyor. Peki Hagop Baronyan kimdir? Hagop Baronyan aslen nerelidir? Hagop Baronyan ne zaman, nerede doğdu? Hagop Baronyan hayatta mı? İşte Hagop Baronyan hayatı... Hagop Baronyan yaşıyor mu? Hagop Baronyan ne zaman, nerede öldü?

  • 03.08.2022 08:00
Hagop Baronyan kimdir? Hagop Baronyan kitapları ve sözleri
Osmanlı gazeteci, oyun ve mizah yazarı Hagop Baronyan edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Hagop Baronyan hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Hagop Baronyan hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Hagop Baronyan hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 19 Kasım 1843

Doğum Yeri: Edirne

Ölüm Tarihi: 27 Mayıs 1891

Ölüm Yeri: İstanbul

Hagop Baronyan kimdir?

Hagop Baronyan (d. 6 Ağustos 1843, Edirne – ö. 1891, İstanbul), Osmanlı gazeteci, oyun ve mizah yazarı.

Osmanlı ve Ermeni tiyatrosunda önemli yeri olan bir oyun yazarıdır. “Ermenilerin Molieri” olarak bilinir.Osmanlı Devleti’nde yayımlanan ilk Türkçe mizah dergilerinden birisi olan “Tiyatro”’yu çıkarmıştır.

İstanbul yaşamını tüm yönleriyle ele alan, toplumsal kuruluşları, aydını, din adamını, tüccarı, hekimi, aile yapısını, çarşıyı, özellikle cemaatine mensup kişileri acımasızca eleştiren yazılarıyla tanınır.

Yaşamı

1843’te Edirneli yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Ermeni okullarında tamamladı. Bu arada bir yıl kadar da bir Rum okulunda eğitim gördü ve Rumca öğrendi.

1864’de İstanbul’a yerleşti. Sekreter, aktar, öğretmen olarak çeşitli işlerde çalıştı ve toplum hayatının değişik yönlerini gözleme fırsatı buldu. Hevesli bir okur olarak bazı Avrupa dillerini, özellikle de dönemin İstanbul’unda büyük etkileri olan Fransızca ve İtalyancayı kendi kendine öğrendi. Osmanlı başkentinde yayımlanan çeşitli dergilere katkı sunarak yazarlık konusunda deneyim kazandı.

Yazarlığı

Baronyan’ın tiyatroya olan yoğun ilgisi çok genç yaşlarda kendini gösterdi. İlk oyununu 1865’te kaleme aldı. Bu eser, Carlo Goldoni’nin İki Efendinin Uşağı adlı oyununun bir tür taklidi olan “Yergu derov dzara mı” adlı kısa bir farstı. Eser, yazarın ölümünden 20 yıl sonra 1911’de yayımlandı.

İlk özgün komedisi olan “Adamnapuyjn Arevelyan”’ı (Şark Dişçisi) 1869’da yayımlandı. Baronyan’ın oyunun edebi niteliğinden tatmin olmadığı ve oyunun kopyalarını kitapçılardan kaldırttığı söylenir.Görücü usulü evlilikleri ve evlilikte sadakat konusunu genellikle neşeli bir üslupta ele aldığı bu eser Aras Yayıncılık tarafından 2010 yılında basıldı.

Mükemmeliyetçi bir yazar olan Baronyan, 1872 yılında başladığı “Şoğokortı” (Dalkavuk) adlı eserini yarım bıraktı. Bu eseri bir başka büyük mizah yazarı olan Yervant Odyan tamamlamıştır.

1880-1881 yıllarında yayımlanan “Medzabadiv muratsganner”’de (Pek Muhterem Dilenciler) adlı hiciv romanında taşralı eşrafın patavatsızlığına ve naifliğine odaklandı; bu niteliklerin aynı zamanda çeşitli sanatsal, profesyonel, dini ve zanaatkâr fırsatçılar tarafından sömürülmeye ne denli açık olduğuna da dikkat çekti.

Baronyan, son eseri "Bağdasar Ağpar”’ı 1886-1887’de hiciv dergisi Khigar’da bölümler halinde yayımlamıştır. Boşanma teması etrafında modern Ermeni kurumlarını eleştirdiği bu eser Ermeni komedi geleneğinin en popüler oyunlarından birisidir.Bağdasar Ağpar ve Medzabadiv muratsganner, Mayıs 2013’te yayımlanan “Baronyan Oyunları” adlı kitapta yer almıştır.

Yazar 1887’de Khigar okurlarına yakında Çeyiz adında yeni bir komedi yayınlayacağının duyurusunu yaptıysa da bu komediyi hiçbir zaman yayınlamadı. Oyunun (sekiz sahne ve bazı bölümlerden oluşan) tamamlanmamış bir taslağı kağıtlarının arasında bulundu ve ölümünün ardından yayınlandı.

Baronyon ilk üç oyununun halka sunmak istememişti; dördüncü eseri Bağdasar Ağpar tamamlandığında ise Ermeni tiyatrosu padişah II. Abdülhamit’in baskısı nedeniyle kapanmış bulunuyordu. Dolayısıyla oyunlarının hiçbirisi Baronyan yaşarken sahnelenmedi. Baronyan oyunları, 1890’larda popüler olmuşlardır.

Gazeteciliği

Baronyan’ın gazetecilik yaşamı 1871’de "Yeprad"'da (Fırat) başyazar olması ile başladı. Gazeteciliği “Meğu” (Arı), “Higar” (Bilge) gazetelerinde sürdürdü.

20 Mart 1874′te Tiyatro adlı Türkçe mizah gazetesini; 6 Nisan 1874′te ise çift dilli bir yayın olan ve (Ermenice-Osmanlıca) ve Ermeni harfleriyle basılan “Tadron”’u da çıkarmaya başladı. Osmanlı’da yayımlanan dördüncü Türkçe mizah dergisi olan ve haftada iki kez çıkan dört sayfalık ‘Tiyatro’ (ilk ikisi Teodor Kasap’ın ‘Diyojen'i ve ‘Hayal’i, üçüncüsü ise Zakarya Efendi’nin ‘Latife’sidir) dergisinin tüm içeriğini Baronyan tarafından oluşturuluyordu.Tadron, Ermeni cemaatine yönelik gündemin tartışıldığı ayrı bir mecra idi; hafta da iki gün yayınlanmaktaydı ve Tiyatro dergisi ile ortak malzeme de içeriyordu. Her iki yayın da, 1877′ye kadar yaşamını sürdürebildi. Tiyatro Dergisi’nin 20 Mart 1874 - 12 Nisan 1875 tarihleri arasındaki sayılarının tıpkıbasımı kitap olarak yayımlanmıştır.Baronyan’ın yayına hazırladığı süreli yayınların ömrü kısa, fakat etkisi büyük oldu. Dergilerin yayını, içerdikleri toplumsal eleştiriler nedeniyle sıklıkla Osmanlı sansür bürosu tarafından durduruldu.

Ölümü

Baronyan, 1891’de İstanbul Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi’nde tüberküloz hastalığından öldü. Naaşı, İstanbul Ermeni Mezarlığı'nda toprağa verildi; ancak mezar yeri belli değildir.

Hagop Baronyan Kitapları - Eserleri

  • İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti
  • Şark Dişçisi
  • Adabı Muaşeretin Zararları
  • Baronyan Oyunları

Hagop Baronyan Alıntıları - Sözleri

  • Eyüplüler görür benim göreceğim rüyaları. O kadar çok rüya görürler ki, bize görecek rüya kalmaz. (İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti)
  • APİSOĞOM AĞA (Başı yastığında homurdanır.) Bu saatten sonra ne yapacağımı çok iyi biliyorum. Artık hiç kimseyle görüşmeyeceğim. Buradaki insanları hiç sevmedim. Ya sizden para koparmaya çalışıyorlar ya da iki saat hiç durmadan konuşup kafanızı ütülüyorlar. Bunlar ne işime yarar ki benim? Buraya bir eş bulmak için geldim. Hoşuma giden bir kız olursa gidip hemen isteyeceğim. (Baronyan Oyunları)
  • seni çok seviyorum. daha çok... Ama ne fayda, sen benim kıymetimi bilmiyorsun. (Şark Dişçisi)
  • Bunlara göre rakı, üzüntüyü sevince dönüştüren bir nevi su... Düz değişik şekillerde kullanılır. Kimileri susuz içer, biraz su katanlar da var. Kimileri de suyla ağızlarını çalkaladıktan sonra rakıyı içer. Kimileri kadehle, kimileri şişeyle, kimileri de fıçıyla içerler. Kadehle içenler alaya alınır, tıbbiyeli hekimlerin alaylı hekimlerle alay ettiği gibi. (İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti)
  • Başka bir kadının yüzüne baksam hemen kavga çıkarıyor. Kadınların bütün güzelliğini yok eden de şu kıskançlık değil mi zaten? (Şark Dişçisi)
  • “Ben rivayetle başkasının günahını almaktan korkarım.” (İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti)
  • Eğer şimdi aklımı kaçırmazsam bir daha kaçırmam! (Baronyan Oyunları)
  • Aaah, kadınlar kadınlar... Evdeki tüm huzursuzlukların sebebi sizsiniz. (Şark Dişçisi)
  • "Vauvenargues'in, 'Ticaret dolandırıcılık sanatıdır,' lafı bir kenara, şahsi tecrübeme dayanarak şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim: Tanıdığım her yüz tüccardan ancak iki tanesi yalan konuşmaz, gel gör ki o ikisi de zaten hiç konuşmaz..." (Adabı Muaşeretin Zararları)
  • Ortaköylülerin buradan ayrılan idarecilerden hesap sormak gibi kötü huyları yoktur, buralılar birbirlerine sonsuz güvenir. (İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti)
  • Boşuna ağlama hanımefendi... (Şark Dişçisi)
  • Gerçeği duymak istemeyene istediğin kadar konuş, ne fayda? (Baronyan Oyunları)
  • "Kulak ağrısı, bilindiği gibi, çoğu zaman riyakar sözler, yalanlar ve iftiralar duymaktan kaynaklanır." (Adabı Muaşeretin Zararları)
  • Ne zaman ki bir entelektüel kendilerine yanaşıp mali yardım istese, üzerine basa basa şöyle derler: "Sen bizi Apisoğom Ağa mı sandın!" Bu oyunun yazılma nedeni bizim yazarlarımızı, editörlerimizi, şairlerimizi ve entelektüellerimizi gözden düşürmek değil, gelecek nesillere bizim zamanımızın yazarlarının ve entelektüellerinin içinde bulunduğu sefil koşulları ve zenginlerimizin edebiyata ve sanata olan hayret verici umursamazlığını tasvir etmektir. (Baronyan Oyunları)
  • Yüzünde tebessüm olmayan kadın güzel değildir, güzel olmayan şey de kadın değildir. (Şark Dişçisi)
  • Güzel bir isme kendisini siper edinmiş bir zorba var.. İrademizin bize sunduğu, yasalarınsa herhangi bir şekilde engel koymadığı o ayrıcalıklı durumlarda bile bizi esir alan bir zorba... Bu zorba, tabiata da karşı çıkar ve onun insanoğlunu özgürce şekillendirmesine izin vermez. Bu zorba adab-ı muaşaretten başkası değildir. Bu zorbaya kafa tutanlarsa haksız biçimde terbiyesiz yaftası yerler... (Adabı Muaşeretin Zararları)
  • Kızlar böyle kendilerini ağırdan satmayı, nazlanmayı pek sever. (Şark Dişçisi)
  • Tevazu var,tevazu var. Kendini yüceltmek,başkalarını alçaltmak için tevazuyu kendine araç edinmiş insanlar da var.Borçlarının yüzde yirmisini sildirmek için tevazuya başvuran insanlar da var. Dostunu soymak için tevazuya sığınanlara da az rastlamadım. Hatta kimine göre tevazudur insanları kandırmanın en kolay yolu. Gerçekten mütevazı olmak için tevazu gösterenlerin sayısı çok azdır. (Adabı Muaşeretin Zararları)
  • " Derdini söylemeyen derman bulamaz derler, çekinme, anlat !.. " (Adabı Muaşeretin Zararları)
  • Eğlenceyi çok severler burada. Bir evde dans başladığında en az altı günde biter oysa milli bir meseleden söz açılınca sohbet yarım saatten fazla sürmez. (İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti)

Yorum Yaz