Haluk Nurbaki kimdir? Haluk Nurbaki kitapları ve sözleri

Türk Yazar, Hekim, Siyasetçi Haluk Nurbaki hayatı araştırılıyor. Peki Haluk Nurbaki kimdir? Haluk Nurbaki aslen nerelidir? Haluk Nurbaki ne zaman, nerede doğdu? Haluk Nurbaki hayatta mı? İşte Haluk Nurbaki hayatı... Haluk Nurbaki yaşıyor mu? Haluk Nurbaki ne zaman, nerede öldü?

Türk Yazar, Hekim, Siyasetçi Haluk Nurbaki edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Haluk Nurbaki hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Haluk Nurbaki hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Haluk Nurbaki hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 2 Şubat 1924

Doğum Yeri: Nevşehir

Ölüm Tarihi: 2 Haziran 1997

Ölüm Yeri: İstanbul

Haluk Nurbaki kimdir?

1948 Yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdi. Çeşitli hükümet tabipliklerinde çalıştı. 1950 yılında Büyük Doğu Cemiyeti’nin 9 kurucusundan birisidir.

Gureba Hastanesi’nden Anadolu’ya yollandı. XII. Dönem Afyonkarahisar Milletvekili olarak Meclis'te bulundu. Ankara Numune Hastanesi'nde uzman hekim ve başhekim olarak görev yaptı. İsviçre, Fransa, İngiltere'de kanser araştırmaları ve radyoloji sahasında araştırmalar yaptı. Mesleği yanı sıra 'İslamî bilimler' alanında yaptığı araştırmalar ve yayımladığı eserler ile tanındı. Son olarak Akit Gazetesi’nde günlük yazılar yazıyordu.

Haluk Nurbaki Kitapları - Eserleri

• Kur'an-ı Kerim'den Ayetler ve İlmi Gerçekler
• İnsan Bilinmezi
• Fatiha'nın Kırk Yorumu
• Sure-i Yusuf'un Yorumu
• Peygamber Çizgisinde Yaşamak
• Sonsuz Nur
• Kur'an Mucizeleri
• Fahri Kainat Efendimiz
• Nurdan Anneler
• Evrendeki Mucize
• İmanla Gelen İlim 1
• Namazın Sırları
• Kur'an'ın Matematik Sırları
• Anadolu Mucizesi
• Yasin Süresi Yorumu
• Gönüllerde Sema
• Bilim Açısından İmanın Altı Şartı
• Tek Nur
• Yüce İslam Büyükleri
• Kutsal Mücadelem
• Bakara Sûresi Yorumu
• Amme Cüzü Yorumu
• Ayet-el Kürsi Yorumu
• Kur'an'ın Harika Mesajları
• İmanla Gelen İlim 2
• Veliler Deryasından Katreler
• Radyasyon ve Aids
• Sure-i Tekvir'in Yorumu
• İnsan ve Hayat
• Nur Dolu Geceler
• Verses from the Glorious Koran and the Facts of Science
• Kur'an'ın Harika Mesajları - 2
• Kur'an'ın Harika Mesajları

Haluk Nurbaki Alıntıları - Sözleri

• "...doğuş yaşayış ve varoluş noktası kalptir." Eğer bir kalpte Allah inancı doğarsa, o heyecan öylesine sıcak ve önüne geçilmez bir duygudur ki insan Allah'tan başka hiçbir güç, etki düşünemez. "İllâ o vardır başka bir şey yoktur" der. (Ayet-el Kürsi Yorumu)
• Bir insanın inançsız olması ve inançsızdığını açıkça beyan etmesi kesinlikle hoşgörü ile karşılanır. Ancak bu kimse ahlâka ve inançlara karşı savaş açmaya kalkarsa hoşgörünün zerresi gafletin ötesinde bizzat kendi inancına karşı ihanet olur. (Kutsal Mücadelem)
• İmam-ı Azam Hazretleri ömrünün son iki yılında böylece tasavvufa yönelmiş ve bu dönemi kastederek "iki yıl olmasaydı Nu'man helâk olmuştu" dediği rivayet olunur. (Veliler Deryasından Katreler)
• Arzın yaratılışını kör rastlantılarda arayan körlerin gözüne bir neşter gibi girmektedir. (Kur'an Mucizeleri)
• “O Rabbin ki, merayı çıkardı. Sonra da onu siyah bir gussaya (sel suyu) çevirdi.” (Sûre 87, Ayet 4-5) Bu ayet kadar petrolü ve oluşumunu anlatan beyana rastladınız mı? Hiç bir izah sahibi 15 asır önce Kur’an’da petrolün tarifinin yapıldığını inkâr edebilir mi? Yine ayetteki inceliğe bakın ki birbirinden farklı mesajları bir arada vermiştir. Bu mesajların birincisi: Arzın ilk çağlarda geniş bitki örtüsüyle örtülü oluşudur. Jeolojik olarak bu hikmet asırlar sonra anlaşılmıştır. İkinci hikmet: Bitki örtüsünün bol oksijen yapıp, atmosferi tamamladıktan sonra artık imhasının gerektiği ve jeolojik dev depremlerin bu yüzden verildiğidir. Üçüncü hikmet: O bitkileri Allah, siyah bir suya çevirdik demiyor. Siyah bir sel suyuna çevirdik diyor. İlmin tam 25 yıldır yaptığı çalışmalarda da petrolün yeri uygun tabakaları arasında bir dere gibi aktığı tespit edilmiştir. İşte ayet, bilim dilinde petrol göçü denilen bu olayı da açıkça bildiriyor. (Kur'an Mucizeleri)
• Ayet 28: "O zâlim kavme gökten bir ordu indirmedik, indirici de değildik. " Varlığı aşikâr olan Allah, kulların aptalca beklediği bir gösteri elbette yapmaz. Yani gökten ordu indirmez. Çoğu kez inkarcılar, inananlara: "Hadi Allah beni cezalandırsın görelim" der. Sanki bir ordu bekler gibi kendini adam yerine kor. İşte Allah onlar için "Gökten ordu indirecek değiliz" buyuruyor. Allah'ın zulme kaşı indirdiği darbe öyle çetindir ki şiddetinden farkına varacak vakit bulamazlar. (Yasin Süresi Yorumu)
• Hutbenin farz olmasındaki hikmet: Gönülleri Allah sevgisiyle doldurarak gerçek namaza; Allah'a yaklaştırmaktır. Eğer gönüller sevgi ile dolacağı yerde rahatsız olursa; hutbenin farz oluş hikmetinden uzaklaşmış oluruz. Hele, günahla imanı birbirine karıştırarak, kulluk gereği bir hataya düşmüş kimseyi dinden çıkmış gibi göstermek; hutbede yapılacak en vahim yanlıştır. (Namazın Sırları)
• Fatihayi bihakkin okuyup ona uyarak nefsini bu taahhude mecbur eden insan , Muhammedilik makamına erer. (Fatiha'nın Kırk Yorumu)
• " Bir gönüle ' şeytanın tecavüz ' ettiğini bilmenin işareti ' haya gömleğinin ' yırtılmasıdır." (Sure-i Yusuf'un Yorumu)
• Fatiha öyle bir manevi şifredir ki kâinatın madde ve madde ötesi bütün sırlarını açar. Bu açıdan onun yorumu sonsuz, dolayısıyla imkansızdır. Ne var ki onun gönüllerde var olan hikmetini hiç değilse sezebilmek için kırk yorumunu bilme ihtiyacındayız (Fatiha'nın Kırk Yorumu)
• İhanet gönlün defterinde yoktur. ...ancak nefs, intikam amacıyla ihanet içindedir. (Sure-i Yusuf'un Yorumu)
• Rahmet ilahi bir sıfattır.Üç temel manayı birlikte taşır; Kudret-Sevgi-Merhamet (Sure-i Yusuf'un Yorumu)
• Gurur nefsin küfür ve şirk belirtisidir. Vakar bir mü'minin taşıdığı imana karşı etrafta saygı telkin etmesidir. Bir başka örnek: Meskenet-Tevekkül'dür. Meskenet, nefsin tembelliği aczidir. Tevekkül, gayret sahibi bir mü'minin kadere karşı teslimiyetidir. (Yasin Süresi Yorumu)
• Yine sırat-ı müstakîm'in en önemli bir ana kuralı, zıt gibi görünen meziyetleri birlikte taşıyıp meczetmektir. Meselâ her mü'min cesaret ve merhameti birlikte taşıyacak; garibe ve kimsesize karşı merhametli, zalime karşı cesaretli olacaktır. Bu huylardan birini taşıyarak ve yerinde kullanmayarak yapılacak tüm davranışlar sırat-ı müstakîm'in dışındadır. Bu husûsiyetlerin en önemlilerinden birisi de israf ve sehâdır. Sehâ, başkalarına karşı yardım hissinin güçlü olmasıdır. İsraf ise kendi nefsine harcanan fuzûli servettir. Sırat-ı müstakîmde hem sehâ olacak, hem de israfa yer verilmeyecektir. (Namazın Sırları)
• Çünkü nefsin bu direnmesi kendi gururundan gelir. Allah var ama ben de varım der. Daha da ileri mertebedeki nefs de, ben Allah'ım, Allahda kimmiş der firavunluğa kalkar. (Veliler Deryasından Katreler)
• Allah'ın Alim ve Rab sıfatının tecellisiyle doğan bilgilere sahip herkes infaka mecburdur. Herkes karınca kararınca doğru bildiğini çevresine öğretmekle yükümlüdür. Bu tüm toplumun hızlı bir şekilde yücelmesinin tek anahtarıdır. (Kur'an'ın Harika Mesajları)
• Gözümüzde büyüttüğümüz elemler,acılar çoğu kez çokluğun,yasası gereği tekliğe dönmesi ya da yansımasıdır. (İnsan Bilinmezi)
• Teneke parçalarını pırlanta şeklinde gösteren şeytanın imasına karşılık, insana sahne-i âlemde Cenab-ı Hak ile irtibatını koparmayacak bir şey lazımdır ki,bu iman ile başlar, infak ile yürür. (Peygamber Çizgisinde Yaşamak)
• Ahlâk usulleri namına birbirine zıt o kadar çok fikir ve tez ortaya atılmıştır ki, bugünün sosyolojisi, bu bâtıl ahlâk teorilerinin hepsini evrak-ı metruke telâkki etmek­ tedir. Müsbet ilimler, ilim ve fikir dünyasına her sahada hâkim ve nâzır mevkide kaldıkça beşeriyet, ahlâk kaide­ lerini de müsbet ilimlerin ışığıyla arayacak ve ilerinin ce­ miyetlerine biyoloji ve sosyolojinin müşterek çalışmalariy- te ahlâk metodunu getirecektir. İşte bu yazılarımızda, sosyoloji ve biyolojinin ahlâk mevzuunda tam objektif bir tahlilini yapacak ve ispat ede­ ceğiz ki : Müsbet ilimlerin aradığı bu tek ve değişmez ahlâk, Ahlâk-ı Muhammedi’dir. (Sonsuz Nur)
• Âlemlerdeki bütün hâdisat şiddetli bir muhabbet, şiddetli bir câzibeyle seyrederken, insanoğlunun kendi etrafında dönmesi, âdeta kendine tapması ve buna rağmen cennet murat etmesi mümkün değildir. (Yüce İslam Büyükleri)