diorex
life
Dedas

Haluk Yurtsever kimdir? Haluk Yurtsever kitapları ve sözleri

Yazar Haluk Yurtsever hayatı araştırılıyor. Peki Haluk Yurtsever kimdir? Haluk Yurtsever aslen nerelidir? Haluk Yurtsever ne zaman, nerede doğdu? Haluk Yurtsever hayatta mı? İşte Haluk Yurtsever hayatı...

  • 01.07.2023 11:00
Haluk Yurtsever kimdir? Haluk Yurtsever kitapları ve sözleri
Yazar Haluk Yurtsever edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Haluk Yurtsever hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Haluk Yurtsever hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Haluk Yurtsever hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi:

Doğum Yeri:

Haluk Yurtsever kimdir?

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Siyasal, düşünsel ve pratik eylemliliği 1968 İstanbul Üniversitesi işgali, 6. Filoyu ve Vedat Demircioğlu’nun ölümünü protesto eylemleriyle başladı. 1973 yazında yurtdışına çıktı. 1974’te TKP üyesi oldu. O tarihten bu yana aktif örgütlü sol siyasetin içinde. Bir yıl Moskova’da Lenin okulunda eğitim gördü. 1980 Aralık ayında ikinci kez yurtdışına çıktı. İngiltere, Fransa ve Almanya’da bulundu. 1992’de Türkiye’ye döndü.

Yayınlanan kitapları:

Küçük Burjuvazi ve Devrim Savaşımı, (Broşür) İşçinin Sesi Yayınları, Temmuz 1984, Londra; Sınıf ve Parti, Dönem Yayınları; Ankara, Nisan 1990 (2. Basım, Etki Yayınevi, İstanbul, Ekim 1992; 3. Basım, NK Gelenek Dizisi, Haziran 2004); Süreklilik ve Kopuş İçinde Marksizm ve Türkiye Solu, Etki Yayınevi, İstanbul Ekim 1992 (2. Basım, El Yayınevi, Mart 2002); Türkiye’nin Dönemeci, Emperyalizm mi? Sosyalizm mi? Etki Yayınevi, İstanbul, Mart 1993; Marksist Bakış Açısından Program Yöntemi, Sorun Yayınları, İstanbul, Ocak 1995; Tarihten Güncelliğe Sınıf Savaşları ve Devlet, Yordam Kitap, İstanbul, Kasım 2006; Özgürlük ve Örgütlülük, Yordam Kitap, İstanbul, Nisan 2007; Yeni Bir Sol Atılım İçin, Kalkedon Yayıncılık, İstanbul, Ocak 2008

Katkı yaptığı ortak kitaplar:

Birinci Emek Sempozyumu, İşçi Konseyi, NK Yayınları, Ekim 2003; Marksist Metin Analizleri, Gelenek Sempozyumu 2005, NK Yayınları, Ağustos 2005; Türkiye’nin Sosyalist Seçeneği, Sol Meclis, NK Yayınları, Nisan 2006; Eleştirel Sağlık Sosyolojisi Sözlüğü, Sol Meclis, NK Yayınları, Nisan 2006

Haluk Yurtsever Kitapları - Eserleri

  • Yükseliş ve Düşüş
  • Orta Sınıf Efsanesi
  • Özgürlük ve Örgütlülük
  • Neyi, Nasıl Okumalı?
  • Tarihten Güncelliğe Sınıf Savaşları ve Devlet
  • Kapitalizmin Sınırları ve Toplumsal Proletarya
  • Yeni Bir Sol Atılım İçin

Haluk Yurtsever Alıntıları - Sözleri

  • Kredinin kapitalist sistemde hangi rolü oynadığını Karl Marx o kadar yıl önce şaşırtıcı bir doğruluk ve öngörüyle formüle etmişti: " ... kredi sistemi, üretken güçlerin maddi gelişmelerini ve bir dünya piyasası kurulmasını hızlandırmaktadır. Yeni bir üretim tarzının bu maddi temellerini böyle bir yetkinlik derecesine yükseltmek, kapitalist üretim sisteminin tarihsel görevidir. Aynı zamanda, kredi, bu çelişkinin şiddetli patlamalannı -bunalımları- hızlandınr ve böylece eski üretim biçimini çöZüp dağıtacak öğeleri oluşturur. Kredi sisteminin ötünde yatan iki karakteristiğinden birisi, kapitalist üretimin itici gücü olan, başkalannın emeğinin sömürülmesi yoluyla zenginleşmeyi, en katıksız ve en dev boyutlara ulaşmış bir kumar ve sahtekarlık sistemi halini alıncaya kadar geliştirmek, ve toplumsal serveti sömüren azınlığın sayısını gitgide azaltmak, diğeri de, yeni bir üretim tarzına geçiş biçimini oluşturmaktır. (Yeni Bir Sol Atılım İçin)
  • Dünya hiç bu kadar eşitsiz ve adaletsiz, gericilik hiç bu kadar pervasız ve dizginsiz olmamıştı (Neyi, Nasıl Okumalı?)
  • (...)Sorulara ve inceleme sürecinin aşamalarına bağlı olarak en temel kavramların bile değişim geçirmesi kaçınılmazdır.(...) (Özgürlük ve Örgütlülük)
  • Marx ve Engels 187l'de Paris'te toplumsal devrimin şansını yüksek görmüyor, Paris Komünü girişimine Nimtz'in deyimiyle "devrimci sakınımla" yaklaşıyorlardı. Devrim başladıktan son￾ra ise Komün'ü ikircimsiz ve enerjik bir tutumla desteklediler. Komün iktidardayken, hızlı ve enerjik davranmanın, taşrayı kazanmanın yaşamsal öneminin altını çizdiler, ayrıntılı öneriler geliştirdiler. Komün'ün yenilgisinden sonra, onun tarihteki yerini anlamlandıran, ondan dersler çıkaran eserler verdiler. (Neyi, Nasıl Okumalı?)
  • (...)bütünlük tarihseldir.(...) (Özgürlük ve Örgütlülük)
  • İnsanoğlunun cehaletinin reçetesi, bilinmeyeni Tanrı’ya yormak değil, doğanın kanunlarını keşfetmeye çalışmaktı. (Neyi, Nasıl Okumalı?)
  • (...)Parçaların bilgisi olmadan bütün, bütünün bilgisi olmadan parça anlaşılamaz.(...) (Özgürlük ve Örgütlülük)
  • Eğer tanrı bu dünyadaki adaletsizliği öte dünyada düzeltebiliyorsa, bu dünyada kadir-i mutlak değildir. (Neyi, Nasıl Okumalı?)
  • Kapitalizm, çelişkili ve krizli bir düzen. Kendisini var ederken çelişki ve krizlerini de sürekli olarak yeniden üretiyor. Çelişkileri uzlaşmaz. Krizi yapısal. Ama, kapitalizm aynı zamanda dinamik ve esneme yeteneği olan bir düzen. Ölümcül çelişkilerine, döngüsel krizlerine rağmen yaşamını, gelişmesini bugüne dek sürdürebildi; sürdürüyor. Krizlerden de beslenerek yaşamını uzatıyor. Kriz, sosyalistler için de sorunlu, kritik bir konu. Kriz çözümlemeleri doğru devrimci siyasetiere de, teslimiyetçi, kolaycı yaklaşımlara da kapı açabiliyor (Kapitalizmin Sınırları ve Toplumsal Proletarya)
  • " Şans, hazır olan kafaya güler." (Neyi, Nasıl Okumalı?)
  • Kargaşa, düşünsel açıdan verimli bir ortamdır. Büyük dinlerin her birini ortaya çıkaran şey kargaşaydı. (Neyi, Nasıl Okumalı?)
  • Kar oranlannın düştüğü koşullarda, sermaye artıdeğer üretmek yerine başkalannın biriktirdiğine el koymaya yöneliyor. Asalaklaşıyor. Daha önemlisi, spekülatif yollarla birikimin bir noktada tıkanması kaçınılmaz olduğu için kriz baş gösteriyor. (Yeni Bir Sol Atılım İçin)
  • (...)Bütünün tarihselliği, farklı tarihsel olgu ve süreçlerin yan yanalığının ötesinde bütünün tarihsel gelişiminden kaynaklanmaktadır. (Özgürlük ve Örgütlülük)
  • Öğrendiğim bir başka ders, genel teorik soyutlamaların somut bir konuyu çözümlemek için asla yeterli olmayacağıdır. Herhangi bir konuyu araştıran, inceleyen kişinin, üzerine çalış­tığı malzemeyi tanıması, tüm ayrıntılarıyla ele alması, farklı gelişim biçimlerini çözümlemesi ve bunların iç bağlantılarını kurulması gerekir. Hiçbir klasik eser, hiç kimseye genel ve soyut formüllerle somut durumları kavrama gücü vermiyor. Toplumunu, insanını, insanının sosyolojik biçimleniş ve alışkanlıklarını, kültürünü çalışmayan, öğrenmeyen ve sonuç olarak bilmeyen biri o topluma yabancılaşır. (Neyi, Nasıl Okumalı?)
  • 1978 ile 1980 arasındaki iki yıllık dönemde, bütün sol örgütlerde tıkanıklık ve bunalım yaşandı. Siyaseti bırakma, bölünme, tasfiye ve iç çatışmalar biçiminde dışa vuran bir tıkanıklık ve bunalım, sol hareketi 12 Eylül'den çok önce yorgun ve ne yapacağını bilmez bir duruma düşürdü. ... 1978-1980 arasında Türkiye sol hareketindeki krizi en iyi anlatan göstergelerden biri, bu dönemde hemen bütün örgütlerin bölünmesidir. TKP, resmi TKP ve TKP/İşçinin Sesi olarak bölündü. Dev-Yol, Dev-Sol ayrılığı bu dönemde çıktı. TİP'in resmi TKP çizgisine yaklaşmasıyla eşzamanlı olarak, TİP'te Sosyalist İktidar kopuşu gerçekleşti. TSİP bölündü. TKP-B ayrı bir parti olarak ortaya çıktı. Halkın Devrimci Öncüleri'nden ayrılanlar THKP-C Acilciler'i oluşturdular. Halkın Yolu olarak da bilinen THKP-C/ML yöneticilerinin bir bölümü bu dönemde örgütlerinden ayrılarak TİKP'e geçtiler. MLSPB'den ''THKP Savaşçıları'' ayrıldı. Bir grup da ''Çayan Sempatizanları''nı oluşturdu. Halkın Kurtuluşu'ndan ayrılanlar Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği'ni kurdular. (Yükseliş ve Düşüş)
  • Güç son derece göreli ve diyalektik bir kavramdır. Öyle durumlar olur ki , zamanı gelmiş bir dönüşüm için seferber olan , ne yapacağını bilen , iyi örgütlenmiş bir kaç bin kişi bir ülkenin yazgısını değiştirebilir; milyonlarca oy toplamış bir parti etkisiz ve marjinal kalabilir. (Orta Sınıf Efsanesi)
  • Hizmet sektörünün , sanayi aleyhine büyümesi , işçi sınıfının eridiğinin orta sınıfların büyüdüğünün en güçlü kanıtı olarak ileri sürülüyor. Burada başta bir yöntem hatası var. Sınıflar sektörlere göre sınıflandırılamazlar. İkincisi çoğu kez algılandığı givi, sanayiden hizmete kayış, dünya ekonomisinin sanayisizleşmesi , maddesiyle Şemsi anlamına gelmiyor.; maddi üretim , artı değer üretimi artarak devam ediyor. (Orta Sınıf Efsanesi)
  • Kapitalizm, bugüne dek, üretim güçlerini yıkarak, sermayeyi de­ğersizleştirerek, yeniden yapılandırarak, yeni pazarlara açılarak sö­mürüyü yoğunlaştırarak, kredi mekanizmalanm devreye sokarak, az gelişmiş ve orta gelişmiş ülkelerden kaynak aktarıp, metropollerdeki krizi bu ülkelere ihraç ederek ve benzeri yöntemlerle krizlerini ötelerneyi başardı. Ama ondan tümüyle kurtulacak bir çıkış yolu bulamadı. (Yeni Bir Sol Atılım İçin)
  • Marksist metinleri, klasikleri okuyacak olanlara bir uyarı notu daha: Marx ve Engels'in, iki ayrı cephede, ütopik sosyalistlerle ve anarşistlerle yürüttüğü polemik ve mücadelelerin Marksizm üzerindeki etkilerini hep akılda tutmak gerekiyor. Ütopik sosyalizmle mücadele, Marksizmin materyalist-bilimsel yönünü sivriltmiş, anarşizmle ayrışma, devrimci-idealist yaklaşımlara, Marx'ın deyimiyle "devrim simyacılığına" karşı bağışıklık kazandırmıştır. Öte yandan, bu iki cepheli tartışma ve mücadelelerin bilimsellik vurgusunu koyulaştırıcı; politik örgütlenme, strateji alanlarındaki girişkenliği güdükleştirici bir etkisi de olmuştur. (Neyi, Nasıl Okumalı?)
  • Sosyal bilimler alanındaki bilimsel üretim ile üniversite-akademi dünyası arasındaki ilişkinin ise son derece çelişkili ve sorunlu bir hal aldığını düşünüyorum. Sosyal bilimlerdeki anlamlı ilerleme ve üretimlerin çok önemli bir bölümü üniversite dışında gerçekleşiyor. Bilim, eğer Marx'ın söylediği gibi olguların ilk bakışta görünmeyen derindeki özünü, ilişki￾lerini, yasallıklarını ortaya koymaksa, içinden geçtiğimiz tekelci cahiliye döneminde, üniversitelerde sosyal bilim yapıldığını söylemek olanaklı görünmüyor. Öte yandan, üniversite kökenli-çıkışlı bilimci ve yazarlar, üniversite "bilimsel" disiplininin sınırlarını zorlayarak, çoğu zaman da bu sınırların dışına çıkarak sosyal bilimlere canlılık getirmeye, ufuk açmaya devam ediyorlar. Dolaylı kaynağın, bu anlamda üniversite olduğu durumlarda bile, bilimsel üretim, sözü edilen kişilerin inisiyatifleri üzerinden, yani üniversite kurumsallığının dışında ya da çeperlerinde gerçekleştiriliyor. Çelişkiden kastettiğim bu. (Neyi, Nasıl Okumalı?)

Yorum Yaz