Hulusi Turgut kimdir? Hulusi Turgut kitapları ve sözleri
Türk Akademisyen, Yazar Hulusi Turgut hayatı araştırılıyor. Peki Hulusi Turgut kimdir? Hulusi Turgut aslen nerelidir? Hulusi Turgut ne zaman, nerede doğdu? Hulusi Turgut hayatta mı? İşte Hulusi Turgut hayatı...

Doğum Tarihi: 1942
Doğum Yeri: Bünyan, Kayseri
Hulusi Turgut kimdir?
Hulûsi Turgut, 1942 yılında Bünyan’da doğdu. Yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde tamamladı, gazetecilik üzerine yüksek lisans yaptı. Mesleğe, 1961 yılında, Kayseri’deki Erciyes Telgraf Gazetesi’nde atıldı. Akşam ve Güneş gazetelerinde Yazı İşleri Müdürü, Türk Haberler Ajansı’nda İç Haberler Editörü, BRT Televizyonu’nda Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. "Akşam", "Günaydın", "Hürriyet", "Milliyet", "Sabah" ve "Yeni Yüzyıl" gazetelerinde çok sayıda araştırma-belgesel yazı dizileri yayımlandı. Aralarında;"Demirel’in Dünyası”, “Türkeş’in Anıları: Şahinlerin Dansı”, “Atatürk’ün Sırdaşı Kılıç Ali’nin Anıları”, "Kadir Has'ın Anıları: Vatan Borcu Ödüyorum", "Lozan: Ali Naci Karacan" ve "Yassıada'da Yaptırılmayan Savunmalar" isimli eserlerinin de yer aldığı, yirminin üzerinde biyografi ve belge-kitabı bulunuyor. Çalışmaları, Türkiye ve Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nin çok sayıda ödülüne layık görüldü. Halen, ABC Medya Ajansı Yönetim Kurulu'nda bulunuyor, İstanbul Üniversitesi ile Kadir Has Üniversitesi İletişim fakültelerinde ders veriyor.
Hulusi Turgut Kitapları - Eserleri
- Atatürk'ün Sırdaşı Kılıç Ali'nin Anıları
- Sabri Ülker'in Hayat Hikayesi
- Türkeş'in Anıları - Şahinlerin Dansı
- 130 Günlük Kovalamaca
- Sabri Ülker Hayat Hikayesi
- Maden Bilimcilerin Duayeni Sadrettin Alpan
- Güniz Sokağı
- Demirel'in Dünyası
- 12 Eylül Partileri
- Barzani Olayı
- Yassıada'da Yaptırılmayan Savunmalar
Hulusi Turgut Alıntıları - Sözleri
- Pişman olmak istemiyorsan, heveslerinden vazgeç. -Voltaire (Sabri Ülker'in Hayat Hikayesi)
- Dünyada hiçbir insanda görülmeyeceğine yemin edebileceğim tertemiz, insanın ruhunu yıkayan, ümitsizlikleri alıp götüren, sadakat ve vefayı aşılayan dost ve insan bakışının üzerimde dolaştığını minnetle görüyordum (Atatürk'ün Sırdaşı Kılıç Ali'nin Anıları)
- “Hayatta hiçbir şey, sizin kitaplarda okuduğunuz gibi olmayacak” -- Sabri ÜLKER (Sabri Ülker'in Hayat Hikayesi)
- Gerçek bir lider için, her sahada güvenilecek, inanılacak insanlara ihtiyaç vardı. Özellikle altı yüz yıl süregelmiş monarşiden cumhuriyete geçmeye daha ilk günden kararlı bir devrimci için… (Atatürk'ün Sırdaşı Kılıç Ali'nin Anıları)
- Başarının temelinde, önce, bıkmadan usanmadan çalışma gelir. Çalışma olmadan, hiçbir şey olmaz. (Sabri Ülker'in Hayat Hikayesi)
- bu mektuplarda, ülkemizin milliyetçilikle kurtulacağını yazdım. Ben Türk milliyetçisiyim. Atsız’a yazdığım mektupta diyorum ki; 2. dünya savaşı inşallah Türklerin kurtuluşuna yol açacaktır. Rusya yıkılacak komünizm yıkılacaktır. (Türkeş'in Anıları - Şahinlerin Dansı)
- Ailesi İstanbul'a yerleşince Alparslan'ın ilk işi Kuleli Askeri Lisesi'ne kayıt olmak olur. Artık O yüreğinin O’nu çağırdığı yerde ve düşlerinin peşindedir. Üç yıllık Kuleli eğitimi ve İstanbul’daki hayatı Alparslan Türkeş’in Türklük ve Türk Dünyası ile ilgili fikirlerinin oluşmasında, mevcut düşüncelerinin pekişmesinde adeta bir dönüm noktası olacaktır. O’nun Kuleli eğitimine başladığı yıl genç Cumhuriyetin 10. Yılı’dır. Coşkulu bir şekilde kutlamalar yapılmaktadır. Atatürk’ün Türklük ve Türk Dünyası ile ilgili dil ve tarih çalışmalarının olanca hızıyla devam ettiği yıllardır. Kuleli’deki hocalarının çoğu İstiklal Harbi’ne, Milli Mücadele’ye katılmış sivil ve askerlerdir. Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’tır. Kuleli Askeri Lisesi’ne girişini sağlayan, önündeki bazı engelleri kaldıran da Fevzi Çakmak Paşa’dır. Okula kayıt için bütün evrakları hazırlayarak Babasıyla birlikte Kuleli’ye giden Türkeş kayıt sırasında şöyle bir olay yaşamıştır: “Beraberimde ortaokul diplomamı ve pasaportumu götürmüştüm. Hadi Bey isminde bir binbaşı ile Muzafferettin Bey adındaki Fransızca öğretmeni öğrenci kayıtlarında görevliydi. Muzafferettin Bey bizi çok sert karşıladı. ‘Siz Türk değilsiniz, sizi asla kaydedemem!’ şeklinde tavır koydu. Babam, bu beklemediğimiz çıkışma karşısında çok bozuldu. Sonra… Muzafferettin Bey’le aramızda şu tartışma geçti: -Biz Türk oğlu Türküz! - Ama pasaportunuz, İngiliz pasaportu… -Kabahat sizin, bizi İngilizlerin eline bıraktınız! -Çocuğunuzu kaydedemeyiz, buyrun gidin…” (Türkeş'in Anıları - Şahinlerin Dansı)
- Alparslan Türkeş, 'Turancılık Davası " sanığı olarak, Tophane Askeri Ceza ve Tutukevi'nde dehşet dolu beş ayı tamamlamıştı. Sonrası bilinmiyordu. 24 saati hücrede geçiyordu. Evden haber mi? Yoktu! .. Gerçekten acımasız bir cezaevi idi. Buradan kurtuluşun çaresi var mı idi? Hayır' .. Aradan tam 50 yıl geçti. Dile kolay. Hir başka ifade ile yarım asır. İşte o günlerden Türkeş' in beynine çakılan kasvet ve dehşet dolu manzaraları yine kendisinden dinliyoruz: 'Jıtskerf Cezaevi şartlan çok ağırdı. Tutuklu/an ve mahkümlan sık sık falakaya yatınr/ardı. Onlann acı feryadım ve ağlamalannı duydukça çok üzülüyordum. Bir iıısanınferyadını duymak, yal- vanşını duymak gibi etkileyici bir başka şey olmasa gerek. Peri.şan halde yalvanymtardı. Ama o yalvarma/ara, yakannalara işbaşındakiler kulak tıkıyorlardı. Cezaevi'nin zaten ağır olan şart- lan, bu insanlık dışı tavır/a, ./a çekilmez hale geliyordu. insanlık öldü mü? diyordum. Bir gün baktım, hücre komşum Rıfat Ilgaz Bey'i götüniyorlar. Kelepçe takmışlar. ônde bir yüzbaşı, ardında da muhafızı vardı . Nereye götı/ rdı/k/en·ni bilemezdim. Avluda, havalandınna sırasında tesadüfen görmüştüm R!fat Bey'in götün// üşü nü Sonra, dediler ki; Rıfat llgaz'ı sivil cezaeuine göııdennişler. Rıfat Bey gittikten sonra, bir başka komşu geldi yanıbaşımdaki hücreye. Arada bir lavaboya giderken km-şılaşıyorduk kendisı)•le. Beyaz tenli, mavi gözlü, san kır-saçlı, uzun kaşlı bir zat. Ayağın- da takunyalar, pijama pantolonun un paçası katlı, kollar sarılı bir halde dolaşıyordu. Selamlaştık, ayakılStılnde tanıştık. Ve aramızda şu konuşma Reçti: TOR.KEŞ - Merhaba be ye fendi, geçmiş olsun. SİVİL - Merhaba ef cndim, size de geçmiş olsun. TOR.KEŞ - Benim adım A/pa,slan Türkeş, Turancılık Davası sanı- ğıyım. SİVİL - Çok memnun oldum. Benim ki de Hasan Ferit Cansever. Türk Ocakları eski Genel Sekreteriyim. Hakkınızdaki suçlamadan dolayı merak etmeyin. Birşey olmaz. (Türkeş'in Anıları - Şahinlerin Dansı)
- Demek ki siz, benim içimdeki çocukluğu görmemişsiniz... (Sabri Ülker'in Hayat Hikayesi)
- Mustafa Kemal, savaşın bitimini de, barışın imzasını da zafere bağlamıştır. Hatta şahsi hayatını bile... “Düşündüğüm kesin zaferi kazanamazsam, yaşayamam...” (Atatürk'ün Sırdaşı Kılıç Ali'nin Anıları)
- TÜRKEŞ'İN KIZLARININ ADI Alparslan Türkeş, dört kızının doğumundan sonra onlara isim bulmaya koyulmuş, bu arada Şair ve Yazar Nihâl Atsız’a mektupla başvurmuştu. Atsız, 1940-1948 yılları arasında dünyaya gelen bu dört yavruya "isim babalığı" yapacaktı. Çocukların isimleri ve anlamları şöyleydi: *Ayzıt : (27 Kasım 1940 doğumlu) Göktürkler'de fazilet ve güzellik ilâhesi. *Umay: (18 Ocak 1943 doğumlu) Göktürkler'de fazilet ve şefkat meleği. *Sevenbige : (13 Aralık 1944 doğumlu) Kazan'da hükümdarlık yapmış, vatansever ve yüksek ahlaklı bir bayanın ismi (Süyunbige) *Selcen: (5 Şubat 1948 doğumlu) Dedekorku hikayelerindeki Selcen Hatun’dan geliyor. Kelime anlamı: hamaratlık, güzellik ve fazilet. (Türkeş'in Anıları - Şahinlerin Dansı)
- Suikast, alınan önlemlere rağmen, Allah korusun, gerçekleştirilebilirdi. İlgili makamlar ve kişiler gerekli soruşturmaları yaparken, O, her zamanki mütevekkil ve sakin haliyle, dudaklarında ender görülen tebessümle şöyle demişti: “Acaba memleketin kurtuluşuna kadar müsaade etmezler mi?” (Atatürk'ün Sırdaşı Kılıç Ali'nin Anıları)
- "Cumhuriyetimizin, milletin ruhundan kaynaklanan prensiplerimizin bir bedenin ortadan kaldırılmasıyla zedeleneceğini düşünenler, çok hafif beyinli zavallılardır. Bu gibi zavallıların,Cumhuriyet'in adalet ve kudret pençesinden hak ettikleri cezayı almaktan başka nasibeleri olamaz. Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır. Ve Türk milleti, güvenlik ve mutluluğunu zemin prensiplerle medeniyet yolunda tereddütsüz yürümeye devam edecektir. " (Atatürk'ün Sırdaşı Kılıç Ali'nin Anıları)
- Alparslan Türkeş’in Türklük ve Türk Dünyası fikirlerinin oluşmasında öncelikle ailesinin içinde bulunduğu durum, yani İngiliz işgali altındaki Kıbrıs’ta yaşıyor olmaları, Baba ve annesi başta olmak üzere aile fertlerindeki Türklük bilinci ve nihayet eğitim süreçleri etkili olmuştur. Kendisi anılarında hocalarının bu konulardaki etkisini şu şekilde anlatmaktadır: “Hocalarımız Kıbrıslı Türklerdi. Uyanık insanlardı. Faiz Kaymak Bey, Hüsnü Bey, İlkokulda Mehmet Asım Bey, Selahattin Bey ve Ragıp Tüzün Bey, hepsi milliyetçi kişilerdi. Bunlardan o duyguları alıyordum. Özellikle Turgut Bey Hocamızdan, yeryüzünde yaşayan Türkler hakkında bilgi aldık. Türkistan, Azerbaycan, Doğu Türkistan, Balkan Türkleri konusunda çok şeyler öğrendik. Bu soydaşlarımızın esaret altında olduklarını işitince milliyetçilik duygularımız kabardı. Dünyayı tanımayı öğrenmiştik. 14-15 yaşımdaydım.” (Türkeş'in Anıları - Şahinlerin Dansı)
- Esasen medeni insanı, ihtiyaçları daha çok olan insan, diye tarif etmez miyiz? Daha iyinin hasretini çekmeyen halk toplulukları, oldukları yerde saymaya mahkûm değil midir? Yalnız devlet adamlarının veya liderlerinin arzularına bağlı kalmış hamlelerin başarısı zor ve bazen de geçicidir. İlhamını halktan alan, halkın arzu ve taleplerine dayanan hamlelerin kökü çok sağlam ve devamı emniyettedir. (Demirel'in Dünyası)
- 27 Mayıs'tan sonra, bakanlıkları dolaşmaya başladım, İçişleri Bakanlığı'na gittiğimde, orada, ayrı bir odada, bir ayrı büroda Amerikalıları gördüm. Bizim yetkililere 'Nedir bu?' diye sorduğumda şu cevabı aldım: 'Biz komünizmle mücadele için Amerika ile iş birliği yapıyoruz. Buradaki Amerikalılar da onlarla bizim aramızdaki iş birliğinin koordinasyonunu yapıyorlar.' Ama işi biraz daha inceleyince gördüm ki, İçişleri Bakanlığı'na dışarıdan gelen şifre, telgraflar ile bakanlıktan dışarı çıkan tüm evraklar oradan geçiyor. Yani onlar, bunları görüyorlar, kontrol ediyorlar. Bunu öğrenince dedim ki: 'Bunlar buradan çıksınlar, Amerikan Yardım Binası'na gitsinler. Orada çalışsınlar.' Ben bu talimatı verdikten sonra CIA'nın Ankara'daki başkanı olan Amerikalı zat (Arthur V. Miller) bana geldi. Ben ısrar ettim. Sonra dedim ki, 'Biz sizinle dostuz. Amerika ile dostluğumuzu sürdürmek kararındayız. Komünizmle mücadelede sizinle iş birliği yapacağız. Fakat onlar orada kalmamalı.' Derken, Amerikan Büyükelçisi geldi. Aynı talebi ileri sürdü. Israr ediyorlar, üzülüyorlardı. Ona da aynı şeyi söyledim. Bununla da yetinmeyip, ardından daha sonra bir de mektup yazdı Amerikan Büyükelçisi, 'Orası, zaten küçük bir odadır, önemli değildir. Orada kalmalarına müsaade edin' diyordu. Alparslan Türkeş (Türkeş'in Anıları - Şahinlerin Dansı)
- Bin asker toplamak kolaysa da, onlara bir general bulmak zordur. Japon Atasözü (Sabri Ülker'in Hayat Hikayesi)
- Türkeş ailesi Isparta'da bir yılını işte böyle geçirdi. Şimdi, Gelibolu yaşantısı başlayacaktı. Ailede nüfus artmıştı. 1940 yılının sonunda Türkeş’lerin bir kız çocuğu dünyaya gelmiş, yavruya "Ayzıt" adı verilmişti. İsim babası ünlü edebiyatçi Nihâl Atsız’dı. (Türkeş'in Anıları - Şahinlerin Dansı)
- Olumsuzlukları biriktirip de, birden kovayı dökmek, aciz insanların işidir. (Sabri Ülker'in Hayat Hikayesi)
- Evlenmeden gözünüzü dört açın, ama evlendikten sonra kapatın. (Sabri Ülker'in Hayat Hikayesi)