İbrahim Ünsal kimdir? İbrahim Ünsal kitapları ve sözleri
Türk Yazar İbrahim Ünsal hayatı araştırılıyor. Peki İbrahim Ünsal kimdir? İbrahim Ünsal aslen nerelidir? İbrahim Ünsal ne zaman, nerede doğdu? İbrahim Ünsal hayatta mı? İşte İbrahim Ünsal hayatı...

Tam / Gerçek Adı: İbrahim Ünsal Uçar
Doğum Tarihi: 1955
Doğum Yeri: Tokat, Türkiye
İbrahim Ünsal kimdir?
1955 yılında Tokat’ın (bugün ilçe olan) Pazar nahiyesinde doğdu. İlk ve ortaokulu Pazar’da, lise ve üniversiteyi İstanbul’da okudu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden mezun olduktan sonra Iğdır’da öğretmenliğe başladı. Daha sonra atandığı İstanbul’daki değişik okullarda Türkçe ve Edebiyat öğretmenliği yaptı. 2008 yılında emekliye ayrıldı.
Edebiyata ve tarihe olan ilgisi ilk gençlik yıllarında başlayan İbrahim Ünsal, üniversitede edebiyatın yanı sıra tarih dersleri de aldı. Şiir, hikâye ve romandan başka tarihî kitaplar da hep ilgi alanında oldu. Şiirle başladığı yazım çalışmalarını, hedef kitlesi çocuklar ve gençler olan hikâye ve roman türlerinde sürdürdü.
İbrahim Ünsal Kitapları - Eserleri
- Çanakkale Yiğidi Seyit Onbaşı
- Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa
- Yürekli Kadın Nene Hatun
- Her İmlaya Maydanoz
- Antep Şehidi Şahin Bey
- Fethin Sancaktarı Ulubatlı Hasan
- Çanakkale Cephesi
- Doğu Cephesi
- Korkusuz Savaşçı Battal Gazi
- Gazi Kadın Fatma Teğmen
- Yemen Cephesi
- Şahin Bey
- Sessiz Feryadım Canım Annem
- Hangisi Daha Acil?
- 15 Temmuz Yenikapı Cephesi
- Selçuklu' nun Kılıcı Sultan Kılıçaslan
- Sevgili Öğretmenim
- Dağların Kartalı Gökçen Efe
- Denizler Hakimi Turgut Reis
- Antep Şehidi Şahin Bey
- Annem Hayat Ağacım
- Kiraz Ağacındaki Çocuk
- Şahinbey (Antep Şehidi)
- Bu Nasıl Tatil?
İbrahim Ünsal Alıntıları - Sözleri
- ''Türk milletinin şanlı tarihi, hiçbir milletin tarihinde olamayacak sayıda kahramanlıklarla doludur. Ancak bu kahramanlıkları tarihimize yazdıran gerçek kahramanların pek azını, Türklerin dışındaki milletler de tanır.'' (Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa)
- Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor Bir hilal uğruna Ya Rabb ne güneşler batıyor Ey bu Cumhuriyet için şehit olmuş yiğidim Gökçen Efe'm,Şahin Bey'im,Koca Gazi'm Seyit'im Sen ihanet tuzağında patlayan bir güllesin Hakk-teala ebedi yurdunu pür-nur eylesin (15 Temmuz Yenikapı Cephesi)
- "Bu vatan,kendisi için gözünü kırpmadan can verenlerindir." (15 Temmuz Yenikapı Cephesi)
- “Tarih bile anlatamaz bunları oğul Ne dille ne kalemle yazıldı bu destan Yanmış barut kokusunda Ne düşen belliydi ne kalkan Varlıkla yokluk arasında surlarda Ulubatlı Hasan” (Fethin Sancaktarı Ulubatlı Hasan)
- Gökten ne çıkar gök ha büyükmüş ha değilmiş Sen alnına göster ne kadar yükselebilmiş Gökler çıkabildin uçabildinse derindir Tarihi kendin yazıyorsan eserindir Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır (15 Temmuz Yenikapı Cephesi)
- Duygularımızla değil, mantığımızla hareket etmeliyiz. Türklerin, bu plandan sonuç almaları, zor olabilir ama imkansız değil. Zaten biliyordum da, Köprüköy muharebelerinde daha iyi anladım ki ; vatanları söz konusu olunca, Türkler için imkansız diye bir şey yoktur. Ölümünü beklediğimiz ağır hasta, sanki bir anda canlanıp güçleniverdi. (Doğu Cephesi)
- Ben Antepliyim, Şahin'im ağam. Mavzer omzuma yük. Ben yumruklarımla dövüşeceğim. Yumruklarım memleket kadar büyük. Hey, hey! Yine de hey hey! Kaytan bıyıklarım, delişmen çağım Düşman kurşunlarına inat köprü başında Memleket türküleri çağıracağım. Bu dağlarda biz yaşarız, bu dağlar bizim dağımız. Namusumuz temiz, bayrağımız hür Analarımız, karımız, kızımız, kısrağımız Burda erkekçe dövüşür Bir bayrak dalgalanır Antep kalesi üstünde Alı kanımdaki al, akı alnımdaki ak Bayraklar içinde en güzel bayrak Düşüncem senden yanadır Hep senden yanadır çektiğim kahır Bu senin ülkende, senin gölgende Düşmesin kara kalpaklar, kirlenmesin duvaklar Korkum yok ölümden kâfirden yana Alacaksa alsın beni şafaklar. Hey, hey! Yine de ey hey! Al bayraklar altında kara bir kartal gibi Yaşamak ne güzel şey. Bir sır var bu mavzerde, attığım gitmez boşa Çıkmış bir eski savaştan Türk'ün bir karış toprak parçası için Destanlar yazacağız yeni baştan. Yıktım toprağın üstüne bir sarı kurşunla birini Çıktı karşıma biri, Çıktıkça çektim tetiği bismillâhlarla beraber Vurdum alnından kâfiri. Bu kaçıncı kurşundur, bu kaçıncı bismillâh Bu kaçıncı ölüdür? Bir türkü söylenir siperlerde her sabah Vurun Antepliler namus günüdür! Ben Antepliyim Şahin'im ağam Mavzer omzuma yük Ben yumruklarımla dövüşeceğim Yumruklarım memleket kadar büyük (Antep Şehidi Şahin Bey)
- “Her işte ,her niyette önce ‘Allah’ derim elbet.Ondan sonra da ne varsa sevdiğim... Hepsinden önce vatanım gelir bu elbet (Çanakkale Yiğidi Seyit Onbaşı)
- Tavsiye ederim dostluk vesaire dolu bir kitap kısaca tavsiyem var (Doğu Cephesi)
- “Bir müjde ki Ulubatlı Hasan'a teslim edilmiş Peygamberime sunulacak bu Bir taht ki gelmiş-gelecek fetihler üstünde Ne bir defa kurulmuş Ne bir defa daha kurulacak bu.” (Fethin Sancaktarı Ulubatlı Hasan)
- Ağamı yolladım Yemen eline Çifte tabancalar takmış beline Ayrılık olur mu taze geline Dön gel ağam dön gel dayanamirem Uyku gaflet basmış uyanamirem (Antep Şehidi Şahin Bey)
- Kabul edeceğiz ki, göğüs göğüse çarpışmalarda Türk askerinden üstünü yok. Dünyada yok. (Doğu Cephesi)
- ''Yaklaşık beş yüz hanelik üç bin nüfustan oluşan Müslüman Türklerin geleceği Gazi Paşa’yı kara kara düşündürüyordu.'' (Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa)
- Bir türkü söylenir siperlerde her sabah Vurun Antepliler namus günüdür... (Antep Şehidi Şahin Bey)
- "Sen de git ki, benim acım da bir iken iki olsun (Sessiz Feryadım Canım Annem)
- Beni siz anlatın soran olursa Başından düşmanı söktüğüm yerler Uzaktan bir yolcu gelip durursa Gösterin izimi çöktüğüm yerler Yurda helal olsun dökülen kanım Dikenler bürüsün varsın dört yanım Sizlersiniz benim tarihim şanım (Şahin Bey)
- ''Askerlikten anlayanlar iyi bilirler ki bir ordunun zafer kazanması için sadece asker ve silah imkanları yeterli değildir. Dünya askerlik tarihindeki en önemli örnekler de görüldüğü gibi büyük askeri zaferler ancak büyük komutanlarla kazanılır.'' (Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa)
- ''Demek oluyor ki Koca Seyit'ten bir miras kalması size.'' ''Kalmaz olur mu hocam. Mirasların en büyüğünü bıraktı büyük dedem bize. Koca Seyit'in torunları olmak onurunu...'' (Çanakkale Yiğidi Seyit Onbaşı)
- ''Rus komutan çok erken ve büyük konuşuyordu. Herhalde ne Osmanlı askerini ne de onun başkomutanını iyi tanıyordu. Akşam Plevne’de yemek mi yerdi, yoksa hayatı boyunca hiç unutamayacağı bir Osmanlı tokadı mı? Bu durum, hava kararırken belli olacaktı.’’ (Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa)
- "Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler... Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler! " (Çanakkale Cephesi)