Ilya Ehrenburg kimdir? Ilya Ehrenburg kitapları ve sözleri
Sovyet Yazar ve Gazeteci Ilya Ehrenburg hayatı araştırılıyor. Peki Ilya Ehrenburg kimdir? Ilya Ehrenburg aslen nerelidir? Ilya Ehrenburg ne zaman, nerede doğdu? Ilya Ehrenburg hayatta mı? İşte Ilya Ehrenburg hayatı... Ilya Ehrenburg yaşıyor mu? Ilya Ehrenburg ne zaman, nerede öldü?

Doğum Tarihi: 15 Ocak 1891
Doğum Yeri: Kiev/ukrayna
Ölüm Tarihi: 31 Ağustos 1967
Ölüm Yeri: Moskova/rusya
Ilya Ehrenburg kimdir?
İlya Ehrenburg 1891de Kievde doğdu. Çok genç yaşta Rusyadaki devrimci harekete katıldı ve çok geçmeden tutuklandı. Serbest bırakılınca Parise göç etti ve ilk şiirlerini burada yayınladı. I. Dünya Savaşı sırasında savaş muhabirliği yaptı. Yurda 1917de döndü. İç Savaş başladığında Ehrenburg Ukraynadaydı. Daha sonra tekrar Avrupaya geçti ve Julio Jurenitoyu yazdı. 1924te Sovyetler Birliğine döndü. Çeşitli Sovyet gazetelerinin yurtdışı yayınları sorumlusu olarak Avrupaya gönderildi. 1941e kadar İzvestiya gazetesinin savaş muhabiri idi. İspanya İçsavaşına katıldı.
Pariste bulundu. Tekrar Sovyetler Birliğine döndüğünde Paris Düşerkeni yazmaya başladı. Bu eser üçlemenin ilk kitabıdır. Gazetecilik ve roman çalışmaları dışında makale, gezi yazısı, anı ve öykü de yazan Ehrenburg 1967de öldüğünde ardında Paris Düşerken, Fırtına ve Dipten Gelen Dalgadan oluşan üçleme dışında, çok sayıda eser bıraktı.Yazarın en büyük eseri sayılan bu üçleme 1936-1952 yılları arasında dünyanın politik durumuna ışık tutmaktadır. 3'leme yanlızca Sovyetler Birliğinde 8.5 milyon basılmış ve 2 kez Stalin ödülü almıştır.
Ilya Ehrenburg Kitapları - Eserleri
- Paris Düşerken
- Fırtına
- Fırtına
- Dipten Gelen Dalga
- Dipten Gelen Dalga
- On Üç Pipo
- Tröst
- Buzlar Çözülürken
- Faşizm Sonrası Avrupa
- Anılar
- Ve İnsan Otomobili Yarattı
- Fırtına
- Julio Jurenito
- Moskova'da Bir Sokak
- Otomobilli Yaşam
Ilya Ehrenburg Alıntıları - Sözleri
- Biteceğe benzemiyor bu savaş. Sağdan, sağ kıyıya geçemiyoruz;soldan Almanlar bizi sol kıyıya sürüp atamıyorlar;on metre ilerliyorlar, sonra biz bu on metreyi geri alıyoruz. Birkaç metre için bir sürü kurban veriliyor. (Fırtına)
- Günler gittikçe korkunçlaşıyordu. Sporcular son kargaları da yakalayıp yediler. Sanki haftanın yedi gününden İngiltere'nin payına yalnız pazar günü düşmüş gibi , limanlar her gün pazar ayini sessizliği yaşıyor ; yoksulluğa gömülen ülkenin sahillerine , Tanrının bir yelkenlisi olsun yanaşmıyordu. İnsanlar sık sık ölmekle birlikte ölürken bile onurlarını ayak altına düşürmüyorlardı. İnlemeleri sessiz , kıvranmaları ağırbaşlıydı. Fakat ölürlerken papaza gülümseseler de ölüm gene ölümdü ; ölümden kurtuluş yoktu. (Tröst)
- Uzak gelecekte kuşakların büyük saygı duyacakları iki ülke var : Üstadın yurdu Meksika ve yaşama gözlerini yumduğu Rusya. (Julio Jurenito)
- Gerçekten de, bir küçüğü Kızıldan ya da difteriden kurtarmak, politik çıkarlar uğruna milyonlarca çocuğu öldürmekten çok daha onurlu bir şey. (Dipten Gelen Dalga)
- "Yaşamak için yanlış bir çağ seçmişiz.” (Paris Düşerken)
- "Başka türlü bir müzikti.!" (Fırtına)
- Mutluluk, bir saat bile olsa, farklı bir dünyada yaşamak gibidir... (Fırtına)
- Yurtseverlik, kazanılan gelirle birlikte artmıyor. (Faşizm Sonrası Avrupa)
- Londra olağan günlerinden birini yaşıyordu o gün de. Kral muhafızları ak pak peruklarıyla sarayın önünde tur atıyorlar , işsizler ise makineli tüfeklerle ateş ederek zaman öldürüyorlardı. Aç insanlar sokak ortasında düşüp ölüyordu da kimse dönüp bakmıyordu. Karşılıklı iddiaya giren birtakım tuhaf adamlara sık sık rastlanır olmuştu : Sonuncu İngiliz ne zaman ölecekti ? Kötümserler ocakta , iyimserler ise mayısta diyorlardı. (Tröst)
- “Eşinizin yüz hatları çok yumuşak, onun resmini çizmek çok güç. Ama ben onun iç dünyasını vermeye çalıştım..” (Buzlar Çözülürken)
- "Gece ölürsen sırf rastlantı sonucudur .. (Fırtına)
- "Kılıç tutanların hepsi kılıçla ölecektir ." (Julio Jurenito)
- Sabah olduğunda düşünü unutuyor, hayat her şeyin üzerine çıkıyordu. (Fırtına)
- Faşizm her şeyden önce ulusal kin demek; ulusal gurur anlayışının çarpıtılması demek. Faşizme bulaşan insanlar başka halkların zengin kültüründen gurur duymaktan uzaktırlar, sadece kendi soy köklerinden gurur duyarlar. (Faşizm Sonrası Avrupa)
- İnsanlar zamanın acımasız olduğunu söylerler, gene de zaman insanlardan daha bağışlayıcıdır. (On Üç Pipo)
- Biz, mahvolduk. Zengin olduk. Artık yokuz. Öldük. Barikatlarda öldük. Biz Meksikalıyız. Biz Obregon'danız. Ve biz... biz ona karşıydık. Sizden yanaydık. Petrolden yana. Biz Arnavutluk'danız. İnsanları katlettik. Biz Riff'deniz. Orda da petrol var. Musul'danız. Clemence au anlamadı. Siz anladınız. Siz. (Ve İnsan Otomobili Yarattı)
- Bir şey görmüyor, yüreğini kupkuru sanıyordum; oysa her sözüyle alev alev yanıyorum. Kitaplarda aşk aramıştı; oysa aradığı yanı başındaydı. Ne garip, insanlar böyledir işte: En basit şeyi anlamaları için dünyanın acısını çekmeleri gerekir!.. (Fırtına)
- L.N Tolstoy bir gün fabrikamıza geldi ve babamdan nasıl bira yapıldığını göstermesini rica etti ...Babamla fabrikanın bütün atölyelerini dolaştı. .Peşlerinden bir adım bile ayrılmadım Büyük yazarın boyca babamdan kısa olmasına çok canım sıkıldı. .Tolstoya bir maşrapa ile sıcak bira ikram ettiler ..Lev Nikolayeviç şaşkın bakışlarımın arasında "çok lezzetli " dedi ve avucu ile sakalını sildi... Yazar bu arada bira'nın votka ile mücadelede bir yardımcı olabileceğini ileri sürdü .. Sonraları Tolstoyun bu sözleri üzerine uzun uzun düşündüm ve : Belkide Tolstoy herşeyi anlamıyordur,diye kuşkulanmaya başladım. Ben onun yalan yerine gerçeği getirmek istediğine inanmıştım. O ise votka yerine birayı getirmekten söz ediyordu .. (Anılar)
- Faşizm sadece kölelik değil, aynı zamanda ölümdür. (Faşizm Sonrası Avrupa)
- 1938 yılında bir çocuk yuvasını geziyordum. Burada ıspanya iç savaşı sırasında getirilmiş ıspanyol çocukları da vardı .... Yuvanın öğretmenlerinden biri ıspanyol çocuklarından yakındı .."bunlarla başa çıkamıyorum ,bunların hepsi anarşist" dedi .. Meğer çocuklar oynarken bir vazoyu kırmışlar Öğretmenin : "bunu kim yaptı? " sorusu üzerine "Hepimiz" Karşılığını vermişler ... (Anılar)
Editör: Nasrettin Güneş