diorex
Dedas

İmam Zehebi kimdir? İmam Zehebi kitapları ve sözleri

Fıkıh, Hadis ve Tarih Alimi İmam Zehebi hayatı araştırılıyor. Peki İmam Zehebi kimdir? İmam Zehebi aslen nerelidir? İmam Zehebi ne zaman, nerede doğdu? İmam Zehebi hayatta mı? İşte İmam Zehebi hayatı... İmam Zehebi yaşıyor mu? İmam Zehebi ne zaman, nerede öldü?

  • 28.10.2022 14:00
İmam Zehebi kimdir? İmam Zehebi kitapları ve sözleri
Fıkıh, Hadis ve Tarih Alimi İmam Zehebi edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında İmam Zehebi hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. İmam Zehebi hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte İmam Zehebi hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: Muhammed bin Ahmed bin Osman bin Kaymaz bin Abdullah et-Türkmânî el-Mısrî

Doğum Tarihi: 1274

Doğum Yeri: Şam

Ölüm Tarihi: 1348

Ölüm Yeri: Mısır

İmam Zehebi kimdir?

Fıkıh, hadîs ve târih âlimi. İsmi, Muhammed bin Ahmed bin Osman bin Kaymaz bin Abdullah et-Türkmânî el-Mısrî olup, künyesi Ebû Abdullah’tır. Lakabı ise Şemsüddîn’dir. 673 (m. 1274) senesi Rebî’ul-âhır ayında Şam’da doğdu. 748 (m. 1348) senesi Zilka’de ayının üçünde, Pazartesi gecesi, gece yarısından önce Mısır’da vefât etti. Bâb-üs-sagîr denilen yere defnedildi.

Ailesi: Zehebî, aslen Türkmâniyye ailesinden olup, dedesi Diyârbekr’e bağlı Meyâfârikin şehrinden idi ve orada 661 (m. 1262) senesinde vefât etti. Dedem Fahrüddîn Ebû Ahmed Osman, ticâret ve san’atla meşgûl oldu. Fakat ma’rifet ve hüsn-ül-yakîn sahibi idi. Babası Şihâbüddîn Ahmed, kuyumculuk san’atını seçti ve bu san’atta çok mahir ve Zehebî (kuyumcu) diye meşhûr oldu. Aynı zamanda ilimle de meşgûl olan Şihâbüddîn Ahmed, 666 (m. 1267) senesinde Mikdâd el-Kavsî’den “Sahîh-ül-Buhârî”yi dinledi. Ömrünün sonlarına doğru hacca gitti. Dînine bağlı olup, geceleri ibâdetle meşgûl olurdu. Kuyumculuk san’atı sebebiyle çok zengin oldu. Malıyla birçok kimseyi esâretten kurtararak, hürriyetlerine kavuşturdu. Aslen Mûsullu olan, Akmüddîn Ebû Bekr Sencer bin Abdullah ismindeki zengin, aynı zamanda akıllı ve sâlih bir zatın kızıyla evli idi.

Zehebî’nin çocukluğu ve ilim öğrenmeğe başlaması: Zehebî, babasının san’atı ile anıldı. Kendisi de ismini “İbn-üz-Zehebî diye yazdı. İlk zamanlarında babasının san’atıyla meşgûl olması sebebiyle, Salâh es-Safdî, Tâcüddîn Sübkî, el-Hüseynî, İmâdüddîn İbni Kesir ve birçok âlim tarafından Zehebî ismiyle çağrıldı. Çocukluğu, dînine bağlı olan ailesinin himâyesinde geçti. Çocuk terbiyesini çok iyi bilen, el-Basbas diye meşhûr Alâeddîn Ali bin Muhammed el-Halebî isimli bir mürebbinin elinde yetişti. Onun mektebinde dört sene okudu ve terbiye gördü. Daha sonra Şâgûr Mescidi’nin İmâm ve hatîbi olan Mes’ûd bin Abdullah es-Sâlihî’den, Kur’ân-ı kerîmi öğrendi ve huzûrunda tam kırk hatim indirdi. Ondan sonra oradaki ba’zı âlimlerin ders meclislerine gidip, derslerini dinledi. Meşhûr Iraklı âlim İzzüddîn el-Fârûsî, 690 (m. 1291) senesinde Dımeşk’a geldiği zaman, Zehebî onun meclisine gidip, ondan hadîs-i şerîf dinledi.

Zehebî onsekiz yaşında iken, kırâat ve hadîs-i şerîf ilmine yöneldi. 691 (m. 1292) senesinde Şeyh-ül-Kurrâ (Kırâat âlimlerinin reîsi) Cemâlüddîn Ebû İshâk İbrâhim bin Dâvûd el-Askalânî’den kırâat ilmini okudu. Bundan başka, Mecdüddîn Ebî Bekr bin Muhammed el-Mürsi, Şemsüddîn Ebî Abdullah Muhammed bin Mensûr el-Halebî ve Ebû Hafa Ömer bin Kavvâs’dan da kırâat ilmini öğrendi ve genç yaşta bu ilimde yüksek derecelere kavuştu. Daha sonra da Şemsüddîn Ebû Abdullah Muhammed bin Abdülazîz ed-Dimyâtî’den okudu.

Zehebî, kırâat ilmi yanında, hadîs ilmine de çok önem verdi. Birçok hadîs âlimiyle görüştü. Bizzat kendisi, Şihâbüddîn Gazi bin Abdürrahmân ed-Dımeşkî, Ebû Abdullah Muhammed bin Ahmed el-Makdisî, Mahmûd bin Yahyâ et-Teminî ed-Dımeşkî, Muhammed bin Nasîruddîn el-Müezzin, Mahmûd bin Muhammed el-Harâitî’den hadîs-i şerîf dinlediğini haber verdi.

İlmî yolculukları: Zehebî’de ilim öğrenmek, âlimlerle görüşüp onlardan istifâde etmek arzusu çoktu. Fakat babasından ilim öğrenmek için seyahate çıkma teşviki görmedi. Babası, önceleri onu yanından ayırmak istemedi Zehebî, bu konu hakkında şöyle der: “İlim öğrenmek için seyahate çıkmayı çok istedim. Fakat, babamın râzı olmaması sebebiyle çıkamadım.” ilim öğrenmenin edeblerinden birisi de, ana-babanın rızâsını almak olduğundan, Zehebî ilimden ayrı kalmaya üzülmekle birlikte, anası ve babasına karşı gelmedi. Zehebî, zâten ailesinin tek evladı idi. Yirmi yaşına basınca, babası, yakın yerlere gidip gelmesine izin verdi.

693 (m. 1294) senesi, Zehebî’nin ilmî yolculuklara başlama senesi olarak kabûl edilir.

Zehebî’nin ilk seyahati, 693 (m. 1294) senesinde Ba’lebek’e oldu. Orada el-Muvaffak en-Nasîbî’den kırâat ilmi öğrendi ve Kur’ân-ı kerîmin tamâmını okudu. Hadîs âlimi İmâm Tâcüddîn Ebû Muhammed el-Magribî’den hadîs-i şerîf dinledi. Bu seyahatinde, birçok âlimle görüştü. Daha sonra Haleb’e gitti. Orada Alâüddîn Ebî Saîd el-Ermevî ile görüşüp, derslerini dinledi. Onun hakkında Zehebî; “Alâüddîn Ebî Saîd el-Ermevî’ye gittim ve ondan çok şey öğrendim. O, dînine bağlı, akıl ve iffet sahibi, ne üstün ve ne güzel hocadır” diyerek, hocasını övdü. Ayrıca Haleb ve civarında birçok âlimden ilim ve ahlâk öğrendi. Hama, Humus, Trablus, Kerk, Maaria, Basra, Nablûs, Remle, Kudüs, Tebük ve o civarda birçok şehirlere ilmî yolcukluklarda bulundu.

Zehebî, 695 (m. 1296) senesi Receb ayında Filistin’e, oradan da Mısır’a gitti. Orada ilk önce İbn-üz-Zâhirî diye bilinen Cemâlüddîn Ebü’l-Abbâs Ahmed bin Muhammed el-Halebî ile görüştü. Ondan hadîs-i şerîf dinledi. Bunu, kendi yazmış olduğu Târîh-ül-İslâm’ındâ; Mısır diyarında ilk önce Halebî’den hadîs dinledim” diye bildirdi.

Zehebî, Mısır’da birçok zâtlarla görüştü. Orada Ebü’l-Meâlî Ahmed bin İshâk el-Ebrekûhî, Şeyh-ül-İslâm Kâdı’l-kudât Takıyyüddîn Ebü’l Feth. Muhammed; bin Ali, Allâme Şerefüddîn Abdülmü’min bin Halef ed-Dimyâtî’den ilim öğrendi. Daha sonra İskenderiyye’ye gitti. Orada Ebi’l-Haccâc Yûsuf bin Hasen et-Teymî el-Kâbisî el-İskenderânî ile görüştü ve ondan “Tecrid” adlı eserini dinledi. Ayrıca orada kırâat âlimlerinden İmâm Şerâfüddîn Ebi’l-Hüseyn Yahyâ bin Ahmed el-Cüzâmî el-İskenderânî’den kırâat ilmini okudu. Sahnûn diye meşhûr İmâm-ül-Mukrî Sadrüddîn Ebil-Kâsım Abdürrahmân bin Abdülhalîm ile görüştü. Sonra Belbîs’e gitti ve burada hadîs-i şerîf dinledi. Zehebî, İbn-i Hişâm’ın “Sîret”inin tamâmını hocası Ebü’l-Meâlî el-Ebrakûhî’den altı günde okudu.

698 (m. 1298) senesinde, babasının vefâtının akabinde, Zehebî, hac farizasını yerine getirmek için yolculuğa aktı. Kendisi bu yolculuğu “Târîh-ül-İslâm”da şöyle anlatır: “Emîr Şemsüddîn el-Ayntâbî de bizimle birlikte hac yolculuğuna çıktı. Beraberinde âlimler de vardı, Müstensıriyye Medresesi hadîs kürsüsü âlimi İbn-ül-Hırât diye meşhûr Ebû Abdullah Muhammed bin Abdülmuhsin de bu yolculukta bulundu. Bu yolculukta, bu âlimden “El-Ferec ba’d-eş-şidde” kitabını dinledim.” Ayrıca; Mekke, Arafe, Minâ ve Medine’de birçok âlimden hadîs-i şerîf dinledim” der.

Zehebî’nin ilime olan sevgisi: Zehebî, hayâtı boyunca, ilim öğrenmeden bir an bile geri durmadı. Hiçbir engel onu dersten ve hadîs dinlemekten alıkoyamadı. Zehebî, sâdece kırâat ve hadîs ilmi ile değil, birçok ilimden nasîbini aldı. Nahiv ilmini Muvaffakuddîn Ebî Abdullah Muhammed bin Ebi’l-Alâ en-Nasîbî el-Ba’lebeki’den öğrendi ve nahiv ilmine dâir “El-Hâcibiyye” kitabını dinledi. Arab dili ve edebiyatının inceliklerini İbn-ün-Nühaş diye meşhûr, Şeyh Behâüddîn Muhammed bin İbrâhim’den öğrendi. Zehebî, târih hakkında yazılmış eserlerle de meşgûl oldu. Megârî, siyer, umûmî’ târih, mu’cemât hakkında hocalarından çok şey dinledi. Zehebî, asrındaki âlimlerden; Cemâlüddîn Ebü’l-Haccâc Yûsuf, Takıyyüddîn Ebü’l-Abbâs Ahmed, Alemüddîn Ebû Muhammed Kâsım ile de görüştü ve uzun zaman onların derslerini dinledi.

Zehebî, ders aldığı İbn-i Teymiyye’ye ba’zı i’tikâd ve fıkıh mes’elelerinde uymayıp, muhalefet etti ve ona ba’zı nasihatlerde bulundu. Ba’zı görüşlerinin yanlış olduğunu söyledi.

Zehebî, 729 (m. 1328) senesi Cemâzil-âhır ayının onyedisinde, Zâhiriyye hadîs külliyesine müderris oldu. 739 (m. 1338) senesinde, Medrese-i Nefisiyye’de ders okuttu. Ayrıca Meşhed-i Urve, Dâr-ül-hadîs-it-Tenkiziyye, Dâr-ül-hadîs-il-Fâdılıyye ve Ümmü Sâlih Mescidi gibi yerlerde hadîs bölümü başkanlığı yaptı.

Âlimlerin hakkındaki sözleri: Zehebî, çeşitli ilimlerde meşhûr olması yanında, zühd, verâ’ ve sağlam İ’tikâd sahibi idi. Zaman zaman tasavvuf erbâbı ile görüştü. Onların sohbetlerinde bulundu. Talebesi Takıyyüddîn İbni Râfi’ es-Selâmî; “Zehebî, sâlih, hayırlı, mütevâzi, güzel ahlâk sahibi, sohbeti tatlı bir zât idi. Zamanlarını, eser yazmak ve ibâdetle geçirdi. Çok cömert idi” diye bildirdi.

Zerkeşî; “Zehebî, zühd ve Îsâr sahibi ve hayırlı işlere koşan bir zât olup, ömrünü, Resûl-i ekremin ( aleyhisselâm ) hadîs-i şerîflerini öğrenmekle geçirdi” dedi.

İbn-i Kâdı “Şühbet-ül-esedî” isimli eserinde; “Zehebî’den; Sübkî, el-Berzâlî, el-Alâî, İbn-i Kesir, İbn-i Râfî’. İbn-i Receb ve birçok âlim hadîs-i şerîf dinledi ve rivâyette bulundular” diye yazmaktadır.

Refîki ve hocası Alemüddîn el-Berzâlî onun hakkında; “Zehebî, faziletli, hafızası kuvvetli bir zât idi. İlimle meşgûl oldu. İlim öğrenmek ve hadîs-i şerîf dinlemek için çok yerler dolaştı. Çeşitli ilim dallarında birçok eser yazdı. Kırâat âlimleri hakkında bilgisi çoktu” dediler.

Talebesi Selâhaddîn Safdî; “Hocam Zehebî, allâme ve Hâfız idi. Hadîs-i şerîfler ve hadîs ricali hakkında bilgisi çoktu. Üstün bir zekâsı vardı. Çok kitap yazdı. Çok kimseler ondan ilim öğrendi. Muhaddisül-asr (asrının büyük hadîs âlimi) idi. Çok kimseler ondan hadîs-i şerîf dinledi. Gece-gündüz hadîs-i şerîf ilmine hizmet etti. Dil ve kalemini bu uğurda kullandı” demektedir.

Talebesi el-Hüseynî ise; “Hocam Zehebî, allâme, Şeyh-ül-Muhaddisîn, Muhaddis-üş-Şâm olup, büyük târih âlimi idi” dedi.

Diğer bir talebesi olan İbn-i Kesir de; “Hocam Zehebî, Şeyh-ül-Muhaddisîn, İslâm tarihçisi ve hadîs hafızı idi. Büyük âlim Ebû Abdullah Muhammed bin Muhammed el-Mûsulî, Dımeşk’a geldiğinde, Zehebî’den ilim öğrendi” demektedir.

Hâfız İbn-i Nâsıruddîn; “Zehebî, Hâfız, büyük âlim ve İslâm tarihçisi idi.” İbn-i Hacer el-Askalânî; “Zehebî, zamanının büyüğü, anlayışı ve zihni kuvvetli idi. Cerh ve ta’dîl husûslarında büyük bir bilgiye sahip idi. Tâcüddîn Sübkî’nin dediği gibi; sanki bütün ümmet bir saha üzerinde toplanmış, Zehebî de onları gözden geçirmiş, teker teker incelemiş, sonra onlara dâir birer birer ma’lûmat vermeye başlamıştır” dediler.

Vefâtı: Zehebî’nin, son zamanlarında gözleri görmez oldu. Buna rağmen ders vemeye devam etti. 748 (m. 1348) senesi Zilka’de ayının üçünde, Pazartesi gecesi, gece yarısından önce Mısır’da vefât etti. Bâb-üs-sagîr denilen kabristana defnedildi. Zamanın büyük âlimleri cenâze namazında bulundu. Tâcüddîn Sübkî bunlardan idi. Talebeleri, sevenleri, hakkında mersiyeler söylediler.

Zehebî vefât ettiğinde, geriye; biri laz, ikisi erkek, üç evlâdı kaldı. Herbiri ilim sahibi idi. Oğulları Ebüdderdâ Abdullah ile Şıhâbüddîn Ebû Hüreyre Abdürrahmân idi.

İmam Zehebi Kitapları - Eserleri

  • Büyük Günahlar
  • Menakıb-ı İmam Ebu Hanife
  • Hıristiyanlara Benzemeye Reddiye
  • Siyeru Alamin Nübela, Zehebi, 17 Cilt, Arapça
  • Müminin Silahı Dua
  • İlmi Böyle Tahsil Ettiler
  • İslam Şeriatinde Büyük Günahlar
  • Büyük Günahlar
  • Büyük Günahlar
  • Komşuluk Hakkı
  • Tarihü'l İslam
  • İslam Şeriatında Büyük Günahlar
  • Siyeru Alamin Nübela Tercümesi
  • El Uluvv Lil Aliyyil Azim-Uluvv Ve İstiva İle İlgili Haberler

İmam Zehebi Alıntıları - Sözleri

  • "Biri gelip Ebu Hanife'ye 'Allah'tan kork' dedi. Ebu Hanife silkelendi, rengi sarardı, başını öne eğdi ve sonra adama şöyle dedi: "Allah seni hayırla mükafatlandırsın. İnsan her vakit bu şekilde kendisini uyaran kişilere ne kadar da muhtaçtır." Zehebi, Tarihu'l-islam, 9:309 (Tarihü'l İslam)
  • İlim üç şeydir: Hüküm bildiren bir ayet, Hayatta uygulayacak bir sünnet, Bilmiyorum demek.. H.Ş. (İlmi Böyle Tahsil Ettiler)
  • 6. Büyük Günah Anne-Babaya Karşı Gelmek "Rabbin yalnız kendisine kulluk etmenizi ve ana-babaya iyilik etmeyi kesin bir emirle emretti. Eğer ikisinden biri veya her ikisi senin yanında iken ihtiyarlıyacak olursa, onlara karşı "Of!" bile deme, onları azarlama! İkisine de hep tatlı söz söyle!" (İsra/23-24) Rasullullah efendimiz şöyle buyurdu: Allah'ın rızası babanın rızasındadır, Allah'ın kızgınlığı ise babanın kızgınlığındadır. Yine Rasullullah efendimiz şöyle buyurdu: "Cennet annelerin ayaklarının altındadır." (Büyük Günahlar)
  • "Şüpheli bir dirhemi (parayı) geri çevirmem, bin dirhem sadaka vermemden daha iyidir." Abdullah bin Mübarek (radıyallâhu anh) (İslam Şeriatinde Büyük Günahlar)
  • 10. Büyük Günah Özürsüz Olarak Ramazan Orucunu Yemek Bütün müminler ikrar eder ki bir özür ve hastalık olmaksızın kim Ramazan orucunu terk ederse o zina edenden, zulmederek vergi toplayan kişiden, içki mübtelasından daha şerlidir. Hatta onun müslümanlığından da şüphe ederler, onu ahlaksızlardan ve zındıklardan zannederler. (Büyük Günahlar)
  • "Haydin namaza, yönelin felâha sesini duyup da icâbet etmeyen kimsenin kulağına eritilmiş kurşun akıtılması daha hayırlıdır." Ebû Hureyre (radıyallâhu anh) (İslam Şeriatinde Büyük Günahlar)
  • 9.Büyük Günah Hadis Uydurmak Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : Benim adıma yalan söz söylemek başkaları adına söylemek gibi değildir. Kim kasten bana yalan söz isnat ederse cehennemde ki yerini hazırlasın!" buyurmuştur. (Buhari-Müslim) (Büyük Günahlar)
  • ‏قال سفيان الثوري : من سُرَّ بالدنيا، نُزِع خوف الآخرة من قلبه . Süfyân es-sevrî şöyle dedi: Kim bu dünyadan zevk alırsa, kalbinden ahiret korkusu kalkar. Siyeru Alamin Nübela, Zehebi, 17 Cilt, Arapça, İmam Zehebi (Siyeru Alamin Nübela Tercümesi)
  • 6. Büyük Günah Anne-Babaya Karşı Gelmek "Rabbin yalnız kendisine kulluk etmenizi ve ana-babaya iyilik etmeyi kesin bir emirle emretti. Eğer ikisinden biri veya her ikisi senin yanında iken ihtiyarlıyacak olursa, onlara karşı "Of!" bile deme, onları azarlama! İkisine de hep tatlı söz söyle!" (İsra/23-24) Rasullullah efendimiz şöyle buyurdu: Allah'ın rızası babanın rızasındadır, Allah'ın kızgınlığı ise babanın kızgınlığındadır. Yine Rasullullah efendimiz şöyle buyurdu: "Cennet annelerin ayaklarının altındadır." (İslam Şeriatında Büyük Günahlar)
  • 5. Büyük Günah Zekat Vermemek "Ey iman edenler! Gerçekten hahamlardan ve papazlardan birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve insanları Allah yolundan alıkoyarlar. Altın ve gümüşü biriktirerek onları Allah yolunda harcamayanlar var ya, işte onlara acıklı bir azabı müjdele! O gün cehennem ateşinde bunların (altın ve gümüşlerin) üzeri kızdırılıp bunlarla sahiplerinin alınları, yanları ve sırtları dağlanacak (ve kendilerine): "İşte kendiniz için biriktirdiğiniz budur. Şimdi biriktirdiğiniz şeyleri tadın! denilecek" (Tevbe/34-35) (Büyük Günahlar)
  • 12. Büyük Günah Zina Etmek Yüce Allah şöyle buyuruyor: "Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüz sopa vurun. Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız Allah'ın dini konusunda yani O'nun hükümlerini tatbik ederken o ikisine acımayın. Onların ceza görmesine müminlerden bir topluluk da şahit olsun."(Nur/2) (Büyük Günahlar)
  • Ebu ismail, "Yahya b. Ammar'ın şöyle dediğini işittim" demiştir: "İlim beş kısımdır: 1. Dinin hayatı olan tevhid ilmi. 2. Dinin gıdası olan nasihat ve zikirler. 3. Dinin devası olan fıkıh ilmi. 4. Dinin hastalığı olan selef arasındaki tartışma ve savaşlar. 5. Dinin helakı olan kelam ilmi. 658`Zehebi, Siyer-i A 'lâmi'n-Nübela, 482 İlmî Böyle Tahsil Ettiler İmam Zehebi (İlmi Böyle Tahsil Ettiler)
  • el-Hüreybî şöyle demiştir: "Ebû Hanîfe'nin aleyhinde konuşan ya câhildir ya da hasetçi." (Menakıb-ı İmam Ebu Hanife)
  • 5. Büyük Günah Zekat Vermemek "Ey iman edenler! Gerçekten hahamlardan ve papazlardan birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve insanları Allah yolundan alıkoyarlar. Altın ve gümüşü biriktirerek onları Allah yolunda harcamayanlar var ya, işte onlara acıklı bir azabı müjdele! O gün cehennem ateşinde bunların (altın ve gümüşlerin) üzeri kızdırılıp bunlarla sahiplerinin alınları, yanları ve sırtları dağlanacak (ve kendilerine): "İşte kendiniz için biriktirdiğiniz budur. Şimdi biriktirdiğiniz şeyleri tadın! denilecek" (Tevbe/34-35) (Büyük Günahlar)
  • 2. Büyük Günah Adam Öldürmek “Kim bir mümini kasten öldürürse cezası içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.”(Nisa/93) Rasûlullah efendimiz buyurdu ki: Muhakkak ki bir müminin katledilmesi Allah katında dünyanın yok olmasından daha büyüktür. (Büyük Günahlar)
  • 1. Büyük Günah Yüce Allah’a Şirk Koşmak Şirk: Allah Teâlâ seni yarattığı halde ona ortak koşman onunla beraber başkasına ibadet etmen tapmandır. Bu taptığın şeyler insan,güneş,ay,peygamber,şeyh,cin,yıldız,kral ve başkaları olabilir. “Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz bundan başkasını dilediği kimse için bağışlar”(Nisa/49) (Büyük Günahlar)
  • 2. Büyük Günah Adam Öldürmek “Kim bir mümini kasten öldürürse cezası içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.”(Nisa/93) Rasûlullah efendimiz buyurdu ki: Muhakkak ki bir müminin katledilmesi Allah katında dünyanın yok olmasından daha büyüktür. (Büyük Günahlar)
  • İslam ümmetine namazlarında Ebû Hanife'ye dua etmeleri vaciptir. (Menakıb-ı İmam Ebu Hanife)
  • Yahya b. el-Hımmânî babasından şöyle rivayet ediyor: Kadılık vazifesini kabul etmesi için Ebû Hanife'yi dövdüler o ise kabul etmedi. Onun ağlayarak şöyle dediğini işittim: "Annemin üzülmesinden dolayı ağlıyorum." (Menakıb-ı İmam Ebu Hanife)
  • 2. Büyük Günah Adam Öldürmek “Kim bir mümini kasten öldürürse cezası içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.”(Nisa/93) Rasûlullah efendimiz buyurdu ki: Muhakkak ki bir müminin katledilmesi Allah katında dünyanın yok olmasından daha büyüktür. (Büyük Günahlar)

Yorum Yaz