Ingvar Ambjörnsen kimdir? Ingvar Ambjörnsen kitapları ve sözleri
Norveçli Yazar Ingvar Ambjörnsen hayatı araştırılıyor. Peki Ingvar Ambjörnsen kimdir? Ingvar Ambjörnsen aslen nerelidir? Ingvar Ambjörnsen ne zaman, nerede doğdu? Ingvar Ambjörnsen hayatta mı? İşte Ingvar Ambjörnsen hayatı...

Doğum Tarihi: 20 Mayıs 1956
Doğum Yeri: Tønsberg, Norveç
Ingvar Ambjörnsen kimdir?
Ingvar Even Ambjørnsen-Haefs (d. 5 Mayıs 1956), Norveçli roman yazarı.
Türkiye'de özellikle Beyaz Zenciler ve Pelle ile Prof serileriyle tanınır. Aynı zamanda Utsikt til paradiset (1993),Fugledansen (1995), Brødre i blodet (1996), ve Elsk meg i morgen (1999) kitaplarının yazarı.
Brødre i blodet (Kan Kardeşleri), Elling adında başarılı bir filme dönüştürüldü. Film 2001 yılında Oskar ödüllerinde "En İyi Yabancı Film" dalında Oscar adayı oldu.
Tønsberg'de doğan ve Larvik'de yetişen yazarın ilk romanı yarı-otobiyografik 23-salen (23. Sıra) Norveç'in psikolojik olarak sorunlu bireylerle başetme yöntemlerini eleştiriyordu. Romanlarının çoğunda "öteki" kavramı ve "dışta kalanlar"ın sözcülüğünü yapan yazarın bütün dünyada ilgi uyandıran ilk romanı Hvite Niggere (Beyaz Zenciler) oldu. Söz konusu roman "genel toplum"un dışında kalan genç bir adamın hayatını takip eder.
Yazar aynı zamanda Pelle ile Prof adlı gençlik romanları dizisiyle de tanınır. Bu diziyi Franklin W. Dixon'ın The Hardy Boyskitaplarını okuduktan sonra yazmaya başladığını söylemiştir. Pelle ile Prof özellikle neo-nazilik, çevre kirliliği, uyuşturucu kullanımı gibi konulara eğilir. Zaman zaman gençler için oldukça sert bir üslup kullanıldığını düşünenler tarafından eleştirilmiştir. Serinin bazı kitapları Norveç ve İsveç ortak yapımı filmlere dönüştürülmüştür. 2005 yılında Drapene i Barkvik (Barkvik Cinayetleri) adlı kitabını yayınlayan yazar, Fillip Moberg adında genç Norveçli bir çocuğun küçük bir Norveç kasabasında bir cinayeti çözmeye çalışmasını konu alır.
Ambjørnsen'in kitapları birçok ulusal ve uluslararası ödül almıştır.
Yazar 1985 yılından beri Hamburg'da Alman eşi ve çevirmeni Gabriele Haefs'le birlikte yaşamaktadır.
Ingvar Ambjörnsen Kitapları - Eserleri
- Beyaz Zenciler
- İnsan Postuna Bürünmüş Köpek
- Tavandaki Kukla
- Gece Gündüzü Düşlüyor
- Barkvik Cinayetleri
- San Sebastian'da Hüzün
- Kardaki Alevler
- Satılık Gerçek
- Oslo İstasyonunda Ölüm-Pelle ile Prof
- Cenneti Gözetlemek
- Zehirli Yalanlar
- Mavi Kurtlar
- Sezer ve Tozar 2 / Öfkeli Dostlar
- Devlerin Düşüşü-Pelle ile Prof
- Sezer ve Tozar - Çomar Amca’nın Mirası
- Sezer Ve Tozar 3 / Mario’nun Uçan Koltuğu
- Sezer Ve Tozar 4 / Kaptan Nero
Ingvar Ambjörnsen Alıntıları - Sözleri
- Zamanı iyi kullandığınızda her şey için vakit bulabileceğinizi öğreneceksiniz. (Satılık Gerçek)
- Onun beklentileri benim kaçtığım şeylere çok benziyor. Beni otomobil ile bir yere bırakmayı öneriyor, ancak benim gideceğim yer onun yolunun üstü değil. (Gece Gündüzü Düşlüyor)
- "İnsan her şeyden bıkabilir." (San Sebastian'da Hüzün)
- Kendi şanssızlığının demirci ustasısın sen... (İnsan Postuna Bürünmüş Köpek)
- İnsan kendisine bir başkasının gözüyle bakmaya ihtiyaç duyar. Ancak o zaman, kendinin de ne sunabileceğini bilebilir. (İnsan Postuna Bürünmüş Köpek)
- Ama olan oldu. Elling olanları gördü... (Cenneti Gözetlemek)
- Polisiye romanlarda neredeyse her zaman aynasızlar ayrıntılar diye tuttururlar. Tanıkların önemli olmadığını ya da bu konuyla hiç mi hiç ilgisi olmadığını düşündükleri ama sonradan bütün gizemleri çözmek için en önemli parçalar oldukları ortaya çıkan küçük ayrıntıların peşinde koşarlar. (Mavi Kurtlar)
- Hiçbir yerde kendimi "şimdilik"ten daha uzun bir süre evimde hissetmedim zaten. (San Sebastian'da Hüzün)
- Oslo'nun her yanında ihtiyarlar evlerinde yalnız başına ölüp duruyorlardı, çünkü politikacılar yolun sonuna gelmiş insanlara "öncelik" tanımıyorlardı. O aynı politikacıların daha kısa bir zaman önce kıçlarını silenlerin de bu yaşlı adamlar ve kadınlar olduğunu belli ki unutmuştu gücü ellerinde tutanlar. (Mavi Kurtlar)
- Denizle, deniz kuşlarıyla, taşları kayaları aşındıran buz tabakasıyla komşuluk eden asla yalnız değildir. (Tavandaki Kukla)
- Kulenin kapısına ulaşmak için bir eşya ormanının arasından geçmemiz gerekiyordu. Başka insanların geçmişlerinin arasından uzanan dar bir patikadan yürümeye benziyordu bu. İnsanın yeryüzünde dolaştığı bütün o yıllar boyunca çevresinde biriktirdiği bütün bu şeyleri düşündüm. Sonra bunları arkada bırakıp ölüp gidiyor- ve hepsi bu kadar. (Zehirli Yalanlar)
- Harcanmış hayatlar üzerine konuşurken biraz dikkatli olmak gerekir ama bunu düşünmek de yasak değil ya!.. (Beyaz Zenciler)
- Bizler sürekli ölüyoruz, her an bir parçamız kopup düşüyor zaten! Biliyormusun ki evde toz dediğimiz şeyin yüzde yetmişi ölü deri hücrelerinden oluşuyor (Tavandaki Kukla)
- Şu Allahın belası hiçbir yere ait olamama duygusuydu beni rahatsız eden. Hayatım boyunca da beni kovaladı zaten. (Beyaz Zenciler)
- Kendini yatağa attı. Bu kez ölü köpekler yoktu rüyasında. Ağır, karanlık bir uyku... Kendinden geçme hali... Ölümün üvey kız kardeşi... (Tavandaki Kukla)
- "İşler giderek daha da kötüleşecek mi sence Pelle? Gelişmeyi doğru yola çevirmek için çok mu geç? İnsanlar ortalık yaşanmayacak kadar pislenip zehirleninceye kadar pisliklerini her yana saçmayı sürdürecekler mi? (Zehirli Yalanlar)
- Kendimi yalnız hissettim. Bu duyguyla kimin yanına gidebileceğimi bilmiyordum. (Mavi Kurtlar)
- Yaşamımın geri kalanını bu divanda yatarak geçirebilirdim pekâlâ. (Barkvik Cinayetleri)
- Bizim uygarlık dediğimiz şey sandığımız kadar kalın bir duvar değil, incecik bir kabuk yalnızca. (San Sebastian'da Hüzün)
- Nihayet yalnızlık geldi, tam da beklediğim gibiydi, büyük ve kıymetliydi, bunu kimselere söylemedim. (Gece Gündüzü Düşlüyor)