diorex
Dedas

İskilipli Mehmed Âtıf kimdir? İskilipli Mehmed Âtıf kitapları ve sözleri

Türk İslam Alimi İskilipli Mehmed Âtıf hayatı araştırılıyor. Peki İskilipli Mehmed Âtıf kimdir? İskilipli Mehmed Âtıf aslen nerelidir? İskilipli Mehmed Âtıf ne zaman, nerede doğdu? İskilipli Mehmed Âtıf hayatta mı? İşte İskilipli Mehmed Âtıf hayatı... İskilipli Mehmed Âtıf yaşıyor mu? İskilipli Mehmed Âtıf ne zaman, nerede öldü?

  • 25.04.2022 22:00
İskilipli Mehmed Âtıf kimdir? İskilipli Mehmed Âtıf kitapları ve sözleri
Türk İslam Alimi İskilipli Mehmed Âtıf edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında İskilipli Mehmed Âtıf hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. İskilipli Mehmed Âtıf hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte İskilipli Mehmed Âtıf hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: İskilipli Mehmed Âtıf Hoca, İskilipli Atıf Efendi, İskilipli Atıf Hoca

Doğum Tarihi: 1875

Doğum Yeri: Toyhane, Bayat, Çorum, Osmanlı İmparatorluğu

Ölüm Tarihi: 4 Şubat 1926

Ölüm Yeri: Ankara, Türkiye

İskilipli Mehmed Âtıf kimdir?

İskilipli Mehmed Âtıf Hoca (1875 - 4 Şubat 1926), Türk İslam alimi.

İlk yılları ve eğitimi

Babası Akkoyunlu aşiretinin İmamoğulları ailesinden gelen Hasan Kethüdaoğlu Mehmed Ali Ağa, annesi Mekke'den göç etmiş, Arap Ben-î Hattab aşiretinden Nazlı Hanım'dı.1875 yılında, Bayat'ın Toyhane köyünde doğdu. Altı aylıkken öksüz kalan Mehmed Âtıf, dedesi Hasan Kethüda'nın himayesinde yetişti.

Köy hocasından başladığı tahsiline 1891'den itibaren iki sene İskilip'te devam etti. 1893'ün Nisan ayında İstanbul'a gelerek medreseeğitimine burada devam etti. 1902'de medresedeki öğrenimini tamamladı.

Müderrislik hayatı

1905 yılında, İstanbul'daki Fatih Camii'nde ders vermeye başladı. Bir ara Şeyhülislam tarafından Bodrum'a sürüldü. Burada para toplarken ihbar edilmesi üzerine, eski medrese arkadaşlarından Kırımlı İbrahim Efendi'nin pasaportuyla Kırım'a kaçtı. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'a döndü ve sonraları katıldığı 31 Mart İsyanı'nda tutuklandı. 1913'te, Mahmud Şevket Paşa'nın öldürülmesi olayında suçlu bulunarak 5,5 yıllığına Sinop'a sürüldü. Serbest kaldıktan sonra müderrisliğe devam eden Mehmed Âtıf Hoca, 15 Şubat 1919'da kurulan Cemiyet-i Müderrisin'in kurucuları arasında yer aldı.

Anlayışı ve idamı

Atıf Hoca, şapka devriminden önce yayımlamış olduğu Frenk Mukallitliği ve Şapka risalesinde Müslümanları amel-iman bütünlüğüne davet ediyordu. Müslümanların Müslüman olmayanların kılık kıyafet ve kültürel alışkanlıklarına benzemeye çalışmasının caiz olmadığını söylüyordu. Bir Müslüman ile Hıristiyanın veya bir Yahudinin kılık kıyafetinden ayırt edilebileceğini, hatta edilmesi gerektiğini savunuyordu. Kendi ifadeleriyle "Batı medeniyeti ancak insanın hayvani ve cismani yönüne hizmet ediyor"du.

26 Aralık 1925'te, risaleyi yayınlayan ve dağıtanlarla birlikte, 13 kolluk kuvveti gözetiminde Ankara'ya gönderildi. 26 Ocak 1926 Salı günü Ankara İstiklal Mahkemesindeyargılandı. Risaleyi kanunun çıkarılmasından önce yayınlamış olduğunu, içerikleriyle ilgili görüşlerinden vazgeçmemiş olduğunu, bununla birlikte kanuna karşı bir harekette bulunmadığı şeklinde bir ilk savunma yaptı. Mahkeme başkanının şapka ve sarığı karşılaştırarak, ikisinin de bez parçasından ibaret olduğunu söylemesine karşılık, hakimin arkasındaki bayrağı göstererek onun hammaddesinin de İngiliz bayrağının hammaddesiyle aynı olduğunu söyleyerek cevap verdi.

Savcı, İskilipli Âtıf Hoca için 3 yıl hapis cezası istedi. Mahkeme, müdafaa için bir gün sonraya bırakıldı. Ancak Atıf Hoca savunma haklarından tümüyle vazgeçtiğini belirterek idama götürülmesine razı bir tutum aldı. Ertesi gün, mahkeme reisi Ali Çetinkaya, müdafaa yapmaya gerek görmeyen Atıf Hoca'yı idama mahkûm etti. Atıf Hoca 1 hafta sonra Ankara Samanpazarı Meydanı'nda asıldı.

Ölümünden sonra Ankara'da bulunan mezarı bulunduğu park yerinden 2009 yılı başında İskilip Gülbaba mezarlığına taşınmış ve 2010 yılı başında kamuoyunun bilgisine sunulmuştur.

İdamı ile ilgili tartışmalar

Hürriyet gazetesi yazarı Rahmi Turan 5 Aralık 2011 tarihli makalesinde Bülent Arınç'a cevaben Âtıf Hoca'nın idam edilmesinin nedeninin Frenk Mukallitliği ve Şapka adlı risalesi olmadığını, vatan hainliği yaptığı iddiasıyla yargılandığını ve Âtıf hocanın bir savunma yapmadığını yazar. Rahmi Turan'a göre vatan hainliği ile suçlanmasının nedeni şuydu: Âtıf Hoca, İngiliz mandasını savunan İngiliz Muhipler Cemiyeti'nin üyesi ve Teâlî-i İslâm Cemiyeti cemiyetinin de başkanı idi, bu cemiyet tarafından hazırlanan ve Yunan uçakları tarafından Anadolu'ya atılarak dağıtılan Milli Mücadele karşıtı bir beyannamesi (fetva) sebebiyle yargılanmıştır. Ancak, muhtemelen Tahir'ül Mevlevi ve Atıf Hoca dışındaki cemiyet üyeleri tarafından imzalanarak Anadoluya dağıtılan ve istiklal savaşını yürüten Kuvayı Milliyeciler için çok ağır ifade ve ithamlarla dolu bu bildiri sonrasında da Atıf hocanın cemiyet başkanlığında devam etmesi istiklal mahkemelerinde suçlu bulunması için yeterli görülmüştür.

Rahmi Turan'ın bu iddiasına ertesi gün Yeni Şafak yazarı Abdullah Muradoğlu karşı çıkmış ve Atıf hocanın hiçbir zaman böyle bir bildiriyi imzalamadığını, bunun mahkemede de kabul edildiğini, hatta buna dair "Vakit" gazetesine ilan vermiş olduklarını mahkemede delil olarak gösterdiğini, Atıf hocanın asılmasının nedeninin şapka devrimine itiraz edenlerin önünü kesmek olduğunu iddia etmiştir.

İskilipli Mehmed Âtıf Kitapları - Eserleri

  • Frenk Mukallitliği ve Şapka
  • Tesettür-i Şer'î
  • Tesettür
  • Batı Taklitçiliği ve İslam
  • Mir'atu'l İslam
  • İslam'da Tesettür
  • Frenk Mukallitliği ve İslam
  • Şeriat Medeniyeti
  • İslami Tesettür
  • Yeni İlmihal İslam Yolu
  • Medeniyetimizin Sosyal Dinamikleri Medeniyet-i Şer'iyye ve Terakkiyat-ı Diniyye
  • Fatiha Tefsiri
  • Şeriat Nazarında Kara ve Deniz Kuvvetinin Önemi ve Gerekliliği

İskilipli Mehmed Âtıf Alıntıları - Sözleri

  • Sen muvaffak kıl bizi rûz-ı mâliki Emrini ifaya sen sakla günahtan her zamân Nefs ü şeytandan himaye eyleyip her dem bizi Eyleme gâfil ibâdetten amân Ya Müsteân (Fatiha Tefsiri)
  • "CHP zihniyetinin başını örten reşit kız öğrencileri üniversitelere sokmaması, tam bir akıl tutulmasıdır." (Tesettür-i Şer'î)
  • Bir milletin maddi ve manevi saadetini temin için her tedbirden önce o milletten kötü ahlakın ve rezil hallerin giderilmesi ve insani faziletlerle süslenmeleri konusuna çalışmak ve önem vermek lazımdır. (Medeniyetimizin Sosyal Dinamikleri Medeniyet-i Şer'iyye ve Terakkiyat-ı Diniyye)
  • "Cihad'ın en faziletli olanı zalim bir sultanın huzurunda söylenen hak sözdür." (Şeriat Medeniyeti)
  • Ateşin yakması, karın üşütmesi, kurşunun öldürmesi hep Allah Teâlâ'nın yaratmasıyladır. Yoksa ateşin, karın ve kurşunun kendi tesiriyle değildir. Çünkü ateş içine konan bir kimsenin Cenab-ı Hak yanmasını diler, (yoksa) ateş kendiliğinden onu yakamaz. Nitekim İbrahim (aleyhisselâm)'ı Nemrut ateşe attığı halde ateş onu yakmadı. (Mir'atu'l İslam)
  • Sür çıkar dilden sivâyı şerbet-i tevhîd ile Za'f-ı dilden sen halâs ol kuvvet-i tevhid ile Zikr-i dâim olmasa feyz-i Hudâ bulmaz devâm Câm-ı vahdet iç azîzim kesret-i tevhîd ile (Fatiha Tefsiri)
  • Sen muvaffak buyur yâ Rab Resül-i muhteremin hürmetine Ba'de'l-itmâm yâdigar olsun O resûlün sevimli ümmetine (Fatiha Tefsiri)
  • " Halik'a ma'siyyet olacak işte mahlûkata itaat olunmaz. (Frenk Mukallitliği ve Şapka)
  • Bir müslümanın küfür adet ve alameti sayılan bir şeyi bie zaruret olmadan giyinmek veya takınmak suretiyle gayr-i müslimleri taklidi ve kendisini onlara benzetmesi şer'an yasaktır. (Frenk Mukallitliği ve Şapka)
  • Bir yer ki dehşet veriyor peyemberana Destinde ne var zenbin için özür ü bahane (Fatiha Tefsiri)
  • Padişahların hepsi evliyaullahtır. Eskiden Sultan Hamid'e kızıl sultan, Vahdettin'e de vatan haini derlerdi. Bu mübarekleri kötülemek için böyle dediler. (Tesettür-i Şer'î)
  • "İnsanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emr ediyor" (Şeriat Medeniyeti)
  • Şükür beş rükün üzerine müessestir. 1- Şakir yani şükr eden, meşkûre yani şükr olunana huzu ve tevazu eylemek. 2- Şakir, meşkûre muhabbet etmek. 3- Nimeti ketm eylemeyip itiraf etmek. 4- Şakir, meşkûre medh eylemek. 5- O nimeti, meşkurun hoşlanmadığı yerlere sarf eylememektir. (Fatiha Tefsiri)
  • İslâmda, küfür alâmeti sayılan şeyleri helal kılan veya haram olduğunu alaya alanların küfrü şüphesizdir. Küfür alametlerine benzemeyi helal kılmak da bu kabildendir. Zira “Bizden başkasına benzeyen bizden değildir” Hadis-i şerifi ile küfür adetlerinde, kâfirlere benzemenin yasaklandığı, Peygamberimizin yaşadığı dönemden, günümüze kadar tevatüren naklolunagelmekte olup, Ümmet-i Muhammed (sav)'den her asırda bulunan müctehidler bunun haram olduğuna icma ve ittifak etmişlerdir. Binaenaleyh kâfirlere âdet!erinde benzemenin haramlığı şer’i delillerden icma-ı ümmetle sabittir. Onun için helâl kılmak ve hafife almak küfürdür. (Frenk Mukallitliği ve İslam)
  • Ulemâ'nın büyüklerinden bazıları "Kabir suali insanoğlunu kapsar" demişlerse de İbni Hacer el-Askalanî Hazretleri; "Kabir suali umumi değildir. Peygamberlere, Sıddıklara, şehidlere, her gece Mülk suresini okumaya devam edenlere, öleceği zaman İhlâs sûresini okuyanlara ve çocuklara kabir suali yoktur" buyurmuşlardır. (Mir'atu'l İslam)
  • Kur'ân-ı Kerim, bütün Müslümanların ihtiyaçlarını toplayan ve mülk ve devlet ahkâmını içine alan, dünya ve ahirette beşerin saadetini vazife kabul eden büyük bir "Kanun-i Esasi(Anayasa)" dır. (Şeriat Medeniyeti)
  • Peygamberin hadis-i şerifine göre, cennet ehli tüysüz gayet beyaz ve parlak, kudretten sürmeli, uzun kirpikli, kıvrak saçlı 33 yaşlarında, Âdem (aleyhisselâm) gibi altmış arşın(40.8 metre) uzunluğunda, yedi arşın eninde olacaktır. Onlarda kaş, kirpik ve baş kıllarından başka asla tüy bulunmaz. Kir, sümük, balgam gibi pislik olmaz. Elbiseleri eskimez, kirlenmez, onlarda ayak yoluna çıkmak, abdest bozmak olmaz. Hadis-i Şerif'e göre, onların abdest bozmaları vücutlarından misk gibi bir ter çıkmasından ibarettir ki onun çıkmasıyla karınları boşanır. (Mir'atu'l İslam)
  • Demek oluyor ki bu asırda, her beldede müslüman olmayan milletlerin hal ve hareketleri her ne şekilde olursa olsun müslümanlar zaruret olmaksızın o yol ve âdette kendilerini onlara benzetmekten ve onların tavır ve âdetlerine uymaktan men’ olunmuşlardır. Nitekim (Her kim bizim şu işimizde, yani dinimizde, ondan olmayan bir şey ihdas ederse o şey merduttur, reddedilmiştir.) Hadis-i şerifi ile dini usul ve delillere dayanmayan mücerred bir görüşle dini işlerde fazla veya noksan kılmak suretiyle yeni bir şey ortaya koymaktan men’ edilmiştir. Yoksa gerek ehl-i sünnet ve dalalet erbabı ve gerekse kâfirler tarafından ihdas ve icad olunan her bidattan ve her yeni yapılan şeylerden ve kâfirlere ve dalalet erbabına mutlaka benzemiş olmaktan men ve nehy olunmuş değildir. Zira uyumak, yatmak, oturmak, yemek ve içmek gibi tabii işlerde benzerlik zaruridir. Bundan başka ziraat ve sanayi alet ve araçları, harp vasıtaları, yatak ve mutfak takımı gibi dinin emirlerinden olmayıp da kendileri ile yalnız dünyevi gaye için uğraşılan mübah işleri ihdas etmek meşrudur ve hatta bunların bazıları emrolunmuştur. Binaenaleyh âdî bidatlar cinsinden olan bu gibi işlerde gayri müslim milletleri taklit ve bu hususta onlara benzerlik yasaklanmış değildir. (Frenk Mukallitliği ve İslam)
  • Müslüman için en muteber ve en kıymetli olan, iman ve İslâmî meselelerinde küfür şüphesi olabilecek şeylerden sakınmalarını din kardeşlerimize tavsiye eder ve “Dilediğinizi işleyiniz, Allah amelinizi görüyür.” (Tevbe: 105) âyetinin yüce manasına müslüman kardeşlerimizin dikkatini çekerim. (Ey görüş sahipleri ibret alınız). Ve selam Cenab-ı Hakka tabi olanlara olsun. Her hal ve vakitte hamd, Alemlerin Rabbine ve salat-ü selam, Peygamberlerin efendisine ve onun âline ve ashabına olsun. (Frenk Mukallitliği ve Şapka)
  • ...yüksek medeniyet; bilim, eğitim, sanayi, ticaret ile meydana gelir. (Tesettür)

Yorum Yaz