İsmail Kadare kimdir? İsmail Kadare kitapları ve sözleri
Arnavut Yazar İsmail Kadare hayatı araştırılıyor. Peki İsmail Kadare kimdir? İsmail Kadare aslen nerelidir? İsmail Kadare ne zaman, nerede doğdu? İsmail Kadare hayatta mı? İşte İsmail Kadare hayatı...

Doğum Tarihi: 28 Ocak 1936
Doğum Yeri: Ergiri, Arnavutluk
İsmail Kadare kimdir?
İsmail Kadare (d. 28 Ocak 1936, Ergiri), 1992'de Uluslararası Cino del Duca Ödülü'nü ve 2005'te Man Booker Uluslararası Ödülü'nü kazanan Arnavut yazardır.
İsmail Kadare Arnavutluk'un güneyindeki Ergiri kentinde dünyaya geldi. Babası bir mahkeme mübaşiriydi, annesinin babası varlıklı ve eğitimli bir aileden geliyordu. Kadare çocukluğunu ve doğduğu, büyüdüğü Gjirokastër (Türkçesi: Ergiri) kentini, Taş Kentin Günlüğü isimli romanında anlatır.
Arnavutluk'ta 2. Dünya Savaşı sonrası komünist rejim kurulduğunda Kadare 8 yaşındaydı ve bu rejimin içinde yetişti. Romanlarında komünist toplum konuları sık sık geçer. Öğrencilik yıllarındaki yazı denemelerinden sonra, Tiran'da edebiyat fakültesinde ve kısa bir süre için Moskova'da Maxim-Gorki Edebiyat Enstitüsünde okudu.
1960'lı yıllarda Kadare şiir alanında ün kazandı. Esas ününü ise 1964 yılına yayınlanan ve başrolünü (Marcello Mastroianni)'nin oynadığı bir filme de uyarlanan Ölü Ordunun Generali isimli romanıyla kazandı. Bunu yurtdışında da büyük ilgi gören pek çok diğer romanı izledi.
Arnavutluk'taki komünist yönetim romanlarına sansür uyguladıysa da, ünü dolayısıyla belirli ölçüde bir dokunulmazlığa sahipti. 1990 yılında Ramiz Alia yönetimine karşı protesto olarak daha önceleri de pek çok kez gittiği Fransa'ya iltica etti. 1999'da Arnavutluk'a geri döndü ama Paris'te de bir dairesi bulunmaktadır.
1992'de Cino Del Duca ödülünü kazanan Kadare'ye, 1996'da Fransa'daki "Academy of Moral and Political Sciences"a ömür boyu üyelik hakkı verildi. 2005'te Man Booker Uluslararası Ödülü'nü, 2009'da Asturias Prensliği Ödülü'nü, 2015'te Kudüs Ödülü'nü kazandı. Adı birkaç kez Nobel Edebiyat Ödülü adayları arasında geçen Kadare'nin kitapları 45'tan fazla dile çevrildi.[
Türkçe yayımlanmış eserleri
Ölü Ordunun Generali (1963)
Taş Kentin Günlüğü
Düğün (1968)
Şenlik Kurulu
Canavar
Piramit (1992)
Kosova'ya Üç Ağıt (1998)
Kaza (2010)
Rüyalar Sarayı (1981)
Kuşatma (1970)
İbret Taşı (1978)
Taş Kentin Düşüşü
Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/İsmail_Kadare
İsmail Kadare Kitapları - Eserleri
- Ölü Ordunun Generali
- Taş Kentin Düşüşü
- İbret Taşı
- Rüyalar Sarayı
- Kuşatma
- Kaza
- Kosova'ya Üç Ağıt
- Canavar
- Piramit
- Broken April
İsmail Kadare Alıntıları - Sözleri
- Bir yerleri kazıp onların topraklarına rahatlıkla girebiliyorsun ama yüreklerine asla giremiyorsun. (Ölü Ordunun Generali)
- Korkuyla yalan, çıkar ortağıdır. (Taş Kentin Düşüşü)
- Gölge, efendisini ilk terk eden şeydi, ad ise en son; ad, insanın sahip olduğu şeylerin belki de en sadık olanıydı. (Piramit)
- ...'Ah, hayat 1rüyadır,'... (Rüyalar Sarayı)
- ...İçinde özellikle mukadderat, dalgınlık ve yorgunluk barındırıyordu... (Rüyalar Sarayı)
- "Her düşüncemiz birer tahta ile kaplanmış!" diye düşündü General. "Üstelik üzerindeki yazıların zar zor okunduğu bir tahta! Rüzgar estiğinde tahta gıcırdıyor ve tuhaftır ki rüzgar hep esiyor." (Ölü Ordunun Generali)
- ..degismekle kalmadik muhtemelen asla eskisi gibi olmayacagiz..olum cogumuzu acimasizlastirdi ve merhamet ile bagislama duygularimizi bizden aldi.. (Kuşatma)
- “Şehirler kuşatılır, suları kesilir, yiyecekleri kısıtlanır, top ateşine tutulur, kapıları parçalanır, duvarları yıkılır, yanıp kül olur; hatta sonradan üstünde sabanlar gezmesin, ot bitmesin diye toprağına tuz ekilir. Şehirler böyle yok olur, umutsuza ama mertçe.” (Taş Kentin Düşüşü)
- De Profundis =Derinliklerden dışarı (Ölü Ordunun Generali)
- ...Yanlış yorumlanan 1rüya her şeyi altüst edebilir, anladın mı??? (Rüyalar Sarayı)
- Oscar Wilde: “Alt sınıf insanların suç işlemeye ihtiyacı vardır çünkü bize sanatın verdiği güçlü duyguları onlara suç işleme duygusu verir." der. (Ölü Ordunun Generali)
- "İnsanlar kötücül ve iflah olmazdır" (İbret Taşı)
- ...Dünya o kadar gri ve sıkıcıydı ki onu kaybetme düşüncesiyle kendine eziyet etmeye değmezdi... (Rüyalar Sarayı)
- “İnsanın en büyük düşmanının kendisi olduğunu nasıl öğrenmedin?” (Taş Kentin Düşüşü)
- “Şehirler kuşatılır, suları kesilir, yiyecekleri kısıtlanır, top ateşine tutulur, kapıları parçalanır, duvarları yıkılır, yanıp kül olur; hatta sonradan üstünde sabanlar gezmesin, ot bitmesin diye toprağına tuz ekilir. Şehirler böyle yok olur, umutsuz ama mertçe.” (Taş Kentin Düşüşü)
- Halklar, hayal kurup kapılarının eşiğinde durarak bekleyenler gibi hiçbir zaman boşuna beklemezler. Bir halk bir şey bekliyorsa, bu onun beklediğini içinde yoğurmakta olduğu anlamına gelir. (İbret Taşı)
- "Hiçbir şey göründüğü kadar basit değildir." (Rüyalar Sarayı)
- ..."Ve bu kadar zaman geçmesine rağmen aydınlığa kavuşan 1şey olmadı, hatta iyice arapsaçına döndü."... (Rüyalar Sarayı)
- Korkuyla yalan, çıkar ortağıdır... (Taş Kentin Düşüşü)
- “Körlük ölüme daha yakın gibi görünüyor.” (Taş Kentin Düşüşü)