diorex

Jean Bottéro kimdir? Jean Bottéro kitapları ve sözleri

Fransız Tarihçi, Yazar Jean Bottéro hayatı araştırılıyor. Peki Jean Bottéro kimdir? Jean Bottéro aslen nerelidir? Jean Bottéro ne zaman, nerede doğdu? Jean Bottéro hayatta mı? İşte Jean Bottéro hayatı... Jean Bottéro yaşıyor mu? Jean Bottéro ne zaman, nerede öldü?

  • 26.02.2022 14:00
Jean Bottéro kimdir? Jean Bottéro kitapları ve sözleri
Fransız Tarihçi, Yazar Jean Bottéro edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Jean Bottéro hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Jean Bottéro hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Jean Bottéro hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 30 Ağustos 1914

Doğum Yeri: Vallauris, Fransa

Ölüm Tarihi: 15 Aralık 2007

Ölüm Yeri: Gif-sur-Yvette, Fransa

Jean Bottéro kimdir?

Jean Bottéro 1914 yılında Vallauris, Fransa’da dünyaya geldi. Papaz okulunda öğrenimini tamamladıktan sonra Dominiken rahipleri arasına katıldı. Kitabı Mukaddes incelemesi, Eski Mezopotamya tarihi ve Sami dilleri üzerinde uzmanlaştı. Hammurabi kanunlarını Fransızcaya çevirdi. Bir süre sonra papazlığı bırakarak C.N.R.S.’te (Bilimsel Araştırma Ulusal Merkezi) çalışmaya başladı, Ortadoğu’da yapılan arkeolojik kazılara katıldı. 1958 yılından itibaren Asurbilim profesörü, daha sonra da Asurbilim kürsüsü araştırma başkanı olarak École Pratique des Hauts Études’de görev yaptı. Çalışmalarından ötürü 1999 yılında Fransız Liyakat Nişanı ile ödüllendirildi. Başlıca yapıtları arasında, Naissance de Dieu (1986, Tanrının Doğuşu), Mésopotamie (1987, Mezopotamya), La Plus Vieille Religion en Mésopotamie (1997, Mezopotamya’daki En Eski Din), Babylone (1994, Babil), II Était Une Fois La Mésopotamie ( 1993, Marie-Joseph Stéve ile birlikte, Evvel zaman içinde Mezopotamya, YKY, 2002) bulunmaktadır. Tevratbilimci ve Asurolog Jean Bottéro 1958'den beri Ecole pratique des hautes études’de (filoloji ve tarih bilimleri bölümü) Asuroloji anabilim dalı başkanıdır. Katıldığı başlıca kazılar Mari (1952-1953) ve Uruk/Varka kazılarıdır (1958-1959; 1962-1963; 1964).

Jean Bottéro Kitapları - Eserleri

  • İnancın En Güzel Tarihi
  • Gılgamış Destanı
  • Evvel Zaman İçinde Mezopotamya
  • Tarihte Tanrı Fikrinin Doğuşu
  • Mezopotamya
  • Eski Yakındoğu-Sümer'den Kutsal Kitap'a

  • Kültürümüzün Şafağı Babil

Jean Bottéro Alıntıları - Sözleri

  • Asurbilimcilerden biri olan G. Smith olağanüstü bir keşif yaptığını açıklıyordu; bu Asurbilimciler çivi yazısını sökmek için elli yıl gayret ve çaba göstermişlerdi ve artık antik Mezopotamya toprağından çıkan tabletler hazinesinin dökümünü çıkarmaya başlamışlardı. Smith orada Kutsal Kitap'ta geçen Tufan öyküsüne çok yakın bir öykü ve bu konuyla ilgili çok önemli ayrıntılar bulmuştu: Tufan' dan önce olup biten, ama bu olayı açık seçik biçimde esinlemiş olan bir olay. Dolayısıyla Kutsal Kitap evrensel edebiyat akımına dahil oluyordu ve insan düşüncesinin ilerlemesine damgasını vuran özgün yaratım ve ulaşılabilir kaynaklara bağımlılık, yanılgı ve açık seçiklik gibi unsurların birbirine karışmasıyla insanlar tarafından kaleme alınan sonsuz yapıtlar zinciri içindeki yerini alıyordu. (Tarihte Tanrı Fikrinin Doğuşu)
  • Sen bana seslenmedin Ama uyandım, niçin? (Gılgamış Destanı)
  • Hepimizin bildiği gibi "köken"imizden beri bu milyon yılın yüzde doksan beş, doksan sekizi bitmek bilmeyen bir durgunluk içinde geçmiştir. Evrenin imparatorluğundaki son gelişmemize doğru ağır ve mütevazı adımlar. Bugünkü durumumuzun başlangıcı on bin yıl öncesine gider. İnsanın tam ve yüksek bir uygarlıkla ilk kez tanışması; yaşamın belirsizliğini, küçük gruplar halinde yaşamayı, çeşitli maddeler karşısında güçsüzlüğü ve bir anlamda uzun sürmüş bir hayvanlığı günbegün arkasında bırakarak toplumsal ve siyasal örgütlenmeye, ödev ve hak kavramına, doğaya egemen olmaya, yararlı maddelerin hesaplı bir biçimde üretimine, nesnelerin akıllıca düzenlenmesine ulaşmıştır insan ve bu İÖ 4000-3000 arasında Güney Mezopotamya' da başlamış, çok daha sonra muhtemelen Mısır, Indus Vadisi, Çin gelmiştir arkadan. Bizi bugün bulunduğumuz yere getiren büyük yaşam maceramızın o dönemde ve kesinlikle orada başladığını öğrenmeyi başardık. Kısa bir dönem ama daha önceki yüz binlerce yıla göre ne kadar dolu! (Tarihte Tanrı Fikrinin Doğuşu)
  • Aslında çağdaşlarımız yararlı, kar getiren işlerle, birebir hesapla, sayılarla uğraşmaya biraz ara verip, insanın gerçek yüceliğinin, gerçek anlamın zihinsel düzlemde bilgide olduğunu, gerçek bilginin de herhangi bir pratik kullanım peşinde olmadığını bir anlayabilmiş olsalardı, bu muazzam destanın elde ettiğimiz diğer ilerlemelere denk olduğunu anlarlar ve bu zaferi kutlarlardı. (Mezopotamya)
  • Ölüm Yatak odama çöreklenmiş! Nereye [adımımı ats]am Ölüm (bekliyor beni)! (Gılgamış Destanı)
  • Gılgamış'ı bu başarısızlığa hazırlamaktadır adeta; hangi anlamda kötümser olduğunu göreceğiz. "Ne [geç]ti eline [Kendini] böylesine perişan etmekle? [Eriyip bitersini Üzüm üzüm üzülmekle. K[as]ların sızım sızım sızlar Yorgunluktan, Ve yakla[şırsın] Kaçınılmaz sona! 10' Kamışlıktaki bir kamış gibi Kınlacaktır insanlık1 ! Ölüm [alıp götürür (?)] Delikanlıların en iyisini, Genç kadınların en iyisini. Ölüm, Hiç kimsenin görmediği, Yüzünü Kims[e]nin fark etmediği 15' [Se]sini [Hiç kimsenin duymadığı] Zalim Ölüm Yok eder insanları! Ebediyen var olacak Evler inşa ediyor muyuz? Sonsuza dek geçerli Sözleşmeler imzalıyor muyuz? Ebediyen pay edilir mi Bir miras? 20' Sonsuza dek sürer gider mi Kin? Irmak taşar mı Sonsuza dek? Birdenbire Hiçbir şey kalmaz geriye Akarsuya karışan susineklerinden(? ), Güneşi gören yüzler( den)! 25' Uyuyan da birdir Ölen de! Asla çizilmedi Ölüm'ün sureti: (Yine de) ezelden beri Tutsağıdır (?) (onun), insanoğlu! [ 1 den beri [ ], Ve bir araya geldi Yüce-Tanrılar 30' Mammetum, Kader tanrıçası Onlarla birlikte belirledi İnsanların akıbetini. Hayat da, ölüm de (Bize) onlardan vergi. Ama bilemeyiz Ne zaman öleceğimizi. " (Gılgamış Destanı)

  • Dünyayı oldukları gibi yaşıyorlardı, onları bugün özellikle modern kılan da budur. Onlar her şeyi ilk düzeyde algılıyorlardı, bu nedenle bize hem maddeci hem de sihire düşkün görünüyorlar. (Eski Yakındoğu-Sümer'den Kutsal Kitap'a)
  • Kurtarıcı olan, dinler değildir, hayata geçirdikleri sevgi ve adalettir (İnancın En Güzel Tarihi)
  • “Kamışlıktaki bir kamış gibi Kırılacaktır insanlık! Ölüm [alıp götürür] Delikanlıların en iyisini, Genç kadınların en iyisini. Ölüm, Hiç kimsenin görmediği, Yüzünü Kimsenin fark etmediği Sesini [Hiç kimsenin duymadığı] Zalim Ölüm Yok eder insanları! Ebediyen var olacak Evler inşa ediyor muyuz? Sonsuza dek geçerli Sözleşmeler imzalıyor muyuz? Ebediyen pay edilir mi Bir miras? Sonsuza dek sürer gider mi Kin? Irmak taşar mı Sonsuza dek? Birdenbire Hiçbir şey kalmaz geriye Akarsuya karışan susineklerinden, Güneşi gören yüzlerden! (Gılgamış Destanı)
  • Bir anlamda bu dünyanın olaylarıyla tanrılarının yönlendirdiği bir mekanizmayı ve gücü örtüştürmüşlerdir: Bizim inanç dediğimiz de budur. (Tarihte Tanrı Fikrinin Doğuşu)
  • Suyun şırıltısı bir kavminin çığlıkları kadar şefaf.. (Mezopotamya)
  • Tanrı'yı yaşar kılan, insanların çok ve çeşitli yorumlarıdır, bunun tersi değil. (İnancın En Güzel Tarihi)
  • Kamışlıktaki bir kamış gibi Kırılacaktır insanlık Ölüm alıp götürür Delikanlıların en iyisini Genç kadınların en iyisini Ölüm Hiç kimsenin görmediği Yüzünü Kimsenin fark etmediği Sesini Hiç kimsenin duymadığı Zalim ölüm Yok eder insanları Ebediyen var olacak Evler inşa ediyor muyuz? Sonsuza dek geçerli Sözleşmeler imzalıyor muyuz ? Ebediyen pay edilir mi Bir miras? Sonsuza dek sürer gider mi Kin? Irmak taşar mı sonsuza dek? Birdenbire Hiçbir şey kalmaz geriye Akarsuya karışan susineklerinden Güneşi gören yüzlerden Uyuyan da birdir Ölen de Asla çizilmedi Ölümün sureti Yine de ezelden beri Tutsağıdır onun insan oğlu Ve bir araya geldi Yüce tanrılar Mammetum, kader tanrıçası Onlarla birlikte belirledi Insanların akıbetini Hayat da, ölüm de Bize onlardan vergi Ama bilemeyiz Ne zaman ölecegimizi... (Gılgamış Destanı)

  • Tut ki beni sevdin Bana da onlara [yaptığını yapacaksın]"! (Gılgamış Destanı)
  • Tanrı nın sözü kendi kendine hitap eder.Talmud a göre bu,Tanrı nın sözünün sürekli olarak konuşmakta olduğu ve bazı kişilerin kulaklırını onu işitecek kadar açabilecekleri anlamına gelir. (İnancın En Güzel Tarihi)
  • Yunanlıların bilimi bin yıllık bir gelişmenin, mücadelenin, entelektüel düşünce düzleminde aydınlatmaların ve keşiflerin meyvesidir. Yahudilerin bilgeliği bin yıllık bir gelişmenin, mücadelenin, dinsel duygu düzleminde aydınlatmanın ve keşiflerin meyvesidir. (Tarihte Tanrı Fikrinin Doğuşu)
  • Dinler insanları, onları Tanrı’yı aramayı ve başkalarını sevmeyi öğretebildikleri ölçüde kurtarmış olurlar. Kurtarıcı olan, dinler değildir, hayata geçirdikleri sevgi ve adalettir, tabi bunu yaparlarsa… (İnancın En Güzel Tarihi)
  • Din her şeye rağmen ekonominin bir yüzünden başka bir şey değildir. (Tarihte Tanrı Fikrinin Doğuşu)
  • Bitmek bilmeyen edebi üretim süreci içinde -yazının icadından İÖ 3000'lere kadar- Kutsal Kitap hiç kuşkusuz sadece İsrail edebiyatını değil, İsraillilerin özerk yaşamlarının birinci binyılında yazdıklarından seçme parçalar derlemesi gibi bir şeyi temsil eder. Yüzyıllara yayılan değerlendirmelerin bir sonucu olan bu seçim her şeyden önce dinsel düşüncelere dayanmıştır. İçinde yer alan parçaların en eskisinden·en yenisine kadar kutsal kitap literatürü öncelikle bunları kaleme alanların ve aktaranların dinsel düşüncesine bağlıdır. (Tarihte Tanrı Fikrinin Doğuşu)
  • O zaman içlerinden Musa diye bir adam çıktı. Bu adam, evrende tek bir Tanrı olduğu fikrini "icat etti" demeyeceğim, ama (din konusunda) yeni bir öğretinin temellerini attı; ve bu öğretide, dört beş yüzyıl içinde, hem olayların hem de olaylar üzerinde düşünmenin çifte etkisi ve itkisiyle "monoteizm" yani tektanrıcılık haline geldi. (İnancın En Güzel Tarihi)

Yorum Yaz