Lütfi Kaleli kimdir? Lütfi Kaleli kitapları ve sözleri
Türk Yazar Lütfi Kaleli hayatı araştırılıyor. Peki Lütfi Kaleli kimdir? Lütfi Kaleli aslen nerelidir? Lütfi Kaleli ne zaman, nerede doğdu? Lütfi Kaleli hayatta mı? İşte Lütfi Kaleli hayatı...

Doğum Tarihi: 2 Temmuz 1939
Doğum Yeri: Malatya
Lütfi Kaleli kimdir?
Malatya’da doğdu.Ortaöğrenimini tamamlayamadan bir basımevine çırak olarak girdi. (1951-1959). Kendi basımevini kurarak Malatya’da (1962) Sebat gazetesini çıkartmaya başladı. Yazılarından dolayı çeşitli soruşturmalara uğradı. 12 Mart 1971 darbesinden sonra gözaltına alındı, Diyarbakır Sıkıyönetim emrine gönderildi. Ekim 1971 ’de İstanbul’a göç etti.
1974’te kurulan Türkiye Yazarlar Sendikası’nın ilk üyelerinden oldu. Bu örgütün Denetim ve Yönetim Kurullarında görevler yaptı, Hizmetlerinden dolayı TSY’nin 20. yaşını kutlama töreninde (1994) "Onur Plaketi" aldı. 1990 yılından bu yana Alevi-Bektaşi örgütlenmelerinde de yer alan Kaleli, öykü ve roman yazarlığına Anadolu Aleviliği üzerine araştırma yazarlığını da ekledi.
2 Temmuz 1993 Sivas Katliamından, ölümün eşiğinden döndü. 1994 yılında ilki verilen "Hacı Bektaş Veli Dostluk ve Barış Ödülü"nü aldı. İlk yazısı 1962’de, ilk kitabı 1972’de yayınlanan Lütfi Kaleli’nin öykü, roman ve kitaplaşan araştırmalarının sayısı 23’e ulaştı; çeşitli ulusal ve yerel dergi ve gazetelerde yayınlanan yüzlerce makalesi vardır. Birçok panel, konferans ve sempozyuma da konuşmacı olarak katılmış, bildiriler sunmuştur.
Lütfi Kaleli Kitapları - Eserleri
- Sivas Katliamı ve Şeriat
- Geçmişten Günümüze Dinsel Katliamlar
- Güççük Haçça ile Vakarlı Mamo
- Haşhaş
- İnanç Boyutuyla Alevilik Nedir Ne Değildir?
- Gül Üreten Kız
- Şah Hatayi ve Pir Sultan
- Kardeşlerin Kini
- Alevilik Aklidir Ahlaki ve İnsanidir
- Binbir Çiçek Mozaiği Alevilik
- Yazarlıkta 50. Yıl
- Acılı Yaşam
- Şeriatlaştırılan Türkiye
- Anadolu'yu Aydınlatanlar
- Alevi Kimliği Ve Alevi Örgütlenmeleri
- Cennette Yaşamak
- İslamda Kadınlar
- Din Tacirleri
- Yesevi ve Hünkar İle Olduk Enel-Hak
- Anadolu Gerçeği Alevilik
Lütfi Kaleli Alıntıları - Sözleri
- — At götünde sinek gibi yaşadıktan sonra, gelecek tehlike hoş gele sefa gele, dedi Bıdık’m Deli İbrahim. (Haşhaş)
- --- Ben iki yüzlü ajan değilim. Ancak, yasaları hiçe sayanlara karşı düzeni koruyan bir yurtseverim. — Yasaları hiçe sayan mı? Güldürme beni Aytekin! Asıl yasaları hiçe sayan, senin emirlerine uşaklık ettiğin katil efendilerindir. Anayasa buyruklarını yerine getirmeyen; Anayasal kuruluşların mazlumdan, ezilenden ve haklıdan yana verdiği kararlan uygulamayan; çıkar çevreleriyle ortak olup, ulusal kaynaklarımızı yabancılara peşkeş çeken; kardeşlerine ve yakınlarına dünyalık kazandırırken, yoksul halk tabakasının dinsel duygularını gıcıklayıp onları öte dünyanın düş alemine iterek irticayı hortlatan, insan hak ve özgürlüklerini hiçe sayan, laik, demokratik devlet yapısını uygulamayanlardır... İşte senin korumak istediğin düzen bu bir avuç haramzadenin sömürü düzenidir. Oysa biz, bu bozuk ve rezil düzeni halk yararına değiştirmek istiyoruz... (Haşhaş)
- ... " Zor geliyor ya! Kalkıp kendi içsin! - O çalışıyor. Üstelik de o erkek, sen kızsın! - Kız olmuşum da nolmuş yani kölesi miyim onun ? .... (Güççük Haçça ile Vakarlı Mamo)
- ... " Yere göğe sığmayan, sığmış bu can içine. " (Güççük Haçça ile Vakarlı Mamo)
- ... "Güççük Haçça inceden bir türkü tutturdu; - Derdim çoktur hangisine yanayım?... " (Güççük Haçça ile Vakarlı Mamo)
- ... Yunus öyle bir pişer ki, şeriatta kalan şekilciler, onun şu deyişlerini asla anlayamazlar ; " Sofulara sohbet gerek Ahilere ahret gerek Mecnunlara Leyla gerek Bana seni gerek seni Cennet cennet dedikleri Bir kaç köşkle bir kaç huri İsteyene ver onları Bana seni gerek seni." Yunus Emre (Güççük Haçça ile Vakarlı Mamo)
- Cehennem dediğin dal odun yoktur, herkes ateşini burdan götürür.. (Şah Hatayi ve Pir Sultan)
- --- Zevklenin, maytaba alın bakalım kahpeler. Dün iyiydi de, bugün n’oldu Hasan’a. — Hiç, bok bulaştı. Daha n’ola anam, mektepte gominislik etmiş, gominislik... — O neyin nesiymiş kağız? — Neyin nesi ola! Hurşit Ağa diyesiymiş ki, ‘dinden imandan çıkmış bu Hasan.’ Allah’ını, kitabını dahi anasını, babasını tanımıymış. — Uşşş! (Haşhaş)
- " ... Hakikat : Doğuştur. Marifet : Uyanıştır. Tarikat : Hayalcilik. Şeriat ise şekilciliktir. " (Güççük Haçça ile Vakarlı Mamo)
- — Aslında, Demirel’in o koltukta oturması Hurşit Ağa’nın sayesinde. — Ağa’nın değil, ağaların sayesinde. — Demirel, ülkemizdeki tekelci kapitalizmin siyasal bekçisidir sadece. — Hurşit Ağa gibileri de Demirel’i koltuklayan oy mıknatıslarıdır. (Haşhaş)
- Unutmayalım ki, halkın kendi sorunlarına sahip çıkması, ancak zaman içerisinde bilinçlenmesiyle olur. (Haşhaş)
- " Ya gideyim ki ya da yiteyim ki kıymetim biline. " (Güççük Haçça ile Vakarlı Mamo)
- — Kediye ‘bokun ilaç’ demişler, sıçıp üstünü kapatmış. (Haşhaş)
- Demokrasinin iki çeşidi vardır. Biri zor ve gerçek olan, diğeri de kolayı, oyun olanı... Topraksızı topraklandırmadan, halkı esaslı bir eğitimden geçirmeden olmaz birincisi, köklü değişiklik ister. Bu zor demokrasidir, ama gerçek demokrasidir. İkincisi ise, kağıt ve sandık demokrasisidir. Okuma yazma bilsin bilmesin; toprağı, işi olsun olmasın, demokrasiyle serseme çevrilen halk, bir sandığa elindəki kağıdı atar. Böylece kendi kendini yönetmiş sayılır. Bu, bir oyundur ve kolaydır. Amerika, bu demokrasiyi yayıyor işte. Biz, demokrasinin kolayını seçtik, çok şeyler göreceğiz daha. (Anadolu'yu Aydınlatanlar)
- — Kardeşler! Durun vurmayın! Sizler de ezilen yoksul halk çocuklarısınız! Sizin de ananız, babanız, kardeşleriniz yaşam kavgası veriyor. Bizden ayrı bir yanınız yok. Ne var ki, bizi birbirimize kırdıran ağalar, geride durup kendi düzenlerini sürdürüyorlar. (Haşhaş)
- — Bir başkasına ait toprak yok burada. Sürdüğümüz topraklar hâzinenindir. Dolayısiyle bizimdir. (Haşhaş)
- ... " Kurt kocayınca köpeklere maskara olurmuş. " (Güççük Haçça ile Vakarlı Mamo)
- — Yani, dedi ekledi hemen: "Büyük sermaye sahipleriyle, ülkelerin yönetiminde söz sahibi olanların bir araya gelerek, kendi mutlu yaşamlarını sürdürebilmeleri için kurdukları dayanışmaya "Masonluk", bu örgütün üyelerine de "Mason" deniliyor. Bunların vatanları, din, dil, ırk ve mezhep farklılıkları yoktur. İşleri, işbirlikleri ve bol parâ kazanmaları söz konusudur. O bakımdan aralarına sıradan adam almazlar." (Haşhaş)
- Kendinden kaçanların düşünce düzeyleri neydi ki? Hiç bir eğitimden geçmeden yıllarca köleci yaşamı kendilerine kader edinmiş bu insanların doğal düşünmelerini nasıl isteyebilirdi? (Haşhaş)
- Kitaplardan edindiğimiz bilgileri mezhepleştirip katı biçimde uygulamaya geçmemeliyiz, Her toplumun kendine göre değer yargıları vardır. Bizim görevimiz, içinde bulunduğumuz toplumun düşünce yapısına, inanç anlayışına göre davranışlarda bulunup, her şeyden önce kendimizi kabul ettirmek olmalıdır. Kendimizi, topluma kabul ettiremedikten sonra, düşüncelerimiz altın da olsa kimse başını çevirip bakmaz; ortada kalırız." (Haşhaş)