diorex
sampiyon

M. Ertuğrul Düzdağ kimdir? M. Ertuğrul Düzdağ kitapları ve sözleri

Yazar M. Ertuğrul Düzdağ hayatı araştırılıyor. Peki M. Ertuğrul Düzdağ kimdir? M. Ertuğrul Düzdağ aslen nerelidir? M. Ertuğrul Düzdağ ne zaman, nerede doğdu? M. Ertuğrul Düzdağ hayatta mı? İşte M. Ertuğrul Düzdağ hayatı...

  • 18.03.2022 12:00
M. Ertuğrul Düzdağ kimdir? M. Ertuğrul Düzdağ kitapları ve sözleri
Yazar M. Ertuğrul Düzdağ edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında M. Ertuğrul Düzdağ hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. M. Ertuğrul Düzdağ hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte M. Ertuğrul Düzdağ hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 20 Kasım 1941

Doğum Yeri: Bursa

M. Ertuğrul Düzdağ kimdir?

20 Kasım 1941 tarihinde Bursa'da doğdu. Baba tarafı, 93 (1877) Rus Harbi sırasında Lofça'dan ve Lofça'nın Düzdağ yaylasından gelen, ana tarafı Yenişehir'in yerlisi olan bir ailenin çocuğudur. İlkokulu Yenişehir ve Bursa'da okudu. Haydarpaşa Lisesi'ne yatılı olarak devam etti (1953-59). İstanbul Edebiyat Fakültesi'nin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi (1965). Lisenin birinci sınıfından sonraki yıllarda, o sene edebiyat dersine gelen - Medine kadısı Halim Efendi'nin oğlu, Mehmed Âkif Ersoy'un talebesi, Birinci Millet Meclisi zabıt kâtibi ve MÜ İlâhiyat Fakültesi Tasavvuf ve İrşad dersleri hocası - Muallim Mâhir İz Bey'in (1895-1974) sohbetlerine devam etti; hizmetinde bulundu. Bu sayede müslümanca düşünmeye ve yaşamaya başladı. Fakülte yıllarında haftalık Yeni İstiklâl gazetesi ile basın hayatına girdi (1960). Şûle dergisinin neşrinde çalıştı ve yazdı (1962). İlim Yayma Cemiyeti'nin "İmam-Hatip Okulu'nu bitirme imtihanlarına dışarıdan girecek olan din adamları için" açtığı kurslarda Türkçe dersi verdi. Milliyetçiler Derneği ile Milli Türk Talebe Birliği'nin faaliyetlerine, Risâle-i Nur hizmetine, zamanın tanınmış ilim ve fikir adamlarının sohbetlerine devam etti; her çeşit İslâmî fikrî çalışmalara katıldı. İki yıllık yedek subaylık hizmetinden sonra Mâhir İz Bey'in kurucu müdürlüğünü yaptığı - Özel Fatih Erkek Koleji'nin ilk yıllarında idareci ve öğretmen olarak çalıştı (1967-72). Mehmed Âkif Bey'in kızı Feride Hanım'ın Mâhir İz Bey'en rica etmesi ve onun da kendisini vazifelendirmesi üzerine, o sırada İnkılâb Kitabevi tarafından - tekel olarak - yayınlanmakta olan "Safahat" baskılarının tashihlerini yaptı. Bu vesile ile eser üzerindeki - hâlen devam etmekte bulunan - ilmî çalışmalarına da başlamış oldu. On arkadaşıyla birlikte, üniversite çevrelerine hitap edebilmek gâyesiyle - isim babası olduğu - "Enderun" sahhaf-evinin kuruluşunda bulundu. Ancak hiç bir şekilde ticarete girmek istemediği için, maddî ilişkisini kesti. Fakülte mezuniyet tezi olarak - Eski Türk Edebiyatı dersi hocası ve Türkiyat Enstitüsü müdürü Prof. Fâhir İz Bey'in arzusu üzerine - Şeyhülislâm Ebussuûd Efendi'nin fetvaları üzerinde, Kanunî devrindeki hayatı tesbit maksatlı, "sosyolojik" bir araştırma yapmıştı. Sonraki yıllarda da - Erzurum Edebiyat Fakültesi dekanı Prof. M. Kaya Bilgegil Bey'in yanına çağırması ve doktora yapmasını istemesi üzerine - yüksek lisans tezi olarak "Volkan" gazetesi üzerinde çalıştı. Fakülte yıllarında yaptığı ve hâlen sahalarında tek olan bu çalışmalarını, daha sonra genişleterek yayınladı. Ancak üniversitelerde başlayan sol anarşi yüzünden, fakülteye intisaptan vaz geçti.Yakın tarih sahadaki çalışmalarına özel olarak devam etti. Resmî vazife ihtimalinden sâlim kalınca, sakal bıraktı (1976). Haftalık Sebil gazetesinde yazarlık ve genel yayın müdürlüğü yaptı (1976-80). Kendi kitaplarını neşretmek için MED Yayınevi'ni kurduysa da, sekiz kitap çıkardıktan sonra kapadı (1978-82). Diyânet Vakfı İslâm Ansiklopedisi'nin (İSAM) kuruluşunda vazife alarak çalıştı (1983-84). Altınoluk dergisinin çıkarılmasına yardım etti (1986). MÜ İlâhiyat Fakültesi Vakfı içerisinde Mehmed Âkif Araştırmaları Merkezi'ni kurdu. Âkif Bey'in hayatını yazdı. Safahat'ın ilk defa olarak karşılaştırmalı ilmî neşrini ve halk baskılarını hazırladı. Bu çalışmaları, Mehmed Âkif Bey'in vefatının ellinci yılında Merkez ve Kültür Bakanlığı tarafından yayınlandı. MÜ İlâhiyat Fakültesi Vakfı camiinin altındaki Merkez'in salonunda l960'lı yıllarda Milliyetçiler Derneği'nde başladığı -Safahat Sohbetleri'ne devam etti (1986-89). Günlük Zaman gazetesinde iki yıl (1987-89) ve Millî Gazete'de iki ay kadar (1993) köşe yazarlığı yaptı. Bir ara Zaman'a "yakın tarih" dizileri verdi (1994). Hepsine taraftar ve yardımcı olmakla birlikte, herhangi bir cemaat veya harekete 'tam intisap' edemediği için, daima yalnız çalıştı. Fikrî istiklâlini elinde tutabilmek uğruna, önce büyüklerinden kalanları ve son olarak - elli yıldır seçip topladığı - kütüphanesini sattı. İSAM kütüphanesine yakın olabilmek için Ümraniye'ye taşındı (2006). Siyasete, ticarete ve memuriyete girmedi. Lübnan ile Ürdün'e (1971) ve Londra'ya (1978), İslamî hizmet maksatlı iki kısa seyahatte bulundu.1985'ten sonra Hacc'a ve Umre'ye gitti. 1967'deki evliliğinden - bugün hepsi kendi yuvasını kurmuş olan - altı çocuk sahibi oldu. Yazar, millî elifbenin ve güzel Türkçe'nin tahrip edilmesi yüzünden, geçmişinden kopmuş olan yeni nesilleri, ecdâdın yüksek ahlâk ve fikirleri ile buluşturmayı kendisi için bir vazife ve gâye olarak benimsemiş bulunmaktadır.1960'dan beri yazıları ve 1969'dan itibaren çeşitli yayınevlerinde kitapları yayınlanmakta olan yazar, yakın tarih ve dinî fikrî hayatımız üzerinde araştırmaya ve düşünmeye devam etmektedir.

M. Ertuğrul Düzdağ Kitapları - Eserleri

  • Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 1
  • Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 2
  • Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 3
  • Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 4
  • Mehmed Akif Ersoy
  • Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları
  • Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 5
  • Mehmed Akif : Mısır Hayatı ve Kur'an Meali
  • Yakın Tarihimizde Dönmelik ve Dönmeler
  • Yakın Tarihimizde Gizli Çehreler
  • Mehmed Akif Hakkında Araştırmalar - I
  • Yakın Tarihin İçinden
  • Barbaros Hayreddin Paşanın Hatıraları - 2.Cilt
  • Mehmed Akif Hakkında Araştırmalar - II
  • Müslüman Aile
  • Kuleden Çalınan Hazine
  • Yakın Tarih Yazıları
  • Mehmed Akif Hakkında Araştırmalar - III
  • Akdeniz Bizimdi
  • Yakın Tarihimizde Irkçılık
  • Üstadım Mehmed Akif
  • Kayıp Arkadaşlar
  • İslam ve Irkçılık Meselesi / Yakın Tarihimizde
  • Eski Değirmenin Sırlar
  • Tarafsız Değilim
  • Uçurumdaki Ev
  • Mehmet Akif Ersoy Tefsir Yazıları ve Vaazlar
  • Kanuni Devrinde Osmanlı Hayatı
  • Türkiye'de İslam ve Irkçılık Meselesi
  • Dünden Yarına
  • Mehmed Âkif Ersoy
  • Başörtülü Melekler
  • Aman İrtica Olmasın!

M. Ertuğrul Düzdağ Alıntıları - Sözleri

  • Kaçanı çok koğucu olma, ihtimal ki zarar edersin. (Barbaros Hayreddin Paşanın Hatıraları - 2.Cilt)
  • Gençliğinde her haltı yemiş herife, anası kız ararken namazında niyazında, namuslu kız olsun istiyor. Senin oğlun namaz kılar mı, içkisi filan var mı, diye sorulduğunda, "Çok iyidir çok." deyip geçiştiriyor. (Müslüman Aile)
  • Rıza Nur, Hatırat' ının başka yerlerinde de Sabatayistlerden bahsetmektedir... Talât Paşa, Rahmi ve arkadaşları Selânik' te İtalyan Mason locasına girmişlerdi... Meşrutiyet ilân olununca, Rahmi, Talât ve arkadaşlarından çoğu İstanbul' a gelince, derhal İstanbul' da Mason locaları açtılar. Birçok Türkleri localara kaydettiler. Bunların mühim bir kısmı da Dönmeler idi.(c.1, s.260) Enver, Harb-i Umûmî ' de Harbiye Nazırlığı' nda müthiş bir irtikâp yapmıştır. Şuna buna binlerce altın vermiştir. Bunları sırf kendi emriyle Harbiye bütçesinden vermiştir. Bu paralar bu adamların yed-i irtikâbında kalmıştır. Bilhassa Dönmeler, çok paralar alıp yemişlerdir... İttihatçılar niçin düştüler, niçin mahv ü perişan oldular, niçin memleketi inkıraz mezarına koydular? İşte reculleri böyle ahmaktı. Hem ahmak, hem de cahildiler. Hem de Dönmelerin, Yahudiler'in avucunda idiler.(c.3, s. 928) (Yakın Tarihimizde Dönmelik ve Dönmeler)
  • O zamanlarda [1946-1952] 100 Türk Lirası 125 riyal ederdi. (Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 2)
  • “ Olacak olsa gerek çar ü naçar, Gerek kalbin gen tut, gerek dar. “ (Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları)
  • "Çektiklerimiz, amellerimizin cezasıdır..." ~√~ (Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 1)
  • Güneş batar, batan güneş tekrar doğar. (Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 2)
  • "Sürahi kırılırsa kadeh ortada kalmaz; ey saki, baş gitse ayak payidar olmaz." (Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları)
  • ... Dönmeler aslen ve ırken Yahudi olmakla beraber rûhen ve vicdânen dahi din-i İslâm' la bir alâkaları yoktur. Diğer Yahudiler gibi iki üç asırdan beri Türk ve İslamlarla kat'iyyen ihtilât etmeyerek ( kaynaşmayarak) kendi cemaatleriyle, âyin ve vicdan-ı husûsîleriyle ancemaatin ( toplu halde) yaşaya gelmişlerdir. ... Bin türlü riyâ ve sahte tavır ve kıyafetlerle büyük Türk kitlesi arasına sokularak pek çok servet kazanmışlar, memleketin büyük ticaret ve iktisat noktalarını elde ederek mühim ve mühlik (tehlikeli) bir âmil olagelmişlerdir. (Yakın Tarihimizde Dönmelik ve Dönmeler)
  • "Bu gibi bahislere "mezâlik-i akdâm” denir. Mezalik, mezlaka'nın cemi' hâli. Mezlaka, “kaygan yer” demektir. "Mezlaka-i akdam," ayakların kaydığı yer, mecazen, ilmî bahislerde hata yapılma ihtimali çok büyük olan, nazik, tehlikeli meseleler demektir. Kader meselesi de öyledir. Dinî, ilmî meselelerde yüzbinlerce bahis vardır. Âlimler bunların hepsinde ittifak ederler, beraberdirler. Fakat birkaçı önemli, çoğu teferruata dair birkaç yüz mesele de vardır ki, onlarda anlaşamazlar. Bunlara dair hepsinin kendisine göre haklı delilleri vardır." (Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 2)
  • "İhtilaf-ı metali" sebebiyle küre üzerine ezansız zaman yoktur" ~√~ (Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 1)
  • Ya Resulallah! Senin gelip geçtiğin yolların tozunu, gözlerime sürme diye çektim. O mübarek yolların tozuyla sürmelenen gözlerimi Batı dünyasının yaldızlı dalaleti, gafleti boyayamadı, kamaştıramadı. Batının ilmini aldım, tekniğini aldım, fakat ruhunu almadım. Çünkü ruhu yoktu... Ruh, mana, aşk, vecd, senin yolunda senin dinindedir. Ne bahtiyardır o gönül ki, sana bir aşkla baglıdır. O aşkla yanar ve o aşkla yaşar. (Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 3)
  • "Esasen ben heyecanla yazı yazamam. Her söz, her yerde ve her zamanda söylenmez. Düşüne düşüne yazmak lâzımdır. Müsvedde yaparım, üzerinde çalışırım... Yani her gün yazmam mümkün değildir. (Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 4)
  • Ne hicrandır ki: En şevketli bir mâzî serâb olsun; O kudretler, o satvetler harâb olsun, türâb olsun! (Mehmed Akif Ersoy)
  • "Sürahi kırılırsa kadeh ortada kalmaz; ey saki, baş gitse ayak payidar olmaz" (Barbaros Hayreddin Paşanın Hatıraları - 2.Cilt)
  • "Tarihte bu kadar zulme, bu kadar hıyanete uğramış bir hanedan daha var mıdır? (Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 2)
  • "Sürahi kırılırsa kadeh ortada kalmaz; ey saki, baş gitse ayak payidar olmaz" (Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları)
  • Selam veren kimse şunu demiş olur: Kardeşim emin ol, benden sana zarar gelmez... ~√~ (Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 1)
  • Fakir bazı şeylerden mahrumdur, cimri her şeyden. (Müslüman Aile)
  • İşte bu sefil dünyada o bahtiyarlardan olmak emeliyle sürünmedeyiz. (Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 5)

Yorum Yaz