diorex
life

M. Fatih Andı kimdir? M. Fatih Andı kitapları ve sözleri

Türk Akademisyen, Yazar M. Fatih Andı hayatı araştırılıyor. Peki M. Fatih Andı kimdir? M. Fatih Andı aslen nerelidir? M. Fatih Andı ne zaman, nerede doğdu? M. Fatih Andı hayatta mı? İşte M. Fatih Andı hayatı...

  • 16.05.2022 18:00
M. Fatih Andı kimdir? M. Fatih Andı kitapları ve sözleri
Türk Akademisyen, Yazar M. Fatih Andı edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında M. Fatih Andı hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. M. Fatih Andı hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte M. Fatih Andı hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: Prof. Dr. M. Fatih Andı, Muhammed Fatih Andı

Doğum Tarihi: 1962

Doğum Yeri: Adana, Türkiye

M. Fatih Andı kimdir?

1962 yılında Adana'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Adana'da, yüksek öğrenimini İÜ Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde yaptı. Mezun olduğu 1985 yılında, bu bölümün Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı'na Araştırma Görevlisi olarak girdi. "Servet-i Fünûn'a Kadar Yeni Türk Şiirinde Şekil Değişmeleri" konulu yüksek lisans tezini 1987'de tamamladı. "Ara Nesil Şairi Mehmed Celal-Hayatı, Eserleri, Şiirleri" konulu çalışması ile 1993'te Ph. Dr. ünvanını aldı.

Aynı yıl Yardımcı Doçent oldu. Eylül 1998-Temmuz 1999 tarihleri arasında İstanbul Üniversitesi'nden izinli olarak KKTC. Doğu Akdeniz Üniversitesi'nde Yeni Türk Edebiyatı dersleri verdi. Kasım 1998'de doçent oldu. 1999'dan itibaren İÜ. Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı'nda doçent olarak görev yapmaktadır. 

M. Fatih Andı Kitapları - Eserleri

  • Roman Ve Hayat
  • Hayata Edebiyatla Bakmak
  • Şiirin Ufku
  • Güneşe Tutulan Ayna
  • Akrebi Kuyruğundan Tutmak
  • Çanakkale
  • İnce Ayar Hassas Mi’yar
  • Tarık Buğra
  • Bir Dağ Nasıl Söylerse Öyle: Cahit Zarifoğlu
  • Bir Osmanlı Bürokratının Avrupa İzlenimleri
  • Adam
  • İnsan Toplum Edebiyat
  • Ömer Seyfeddin
  • Servet-i Fünun'a Kadar Yeni Türk Şiirinde Şekil Değişmeleri
  • Edebiyat Araştırmaları 1
  • Ara Nesil Şairi Mehmed Celal
  • Kemal Tahir 100 Yaşında

M. Fatih Andı Alıntıları - Sözleri

  • Bizde romanın olmayışını; bizim edebiyat geleneğimizin edebi türlerinin ekseninde, insanı trajik boyutuyla yakalayıp yakalamadığı, daha doğrusu insanı 'trajik bir varlık' olarak görüp görmediği sorusunda aramak gerekmektedir. (Roman Ve Hayat)
  • Şiirin ilk mısraından itibaren Mehmet Akif'in söyleminde hep cahiliye zamanlarını bugünle bir kıyaslama düşüncesi vardır ilk mısra şöyledir: "On dört asır evvel, yine böyle geceydi." Bu mısradaki gecenin geceliği günün muayyen bir zaman dilimi olmasının ötesinde zamanın olumsuz şartlarını bünyesinde taşıması dolayısıyladır. Bu gece yalnızca kozmik zamanın bir kesiti değil sosyal zamanında bir tezahürüdür. Nitekim devam eden mısralarda biz bunu daha belirgin olarak anlamaktayız. Cahiliye seneleri ile yaşanan zaman arasında gidiş gelişler daha da önemlisi bu iki zamana birbirleriyle mukayesesi "yine bir böyle geceydi" ibaresinin yanısıra mesela "Bir kerre de ma'mure-i dünya,o zamanlar Buhranlar içindeydi, bugünden de beterdi." "Salgındı, bugün Şark'ı yıkan tefrika derdi." gibi mısralarda şairin yaklaşımını ve bakış açısını daha da belirginleştirir. "Bir Gece"nin üzerinde yürüdüğü zaman kipi "geçmiş zaman"dır.Bugünden geçmişin gözlemi yahut geçmişin bugüne aktarımı... Ancak şiirin sonuna gelindiğinde şairin ifadesi "geniş zamana" yönelir ve son mısralar bugün açısından kesin hüküm amacı yüklenen bildirme ekleri ile nihayet bulur . Dünya neye sahipse O'nun vergisidir hep. Medyun O'na cem'iyyeti ,medyun O'na ferdi. Medyundur o ma'suma bütün bir beşeriyet. Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile hasret!" (Şiirin Ufku)
  • Hayata edebiyatla bakmak, hayatı çoğaltmaktır, büyümektir, zenginleştirmektir. (Hayata Edebiyatla Bakmak)
  • "şiirin evi kalptir ve kalple yazılmalıdır." (Bir Dağ Nasıl Söylerse Öyle: Cahit Zarifoğlu)
  • Her roman, farklı gözlerle görülen hayatın, farklı kalemlerden yeniden yorumlanışı demektir. Her romancı, kaçınılmaz olarak, kendi idrak edebildiği, farkına varabildiği ve kuşatabildiği hayatı eserine taşıyabilir. Hayatın bu şekilde "hayatlar"a dönüşmesi, okuyucunun hayatında da okunarak edinilen "hayatlar"ın zenginliğinin, birikiminin ve deneyimlerinin mevcut hale gelmesi manasını taşır. Bu değişmedir, başkalaşmadır. (Roman Ve Hayat)
  • Affedin beni, daldığım oluyorsa eğer, Neyleyim gönlümce değil bu olup bitenler. (Güneşe Tutulan Ayna)
  • Tarzım böyle. Zor anlaşılırlık bu şiirlerin kendisinde olmalı. Acaba zor anlaşılır şiirler mi var, yoksa zor anlayan şiir okuyucuları mı? (Bir Dağ Nasıl Söylerse Öyle: Cahit Zarifoğlu)
  • Zirvesine göz koyduğum dağlara bak Koşup takıldığım çitlere bak (Bir Dağ Nasıl Söylerse Öyle: Cahit Zarifoğlu)
  • "Bu şehrin göğü yok ki gece bakıp ağlayayım Ne içimde göl yeri Ne onu dolduracak gözyaşım var. Öyle fakirim ki Beni kapına al." Fakîr/ Fatma Şengil Süzer (Şiirin Ufku)
  • Roman, kötü yaşanmış hayatların destanıdır. (Roman Ve Hayat)
  • "Şu tekbir getiren mağara, Örümceklerin değil; Peygamberlerindir, meleklerindir... Örümcek ne havada, Ne suda, ne yerdeydi... Hakk'ı göremeyen Gözlerdeydi!" (Şiirin Ufku)
  • Bir varmış Bir yokmuş Kararmış Ve kokmuş Dünyamız. Rüyamız Kapkara. Manzara : (Güneşe Tutulan Ayna)
  • "Lambanın hüküm sürdüğü yerde, anılar hüküm sürer." Lamba bize "mahrem mekanların poetikası" nı öğretir. (İnce Ayar Hassas Mi’yar)
  • XX. yüzyıl başlarındaki aktüel şartların bütün bir İslâm coğrafyasını etkisinde bırakan olumsuzluğu Âkif'in bakış ve anışının sürekli arka planını teşkil eder. Hissedersiniz ki, şair Müslümanlar'ın yaşadığı bu kötü zamanlardan bîzârdır, bunalmıştır ve her bir fırsatta bunun dışına çıkabilmek, kurtulabilmek için çare aramaktadır. Bunu Peygamber'e yönelişinde de, günün içinden O'na seslenişinde de doğrudan ifadeler veya imalarla okursunuz. Aranan bu çare, sosyal bir çaredir. Şahsî bir söylem bu şiirlerde ifade bulmaz. Yani şairin kendisi için bir şefaat talebi yerine, ümmetin kurtuluş ümidi daha ağır basar. (Şiirin Ufku)
  • Fosil-metin, kendisini inşa eden ve dönüp kendisinin de inşa ettiği "epistem"den yahut " doxa"lardan tecrit edilmiş metinlerdir. (İnce Ayar Hassas Mi’yar)
  • Müdürlük ve öğretmenlik emirler yağdırılan bir makam değildir. Örnek olunacak, rehber olunacak bir görevdir. (Adam)
  • Sen dağ gibi kurul, ben zerre bir yer tutayım. (Bir Dağ Nasıl Söylerse Öyle: Cahit Zarifoğlu)
  • "Evet hiç şüphe yok! Hayat romanları değil, romanlar hayatı yapıyor" (Roman Ve Hayat)
  • Her roman, farklı gözlerle görülen hayatın, farklı kalemlerle yeniden yorumlanışı demektir. Her romancı, kaçınılmaz olarak kendi idrak edebildiği, farkına varabildiği ve kuşatabildiği hayatı eserine taşıyabilir. (Roman Ve Hayat)
  • Okumak, haberli olmak demektir. (Roman Ve Hayat)

Yorum Yaz