Muhsin Kızılkaya kimdir? Muhsin Kızılkaya kitapları ve sözleri
Yazar, Gazeteci, Çevirmen Muhsin Kızılkaya hayatı araştırılıyor. Peki Muhsin Kızılkaya kimdir? Muhsin Kızılkaya aslen nerelidir? Muhsin Kızılkaya ne zaman, nerede doğdu? Muhsin Kızılkaya hayatta mı? İşte Muhsin Kızılkaya hayatı...

Doğum Tarihi: 1963
Doğum Yeri: Çukurca, Hakkari
Muhsin Kızılkaya kimdir?
Nüfus kütüğü kayıtlarına göre 1966 yılında Hakkâri’nin Çukurca ilçesinin Cevizli köyünde doğdu. İlk, orta ve liseyi Hakkâri’de okudu. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden 1987 yılında mezun oldu. Aynı yıl Güneş Gazetesi’nde çalışmaya başladı. 1987-93 tarihleri arasında sırasıyla Güneş, Özgür Gündem, Hürriyet ve Aydınlık gazetelerinde çalıştı. 1993 yılında aktif gazeteciliği bırakarak bir reklam ajansında metin yazarlığı ve Beşiktaş Kültür Merkezi’nde senaryo danışmanlığı yaptı. Akil İnsanlar Heyeti'nin Akdeniz grubunda görev aldı.
7 Haziran 2015 genel seçimlerinde Mersin 3. sıradan AK Parti'den 25. dönem milletvekili seçildi. 1 Kasım 2015 Türkiye genel seçimlerinde AK Parti tarafından aday gösterilmeyen Kızılkaya gazeteciliğe geri döndü. AK Parti'li olmasında Murat Belge, Ahmet İnsel ve Ömer Laçiner'in Birikim dergisindeki yazılarının etkili olduğunu söyledi.
Ocak 2016 tarihi itibarıyla Başbakan başdanışmanı olan Kızılkaya, 2014 yılından beri Habertürk gazetesinde yazarlık yapmaktadır.
Muhsin Kızılkaya Kitapları - Eserleri
- Yılmaz
- Sen U Ben
- Açlığın Sofrasında
- Eski Zaman Eşkiyaları
- Biraz Daha Işık
- Bir Dil Niye Kanar?
- Kayıp Diwan
- Bende Mahfuz Fotoğraflar
- Gölgeler Çabuk Ölür
- Barışa Katlanmak
- Sürgün, Göç ve Ölüm
- İyi Hal Kağıdı
Muhsin Kızılkaya Alıntıları - Sözleri
- Oysa asıl bilinçlenmeleri gereken bir büyük kesim vardı ve onlar da ne yazık ki okuma yazma bilmeyenlerdi. Oy deposuydu onlar, siyasi iktidarlara güç kuvvet veren asıl onlardı. Ve ne yazık ki onlar bu güçlerinin farkında değillerdi, öğretmenler gelip onları da bilinçlendirecekti. (Gölgeler Çabuk Ölür)
- Yazı büyülü bir faaliyettir doğuda. Hastaları iyileştirmede, aşıkları kavuşturmada başvurulur yazıya. Yazı, çok çok muska olur asılır bir meczubun boynuna, gizlice girer aşktan mustarip bir sevdalının koynuna. Peki ya müzik? Müzik öyle mi? Müzik, hayatın her yerindedir. Düğündedir, bayramdadır, şenliktedir. Taziyede ağıttır, mevlitte kasidedir müzik. Müzik her zaman her yerdedir, bir dengbej'in dilindedir, bir aşığın sazındadır, bir miktirb'ın zurnasındadır, bir arabanın ritmindedir, bir pik'in ucundadır, çoğu zaman radyodur, baş köşededir. (Gölgeler Çabuk Ölür)
- Hem otuz yıldan beri süren savaşta bölünmemiş memleket barış masasında mı bölünecek? Aslında bu soru derin bir travmayı işaret eder. Toplumun bilinçaltında bu sorunun başka bir cevabı var aslında. Türkler tarih boyunca ne kaybetmişlerse savaş meydanlarında değil barış masalarında kaybetmişlerdir. (Barışa Katlanmak)
- "Korkma oğlum. Büyüyorsun. Rüyanda uçuyorsan eğer her geçen gün biraz daha büyüyorsun". (Açlığın Sofrasında)
- Biz yıllardan beri anlatıyoruz zaten. Gök kubbenin altında neredeyse anlatamadığımız hiç bir şey kalmadı... Artık konuşmayanlar konuşsun. (Barışa Katlanmak)
- “Ben hep kışı sevdim Ben hep kışın sevdim beni sevmeyenleri.” (Yılmaz)
- Insan aç kalmaya görsün, inançlarını bile yer. Knut Hansun (Gölgeler Çabuk Ölür)
- İyi yemek yapamayan iyi roman yazamaz! (Açlığın Sofrasında)
- Çalışmalarımız sırasında bin bir hakaret, bin bir küfür işittik. Kendi namına hepsi kabulümdür. Bu süreç nedeniyle, uzun bir süreden beri tek bir genç insanımızın kanı dökülmüyorsa, varsın bize hakaret etsinler. Ucunda ölüm yok ya! Evet, hiçbirşeyin ucunda ölüm olmasın artık. (Barışa Katlanmak)
- Sanki dünyanın bütün maviliğini getirip buranın göklerine hapsetmişler. (Yılmaz)
- Bu toprak kabul etmiyor seni (Bende Mahfuz Fotoğraflar)
- "...bir de o feodal gurur var ya, o gurur sana vermedikleri birinin arkasından aleni ağlamanı, türkü yakmanı, şiir dizmeni, destan söylemeni,ağıt yakmanı yasaklamış." (Kayıp Diwan)
- Herkes kekliğe düşman, keklikte kendine... Avcılar ,en güzel kekliğe "rubat" demişler. Sağ yakaladıkları "rubatı" kafeslere kapatırlar avcılar, akşam üzeri su başına inecek keklik sürüsünün yoluna tuzak kurarlar.Tuzak yakınlarına kafes içindeki "rubatı" bırakırlar."Rubat" ötmeden duramaz,öter durur,ordusunu savaşa çağırır. Rubat'ın ötüşünü duyan keklikler sese giderler, çağrıya karşılık verirler.Ve gelip kendi ayaklarıyla tuzağa düşerler. (Eski Zaman Eşkiyaları)
- ERİKLİ KAVURMA (4 kişilik) Malzeme 1 kg kuşbaşı doğranmış kuzu eti (kol her zaman en lezzetlidir) 30 adet kuru erik 1 büyük soğan Bir kaşık nar ekşisi Maydanoz, dereotu Yapılışı: Soğanları yağda kavurun. Etleri içine koyup yüksek ateşte bir süre kavurun. Hızlı kavurun ki etler suyunu salmasın. Sonra üstüne biraz su koyup kısık ateşte pişmeye bırakın. Etler iyice yumuşayınca, ayrı bir kapta sıcak suya yatırdığınız erikleri katın. Tuz ekledikten sonra bir süre beraber pişirin. Pişince bir kaba dökün. Üstüne nar ekşisini gezdirin. Doğradığınız maydanoz ve dereotlu yeşillik karışımını da üstüne serpip sofraya götürün. (Açlığın Sofrasında)
- Cumhuriyet döneminde Türkiye'de ilk Kürtçe metinleri yazan adamdır Musa Anter. (Gölgeler Çabuk Ölür)
- Masallar bitince hayatın gerçeği başlar. (Gölgeler Çabuk Ölür)
- Silah sonuç değil araçtır, sorun doğurur, sonucu da ağır olur, şimdi onun bedelini ödüyoruz. (Barışa Katlanmak)
- Kendi rızamla okumaya Türkçe öğrenmeye gelmiştim buraya .Buradakiler ise rızamı hiçe sayarak zorla öğreteceklerdi Türkçeyi bana . (Bir Dil Niye Kanar?)
- Niye yasaktı benim dilimden ne istiyorlardı neden zararlı kelimeler çıkıyordu ağzımdan Allah neden bu dili vermişti bana ? Nasıl bir suç işlemiştimde ,Allah bana yasak bir dil vermişti büyüklerim bile bile neden bu yasak dili öğretmişlerdi bana . (Bir Dil Niye Kanar?)
- Yaşadıkları şeyin bir yanılsama olduğunu çok zaman geçmeden anladılar. (Gölgeler Çabuk Ölür)