Nalan Mahsereci kimdir? Nalan Mahsereci kitapları ve sözleri
Bilim ve Gelecek Dergisi Yazıişleri Müdürü Nalan Mahsereci hayatı araştırılıyor. Peki Nalan Mahsereci kimdir? Nalan Mahsereci aslen nerelidir? Nalan Mahsereci ne zaman, nerede doğdu? Nalan Mahsereci hayatta mı? İşte Nalan Mahsereci hayatı...

Bilim ve Gelecek Dergisi Yazıişleri Müdürü Nalan Mahsereci edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Nalan Mahsereci hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Nalan Mahsereci hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Nalan Mahsereci hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...
Doğum Tarihi:
Doğum Yeri:
Nalan Mahsereci kimdir?
Nalan Mahsereci Kitapları - Eserleri
- Harun Yahya Safsatası ve Evrim Gerçeği
- Hayal Hızı Çetesi İnsanın Atasını Arıyor
Nalan Mahsereci Alıntıları - Sözleri
- doğal seçilim eşitsiz olasılıklarla ilgilidir, bu nedenle rastlantısal bir süreç değildir. (Harun Yahya Safsatası ve Evrim Gerçeği)
- Harun Yahya'nın insanlık tarihine ilişkin çok önemli bulgularından biri, Hz. Nuh'un inşa ettiği geminin buharlı gemi olduğunu tespit etmesidir. Şimdiye kadar bildiğimiz, ilk buharlı geminin 22 Ağustos 1787'de Amerikalı mucit John Fitch tarafından Delaware Nehri'ne indirildiği; 1807'deyse yine Amerikalı bir mucit Robert Fulton tarafından buharlı geminin ilk kez ticari olarak işletildiğidir. Bu büyük keşifle birlikte Harun Yahya, insanoğlunun buharlı gemilere binlerce yıldır sahip olduğunu göstermiş oluyor! Yahya'nın bu konuda son derece sağlam kanıtları vardır. Kendisinden okuyalım: Kuran'da yer alan bilgiden Hz. Nuh'un inşa ettiği geminin buharlı bir gemi olduğu anlaşılmaktadır. Bu bilgiye, ayette yer alan 'tandır feveran ettiği zaman' ifadesiyle dikkat çekilmektedir. 'Sonunda emrimiz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman, dedik ki: Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona yükle...' (Hud Suresi, 40). Tandır hala çeşitli bölgelerde kullanılan bir tür ocaktır. Feveran etmek, fışkırmak ve kaynamak anlamındadır. Hz. Nuh'un gemisinin, tandırın feveran etmesiyle yani ocağın (kazanın) kaynamasıyla hareket etmeye hazır hale geldiği anlaşılmaktadır. (Cilt 2, s.529) (Harun Yahya Safsatası ve Evrim Gerçeği)
- Yaratılış Atlasları incelendiğinde Harun Yahya'nın felsefe, matematik, tarih, ilahiyat gibi alanların; fizik, kimya, astronomi, biyoloji, jeoloji gibi temel doğa bilimlerinin; sosyoloji, antropoloji, arkeoloji, filoloji gibi toplum ve insan bilimlerinin; tıp, genetik ve mühendislik gibi uygulamalı bilimlerin ve bütün bu bilim dallarının altdallarının, ayrıntılı konularında tartışma ve yorum yapabilecek kadar uzmanı olduğu anlaşılıyor. Dünya bugüne kadar bu çapta bir "âlim" görmedi! Harun Yahya her şeyin uzmanıdır. (Harun Yahya Safsatası ve Evrim Gerçeği)
- D. H. Patent şöyle açıklıyor; "Bugün yaşayan birçok hayvanın yaşamı, deniz ile kara arasında bir geçiş yaşıyormuş gibi gözükmekte. Bu organizmalar belirli ve sınırlı bir süre için her iki ortamda da sağ kalabiliyorlar. Fakat gelecekte onları neyin beklediğini söyleyemeyiz. Karadaki bir yaşam için 'yola çıkmış' olup olmadıklarını söyleyemeyiz. Gerçekten de sudaki bir varoluştan evrimleşmemiş olmaları olasılığı da var. Bir tür başka bir türün işgal ettiği bir nişi, eğer kendisi bir şekilde o nişe daha iyi uyum sağlamamışsa, alamaz. Şu anki mevcut kara hayvanları, milyonlarca yıldır evrimleştiklerine göre, kara hayatına olabilecek en iyi uyumu sağlamış durumdadırlar; yeni gelen ve aralarına girmek isteyen bir başka türün onları yerinden etmesi pek mümkün gözükmemektedir." (Harun Yahya Safsatası ve Evrim Gerçeği)
- Hz. Nuh buharlı gemiyle dolaşır da, Hz. Süleyman uçakla gezmez mi?! Harun Yahya'nın teknoloji tarihine ilişkin bir diğer büyük keşfi de budur: Hz. Süleyman döneminde de, bu kutlu peygamber vesilesiyle bilim, sanat ve teknolojide çok önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Örneğin Kuran'da Hz. Süleyman döneminde uçak gibi hızlı ulaşım araçlarının kullanıldığına işaret edilmektedir: 'Süleyman için de, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan rüzgara (boyun eğdirdik)...' (Sebe Suresi, 12) Bu ayet-i kerimede ulaşılması oldukça uzak olan mesafelere, Hz. Süleyman döneminde kısa sürede ulaşılabildiğine dikkat çekilmektedir. Bu, günümüzdeki uçak teknolojisine benzer bir teknoloji kullanılan, rüzgarla hareket eden vasıtalara işaret etmektedir. (Cilt 2, s.529) (Harun Yahya Safsatası ve Evrim Gerçeği)
- RNA ve DNA arasındaki fark, sadece bir oksijen atomundan ibarettir. RNA molekülündeki fazladan oksijen atomu, RNA'nın su ile olan etkileşimini artırır ve böylece yapısı daha kolay bozulur. Genelde kabul gören kanı, DNA'nın RNA'dan evrimleştiği ve daha kararlı bir yapısı olduğu için kısa zamanda dünyadaki baskın genetik bilgi deposuna dönüştüğüdür. Yani RNA genomlarından, DNA genomlarına bir geçiş gerçekleşmiştir. Günümüzde hâlâ RNA bazlı genoma sahip canlıların bulunması bu görüşü desteklemektedir. (Harun Yahya Safsatası ve Evrim Gerçeği)
- Öncelikle şunu belirtelim, inanç ve bilim dünyasını birbirinden ayırmak gerekli. İnanç sistemleri kitabın yazdığını sorgulama yetkisini kişilere vermez, olduğu gibi inanmak zorundasınız. Bilim dünyasıysa, her zaman somut verilerden yola çıkar, sorgulamaya dayalıdır, inanç dünyasından da soyutlanmış bir dünyadır. (Harun Yahya Safsatası ve Evrim Gerçeği)
- Din tüccarları, inanç sömürücüleri kapımızın eşiğinde bekliyor. Evimizi korumamız gerek. (Harun Yahya Safsatası ve Evrim Gerçeği)
- İnsan varolduğu günden bu yana yüksek bir kültüre sahip değildir. Arkeoloji bize insanoğlunun kültürel olarak da evrimleştiğini belgeleriyle göstermektedir. Eski insanların yaptıklarına, "Aman ne güzel şeyler yapmışlar" derken, onu kendi tarihsel dönemi içinde değerlendirmek gerektiğini unutmamalıyız. Bugün de kültürel evrim süreci içinde yaşamaktayız, örneğin insan her zaman uçmak istemiştir, bu konuda mitolojiler vardır; ama uçmaya, ilk uçağı yapmaya, çok kısa bir süre önce başlamıştır. Uçak teknolojisini de giderek geliştirmiştir. Evrenin yaşına baktığınız zaman dünyanın yaşının hiçbir şey olmadığını görüyoruz, hele insanın yaşı hiçbir şey değildir. (Harun Yahya Safsatası ve Evrim Gerçeği)
- Bilim ile din her zaman farklı mantıklara dayanagelmişlerdir. Din imana, bilim (başta kendinden olmak üzere her şeyden) kuşkuya dayanır. İmanın nesnesini kanıtlamaya, kendini izaha gereksinimi yoktur; bir süreçten çok bir "hâl"dir o. Çoğunluk kendi içerisine kapalı, bütünleşmiş, tutunumlu bir yetkinlik tasarımı. İnsanlara huzur verebilir; motive edebilir; ahlaksal bir model oluşturabilir vs. ama kendini asla sorgulatmaz. Bilim ise ancak kendini çürüterek gelişebilen bir süreçtir. (Bu nedenle bilim tarihinde paradigma değişikliklerine sıkça tanık oluruz.) Aklın ürünü olduğunun bilincinde olduğu için "kutsalları, "dokunulmazlık"ları yoktur. Son kertesine dek profan'dır. Dolayısıyla din ile bilim birbirlerinin dillerini (ya da mantıklarını) kullanmaya kalkıştığında, kendilerine zarar vermekten başka bir şey yapamazlar. Bir başka deyişle, evrenin bir üstün akıl / varlık tarafından yaratılmış olduğuna, insanların görevlerinin de sonsuza dek ona hizmet olduğuna, vb. inanabilirsiniz; bu nihayetinde doğanın erekselleştirilmesinin / insanileştirilmesinin, bir başka deyişle, insana özgü unsurların (akıl, yaratıcılık vb.) doğaya yansıtılmasının bir örneğidir. Ama bütün bunları bilimsel (diyelim ki matematik, ampirik, mantıksal ya da herhangi bir yoldan) "kanıtlamaya" kalkışmak, imanınıza ilişkin kuşkularınızı açığa çıkartır yalnızca... (Harun Yahya Safsatası ve Evrim Gerçeği)