Nihat Behram kimdir? Nihat Behram kitapları ve sözleri
Türk Gazeteci, Şair ve Yazar Nihat Behram hayatı araştırılıyor. Peki Nihat Behram kimdir? Nihat Behram aslen nerelidir? Nihat Behram ne zaman, nerede doğdu? Nihat Behram hayatta mı? İşte Nihat Behram hayatı...

Doğum Tarihi: 18 Kasım 1946
Doğum Yeri: Kars
Nihat Behram kimdir?
Nihat Behram (d. 18 Kasım 1946 Kars), Türk gazeteci, şair ve yazar. Asıl adı Mustafa Nihat Behramoğlu'dur.
Gazetecilik Yüksek Okulu'nu bitirdi. İlk şiiri 1967'de yayımlandı. 1975'te ağabeyi Ataol Behramoğlu ile birlikte Militan dergisini ve 1979'da Yılmaz Güney ile birlikte Halkın Dostları dergisini çıkardı. 1972'de çıkardığı ilk şiir kitabı olan Hayatımız Üstüne Şiirler kitabı yasaklandı ve yazdıklarından ötürü 12 Mart Dönemi'nde iki yıl askeri cezaevinde tutuklu olarak yattı.
Cezaevinden çıktından sonra bir süre gazetecilikle uğraştı. Vatan gazetesinde ele aldığı Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın yaşamlarını ve mücadelelerini anlatan yazı dizisi, çok ilgi görünce Darağacında Üç Fidan adıyla kitaplaştırıldı. Bu yazı dizisi ve şiirleri öne sürülerek sivil mahkemelerde ve sıkıyönetim mahkemelerinde hakkında birçok dava açıldı. 12 Eylül Dönemi'nde Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığından çıkarıldı. 1996 yılında Türkiye'ye döndü. Bugüne değin 12 şiir kitabı yayımlandı. Şiirlerinde doğanın yeri ve sözcük dağarcığının zenginliği dikkat çekicidir.
Toplumcu Gerçekçi Şiir ilkelerine yöneldi, şiirini yeni biçim ve tema arayışlarıyla besledi. Çevirileriyle de dikkat çekti. Edebiyat ve kültür üzerine yazdıkları, antoloji ve diğer çalışmalarıyla kuşağın önde gelen yazarları arasına girdi.
Entelektüel dergisinde 2000 yılında çıkan "Özlemin Kadar" adlı şiiri özellikle beğeni toplamıştır. sol.org.tr haber sitesinde her iki haftada bir çarşamba günleri yazıları yayınlanmaktadır. Türkiye Komünist Partisinin 9. kongresinde kürsüden okuduğu "ayaklanma çağrısı" adlı şiiri büyük beğeni toplamıştır. Son olarak 15 Mart 2009 günü, yine TKP'nin düzenlediği "Ya Osmanlıya dönüş, Ya Sosyalist Cumhuriyet" mitinginde şiirlerini kürsüden seslendirmiştir.
Nihat Behram Kitapları - Eserleri
- Darağacında Üç Fidan
- Ser Verip Sır Vermeyen Bir Yiğit
- Yılmaz Güney'le Yasaklı Yılları
- Kız Ali
- Gurbet
- Miras
- Özlemin Dili Olsa
- Çıkmak İçin Bu Karanlıktan
- İbrahim Kaypakkaya
- Hayatın Şarkısı
- İntikam Alır Gibi
- Dörtlükler
- Hayatımız Üstüne Şiirler
- Tanımlar
- Yalın Yürek
- Ayrılık da Yakışıklıdır
- Ateşi Solumak
- Cenk Çeşitlemesi
- Gözyaşının Çağrısı
- Kundak
- Hey, Çocuk
- Bahar Karşılaması
- Dövüşe Dövüşe Yürünecek
- Yine de Gülümseyerek
- Acının ve Umudun Rengi
- Göğsü Kınalı Serçe / Şiirlerle Halk Masalları
- Mucizeye Tanım
- Fırtınayla, Borayla Denenmiş Arkadaşlıklar
- Sol Kendini Anlatıyor
- Bir Komünistin Biyografisi
- Savrulmuş Bir Ömrün Günlerinden
- Tutanak
- Maviyengeç Ağıdı
- Hayatı Tutuşturan Acılar
- Hayatın Tanıklığında İşkencede Ölümün Güncesi
- Tekzip
- Kında Duran Onur Paslanır
Nihat Behram Alıntıları - Sözleri
- ''Kimi zaman denizlerin dalgaları saydın kendini çınladı dağa taşa vura vura bağrının nakışları, kimi zaman kayalardan seni kum kum koparan aynı denizin dalgalarıydı; yanıldın, ah, yanıldın, yazık ki gecikmiş bir şiir bile ancak kendinin sessizliğidir, öyleyse nedir anlamı hayatımızın?'' (Savrulmuş Bir Ömrün Günlerinden)
- Hem işçi sınıfı devrimcisiyiz diyeceğiz hem de onun için hiçbir eyleminde bulunmayacağız. (Sol Kendini Anlatıyor)
- Bir yanım Şahin hızı, Bir yanım yara izi... (Ateşi Solumak)
- Gezen gezsin hayatın düşmanlarıyla kol kola utanmadan, başımı halkımın omuzbaşında taşımayı onurum sayarım ben; zulmün, zorbalığın, sömürünün olduğu her yerde, her an anarım Attila Jozsef'i, Jose Marti'yi, Mayakovski'yi, yeniden yeniden bilenir öfkem; mutluluk duyarım, eğer yüreğimle, sesimle Nazım'a, Neruda'ya, Fikret'e kardeş olabilirsem... (Tanımlar)
- Yaşamdaki bir bebeğin bakıma nasıl ihtiyacı varsa, içimdeki ölüm yavrusu da öylesine bana muhtaçtı. (Kız Ali)
- İşçi sınıfı,mücadelesini ancak bilinçli ve örgütlü olarak verebilir. (Sol Kendini Anlatıyor)
- Oysa yakınmadan yaşama gücü, el bebek gül bebek bir geçmişten değil, dağlardan yüksek, denizlerden derin acıların mirasıydı (Miras)
- Üç gündür yağmur yağıyor üç gündür aynı şarkıyı dinliyorum bugün bilmem ki bu şehrin hayatımdan yolduğu kaçıncı gün? Buna da alışılır alışamadığım tek şey kendi yüreğim (Ayrılık da Yakışıklıdır)
- ürkütülmüş, sarılmış, acıyla sınanmışız... ateş almış taş altında kalmışız, gün olur hesabını sorarız elbet. (Tanımlar)
- ...yoksul da olsalar, onurlu insanlar doldursun sokakları, aşkın da ayrılığın da içten yankılanan sahici şarkıları duyulsun... ... (1999) (Kundak)
- Her şey ve herkes kendi tarihinin sayfalarında tozlanıyordu... (Gurbet)
- “Dalın dudağı diye öptüğüm gül yaralamış ağzımı - geçer, muhabbet yarasıdır. “ (Cenk Çeşitlemesi)
- -Mahkemeye itimadınız var mı? Cemil oğlu, 1947 doğumlu, Erzurum Ilica Mahallesi, Öznü köyü nüfusunda kayıtlı, Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi Deniz Gezmiş: -Mahkemeye asla güvenim yoktur. Mahkeme diye böyle bir yerde bulunmaktan utanç duyuyorum. (Darağacında Üç Fidan)
- Ah, gidiyor işte gidiyor göz göre göre birer rüzgâr uğultusu bırakarak yanan ateşe (Dövüşe Dövüşe Yürünecek)
- Eğer ülke sorunları üzerinde düşünmek yerine hazır reçeteleri devralmak ile devrim olsaydı herhalde dünyanın siyasi coğrafyası çok farklı olurdu. (Sol Kendini Anlatıyor)
- ...bu gerçek; ve hiç karamsar olmadım hayatın karşısında ama günlerdir izine de varamadım o şiirin yorgunluk dayandı kaburgalarıma... ... (Fırtınayla, Borayla Denenmiş Arkadaşlıklar)
- "Ah ki, şu yoksu halk nasıl böyle habersiz Yalanla talanla sarıldığından, Kapandaki ceylanın bile haberi var Zorlanan zincirin kırıldığından" (Dörtlükler)
- Yüzün pırıl pırıl doğuyorken ayışığında Öyle meydan okuyan hali var ki gözlerinin Sanki yeryüzünün Uçsuz bucaksız düzlükleri Kasıp kavruluyor verimli bir poyrazla... (Ateşi Solumak)
- İnsan ancak İnsana yaraşır yaşadıkça insan (Miras)
- Anılar içinde yaşamak sadece bize özgü bir şey herhalde! (Gurbet)
Editör: Nasrettin Güneş