Nur İçözü kimdir? Nur İçözü kitapları ve sözleri
Türk Yazar Nur İçözü hayatı araştırılıyor. Peki Nur İçözü kimdir? Nur İçözü aslen nerelidir? Nur İçözü ne zaman, nerede doğdu? Nur İçözü hayatta mı? İşte Nur İçözü hayatı...

Doğum Tarihi: 1948
Doğum Yeri: İstanbul, Türkiye
Nur İçözü kimdir?
1948 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitiminin ardından 1967 yılında o günlerin en önemli yayın grubu olan Hayat Yayınları yazı işleri ailesine katıldı. 1971 yılında Hayat Yayınları’nın arasında yer alan çocuklara yönelik Doğan Kardeş Dergisi’ni yönetmeye başladı. Daha sonra Tay Yayınları’nda Walt Disney yayın grubuna ait dergilerin yayın yönetmenliğini yaptı. Tercüman Gazetesi yazı ailesine yazı işleri müdürü olarak katıldı. O yıllarda haftalık 100 bin satışıyla rekor kıran Tercüman Çocuk Dergisi’nin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Tercüman ve aynı aileye bağlı Bulvar gazetesine kadın ve sağlık konulu sayfalar hazırladı. Aynı gazeteden emekliye ayrıldıktan sonra meslek yaşamına Milliyet Gazetesi dergi grubunda devam etti. Milliyet Kardeş Dergisi’nin yayın danışmanlığını yaptı. Milliyet ve Radikal gazetelerinde sanat yazıları yazdı. Fenomen ve Burç 2000 dergilerinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Aynı yayın grubunda yer alan çeşitli dergilerde sanat sayfaları hazırladı, yayın danışmanlığında bulundu. Radikal Gazetesi Kitap Eki’nde çocuk ve gençlik kitapları eleştirileri yaptı..
1997 yılında iki kitaptan oluşan Kar Masalları ile gençlik ve çocuk yazını dünyasına kendi kitaplarıyla katıldı. Çocuk Edebiyatı Mizah Öyküleri 2000 yarışmasında “ Bu Gün Ne Cadılık Yaptım’ adlı kitabıyla ikincilik ödülü aldı. Evli, üç çocuğu var.
Nur İçözü Kitapları - Eserleri
- Dönemeç
- Bugün Ne Cadılık Yaptım?
- Güneşe Tırmanan Çocuk
- Reyhan
- Yüreğimin Kıyısında
- Kar Yağıyor
- Aynadaki Kız
- Lay Lay Lom
- Şipşirin Öyküler
- Zamanda Yolculuk
- Hürriyet - Bir Sevda Masalı
- Gizemli Sandığın Sakladıkları
- Bana Dikkatle Bakın
- Canı Sıkılan Deniz Feneri
- Bir Bayram Sabahı
- Umut Ekenler
- Kar Dansı
- Bahar Perisi'nin Gezisi
- Bintepe’nin Hayaleti
- Farafarafilli - 1
- Siz Olsaydınız Ne Yapardınız
- Sihirli Yosunlar
- Rüzgar Prenses
- Leylek ile Kardan Adam
- Çokbilmiş'le Alıngan
- Artık Okuyorum 10
- Artık Okuyorum 7
- Artık Okuyorum 5
- Kaçın Amazonlar Geliyor!
- Sihirli Düdük
- Sihirli Düşler Kesesi
- Cadılık Parayla Mı?
- Gökten İnen Üç Yıldız
- Uzayda Buluşalım
- Dünyanın Gözyaşları
- Gölün Dibindeki Canavar
- Dilek Mağarası
- Farafarafilli 2
- Artık Okuyorum 9
- Artık Okuyorum 6
- Artık Okuyorum 3
- Artık Okuyorum 1
- Şeytan Bunun Neresinde?
- Sen Kuş Dili Bilir Misin?
- Cemo'nun Köpeği
- Palyaçonun Papuçları
- Artık Okuyorum 8
- Artık Okuyorum 4
- Artık Okuyorum 2
- Denize Küskün
- Alev Dilli Canavar
Nur İçözü Alıntıları - Sözleri
- Hayat böyle bir şey işte. Sen istemesen de öğretiyor. Bir anda küçücük çocuğu dev bir adama dönüştürüyor. (Umut Ekenler)
- Kim bilir daha kaç geceler aynı yalnızlığı paylaştı gecenin karanlığıyla. (Dönemeç)
- Ardında kalan herkes gözünde tütüyordu . (Canı Sıkılan Deniz Feneri)
- Oysa köydeki öğretmeni hepsine, "mutlaka okuyun," demişti. " Bu ülkenin okumuş insanlara ihtiyacı var." (Reyhan)
- Zaman, her şeyin üzerini örten zifiri bir gece gibidir. Hiç unutulmaz sanılan acı tatlı anılar karanlığın içinde yitip gider. Belki de yalnızca bir süreliğine kuytu köşelere itilir. Bazen bu karanlık sonsuz sanılır. Yıllar süren bir dinginliğin ardından fırtınalı bir gecede çakan bir şimşek, kısacık bir anlığına dahi olsa zifiri karanlığın örttüklerini çırılçıplak bırakıverir. Hele ardından gelen yıldırımın alazı, en gizli köşelere saklanmış gerçekleri bile ortaya döker. Yazık ki artık her yanı isli yıkıntılar sarmıştır. Geriye kalan yalnızca uzun yıllar taşınacak derin bir acıdır. (Hürriyet - Bir Sevda Masalı)
- "Bomboş oturmak çok kötü bir şeydi...!" (Artık Okuyorum 5)
- ............... Annem de kendi çocukluğundan söz ederken hep yoklukları sıralardı. Nüfus cüzdanındaki sayfalar damgalardan görünmez olmuştu. Ekmek karnesi verildi, kömür karnesi verildi... O, 'Karneyle ekmek alırdık, karneyle basma alırdık,' dedikçe ben de çocuk aklımla, alışverişe giderken okul karnesi götürülüyor sanırdım. Aklım ermeye başladığında her bir mühürün bir başka yokluğun kanıtı olduğunu anladım. Dilerim şu ihtiyar dünyamız aynı acıları bir daha yaşamaz... (Yüreğimin Kıyısında)
- Ayna ayna duyur anama. Sana, her bakışında bana sarılmasını, tenimde öpücüğünün, elimde parmaklarının sıcaklığını özlediğimi duysun yüreğinde. Ayna ayna söz ver bana. Sana her baktığında bilsin ki kızı çok yakınında, kirpiklerinde, yanaklarında, o sıcacık bakışlarında. Kızının bakışları hep sende. Her sabah uyandığında sana bakar bakmaz kızı öpecek onu usulca. (Yüreğimin Kıyısında)
- Savaşın, savaşmanın mantığı da mazereti de yok, dedi. Yazık ki, insanoğlu aklıyla buna son veremiyor... Günümüzde bile dünyanın birçok yerinde savaşların sürdüğünü düşündükçe insanlığımdan utanıyorum. (Yüreğimin Kıyısında)
- Hangi duygu internetin sınırlı sözcükleriyle doğru olarak yansıtılabilirdi ki? (Yüreğimin Kıyısında)
- "Bu güzel manzarayı gören güneş, bir buluta kendisini örtmesi için rica etti. Biraz daha geç ısınıp,çocuklarla kardan adamın mutluluğunu elinden geldiğince uzatmaya çalıştı" (Canı Sıkılan Deniz Feneri)
- Düşleri ertelemek önemli değil, ertelediğin yaşamı yeniden yakalamayı başarmak önemli... (Yüreğimin Kıyısında)
- Kendini parçaları kaybolmuş bir puzzle gibi, işe yaramaz, eksik hissediyordu. (Dönemeç)
- insanoğlu garip varlık. Yalnızlığa ne denli vurgun olsa da bazı duyguları başkalarıyla paylaşmadan yaşayamıyor. (Yüreğimin Kıyısında)
- "Gökyüzü bu gece ne kadar da aydınlık görüyor musun?" "Sanki bizim için fener alayı düzenlemişler." (Yüreğimin Kıyısında)
- Çekingenlik aralarına duvar olup girmişti sanki. İki yabancı gibiydiler. Kopuk kopuk cümleler, kesik kesik sözcükler duygularına aktarmaya yeter miydi hiç? Sanki aylardır birbirlerini özleyen onlar değilmiş gibi. Acaba yanılıyorlar mıydı? Belki de aralarındaki duygusal bağ zamanın acımasızlığı ile yok olup gitmişti. Belki de böyle bir duygu seli hiç olmamıştı. Düşlerinin bir oyunuydu belki de. Öyleyse bu kalp çarpıntısı, bu titreme neyin nesiydi? Yan yana, sessizce yürürken, parmakları niye birbirine değmeye çalışıyordu? Elleri birbirini bulmasa da, kolları omuzları dolanmasa da bedenlerindeki ürpertinin nedeni başka nasıl açıklanabilirdi? (Dönemeç)
- En uzun yollar için bile, önce küçük bir adım atmak gerekir. (Dönemeç)
- "Hayatta başarılı olmanın en önemli yollarından biri de düzenli yaşamaktır." (Dönemeç)
- Zaman, unutmanın en iyi ilacı... (Dönemeç)
- "Hergün bir başka güneşe uyanır insan. Her gün bir başka karanlığa yumarken gözlerini. Gecesi de gündüzü de gelip bulur kişiyi, sen istemesen de.." (Hürriyet - Bir Sevda Masalı)