matesis
dedas

Orhan Alkaya kimdir? Orhan Alkaya kitapları ve sözleri

Şair / Yazar Orhan Alkaya hayatı araştırılıyor. Peki Orhan Alkaya kimdir? Orhan Alkaya aslen nerelidir? Orhan Alkaya ne zaman, nerede doğdu? Orhan Alkaya hayatta mı? İşte Orhan Alkaya hayatı...
  • 06.08.2022 16:00
Orhan Alkaya kimdir? Orhan Alkaya kitapları ve sözleri
Şair / Yazar Orhan Alkaya edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Orhan Alkaya hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Orhan Alkaya hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Orhan Alkaya hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1958

Doğum Yeri: İstanbul

Orhan Alkaya kimdir?

1958 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda okuyan Orhan Alkaya, günlük gazetelerde ve dergilerde değişik sanat disiplinleri üzerine eleştiri yazıları, siyasi makaleler, denemeler yazdı. Şehir Tiyatroları’nda oyunculuk ve yönetmenlik görevlerinde bulundu. 12 Eylül Darbesi sürecinde 1402 sayılı sıkıyönetim kanunu ile görevden alınan binlerce kamu görevlisi arasında yer aldı. Sanatçı; ansiklopedi yazarlığı, gazetecilik, editörlük, danışmanlık dışında, sinema filmleri de çevirdi. Birgün gazetesinde yazıları yayımlanmakta olan Alkaya'nın basılmış 6 kitabı bulunmaktadır. Sanatçı, 8 Ocak 2008 tarihinde İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği'ne getirildi, 29 Mayıs 2009 tarihinde görevden alındı.

Orhan Alkaya Kitapları - Eserleri

  • Tuz Günleri
  • Altı
  • Parçalanmış Divan
  • A ! Etika
  • Yenilgiler Tarihi - Cilt 1
  • Seyfi Turan Şiiri

Orhan Alkaya Alıntıları - Sözleri

  • ne çok hüzünden artakalırdın, hoyrat ellere yorgun; bütün bir geçmiş gülüşün toprağa adayarak rahmini, acının göktaşlarıyla gidersin doğumun kanlı tarihine (A ! Etika)
  • "böyle yazıldı yoksullar kitâbına ol mesel bulundu bulunacak artık bütün renklerin seviştiği yepyeni bir hat " (Parçalanmış Divan)
  • bir yol gördüm, birçok insan yürüyordu yürüyordu elele görünüyordu hayatlar, hep ayrı,hep ayrı (Altı)
  • sıkıntı beslerim derin, derin yerde; hayat son fiyakasıyla son sözlerim, gidiyorum geldiğim yerden eksiltin beni, ne gam (A ! Etika)
  • insan ailesi kadardı, yalnız kaldığında. kim silebilir kan izini aktığı yerden? (Altı)
  • bir yol gördüm, birçok insan yürüyor yürüyordu elele görünüyordu hayatlar. hep ayrı, hep ayrı (Altı)
  • biat evlerinde yokum, olamam gülsem eksiktir, fazla gün ve eksilen gece adımla anılan bir yerdeyim, kim bilir (A ! Etika)
  • on defa “ben” yazmıştım bir defasında -kibir âlemi duymamıştı elbette- siz artık yoktunuz ve bu böbürlenmeyi alaya alanı alaya alacak kimsem de kalmış mıydı? (Altı)
  • “ölüm kültürü mükemmeldi, hiç acele etmez, işini bilirdi.” (Tuz Günleri)
  • ne vakit gitmeye yeltendi isek elimizden tutan kadardık. (Altı)
  • akşamın önünde bir bunaltıydı akşam ben bana karşı durdukça olurdum ses sesi keserek varırdı uyumsuz uyuma kim kendinden başka ve yalnız kendi kalırdı. (A ! Etika)
  • “Ne çok suçla yazılmıştı ömrüm, biliyordum.” (Tuz Günleri)
  • Başkalarının eksikleri sizin hanenize artı olarak yazılmıyor. Ballandıra ballandıra insanların eksikliklerini konuşup kendinizi tamamlamaya çalışmayın. (Parçalanmış Divan)
  • aşkın atasözleriyle bayağılaşmış esrik dehlizler kara gülüşün ağısı, unutkan inanış bir ana sığınan ölüm, labyrinthos gözler (A ! Etika)
  • bir sonışık penceresinden eğildiğim dünya gözlerin utangaç buğusu, unutkan. .... sonsuz kalın elleriyle uçurtmasını savuran hoyrat, hileli zarları tanrının; ağır bedel! her elde yeniden yenildiğim gün.. (A ! Etika)
  • yok muydu hissedişte var kime denirdi var olan sorularına eksildikçe sis! dokundum, döküldü (A ! Etika)
  • kül tadında bir yalnızlıktır kuşatırdı akik gövdeni durmaksızın çatlayan akrep ve yelkovan kuşatırdı düşlerini ve nedense hep düşlerini (A ! Etika)
  • "sarhoşluğum sarhoşluğunuza doyamıyor sarhoşluğum sarhoşluğunuzda niyetsiz ayrılamaya" (Parçalanmış Divan)
  • "bana yorgun, yoksul akşamlar verdin sevincinde uzadı boynum hep o bilinmez yere dinmeyen yağmurlardı, bir bulut kesimiydi dudakların sen mi götürdün, yoksa ben nasıl geldim o bilinmez yere bir duman bulutuydun sen, bana isyan verdin tenimde silinmez izler bırakarak, nehirlere nakşolmuş izler sen değil, senden bana kalanlar mıydı sevdiğim kokusuna sürdüğün yerlerimde şimdi, nehirlere nakşolmuş izler son kuşlar döker kanatlarını, bana kanatlar verdin dilsiz sözler, her biri biraz daha yalnızlığım ve şimdi uçurumlar sığarken iki öpüş arasına sensiz ben kime gitsem, biraz daha yalnızlığım" (Parçalanmış Divan)
  • bir ses almaktı, bilen ve kuytu her yaranın onulmaz büyüdüğü tapınakta usta kimdi dize gelirken hayat ne kalmıştı yaşanacak, ölümün ani duygusu sinmişken bilmenin kuytu tarikatına (A ! Etika)

Yorum Yaz