Philippe Ariès kimdir? Philippe Ariès kitapları ve sözleri
Fransız tarihçi Philippe Ariès hayatı araştırılıyor. Peki Philippe Ariès kimdir? Philippe Ariès aslen nerelidir? Philippe Ariès ne zaman, nerede doğdu? Philippe Ariès hayatta mı? İşte Philippe Ariès hayatı... Philippe Ariès yaşıyor mu? Philippe Ariès ne zaman, nerede öldü?

Fransız tarihçi Philippe Ariès edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Philippe Ariès hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Philippe Ariès hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Philippe Ariès hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...
Doğum Tarihi: 21 Temmuz 1914
Doğum Yeri: Blois, Fransa
Ölüm Tarihi: 8 Şubat 1984
Ölüm Yeri: Paris, Fransa
Philippe Ariès kimdir?
Ortaçağ Avrupa'sında çocukluk ve aile üzerine araştırmalarıyla tanınan tarihçi.
Philippe Ariès Kitapları - Eserleri
- Batılının Ölüm Karşısında Tavırları
- Batı'da Ölümün Tarihi
Philippe Ariès Alıntıları - Sözleri
- Aile kabristanı, birçok kuşağın ve birçok aile üyesinin toplandıkları ataerkil aile kavramına denk düşen belki de tek yerdir. (Batı'da Ölümün Tarihi)
- Bazen küllerin dağıtılması şeklinde uygulanan ölü yakma töreninin baskın çıkmasının nedeni, sadece Hıristiyan geleneğinden bir kopuş isteği, bir aydınlanma, modernleşme gösterisi değildir; derinlerde yatan gerekçe, yakmanın, bedenden kalabilecek her şeyi yok etmenin ve unutmanın en radikal yolu olarak yorumlanmasıdır. (Batı'da Ölümün Tarihi)
- son duasını yaptı ve ondan sonra tek bir kelime etmedi. (Batılının Ölüm Karşısında Tavırları)
- batılı insan ortaçağın başlarından itibaren kendini kendi ölümü içinde görmeye başlamıştır: [la mort de soi] kendi ölümünü keşfetmiştir. (Batılının Ölüm Karşısında Tavırları)
- Bu durumda mezar incelemesi bize, mahşer gününün, artes moriendi'lerin, ölüm temalarının öğrettiği hususları teyit etmektedir. XI. yüzyıldan itibaren, her bireyin ölümü ile bireyselliği arasında, eskiden bilinmeyen bir ilişki kurulmuştur. Bugün 1000 yılı ile XIII. yüzyıl arasında, çağdaş bir Ortaçağ uzmanı Pacaut'nun söylediği gibi, "çok önemli bir tarihsel değişimin gerçekleştiği" kabul edilmektedir. "İnsanların kendilerini çevreleyen ve kendileriyle ilgili olan şeylere düşüncelerini uygulama biçimi derinlemesine dönüşürken, zihinsel mekanizmalar -akıl yürütme, somut veya soyut gerçekleri kavrama ve düşünceleri anlama biçimleri- radikal bir biçimde evrim geçirdi." Bu değişimi ölümün aynasında, eski zaman yazarlarının tarzıyla söylersek speculum mortis'te kavrıyoruz. Kendi ölümünün aynasında, her insan kendi bireyselliğinin sırrını keşfediyordu. Greko-romen antik dönemin ve özellikle epikürizmin sezinlediği, fakat sonra kaybolan bu ilişki, o zamandan bu yana bizim Batılı uygarlığımızı etkilemeyi sürdürdü. Geleneksel toplumların insanı, Ortaçağ'ın ilk döneminin, fakat aynı zamanda bütün popüler ve sözel kültürlerin insanı, hepimizin ölümlü olduğu düşüncesine pek zorlanmadan boyun eğiyordu. Ortaçağ'ın ortasından itibaren, zengin, güçlü veya okumuş Batılı insan, kendi ölümünü kabul ediyordu: kendinin ölümünü keşfetmişti. (Batı'da Ölümün Tarihi)
- bu mezarlara [halk mezarlarına] fosses aux pauvres [yoksul çukurları] adı verilmekteydi. (Batılının Ölüm Karşısında Tavırları)
- insan ölümde canlı varlıkların büyük yasalarından biriyle karşılaşmış ve bundan kaçmayı veya ona karşı zafer kazanmayı düşünmemiştir. (Batılının Ölüm Karşısında Tavırları)
- artık insan olmayan ey ceset artık sana kim refakat edecek? sıvı özünden çıkacak olan, leş kokularının yarattığı kurtlar bedeninin çürümüş etlerinden. o charroigne qui n'es mais hon qui te tenra lors compaignée ce qui istra de ta liqueur vers engendrés de la pueur de ta vile chair encharoignée. (Batılının Ölüm Karşısında Tavırları)
- Ölüm eskiden, ölecek olan kişiye oynanan -genellikle komik- bir trajediydi. Bugün ölüm, öleceğini bilmeyen kişiye oynanan -her zaman dramatik- bir komedidir. (Batı'da Ölümün Tarihi)
- ey allah'ım sonumun geldiğini görebilmem ve bilebilmem için bana yardım et. (Batılının Ölüm Karşısında Tavırları)
- kalbi onu terk etmekte, gövdesinin bütünü toprağın üzerine yayılmaktadır. (Batılının Ölüm Karşısında Tavırları)
- kemikten başka hiçbir şeyim yok, bir iskelete benziyorum etsiz, kassız, kıkırdaksız... gövdem herkesin parçalarına ayrıldığı yere inecek. je n'ay plus que les os, un squelette je semble décharné, démusclé, dépoulpé... mon corps s'en va descendre ou tout se désassemble. (Batılının Ölüm Karşısında Tavırları)
- Günümüzün bütün insanları sanırım, yaşamlarının bir döneminde az ya da çok güçlü bir biçimde, az ya da çok bilincinde olarak başarısızlık duygusunu hissetmişlerdir: ailede başarısızlık, iş yaşamında başarısızlık... Herkesin gençliğinden itibaren tutkuları olur ve bir gün bunları hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceğini fark eder. Hayatı ıskalamıştır. Bazen yavaş, genellikle sarsıcı bir biçimde farkına varılan bu keşif, her zaman üstesinden gelemeyebileceği korkunç bir sınavdır. Düş kırıklığı alkolizme, intihara sürükleyebilir. Sınav zamanı genellikle kırk yaşına doğru, bazen daha geç, bazen de ne yazık ki günümüzde olduğu gibi daha erken gelir. Fakat her zaman yaşa bağlı büyük psikolojik zayıflıklardan ve ölümden önce gelir. Günümüzün insanı bir gün kendini başarısız biri olarak görür. Kendisini hiçbir zaman bir ölü olarak görmez. (Batı'da Ölümün Tarihi)
- Ölümün insan yüzünde oluşturduğu ilginç güzelliğin keşfedilmesi romantik dönemde olmuştu ve son bakımın amacı bu güzelliği can çekişmenin kirliliklerinden temizlemekti. (Batı'da Ölümün Tarihi)
- şimdi dünyayı unutmak ve tanrı'yı düşünmek zamanıdır. (Batılının Ölüm Karşısında Tavırları)
- [et moriemur] ve hepimiz öleceğiz. (Batılının Ölüm Karşısında Tavırları)