diorex
Dedas

Pınar Selek kimdir? Pınar Selek kitapları ve sözleri

Türk Sosyolog, Yazar ve Düşünür Pınar Selek hayatı araştırılıyor. Peki Pınar Selek kimdir? Pınar Selek aslen nerelidir? Pınar Selek ne zaman, nerede doğdu? Pınar Selek hayatta mı? İşte Pınar Selek hayatı...

  • 03.07.2022 23:00
Pınar Selek kimdir? Pınar Selek kitapları ve sözleri
Türk Sosyolog, Yazar ve Düşünür Pınar Selek edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Pınar Selek hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Pınar Selek hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Pınar Selek hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 8 Ekim 1971

Doğum Yeri: İstanbul

Pınar Selek kimdir?

Pınar Selek, (d. 8 Ekim 1971, İstanbul), Türk sosyolog, yazar ve düşünür. Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji bölümünde lisans ve yüksek lisans öğrenimi gördü. Azınlıklarla ilgili çalışmalarıyla tanınır.

Yaşamı

Selek, 1971'de İstanbul'da doğdu. Ortaöğretimi Notre Dame de Sion Fransız Lisesi'nde tamamladıktan sonra Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nü birincilikle bitirdi. Ardından aynı üniversitede sosyoloji üzerine yüksek lisans yaptı. Ayrıca Fransa'da bulunan Sophiantipolis UDEL Üniversitesi'nde ekonomi-politik dersleri gördü. Günümüzde Strasbourg Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi alanında doktora çalışmasını bitirmiş ve öğretim görevlisi olmuştur.

Pınar Selek transseksüeller, sokak çocukları ve seks işçileri gibi ayrımcılığa uğrayan gruplar hakkında yaptığı araştırma ve çalışmalarıyla tanındı. 1998 yılında PKK üzerine yürüttüğü araştırması nedeniyle terör suçu şüphesi altına alındı. Söz konusu dönemde PKK için propaganda yapmak iddiasıyla tutuklandı ve filistin askısı, elektroşok ve kafatasına elektrik verilmek suretiyle ağır işkence gördü. Berlin’deki Überleben İşkence Kurbanları için Tedavi Merkezi, 2010 yılında, gördüğü işkencenin etkilerini doğrulayan bir rapor hazırladı. İki buçuk yıl sonra salıverilmesinin ardından 2002 ve 2006 yıllarında beraat etti. Mısır Çarşısı'ndaki patlamanın bombadan kaynaklandığı yönünde kesin bilirkişi raporu bulunmamaktadır. 

24 Kasım 2010 tarihinde davanın yeniden açılacağı açıklandı.Savcının ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet istemiyle açtığı davanın 9 Şubat 2011 tarihli ilk celsesi de beraat kararıyla sonuçlandı; ancak Yargıtay kararı bozup 24 Ocak 2013'te ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırdı. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde halen Mısır Çarşısı patlamasıyla ilgili olarak yargılanmaktadır. 24 Ocak 2013 tarihinde 12. Ağır Ceza Mahkemesi, sosyolog Pınar Selek'in ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Selek 25 Ocak 2013 tarihinde Strazburg'da yaptığı basın toplantısıyla mücadelesine devam edeceğini açıkladı.

Pınar Selek avukat Alp Selek'in kızıdır.

Pınar Selek Kitapları - Eserleri

  • Sürüne Sürüne Erkek Olmak
  • Yolgeçen Hanı
  • Maskeler Süvariler Gacılar
  • Cümbüşçü Karıncalar
  • Şiddet, Siyaset ve Medenilik
  • Su Damlası
  • Evden Uzakta
  • Barışamadık

Pınar Selek Alıntıları - Sözleri

  • Otoriter rejimlerde şiddet genellikle otorite suistimali ve keyfilik olarak ortaya çıkar. Otoriter rejimler, otorite suistimalinin çeşitli tezahürleriyle varlıklarını sürdürürler. Hatta daha genel bir değerlendirmeyle, otorite suistimalinin otoriter rejimlerdeki en yaygın şiddet biçimi olduğu söylenebilir. (Şiddet, Siyaset ve Medenilik)
  • . Türkiye coğrafyasının çeşitli yerlerinden gelmiş insanlar var. . (Sürüne Sürüne Erkek Olmak)
  • Ancak bu on beş yıllık süreç ötekileştirilen travesti-transeksüellerin gerçekliklerinde özgürlük alanlarını genişletici ciddi bir değişim yaratmadı. On beş yıl önce Ülker Sokak’ta gördüğümüz kâbusu beş yıl önce Eryaman’da, iki yıl önce Şişli’de gördük, bugün Tarlabaşı’nda görüyoruz. Olayların bu derece benzer olması ironik neredeyse. Ancak bu benzerlik ironiden değil toplumsal yaşamın ataerkil-militarist-kapitalist-heteroseksist yapısında on beş yıl içinde hiçbir kırılma olmamasından, aksine bu yapının yarattığı şiddeti her gün başka bir kesime sıçratmaya devam ederek şiddetin meşruluğunu arttırmaya çalışmasından kaynaklanıyor. (Maskeler Süvariler Gacılar)
  • Bizim tarihimizde,gitmek de kalmak da ölümdü...Şimdi başka yollar bulunabilir. (Yolgeçen Hanı)
  • Tüm dünyaya böyle bir suçun olduğunu söyleyeceksiniz. Böyle bir şeyi asla düşünmemiş kadınların dikkatini bu konuya çekeceksiniz. (Maskeler Süvariler Gacılar)
  • "Hınç, zihnin kendi kendini zehirlemesi olarak yaşanıyor." (Sürüne Sürüne Erkek Olmak)
  • Bazen gitmek güzel ama bazen dönmek gerek. Bitmediyse devam etmek... (Cümbüşçü Karıncalar)
  • "Herkes ezile ezile ezmeyi öğreniyor." (Sürüne Sürüne Erkek Olmak)
  • Gökkuşağı olacak bir gün yaşam tüm erkeklerin altından geçtiği. (Maskeler Süvariler Gacılar)
  • Aşk pazarı bu.Canlar satılır .Satarsın bu canı. kimse alamaz.dönüp de bakmaz... (Yolgeçen Hanı)
  • "Adamın biri geneleve gitmiş. 'Genç ve güzel bir kadını' yukarı çıkarmış. Aradan beş dakika geçmemiş ki kadın çığlık çığlığa aşağı inmiş. Kendine güvenen başka bir kadın çıkmış yukarı ... Iki dakika sonra 'Bu adam bana ağır... diye bağırarak geri gelmiş. Ardından deneyimli başka bir 'orospu' şansını denemiş, o da dayanamayıp geri dönmüş. Sonunda genelevin görmüş geçirmiş maması işi üstlenmiş, ama o da çığlıklarla teslim olmuş. Adam, 'beni tatmin edecek hiçbir kadın yok,diye söylenirken, genelevin ayak işlerine de bakan 'ibnesi' onunla yukarı çıkmış. Aradan beş dakika geçmiş, on dakika geçmiş ... Ses yok. Sonunda ikisi de mutlu mesut inmişler aşağıya. Kadınlar 'ibneye' 'Nasıl oldu? Nasıl dayandın?' diye sormuşlar. 'Ibne' gururla gülümsemiş: 'Eee, biz erkek adamız... (Sürüne Sürüne Erkek Olmak)
  • Resmi tarih beyazdır, erkektir, savaşçıdır, mülk sahibidir, hetero- seksüeldir. Beyaz olmayan ırkların, kadınların, ezilenlerin, mülksüzlerin, heteroseksüel olmayanların tarihi, resmi tarihin içinde kaybolur gider. Ancak, ne yaparsanız yapın gerçeği değiştiremezsiniz. Yaşanan hiçbir deneyim, cisimleşmiş hiçbir varlık, boşlukta kaybolmaz, başka bir şeye dönüşerek var eder kendini. Olmamış gibi devam edemezsiniz. Yaksanız da ötekinin külleri gelip bulur sizi. Türkülerle, ağıtlarla, sözle, yazıyla... Dilsizleştirilmeye çalışsanız da yok edemezsiniz dillerini. (Maskeler Süvariler Gacılar)
  • Binlerce yıllık insanlık macerası, aynı zamanda da hararetli bir özgürlük yolculuğudur. Ölüm-yaşam kıskacındaki insan kısacık hayatında belirsizlikler ve güç ilişkileri ile boğuşur; kendi akışını, varlığını, arayışını sürdürmek, gürleştirmek ya da kendi durgunluğunu, sabitliğini korumak istenciyle, doğayla bir mücadele yürütürken, genellikle toplumsal varoluş içinde sönümlenir. Çağımızın toplumsal ilişkileri içinde,, belli değerler doğrultusunda yetişen ''birey'', üretim-tüketim-eğitim-eğlence ve özel hayat gibi kategorize ettiği yaşam alanlarında, toplumsal kurumların belirlediği sınırlara göre yaşamaktadır. (...) Bu sınırlar, zorunluluklar, değerler ve görevler içinde, insan, kendi kendini, oluşturduğu uygarlıkla tutsak etmiştir. (Şiddet, Siyaset ve Medenilik)
  • "Uyumak, alışmak anlamına da geliyor. Hamur böylece mayalanıyor." (Sürüne Sürüne Erkek Olmak)
  • Bürokrasi, iş bölümü ve işleyiş üçgeninde mecburiyete boyun eğen birey, kendi eyleminden sorumlu olmadan, yerine getirdiği görevin sonuçlarına ''kayıtsız'' kalarak büyük sistemin işlemesini sağlar. Bu, kapatılan ve dışlanan insandır. İnsanlar, tahakküm benzetmelerinin, belli görev, üslup ve anlayış duvarlarının arasına kıstırılır; bir süre sonra o duvarların şeklini alır; çeşitli aidiyetlerle ''homojen biz'' yaratılır, ''ötekiler'' ise, dışlanır. (Şiddet, Siyaset ve Medenilik)
  • İnsan hep aynı şarkıda kalıyorsa, bir sebebi vardır. Ölülerle helalleşmeden geçilemiyor galiba yeni şarkılara. (Cümbüşçü Karıncalar)
  • Anlamadığımız şeyler vardı, bilginin söz geçiremediği. Bu kısacık hayatta, çoğalmak ve büyümek yerine yüzünü varolana dönmeyi, özgür bir kuşla arkadaş olmayı öğrenebilirdi insan. Hüküm kurmadan sevmeyi. Hafiflemeyi. (Cümbüşçü Karıncalar)
  • Kamusal otorite arkasına sosyal iktidarı alır, siyasi egemenlik erkeksileşir. Ekonomik, toplumsal, kültürel ve siyasal bir süreç olarak örgütlenen militarizmin, kadınlık ve erkekliğin inşasıyla olan ilişkisini görmezsek, toplumsal yaşama, ataerkil ve askeri değerlerin neden giderek daha fazla hakim olduğunu kavramakta zorlanırız. (Şiddet, Siyaset ve Medenilik)
  • Bu yüzden kimse dokunmuyordu soluk kaldırımın üstüne konan bu tuhaf ama güzel çiçeğe. (Cümbüşçü Karıncalar)
  • Devleti bölen, ülkeyi bölen, toplumu bölen, dini bölen bir iç düşman her zaman bir yerlerde vardır. Eyleme geçmemişe, geçmeye hazırlanıyordur. (Şiddet, Siyaset ve Medenilik)

Yorum Yaz