diorex

Rüştü Onur kimdir? Rüştü Onur kitapları ve sözleri

Türk şair Rüştü Onur hayatı araştırılıyor. Peki Rüştü Onur kimdir? Rüştü Onur aslen nerelidir? Rüştü Onur ne zaman, nerede doğdu? Rüştü Onur hayatta mı? İşte Rüştü Onur hayatı... Rüştü Onur yaşıyor mu? Rüştü Onur ne zaman, nerede öldü?

  • 17.09.2022 06:00
Rüştü Onur kimdir? Rüştü Onur kitapları ve sözleri
Türk şair Rüştü Onur edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Rüştü Onur hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Rüştü Onur hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Rüştü Onur hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 3 Ağustos 1920

Doğum Yeri: Devrek

Ölüm Tarihi: 2 Aralık 1942

Ölüm Yeri: İstanbul

Rüştü Onur kimdir?

3 Ağustos 1920 tarihinde Devrek’te dünyaya geldi. Babası, bir köy öğretmeni olan Mehmet Emin Onur, annesi Fikriye Hanım’dır. Ailenin en büyük çocuğu olan Rüştü Onur’un Hüseyin ve Saffet adında iki erkek kardeşi vardır. İlk öğrenimini 1933’te Devrek’te tamamladıktan sonra Kastamonu’da başladığı ortaöğrenimini Zonguldak’ta Zonguldak Mehmet Çelikel Lisesi’nde sürdürdü. Vereme yakalandığı için 1938’de öğrenimine bir yıl ara vermek zorunda kaldı; ertesi yıl tekrar okula başlasa da artık okul havasından uzaklaştığı için öğrenimine devam edemedi. Okulu bıraktı ve “Maliye Varidat Memur Muavini" olarak Ereğli Kömür İşletmeleri'nde çalışmaya başladı.

Hastalığının şiddetlendiği 1941-1942 yıllarını iş ve hastane arasında geçiren Onur, Zonguldak M. Çelikel Lisesi’nde bir sene öğretmenlik yapan Behçet Necatigil ve yakın arkadaşı şair Muzaffer Tayyip Uslu ile birlikte Zonguldak’ta çıkan dergi ve gazetelerde ve İstanbul’da yayımlanan Değirmen mecmuasında şiir ve yazılar yayımladı. Sağlığı kötüleşince İstanbul’a giderek Heybeliada’daki Senatoryumda tedavi gördü. İstanbul-Zonguldak seferlerini yapan Anafartalar Vapuru'nda Mediha Sessiz tanıştı.Mediha Sessiz Kandilli Lisesi'ni bitirdiği yıl Karabük Demirçelik Fabrikası'nın açtığı memuriyet sınavını kazanarak burada bir süre memurluk yaptı. Karabük'te aniden rahatsızlaşan Sessiz'in hastalığının ne olduğu belirlenemeyince İstanbul'a gitti ve Heybeliada Sanatoryumu'nda tedavi gördü. Taburcu edildi fakat hastalığı iyice arttı. beşiktaşlı doktor Ahmet bey hastalığının karın zarı ihtilabı teşhisi koydu ama iş işten geçmişti. Bu süre içinde Rüştü ile evlenen mediha Sessiz, çok geçmeden yaşamını yitirdi.Bunun üzerine Rüştü Onur'unda hastalığı arttı ve ağırlaştı. Nitekim Beşiktaş’ta Şair Leyla Sokak’taki evinde 2 Aralık 1942'de yaşamını yitirdi. Ortaköy Mezarlığı’na defnedildi. (Devrekli şair yazar İbrahim Tığ-Sabahat Sessiz ile söyleşi) Salah Birsel 1956'da şiirlerini ve diğer yazılarını "Rüştü Onur" adlı bir kitapta topladı. Rüştü Onur hastalığı nedeniyle yaşamının çok kısa olacağını bilerek yaşadı ve şiirlerine de bu duyguyu yansıttı. Adı, ölümünden sonra hep kendisi gibi genç yaşta ölen şair arkadaşı Muzaffer Tayyip Uslu ile anıldı.

Rüştü Onur Kitapları - Eserleri

  • Mektubun Avcumda
  • Hülasa

Rüştü Onur Alıntıları - Sözleri

  • Ben ölsem be anacığım Nem var ki sana kalacak. Ceketimi kasap alacak, Pardösümü bakkal Borcuma mahbusen... Ya aşklarım Ya şiirlerim n'olacak Ya sen ele güne karşı Nasıl bakacaksın insan yüzüne, Hulâsa anacığım Ne ambarda darım Ne evde karım var. Çıplak doğurdun beni Çıplak gideceğim... (Hülasa)
  • Kupkuru bir kuyudayım ki Yusuf'u özlerim. (Hülasa)
  • "İnsanın ani tesadüflerde kendi kendini anlayabilmesi pek güçtü." (Hülasa)
  • Ne varsa içimde Aşktan gayri attım Ne varda dışımda Şapkadan potinden gayri Sattım. Ne varsa odamda Yatak yorgandan gayri Üstünde yattım... Ve bir kuşluk vakti İnsan ayağı değmemiş Bir yola saptım. Canım insanlar Ve canım apartmanlariyle şehir Geride, benden geride. Artık ben, Ne dost başı Ne düşman ayağı düşünebilirim. (Hülasa)
  • "Hâlbuki o her hâliyle benim hoşuma gidiyordu. Daha ziyade onda, ben bütün tanıdıklarımdan fazla bir şey buluyordum." (Hülasa)
  • "Bir nasip kalmamış gecelerde Başımı alıp kaçamıyorum." (Hülasa)
  • "Gözlerin kalmasın dışarıda, beni gelecek diye. Ben sabahçı kahvesinde geçireceğim büyük gecemi Sen bıraktığım yerden başla aşka ve huzura..." (Hülasa)
  • Göz açabilirsen aç İki lâf edebilirsen et. Kaşla göz arasında ölüm Peşimiz sıra. (Hülasa)
  • Biz herkesten ayrı yaşayacağız. İki ruh, iki vücut, bir varlık olarak... (Mektubun Avcumda)
  • Ben ölsem be anacığım Nem var ki sana kalacak. Ceketimi kasap alacak, Pardösümü bakkal Borcuma mahsuben… Ya aşklarım Ya şiirlerim n’olacak Ya sen ele güne karşı Nasıl bakacaksın insan yüzüne. Hülâsa anacığım Ne ambarda darım Ne evde karım var. Çıplak doğurdun beni Çıplak gideceğim… (Hülasa)
  • İçime şarkılar dolar Yabancı bir şehirden haber gelir Bağırır sarhoşlar alabildiğine... Ve yağmur kesilir farkına varmaksızın... (Hülasa)
  • Benden zarar gelmez, Kovanındaki arıya, Yuvasındaki kuşa; Ben kendi halimde yaşarım Şapkamın altında. Sebepsiz gülüşüm caddelerde Memnuniyetimden; Ve bu çılgınlık delicesine İçimden geliyor. Dilsiz değilim susamam Öyle ölüler gibi Bu güzel dünyanın ortasında Ve dallarimin uzunlugunca Cumle ağaçlar benden memnun (Mektubun Avcumda)
  • Sen varken Yalnız değilim bu şehirde Oturup konuşabiliyorum Hatta gezinebiliyorum Sokaklar boyunca Ya sen olmasan… (Mektubun Avcumda)
  • "Ölüm içimde Ölüm dışımda Ölüm talihsiz aşımda Ölüm kuru başımda Teselli benim gözyaşımda." (Mektubun Avcumda)
  • Nedamet Tanrım açamadık içimizi Artık buluşmamız mahşere kaldı. Ne yelken ne gemi var limanda Kaçmak bir uzun sefere kaldı. Mercan bir sahildeymiş gemiler Bulmak kasvetli günlere kaldı. (Mektubun Avcumda)

Yorum Yaz