diorex
life

Şaban Ali Düzgün kimdir? Şaban Ali Düzgün kitapları ve sözleri

Türk Akademisyen, Yazar Şaban Ali Düzgün hayatı araştırılıyor. Peki Şaban Ali Düzgün kimdir? Şaban Ali Düzgün aslen nerelidir? Şaban Ali Düzgün ne zaman, nerede doğdu? Şaban Ali Düzgün hayatta mı? İşte Şaban Ali Düzgün hayatı...

  • 20.06.2023 21:00
Şaban Ali Düzgün kimdir? Şaban Ali Düzgün kitapları ve sözleri
Türk Akademisyen, Yazar Şaban Ali Düzgün edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Şaban Ali Düzgün hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Şaban Ali Düzgün hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Şaban Ali Düzgün hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün

Doğum Tarihi: 1968

Doğum Yeri: Gümüşhane, Türkiye

Şaban Ali Düzgün kimdir?

1968 Gümüşhane’de doğdu. 1989’da Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Seyyid Ahmet Han ve modernist hareketlerle ilgili yüksek lisans çalışmasını tamamladı. Bu çerçevede İngiltere’de, School of Oriental and African Studies’de (SOAS) çalıştı. Doktorasını Nesefi ve İslam Filozoflarında Allah-Alem İlişkisi adıyla verdi. 2000-2001 akademik yılında öğretim üyesi değişimi programı çerçevesinde Gregoryan Üniversitesi’nde (Roma); 2003-2004 akademik yılında ise Georgetown Üniversitesi’nde (Washington, DC) misafir öğretim üyesi olarak çalıştı. 2005’de profesör oldu. 2007-2008 eğitim öğretim yılında, Fulbright Muslim Scholar olarak Birmingham Southern College’da öğretim üyesi olarak çalıştı. Alabama Üniversitesi, Montevallo Üniversitesi, Samford Üniversitesi’nde ders ve seminerler verdi. Uluslar arası Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesinde (Kazakistan) ders verdi (2013). Fulbright Türkiye Seçici komisyon üyesidir. İngilizce İlahiyat Bölüm Başkanlığını yürütmüştür (2010-2012). İnternet Kelam Araştırmaları Dergisi’nin editörlüğünü yapmaktadır (www.kelam.org/dergi). Hali hazırda Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı başkanıdır.

Şaban Ali Düzgün Kitapları - Eserleri

  • Dini Anlama Kılavuzu
  • Sarp Yokuşun Eteğinde İnsan
  • Adem'den Öncesine Dönüş
  • Sosyal Teoloji
  • Kimliksiz Hakikatler
  • Din, Birey ve Toplum
  • Çağdaş Dünyada Din ve Dindarlar
  • Allah, Tabiat ve Tarih
  • Maturidi'nin Düşünce Dünyası
  • Nesefi ve İslam Filozoflarına Göre Allah-Alem İlişkisi
  • Aydınlanmanın Keşif Araçları
  • Tanrı’nın Gözbebeği İnsan
  • Uncovering İslam
  • Dini Düşüncede Gelenek, Dönüşüm ve Gelecek
  • Seyyid Ahmed Han ve Entellektüel Modernizmi
  • Matüridi - Kayıp Aydınlanmanın İzinde

Şaban Ali Düzgün Alıntıları - Sözleri

  • “Kuran’ın Mekke’de indiği, İstanbul’da yazıldığı, Mısır’da okunduğu ve Maveraünnehir bölgesinde özelde Semerkant’ta anlaşıldığı söylenir” (Maturidi'nin Düşünce Dünyası)
  • |Sana nasıl davranılmasını istiyorsan sen de başkalarına öyle davran! (Kimliksiz Hakikatler)
  • Susuzluğumuzu dindirmek istiyorsak, susuzluğu açıklayan kitapları bir kenara bırakalım da bir yudum su içelim. (Allah, Tabiat ve Tarih)
  • dinin varlığı değil, yokluğudur bunca problemin sebebi. (Adem'den Öncesine Dönüş)
  • Pratik anlamda inanç rasyonel değildir. İnananın inanması rasyoneldir ki bu durumda ona inanmanın kendince sebepleri vardır. Ancak inanma için sağlanan bu pratik gerekçeler zorunlu olarak inanmanın teorik gerekçeleri değildir. Bir insan Tanrı'nın var olduğunu gösteremeyebilir; ama yine de O'na inanmanın Makul/rasyonel olduğu düşüncesini devam ettirebilir. Bu durumda rasyonellik, inancın bir özelliği olmaktan çok inanan kişinin inancıyla irtibatının bir niteliğidir. (Allah, Tabiat ve Tarih)
  • insanları düşünceleri üzerinden değerlendirmek hem bir birikimi hem de bir çabayı gerektirir. birikim ve çaba fakiri insanlann en kolay yargı yolu, sembollerdir (Adem'den Öncesine Dönüş)
  • papa 'tanrı böyle istiyor" dediğinde sürüler halinde harekete geçecek bir güruhun olduğunu biliyor. tarihte ve şimdi en büyük problem, dinin devletin kullandığı enstrümanlardan birine dönüşmesi. (Adem'den Öncesine Dönüş)
  • Semerkant bölgesi, kendi aydınlık ortamında yeni bir re­torik yaratmıştır. Bu bölge, İslam düşüncesinin en büyük usulcülerini, kelamcılarını, fakihlerini, muhaddislerini, müfessirlerini ve filozoflannı yetiştirmiştir. Bir şehirde yüzlerce medresenin eğitim verdiğini dikka­te aldığımızda, buranın Kur'an'ı en iyi anlayan bölge olarak gösterilmesinde şaşılacak bir sey olmadığı anlaşılır. Mesela, Yakut el-Hamevi, Merv kentindeki kitaplardan ve kütüphanelerden bahsederken büyük şaşkınlık içindedir. 12 ayrı kütüphanenin her birinde bulunan Arap­ça, Farsça, Yunanca ve Süryanice 12.000 cilt kitaptan bahsetmek­te ve bu kitaplarınkendisi için ev, eş, çocuk gibi bütün bağlılıkları unutturacak bir cazibeye sahip olduğunu aktarmaktadır. (Maturidi'nin Düşünce Dünyası)
  • Değişimin en büyük engelleyicisi, insanın içinde bulunduğu ve başkaları tarafından oluşturulan hazır bulduğu şartları akılcılaştırmasıdır. (Çağdaş Dünyada Din ve Dindarlar)
  • “Adalet adına Tanrı inkar edildi, fakat Tanrı fikri olmadan adaletin kendinden bahsetmek mümkün müdür?” |A.Camus (Sarp Yokuşun Eteğinde İnsan)
  • sarp yokuşu aşmak (Sarp Yokuşun Eteğinde İnsan)
  • Dinlerin daha doğrusu din mensuplarının zamana, tarihe ve gelişmeye direnmeleri, başka bir ifadeyle dünyaya ait olmaya alışamamaları ise hem sorunun hem de sonun başlangıcını oluşturur. (Allah, Tabiat ve Tarih)
  • Evrendeki diğer insanlarla ve evrenin kendisiyle bir ve birlik olmak ruhunu da kaybeden insan, bireysel yokluk ve çaresizlik buhranına saplandı. Bu yeni hürriyet anlayışı insanda derin bir güvensizlik, güçsüzlük, şüphe, yalnızlık ve endişe hissi yarattı. Tanrı'ya meydan okuyan insan, kendi değerlerini Tanrısal değer olarak ilan edip, kendi standartlarını Tanrı'nın yerine koyuyor. Kendince haklılaştırdıgı bu isyan, devrim ideolojisi haline geliyor ve insan kendi idealiyle kurulan yeni bir zulmün kurbanı oluyor. İnsan insanın kurdudur' (Hama hamini lupus) sözü, İnsan insanın Tanrısıdır' (Hama hamini deus) söylemine dönüşüyor. Bu durumda sığınılıp bağışlanma dilenecek gerçek bir Tanrı da ortada bırakılmış değil. Seküler şehrin bir dramı bu. Bu dram, neden bu kadar insanın acı çekip, öldüğünü de açıklamaktadır. Hidrojen bombasından uyuşturucu bağımlılığına uzanan sefalet koridoru sakinlerinin yaşadığı trajedilerin arkasında da bu yatıyor. (Sosyal Teoloji)
  • İslam, hakikatin keşfinde kullanılacak yöntemin, sadece fiziksel varlığa indirgenmesini reddeder. Böyle bir tutum, hakikatin bir bütün olarak elde edilmesini engeller. Gerçeklik sadece görünenden ibaret olmadı­ğına göre, gerçekliğin keşfinde kullanılacak yöntemin de görünene uygulanan metotla sınırlanması söz konu­su olamaz. (Din, Birey ve Toplum)
  • Yorumlamaya çalıştığımız terimin mecaz seviyesi, bize kendini hemen açmayan, ilk kavramsallaştırma teşebbüsümüze direnen farklı bir hakikatle karşı karşıya olduğumuzu gösterir. Öyle ‘gerçeklik’ler vardır ki haklarında söylenen onca söze karşın, ‘gerçek’ yapıları hiçbir şekilde deşifre edilemezler. Bu ‘gerçek’lerle ilgili konuşarak onlar hakkında yarattığımız ‘gerçeklik’ler, onları tam anlamıyla temsil edemez. Söz merkezli (logosentrik) geleneklerin bu konularda yapabileceği başka da bir şey yoktur. (Maturidi'nin Düşünce Dünyası)
  • Esas olan, insanların yöneldiği yönler (kıbleler ve onların temsil ettiği dinsel farklılıklar) değil, iyi olanı var etme yarışına girerek hep birlikte var olmaktır. Dostoyevski'nin dediği gibi 'ahlaki bir seçim yapmak'tır. (Dini Anlama Kılavuzu)
  • "Bir eylem ek, bir alışkanlık biç, Bir alışkanlık ek, bir karakter biç ve bir karakter ek, bir kader biç." (Dini Anlama Kılavuzu)
  • Kendi kararlarını veren bireyler olduğumuz yanılgısı içinde yaşayan robotlar hâline dönüştük. (Sosyal Teoloji)
  • Kader hak ettiğimiz yerde olmaktır. İnsanlar ya hak ettikleri yerdedir ya da oraya varacaklardır. (Sosyal Teoloji)
  • Hicret, imkanların tükendiği yerden imkanların üretildiği bir yere göç etmektir. (Maturidi'nin Düşünce Dünyası)

Yorum Yaz