diorex
Dedas

Sadık Albayrak kimdir? Sadık Albayrak kitapları ve sözleri

Yazar, Gazeteci Sadık Albayrak hayatı araştırılıyor. Peki Sadık Albayrak kimdir? Sadık Albayrak aslen nerelidir? Sadık Albayrak ne zaman, nerede doğdu? Sadık Albayrak hayatta mı? İşte Sadık Albayrak hayatı...

  • 15.12.2022 17:00
Sadık Albayrak kimdir? Sadık Albayrak kitapları ve sözleri
Yazar, Gazeteci Sadık Albayrak edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Sadık Albayrak hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Sadık Albayrak hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Sadık Albayrak hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 15 Şubat 1942

Doğum Yeri: Trabzon

Sadık Albayrak kimdir?

15 Şubat 1942 tarihinde Trabzon’un Of ilçesine bağlı Yenice Köyü’nde doğdu. Ulema bir aileye mensup. Dini bilgileri ve Kur’an'ı köyündeki cami imamından öğrendi. Babasının manifatura dükkanı açması sebebiyle ailesiyle Trabzon'a geldi. 1954 yılında İlkokulu Cudibey İlkokulu'nda bitirdi. İmam–Hatip Okulu'na kaydoldu. 1962 yılında imtihanla İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’ne girdi. 1966 yılında mezun oldu.

1964 yılında İstanbul Sultanahmet Camii kürsü vaizliğine tayin edildi. Askere gittiği 1967 ortalarına kadar, Beyazıt, Şehzadebaşı, Fatih camilerinde irşad vazifelerinde bulundu.

Öğrenciliği sırasında, 1964-1967 arasında Yeşilay (IOGT)’ın gençlik başkanlığını yürüttü. Okullar arasındaki münazara yarışmalarının düzenleyicisi ve yöneticisi oldu.

Yüksek İslam Enstitüsü öğrenci derneği üyeliği ile beraber Mezunlar Derneği başkanlığını da bir müddet yürüttü. Bu arada İslam Medeniyeti Vakfı’nın kurucusu oldu. 1970’den itibaren, İstanbul Müftülüğü’ne bağlı Şeriyye Sicilleri Arşivi'nde 8 yıl uzman olarak çalıştı.

1970’li yıllarda Babıali'de Sabah, Yol, Ufuk, Yeni İstiklal, Sebil, vb. gazete ve dergilerinde yazıları çıktı. 1977 Martında çıkmaya başlayan Yeni Devir gazetesinde 'Mizan' başlığı altında günlük yazmaya başladı.

1996 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde kültür danışmalığına başladı. Evli ve iki erkek çocuk babası.

Sadık Albayrak Kitapları - Eserleri

  • Devrimin Çakıl Taşları
  • Çağdaş Devrim Yobazları
  • Yürüyenler ve Sürünenler
  • 31 Mart Gerici Bir Hareket mi?
  • Son Devrin İslâm Akademisi
  • İstiklal Mahkemesi Kurbanı 22 Yaşında Bir Hoca
  • Tek Parti Dönemi ve Batıcılık
  • Meşrutiyet İslamcılığı ve Siyonizm
  • Doğu'nun İsyanı
  • Türkiye'de İslamcılık Batıcılık Mücadelesi
  • Yiğit Düştüğü Yerden Kalkar
  • Osmanlı'nın Direnişi
  • Devrimler ve Gerici Tepkiler
  • Hilafet ve Halifesiz Müslümanlar
  • Türk Siyasi Hayatında MSP Olayı
  • Cumhuriyet'e Doğru Hilafetin Sonu
  • Budin Kanunnâmesi ve Osmanlı Toprak Meselesi
  • Şeriat Yolunda Yürüyenler ve Sürünenler
  • Yürüyenler ve Sürünenler
  • İslam Dünyası Nereye Gidiyor?
  • Manaho Deresi
  • Meşihat Şeriat Tarikat Kavgası Cilt 2
  • Meşihat Şeriat Tarikat Kavgası Cilt 1
  • Sömürüye Karşı İslam
  • Rahmet Ve Savaş Peygamberi
  • Taşlaşma Çağdaşlaşma
  • Meşihat Şeriat Tarikat Kavgası Cilt 3
  • Noterler ve Edebiyat

Sadık Albayrak Alıntıları - Sözleri

  • Öyle ise birlik gereklidir. (Şeriat Yolunda Yürüyenler ve Sürünenler)
  • Dünyevi işlerinizi siz daha iyi bilirsiniz.Dini işlerinizi de ben sizden daha iyi biliyorum. (Hilafet ve Halifesiz Müslümanlar)
  • "... İstanbul Kadısı... Padişahın yüce buyruğu ulaşınca bilinmeli ki Yüce Hilâfet Makamı İstanbul'da bulunan iskelelere ve sair yerlerde olan at hammalları kullandıkları atlarına cuma günü sabahtan akşama dek ve sair günlerde de ikindiden sonra yük yüklemeyip hayvanları dinlendirmeleri eski alışkanlıklardan iken, lâkin az bir zamandan beri at hamalları ham cimriliklerinden dolayı eski alışkanlığı terk ve yasaklandıkları vakitlerde de kullanarak hayvanlara eziyet ettiklerinden başka hamal sınıfı müslümanların cuma günü, cuma namazını kılmamalarına sebeb olmasıyla haftada bir cuma günü ve diğer günlerde de ikindiden sonra hayvanlara yük yüklemeyip, (hayvanları) çalıştırmaktan men olundukları kendilerine (bildirmek) ve hayvanlara hizmet etmek dinî işlerden olduğundan bugünden sonra at hamalları, atlarını eskiden olduğu gibi cuma günü sabahtan akşama dek ve diğer günlerde ikindiden sonra çalıştırmayıp yük yüklememek üzere adı geçen sınıfa tenbîh ve tekit için şanı yüce bir işi ihsan etmek doğru olduğundan, senki... fazileti çoğaltılan Lütfullah'sın ilâm edilen ilâm gereği hareket etmek için fermanım çıkmıştır.” "Buyurdum ki; "Şerefli hükmüm ulaştığında bu meselede açıklandığı gibi sadır olan emir ve ilâm gereği amel ve hareket edip, aykırı olacak herhangi bir şekilde ruhsat ve izin göstermeyesin. Böylece bilesin. Alamet-i şerife itimat kılasın... 29 Rebiulaher 1155 (4 Temmuz 1742)" Ayrıca, at hamallarının hayvanlara gereğinden fazla yük yüklememeleri ve yüklerini boşalttıktan sonra, asla binmemeleri ve yük alma yerine gelene kadar semerleri üzerine kaim çiviler taktırıp hayvanın başka yük yüklenmeye uğramaması için, yine 18 Ekim 1731 de bir başka ferman çıkartılmıştır. (Osmanlı'nın Direnişi)
  • Uzaklarda mevzu aramayan kalemimiz daima kendimizden ve kendi dertlerimizden bahsetmek ister. (Tek Parti Dönemi ve Batıcılık)
  • " Elalemin tarlasına giren,meyvalarını çalan olursa,sıraya dizilir,yüzüne tükürülürdü.Tükürüğünü acıyana ise,aynıyla muamele edilirdi..." (Manaho Deresi)
  • Çünkü içtimaî hissiyatı idame ettirecek birinci âmil hiç şüphesiz ahlâk'tır. Ma'lûm-u âliniz ahlâkın istinadgâhı da dindir. (Son Devrin İslâm Akademisi)
  • " Din,Osmanlıların ahlaki,mülki durumu üzerinde büyük bir etki yapmasına başlıca sebeb,maarif ve milli terbiyenin kayıtsız-şartsız ulemanın elinde bulunmasıdır." (Meşrutiyet İslamcılığı ve Siyonizm)
  • ''O kadar bahtiyarım ki! Ben bütün hayatımı, idealimi, aşkımı, bu muazzam şehre borçluyum. Ben Sovyetler Birliğinin çocuğuyum. 27 yıl sonra bu büyük şehre gelirken tekrar bu asil ve büyük vatanıma dönmüş oluyorum. (...) Bana yapılan bu karşılamayı şahsıma almıyorum. Ben de sizden biriyim. Bu karşılamayı Türk halkına yapılmış sayıyorum.'' ''Stalin benim için çok mühimdir. Gözümün ışığıdır. Fikirlerimin kaynağıdır. BENİ O YARATTI. Moskova'da onun adını taşıyan üniversitede okudum. Her şeyimi ona borçluyum. Bu sözleri türk olduğu ileri sürülen ve bilinen bir şairin söylemiş olması beni çok üzdü. Geçmişin ne kadar acı gerçeklerle dolu olduğunu bir kez daha görüyorum. YAZIK. (Devrimin Çakıl Taşları)
  • " Farmasonluk yayılacağı yerlerde takip edeceği gaye üç esasa dayanır : 1- Bütün dinlerin birleştirilmesi veyahut ortadan kaldırılması, 2- Bütün milletlerin birleştirilmesi veya milliyet duygusunun ortadan kaldırılması, 3- Bütün hükümetlerin tek bir hükümet haline dönüştürülmesi şekillerinden ibarettir." (Meşrutiyet İslamcılığı ve Siyonizm)
  • Bu devri kapatmak, çağdaş (!) bir özelliğe kavuşmak için baş vurmadıkları çare kalmamıştı. Öyle ki, azınlık mensubu, mezheb hürriyetine kavuşmuş, devletin her kademesinde görev alabilmiş ve gerekli itibarı görmüş bulunan ve fakat isyan, kıtal ve toplu kıyama varan hareketleri görülen Rum ve Ermeni gürühu ile de bu yeni ilericiler birliği esas gaye bilmişler, hedef, strateji ve mücadele yollarını müştereken çizmişlerdi.. İçerde kilise, sinagog ve havralar birer fesat yuvası, dışarıda ise Yahudilerin çağdaş bankerleri ve kapitalistlerinin desteği ile toplantılar, anlaşmalarla tecavüzlerde bulunmaktan geri durmazlardı... Bunları da iftihar vesilesi görerek, anlatıyorlardı: “1312 (1896)'de Ermeni isyanı ortaya çıktığı zaman Ermeni kardeşlerimizin hürriyet fikri için çalıştıklarını Avrupada bulunan Cemiyet-i Osmaniye anlamıştı. Cemiyetin ileri gelenleri (reisleri) ile görüşüldü. Bir birlik sağlanmasına çalışıldı.” İttihatçı yüzbaşı, öyle ileri gitmişti ki, sanki ülke, Hıristiyanlarınmış gibi, onlardan yana bir hürriyet ve eşitlik hakkı peşinden koşulduğunu gösterme gayretine düşüyordu... Bu hareketler, bu ortak çalışmalar geçmiş asırların ihmalinin bir neticesi idi... Çünkü yetişenler, devamlı olarak Avrupaya hay“ran ve uşak ruhlu bir cemiyet ve idare tarzının kurmayları idi... Çoğunun ailevi temeli de, dönme ve karışık bir neseb ortaya koyuyordu... Ayrıca, müslümanlığa karşı her şeyi, ondan ürkerek, yaşadığı toprakları ayakta tutan ruhu unutarak, yabancıdan bekliyorlardı... (Osmanlı'nın Direnişi)
  • İslam, Ermeni, Rum, her vatandaş tek bir vücuttur. Ecnebi misafirlerimiz de emin olabilirler. (31 Mart Gerici Bir Hareket mi?)
  • " ....Milli serpuşumuz olan fes,memleketimize öteden beri Avusturya'dan ithal olunur...?!?!...." (Meşrutiyet İslamcılığı ve Siyonizm)
  • Zamanın İhtiyacı İşte Ayasofya Kütübhanesinde ve sair kütübhanelerde binlerce cildli kitab var. Bunların hepsini zamanın ihtiyaçları doğurmuş, vücuda getirmiştir. Ilm-i Kelâma ait olan eserler de bu cümledendir. Acaba bu kitablar ne için yazılmış, ne gibi lüzum üzerine te'lif olunmuşlardır? Aristo'dan Eflâtun'dan bahse lüzum ne idi? Demek oluyor ki her şey coşan bir sel gibi kaynağından kopup geliyor. Ve tabiî bir kaynak tâkib ediyor. O selin önüne geçilemez; ancak selin cereyanı da kendi hali üzere bırakılırsa her tarafı su basar. Hüner o cereyana zarardan uzak bir istikamet vermek, kanallar açarak, mecrâlar yaparak o cereyanı zarar veremeyecek salim bir şekle irca etmek lâzım gelir. Yâni sözün özü görülen bu temayüller, bu elîm haller kin ve gazabtan ziyade hakîmane bir üslûb ile tamir edilebilir. Kuru gürültü ile hiç bir iş olmaz. Kuru gürültüden hiç bir şey çıkmaz. Ferid bey (Son Devrin İslâm Akademisi)
  • Uluorta rezaletleri "ahlaka uygun" şeklinde göstermeye kalkışmasınlar. (Tek Parti Dönemi ve Batıcılık)
  • Beyza-ı İslam : Şeriatın ana caddesi demektir.Şeriatın asıl manası yoldur,tariktir. (Hilafet ve Halifesiz Müslümanlar)
  • " Elli yıldır milletin elinde kalan,bilsen : Gizli göz yaşlarıdır... Halk için, Hakk' a karşı İnci yerine konan, Bu çakıl taşlarıdır !..." (Devrimin Çakıl Taşları)
  • "Biz Müslümanlar hâlâ uyanmıyoruz... Artık uyanalım. Ey İslâm milleti, uyanalım!.. Gelecek nesillerin haklı tenkitlerine uğramamak için, geçmiş milletlerin feci akıbetlerinden uyanıp ibret alalım. Nerede Asya Müslümanları? Kafkasya'da bulunan kardeşlerimiz ne hâlde? Kırım Müslümanlarının siyasi hayatı ne oldu? Buhara ve Hiyve Hanlıkları kimlerin himayesi altında bulunuyor? Ya Cava Müslümanları?.. Emin olalım ki kendi istikbalini aydınlatmaya çalışmayan, kendi millî menfaat ve ictimai hayatını düşünmeyen perişan, tembel milletler, çalışan ve faal milletlerin esareti altında mahv ve perişan olmaya mahkûmdurlar" (Şeriat Yolunda Yürüyenler ve Sürünenler)
  • Cumhuriyet devrinin ilk yıllarında ona şapka çıkartılmış, Meclis'e davet edilmiş, fakat o, kendine uzanan eli geri itmiş, mülhidâne her hareketi ayakları altında alıp ezmiştir. Tek başına ayakta kalmışlardan biri, belki de birincisidir... (Şeriat Yolunda Yürüyenler ve Sürünenler)
  • Afv eyleyelim ki,belki bilmez, Bir sürçen atın başı kesilmez. (Manaho Deresi)
  • İnkılabın kılıcı keskindir. Önce kendi evladını kesmekle başlamış, kör bir demircinin verdiği su ile tavlanmış nankör bir demir parçası gibi iki taraftan kesmekte, masum canlar almaktadır. (Şeriat Yolunda Yürüyenler ve Sürünenler)

Yorum Yaz