diorex

Sinan Ateş kimdir? Sinan Ateş kitapları ve sözleri

Türk Yazar, Siyasetçi, Akademisyen Sinan Ateş hayatı araştırılıyor. Peki Sinan Ateş kimdir? Sinan Ateş aslen nerelidir? Sinan Ateş ne zaman, nerede doğdu? Sinan Ateş hayatta mı? İşte Sinan Ateş hayatı...

  • 19.10.2022 16:00
Sinan Ateş kimdir? Sinan Ateş kitapları ve sözleri
Türk Yazar, Siyasetçi, Akademisyen Sinan Ateş edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Sinan Ateş hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Sinan Ateş hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Sinan Ateş hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1984

Doğum Yeri: Bursa, Türkiye

Sinan Ateş kimdir?

İlk orta ve lise öğrenimini Bursa’da tamamlamıştır.

2002-2006 yılları arasında lisans eğitimini Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği'nde tamamlamıştır.

2007-2009 yılları arasında yüksek lisans eğitimini Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü'nde tamamlamıştır.

2010-2018 yılları arasında doktora eğitimini Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü'nde tamamlayarak doktor unvanını almıştır.

Bursa Ülkü Ocakları Ortaöğretimden yetişmiştir. 2000-2002 Bursa Ülkü Ocaklarında Lise Başkanlığı,

2002-2003 Gazi Eğitim Fakültesi Başkanlığı 2003-2004 Ankara Ülkü Ocakları Üniversiteler Masası Başkan Yardımcılığı,

2005-2006 Ülkü Ocakları Genel Sekreter Yardımcılığı görevlerinde bulunmuştur.

2007’den Genel başkan olarak atandığı 2019 yılına kadar Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın danışmanlığı görevini üstlenmiştir.

Sinan Ateş Kitapları - Eserleri

  • Hedef Turan
  • Türkiye'de Din Politikaları ve Din - Siyaset İlişkisi
  • Kür Şad Destanı
  • Harf İnkılabı ve Millet Mektepleri 1928-1935

Sinan Ateş Alıntıları - Sözleri

  • "... şu anda durumun hangi boyutta olduğunu inkâr etmenin bize bir faydası yok." (Hedef Turan)
  • "Köpek, suyu içerken gürültü çıkarır, korkunca havlar, darbe alınca da inler. Oysa kurt suyu sessizce emer, ay ışığında aşkını ulur, ölüm karşısında şikâyet etmez." (Hedef Turan)
  • Çağdaş bir vatandaş yetiştirmeye aracılık eden bir Millet Mekteplerinde eğitim faaliyetleri sabit ve seyyar olarak uygulanır. Böylelikle A ve B dershanelerinde, halk okuma odalarında, köy yatı dershanelerinde yapılır. (Harf İnkılabı ve Millet Mektepleri 1928-1935)
  • Millet Mektepleri öncesi 1927-1928 yılları arası Halk Dershaneleri olarak açılan bu kurumlar 1928-1935 yılları arası Millet Mektepleri, 1936-1950 yılları arası ise Ulus Okulları adıyla faaliyetlerini sürdürmüştür. (Harf İnkılabı ve Millet Mektepleri 1928-1935)
  • (A) ve (B) Dershanelerinde okuma-yazma bilmeyen Arap harflerini bilenler öğretim görür. (A) dershanesinde öğretim Kasım ve şubat ayları arasındadır. Katılıma göre erkek, kadın veya karma şekilde 15-40 arası öğrenci sayısından oluşur. Öğrencilerin yaş sınırı ise 16-45 arasındadır. Cuma günleri hariç her gün 1 saat ders yapılır. Dönem sonu yapılacak sınavda başarılı olana mezuniyet belgesi verilir. B dershanelerinde öğretime başlayanlara günlük yaşamda gerekli bilgiler verilirdi. Söz konusu bu dershaneler dil, ticaret ve sanat dersleri de vermiştir. (Harf İnkılabı ve Millet Mektepleri 1928-1935)
  • Millet Mekteplerinde 1928-1935 yılları arasında erkekler için 33560, kadınlar için 12853 toplamda 47828 (A) dershanesi açılmıştır. Bu dershanelerde ders alan öğrenci sayısı 2.092.392 kişi olup 970.140 öğrenci belge almıştır... 116.119 kişi ise açıktan (A) dershanesi sınavlarına girerek belge aldı. (B) dershanelerinde ise devamlı öğrenci 380. 955, belge alan 240.982, dışarıdan sınavlara girerek belge alan 26.914 kişidir. s. 91-92. (Harf İnkılabı ve Millet Mektepleri 1928-1935)
  • " Mustafa Kemal Paşa Konya'da Türk Ocağında yaptığı bir konuşmada, milliyet fikrini dağıtmaya çalışanların başarılı olamayacağını belirtti. Milliyetçilik düşüncesinin baskın geleceğine dair inancının temel nedeni ise "tarih, vukuat, hadisat ve müşahedat"ın sürekli milliyetçiliğin hakim geldiğini gösterdiğini söyledi; karşıt düşünce ve eylemlerin mevcut olmasına rağmen milliyet duygusunun baki kaldığını belirtti. " |Sinan ATEŞ (Türkiye'de Din Politikaları ve Din - Siyaset İlişkisi)
  • Ord. Prof. Dr. Fuat Köprülü'nün Atatürk' e Türkiyat Enstitüsü'nün ambleminin nasıl olması gerektiğini sorduğu zaman Atatürk: Fuat Bey! Karlı Tanrı Dağları'nın önünde meş'ale tutan bir BOZKURT olsun, bu meş'ale genç Türkiye Cumhuriyeti'nin ilminin ifadesi olsun. Ergenekon'dan çıkmamızın kılavuzu olan bozkurt, Türklüğün Anadolu topraklarındaki yeni devletinin kurtuluşunu ifade etsin der. (Hedef Turan)
  • Töre hayatta kalırsa millet hayatta kalırdı. (Kür Şad Destanı)
  • " Tüm tebaanın eşitliği anlayışının tam yasal mahiyet kazanmasını sağlayan 1876 ' Kanuni Esasi ' ile din hürriyeti ve serbestliği devlet güvencesi altına alınarak devlet hayatı dini hükümlerden ziyade beşeri bir esasa bağlı kılınmış; böylece yarı dini düzen yasallaşmıştır. Diğer yandan Kanuni Esasi'nin tam laik yapısı da bulunmamaktadır Madde 2'de "Devlet-i Osmaniye'nin dini, Din-i İslam'dır." ve madde 4'te ise "Devlet reisi aynı zamanda, Halife sıfatıyla, İslam dininin hamisi ve en yüksek ruhi reisidir" ibarelerinin bulunması, dini vasfın tümüyle terk edilmediğini göstermektedir. " |Sinan ATEŞ (Türkiye'de Din Politikaları ve Din - Siyaset İlişkisi)
  • Halk Derslikleri harf inkılabı sonrası "Millet Mektepleri" adında teşkilatlanıp halka yeni harfleri öğretme görevi üstlenir. (Harf İnkılabı ve Millet Mektepleri 1928-1935)
  • "... bunu söylemek cehaleti bile utandırmaktır." (Hedef Turan)
  • "Milletlerin tarihî dostları ve düşmanları olmaz, sadece menfaatleri olur." (Hedef Turan)
  • Çin'de Türk olmak yasaktı. (Kür Şad Destanı)
  • Türk milletinin dili Türkçedir. Türk Dili dünyada en güzel, en zengin ve kola olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sevip onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk Dili, Türk milleti içi kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sonsuz anılarını, çıkarlarını, kısacası; bugün kendisini millet yapan her niteliğinin, dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk Dili, Türk ulusunun yüreğidir, beynidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk (Harf İnkılabı ve Millet Mektepleri 1928-1935)
  • II. Meşrutiyet'in ilanı sonrası gündeme harf ve imla konusu tekrar gelmiştir. Harf ve imlayı düzeltmek için resmi ve özel girişimler olmuştur. İlk özel girişim 12 Kanun- ı Evvel(Aralık) 1908 tarihinde kurulan Türk Derneği tarafından gerçekleştirildi...Dernek kısa sürede dağılmasına rağmen El-Kitabü Lügati't-Türkiyye ve Anton Tıngır'ın Sarf-ı Tahlil-i Lisâni Türkî adlı eserlerini ve yedi sayı çıkabilen Türk Derneği Dergisini yayınladı...İlk resmi girişim 1909'da Maarif Nezareti'de kurulan İmla Komisyonu tarafından yapıldı. Yarı resmi girişim ise Recaizade Mahmut Ekrem öncülüğünde kurulan 1911 tarihli Islah-ı Huruf Cemiyetince yapılır. Maarif Nazırı Şükrü Bey zamanında "Sarf, Lügat ve İmla Encümenleri" ve 1914'te "Islahat-ı İlmiye Encümeni" adı altında dört encümen daha kuruldu. s. 20-21. (Harf İnkılabı ve Millet Mektepleri 1928-1935)
  • " Mustafa Kemal dini Türk milletinin ve devletinin ilerlemesi önündeki engelleyici bir faktör olarak değerlendirmedi. Din kisvesi altında bazı grupların toplumu yanlış yönlendirmeye çalıştığını ve böylelikle şeriat iddialarıyla halkın vicdani ve manevi saflığından istifade ettiğini söyleyerek tarihteki olayların ışığında " Milleti mahveden, esir eden, harap eden fenalıklar hep din kisvesi altındaki küfür ve melanetten gelmiştir" yorumunda bulundu. Her türlü siyasi ve sosyal hareketin din ile karıştırıldığının vurgusunu yapan Mustafa Kemal; "Halbuki Elhamdülillah, hepimiz Müslümanız, hepimiz dindarız. Artık bizim dinin icabını öğrenmek için şundan bundan derse ve akıl hocalığına ihtiyacımız yoktur" sözleriyle de dini eğitim ve örgütlenmelerin bir düzenlemeye tabi tutulacağının sinyallerini verdi. " |Sinan ATEŞ (Türkiye'de Din Politikaları ve Din - Siyaset İlişkisi)
  • "Atatürk'ü Atatürk yapan değerler dışlanarak Atatürkçü olunabilir mi?" (Hedef Turan)
  • Bir milletin evladı nasıl olur da kendi milletinden olana karşı dostluk beslemekle suçlanır? Bunda nasıl bir tehlike görür? Bir ailede kardeşin kardeşi sevmesi kadar doğal ne olabilir? Garip olan kardeşlerin düşmanlık gütmesi değil midir? (Hedef Turan)
  • “Ancak anladık ki yaşamak hakkını haiz olan bir milletin varlığını anlatmak ve yaşadığını hissettirmek için lisan ve onun nakil vasıtalarında tekâmül esastır. İşte yeni Türk harfleri de bu esasın hissettirdiği ihtiyaçtan doğdu. Yazıldığı gibi okunan ve okuduğu gibi yazılan bir yazı hayatın ve medeniyetin yazısıdır. Biz Türkler bu hakikati anlatmakta bile geç kaldığımıza göre kârlı olduğumuz uhutulmamalıdır.” (Harf İnkılabı ve Millet Mektepleri 1928-1935)

Yorum Yaz