tatlidede

Suat Yıldırım kimdir? Suat Yıldırım kitapları ve sözleri

Yazar, Akademisyen Suat Yıldırım hayatı araştırılıyor. Peki Suat Yıldırım kimdir? Suat Yıldırım aslen nerelidir? Suat Yıldırım ne zaman, nerede doğdu? Suat Yıldırım hayatta mı? İşte Suat Yıldırım hayatı...
  • 09.06.2022 22:00
Suat Yıldırım kimdir? Suat Yıldırım kitapları ve sözleri
Yazar, Akademisyen Suat Yıldırım edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Suat Yıldırım hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Suat Yıldırım hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Suat Yıldırım hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: Prof. Dr. Suat Yıldırım

Doğum Tarihi: 1941

Doğum Yeri: Diyarbakır, Türkiye

Suat Yıldırım kimdir?

1941 yılında diyarbakır ergani’de doğdu. 1959 yılında diyarbakır ziya gökalp lisesi’ni, 1964 yılında da a.ü.ilahiyat fakültesi’ni bitirdi. bir süre diyanet işleri başkanlığı teşkilâtında başkan olarak çalıştı. 1968 yılında atatürk üniversitesi edebiyat fakültesi’ne arap dili ve edebiyatı asistanı olarak atandı. daha sonra aynı üniversitenin islam’î ilimler fakültesi’ne geçti. ‘peygamberimizin kur’ân-ı tefsiri’ konulu doktora tezini 1973 yılında tamamladı. 1977’de doçent oldu. bu fakültede tefsir ve hadis bölüm başkanlığı yaptı. sonra medine islam üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. fakültemizdeki görevine 1988 yılında profesör olarak başladı. bir dönem (1993 – 1996) sakarya ilahiyat fakültesi dekanlığı görevini yürüttü.

Suat Yıldırım Kitapları - Eserleri

  • Kur'an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali
  • Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık
  • Peygamberimizin Kur'an Tefsiri 1
  • Anahatlarıyla Kur’an-ı Kerim ve Kur’an İlimlerine Giriş
  • Oryantalistlerin Yanılgıları
  • Kuranı Hakim ve Açıklamalı Meali
  • Kur'an'a Bakışlar 3
  • Kur'an'a Bakışlar 2
  • Kur'an'da Uluhiyet
  • Kur'an'a Bakışlar 1
  • Kur'an'la Diriliş
  • Ebedi Risalet-1
  • 40 Hadis Şerhi

Suat Yıldırım Alıntıları - Sözleri

  • Yunus 77 “Şu bir gerçektir ki büyücüler iflah olmazlar." (Kur'an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali)
  • Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Peygamber ve onunla beraber mü'minler, "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki Allah'ın yardımı pek yakındır. (Kuranı Hakim ve Açıklamalı Meali)
  • İnsanı diğer canlılardan ayıran başlıca vasıflar, akıl ve beyândır. Kur’ân’ın i’câzı da işte akıl ve beyân sahasında olmuştur. Kur'ân'ın nazil olduğu cemiyetin çarşısında en revaçta olan mal belagat idi. Zira Araplar ümmî olduklarından tarihlerini, kültürlerini, bütün değer verdikleri şeyleri, yazı ile kaydetmek yerine, şiir ve belagat sayesinde muhafaza ediyorlardı, Ibn Abbas'ın (r.a.) dediği gibi “şiir, Arapların divanı (sicili, arşivi) dir." Bu fıtrî ihtiyaçları sebebiyle de -M. Sâdık er-Râfi'înin tabiriyle- lisani bir yaratılışları vardı. Öyle ki Araplar, sâdece kendilerinin meramlarını ifâde edebildiklerini düşünür, öteki milletleri ise söz anlatamayan insanlar (acem) sayarlardı. (Arapçada arab: ifâdesi ve dili açık, fasih olmaya; acem ise: dili tutuk olan kimseye veya açık olmayan söze denilir. İ'râb ise: söyleyen Arap olmasa dahi “meramını düzgün ifâde etmek" mânasına gelir. Lügatlere, meselâ, el-Vasît'in ilgili maddelerine bakınız). Yüce Rabbimizin hikmeti, resullerine verdiği mucizelerin, onların cemiyetlerinin en ileri gitmiş oldukları hususlarda olmasını dilemiştir Böylece onların ilgilerini çekmek ve beşerî takatin sınırının nerede bitip, ilâhî kudretin tecellisinin nerede başladığını daha iyi anlatmayı dilemiş olabilir. Çünkü antika bir sanat eserini lâyıkıyla takdir etmek, ancak işin erbabına mahsustur Bu hikmete binaen sihirde ileri giden Mısır'a gönderilen Hz. Musa ile tıpta ileri giden bir muhite gönderilen Hz. Isa'ya verilen mucizelerin mühim kısmı, o nevilerden olmuştur. Hâtemu'l-enbiyanın ilk muhatapları da belagatta ileri gittiklerinden, onun başta gelen mucizesi, beyan sahasında olmuştur. (Anahatlarıyla Kur’an-ı Kerim ve Kur’an İlimlerine Giriş)
  • O, kalplerin taa kökünü bilir. (Kur'an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali)
  • Haşr /18 – Ey iman edenler! Allah’ın azabına mâruz kalmaktan korunun. Herkes yarın âhireti için ne gönderdiğine dikkat etsin. Allah’ın azabına dûçar olmaktan korunun. Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır. (Kur'an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali)
  • Allah hiçbir kimseyi güç yetirmeyeceği bir şekilde yükümlü tutmaz. herkesin kazandığı kendi lehine, işlediği fenalık da kendi aleyhinedir. ya Rabbanâ! eğer unuttuk ve kasıtsız olarak yanlış yaptıysak bundan dolayı bizi sorumlu tutma! Ya Rabbanâ! bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! ya Rabbanâ! takat getiremeyeceğimiz şeyleri bizi yükümlü tutma! Affet bizi, lütfen bağışla kusurlarımızı, merhamet buyur bize! sensin mevlamız, yardımcımız! kafir topluluklara karşı sen yardım eyle bize! (Kuranı Hakim ve Açıklamalı Meali)
  • Hadid / 11 – Kim Allah’a güzel bir ödünç verirse malını Allah yolunda harcarsa Allah bunu kat kat artırır. Ona değerli bir mükâfat da vardır. (Kur'an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali)
  • Kur’ân-ı Kerîm’deki fonetik hususiyet, ekseriya mânaya da uygunluk gösterir. Meselâ ölümden sonra dirilmeyi inkâr edenlere karşı cidal ve tehdit tema'sının hakim olduğu Kâf sûresinde, diğer yerlerde rastlandığından çok daha fazla kaf, bâ', dal, cim gibi kalkale harfleri bulunur. Mushaf sahifeleriyle iki sahife gibi az bir yerde fazlasıyla bulunan (kaf: 64, ba: 74, dâl: 53, cîm: 22 defa) bu tarrakalı kelimeler, mânalarıyla olduğu gibi sesleriyle de münkirleri sustururlar. İman ederek kendisini terk eden sihirbazlarına Firavunun tehditlerini ifade eden ve kaf, ayn, tı, kâf, cîm, hı, sâd gibi şiddet ve isti'lâ harfleriyle, keza teşdîd ve te'kîd unsurlarıyla dolu olan şu sözleri, onun ateş püsküren tehdit naralarını, sesleriyle de aksettirmektedir. فَلَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُم مِّنْ خِلَٰفٍ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ فِى جُذُوعِ ٱلنَّخْلِ وَلَتَعْلَمُنَّ أَيُّنَآ أَشَدُّ عَذَابًا وَأَبْقَىٰ {Tâha, 71} Cennetliklerin refah ve sürurlarını tasvir eden şu âyetler ise, Kevser irmağının tatlı tatlı akışı, Selsebil suyunun içimi gibi hos sesli değil midir? وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاعِمَةٌۙ ﴿٨ لِسَعْيِهَا رَاضِيَةٌۙ ﴿٩ ف۪ي جَنَّةٍ عَالِيَةٍۙ ﴿١٠ لَا تَسْمَعُ ف۪يهَا لَاغِيَةًۜ ﴿١١ ف۪يهَا عَيْنٌ جَارِيَةٌۢ ﴿١٢ ف۪يهَا سُرُرٌ مَرْفُوعَةٌۙ ﴿١٣ وَاَكْوَابٌ مَوْضُوعَةٌۙ ﴿١٤ وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌۙ ﴿١٥ وَزَرَابِيُّ مَبْثُوثَةٌۜ ﴿١٦ "Yüzler de vardır ki, o gün nimet içinde mutlu, yaptıkları dan memnundurlar. Yüksek bir cennettedirler. Orada boş söz işitmezler. Orada akan pınar vardır. Orada yüksek tahtlar, dizilmiş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş yumuşak tüylü halılar vardır.” {Ğâşiye, 8-16} (Anahatlarıyla Kur’an-ı Kerim ve Kur’an İlimlerine Giriş)
  • ansýzýn sükûnetini bozan bir adam, önünde peyda oldu. Meryem çok þaþýrmýþ olarak: “Senden Rahmân’a sýðýnýrým. Eðer Allah’tan korkarsan bana dokunma!” dedi. “Ben, (dedi) sadece Rabbinin elçisiyim: Sana tertemiz bir erkek çocuðu hediye edeyim diye gönderildim.” Gelen, mukad-des ruh (Ruhü'l-Kudüs) Cebrâil idi. Meryem’e, düzgün bir insan þeklinde görünmüþtü. Meryem derhal: “Benim nasýl oðlum ola-bilir ki, bana hiçbir insan dokunmuþ deðildir ve ben bir kötü ka-dýn da deðilim!” Cebrâil: “Öyledir, dedi. Rabbin: ‘O bana kolay-dýr. Onu, insanlara (kudretimizi gösteren) bir iþaret ve bizden bir rahmet kýlmak için (böyle yapacaðýz) ve zaten bu, takdir edile-rek olup bitmiþ bir iþ bulunmaktadýr.’ dedi. (Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık)
  • A'raf 202 Şeytanların dostlarına gelince, şeytanlar onları azgınlığa sürükler, sonra da yakalarını bırakmazlar. (Kur'an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali)
  • Bakara 102 “Büyüye müşteri olan kimsenin âhiretten nasibi olmadığını pek iyi biliyorlardı. Karşılığında kendi varlıklarını sattıkları şey ne kötü! Keşke bunu anlasalardı!” (Kur'an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali)
  • Kur’ân-ı Kerîm’in lafızlarının vezin ve ölçüsü mânâlarındandır; mânâlarının zîneti ise lafızlarından.. (Anahatlarıyla Kur’an-ı Kerim ve Kur’an İlimlerine Giriş)
  • Bakara 6 İnkâra saplananları ise ister uyar, ister uyarma. Onlar için birdir, imana gelmezler. (Kur'an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali)
  • Size hububat,tohumlar, bitkiler ve ağaçlar ı birbirine sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye sıkışıp yoğunlaşmış bulutlardan bol bol yağmur indirdik.. (Kur'an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali)
  • (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an'ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah'ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir. (Kuranı Hakim ve Açıklamalı Meali)
  • Kur'ân'da kelimelerin, harflerin, sükûn veya harekelerin, med veya kasırların (uzun ve kısa hecelerin) nizamında tecelli eden, kulağa ve ruha hoş gelen bir mûsiki vardır. Arapça bilmeyen birisi bile, Kur'ân okuyandan biraz uzakça bir yerde -harflere ve kelimelere dikkat etmeyip- sadece okunuştaki âhenge kulak verse, bildiği mûsiki ve şiir nağmelerinin ötesinde, etkili ve değişik bir ahenk hisseder. Zira mûsikinin nağmeleri birbirine benzer, çok geçmeden dinleyici usanır. Şiirde de hep aynı vezin ve kafiye devam edip gider ki bu da dinleyene bi süre sonra bıkkınlık verir. Halbuki Kur'ân'ın ahengi biteviye değildir, ekseriya bir sesten diğerine geçilir ve bu âhenk, kalp tellerini ihtizâza getirir. (Anahatlarıyla Kur’an-ı Kerim ve Kur’an İlimlerine Giriş)
  • A'raf 186 Allah kimi şaşırtırsa onu doğru yola getirecek yoktur. Allah onları azgınlıkları içinde bırakır, körü körüne yuvarlanır giderler. (Kur'an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali)
  • Hıristiyanlıkta zina, cezayı gerektiren bir Suç olmaldan çıkarılmıştır. Sadece eşlerin evliliğe son vermesi için bir sebep sayılmaktadır. (Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık)
  • " Rahmanın yaratmasında hiçbir aksaklık göremezsin. İstersen bak ,en ufak bir noksanlık görebilir misin ? Sonra bir daha, bir daha gözünü çevir bak . Gözlerin yorgun (aksaklık bulamamış )olarak geri dönecektir. (Mülk, 3-4) (Kur'an'la Diriliş)
  • Zümer /53 – De ki: “Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Allah dilerse bütün günahları mağfiret eder. Çünkü O, gafur ve rahîmdir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı fazladır).” (Kur'an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali)

Yorum Yaz