Tarkan Tufan kimdir? Tarkan Tufan kitapları ve sözleri
Yazar Tarkan Tufan hayatı araştırılıyor. Peki Tarkan Tufan kimdir? Tarkan Tufan aslen nerelidir? Tarkan Tufan ne zaman, nerede doğdu? Tarkan Tufan hayatta mı? İşte Tarkan Tufan hayatı...

Yazar Tarkan Tufan edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Tarkan Tufan hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Tarkan Tufan hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Tarkan Tufan hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...
Doğum Tarihi:
Doğum Yeri:
Tarkan Tufan kimdir?
Tarkan Tufan Kitapları - Eserleri
- Deniz - Fırtınalı Yıllar
- Bir Devrimcinin Portresi - Mahir Çayan'ın Hayatı ve Fikirleri
- İbrahim
- Hikmet Kıvılcımlı'nın Hayatı ve Eserleri
Tarkan Tufan Alıntıları - Sözleri
- ...Türk ordusunun Kore’de gösterdiği cesaret ve ABD askerlerini Kuzey Kore ordusu tarafından yok edilmekten kurtarışı da ABD kamuoyunda Türkiye’ye karşı bir sempati yaratmıştı. 20-24 Eylül 1951 tarihleri arasında Ottowa’da toplanan NATO’ya dâhil 12 devletin temsilcileri, Türkiye’nin üye olmasını tavsiye eden kararı, ittifakla onaylamışlardı. Ardından ilgili devletlerin parlamentoları da alınan bu kararı onaylayacak ve Türkiye NATO üyesi olacaktı. O dönemin başbakanı Adnan Menderes, Türkiye’nin üyeliğini büyük bir memnuniyetle karşıladığını belirtecek ve şu açıklamayı yapacaktı: “Bu müspet gelişme, hükümetimizin takip etmekte olduğu ve milli bir politika olarak umumi efkârımız ve kuvvetle desteklemektedir. Sonuca barışçı ve azimli siyasetin tabii bir neticesi olarak bakmak doğru olur.” Muhalefetin görüşünü ise İsmet İnönü şöyle belirtiyordu: “Bundan sonra dünya sulhu bakımından vazifelerimiz de artmış bulunuyor. Eşit haklarla, milletimizin kendisine teveccüh edecek vazifeyi en iyi şekilde ifa edeceğine şüphe yoktur.” (Deniz - Fırtınalı Yıllar)
- DİSK işçi hareketindeki bağımsızlaşma eğiliminin ürünüydü. Devlet sendikacılığına karşı bir tepkiyi ifade ediyordu. (Deniz - Fırtınalı Yıllar)
- "umudun vardır hâlâ ama bilemezsin" (İbrahim)
- Kaypakkaya’yı diğer devrim öncülerinden ayıran temel görüş farklılıklarından birisi, ordunun ve Milli burjuvazinin ilerici olduğu savını elin tersiyle itmesi olmuştur. (İbrahim)
- İşçi sınıfının böylesine güçlü bir hareketinin başındaki komünistler iktidarı kolaylıkla alabilirlerdi, almalıydılar. (Deniz - Fırtınalı Yıllar)
- İbrahim Kaypakkaya Babası:" Diyarbakır’da oğlumun cenazesini bir cuvalda aldım. taşıması için 1hamal tuttum, ücreti 5 liraydı. Hamal sordu; "Bu nedir amca?" "Oğlum" dedim"solcu, öğrenci. İşkencede öldürüldü" Hamal ağladı,parayı da almadı. "Kalsın amca" dedi "kalsın!" (İbrahim)
- Ezilenlerin tek kurtuluş yolu ezenlere karşı giriştikleri kutsal isyandır. (Deniz - Fırtınalı Yıllar)
- Esnafcık 10 kuruşluk malı 15’e satınca , memurcuk 100 kuruşu zimmetine geçirince nasıl mahkemeye düşüyorsa , tıpkı öyle ; 7 üzüm tüccarının kayrılarak , bir kalemde 6 7 şer milyon kazanması , Bir milyon vatandaşın fındığına yarı fiyat verilip , iki misli kâr edilmesi, bir bankerin 3 günde söylenti ile 4 5 milyon lira vurması , 23 milyon köylünün buğdayından 3 yabancı , 3 yerli firmanın 300-500 milyon ele geçirmesi gibi vurgunlar da normal ticaret icabı sayılmayarak adalete teslim edilecek. (Hikmet Kıvılcımlı'nın Hayatı ve Eserleri)
- 7 Haziran’dan sonra hâlâ direnenler yalnız kaldılar ve bu yüzden yine en sert baskılara maruz bırakıldılar. Flins’deki Renault işgalini son erdirmek için girişilen bir çatışmada Seine nehrinde bir öğrenci boğuldu ve Sochaux’daki Peugeot fabrikasında iki işçi vurularak öldürüldü. Ayın 12’sinde hükümet çeşitli öğrenci örgütlerini ve bazı “sol” grupları yasakladı. Ulusal Öğrenci Birliği tüm sokak etkinliklerinde “bundan böyle çatışmalardan kaçınma” çağrısında bulundu. Hareket ivmesini neredeyse yükseldiği hızla yitiriyordu. Ardından ayın 16’sında Sorbonne büyük bir polis saldırısıyla nihai olarak geri alındı. Latin Mahallesi’nde birkaç çatışma oldu ama barikatlar yoktu. Hareket nihayet sona ermişti. (Deniz - Fırtınalı Yıllar)
- Sosyalizm, proleter devrimiyle başlayan ve sınıfsız topluma kadar sürecek uzun bir tarihi dönemi kapsar. Bütün bu süreç boyunca üretim araçlarının toplumsal mülkiyeti esas olarak tamamlandıktan sonra da, kapitalizme geri dönüş tehlikesi hala vardır; iki sınıf, iki yol, iki çizgi arasındaki çelişmeler devam eder. Başka deyişle proletarya ile burjuvazi, sosyalist yol ile kapitalist yol, Bilimsel Sosyalizm ile Revizyonizm arasındaki mücadele sürer. Bir hukuki biçim olarak toplumsal mülkiyet, geri dönüş tehlikesini bütünüyle bertaraf edemez. Üretim araçlarının mülkiyetinin toplumsallaştırılmasından sonra esas tehlike, tasfiye edilen burjuvaziden değil, bizzat parti ve devlet aygıtı içinde yer alan mevki sahibi kapitalist yolculardan kaynaklanır. Sınıfsız topluma ilerleyen sosyalizmi kurma sürecinin itici gücü, sınıf mücadelesidir, emekçi kitlelerin inisiyatifidir, devrimdir. (İbrahim)
- ABD başkanı ve emperyalizmin hamisi Nixon'un uygulamakta ısrar ettiği Marshall Planı ve benzeri sömürgeleştirme faaliyetleri, uzun süredir Türkiye'nin de içinde bulunduğu birçok ülkeyi daha fazla bağımlı ve küresel sermayeye boyun eğer hale getirmişti. Özellikle de ekonomik ve kültürel emperyalizmin saldırgan yüzü, Türkiye topraklarında kendini açıktan açığa göstermekteydi. (İbrahim)
- Devrim için çabalayan emekçiler, en büyük üretici güçdür. Öte yandan yeni toplumu kuracak sınıf, ancak ve ancak devrim için ayağa kalkmış olan sınıftır. (İbrahim)
- İşte Amerika’nın Truman Doktrini ile dünyaya vaat ettiği şey buydu: Baskı, toplu katliamlar, yoksulluk ve iç savaşlar... (Deniz - Fırtınalı Yıllar)
- Tarih evvelce bunu yapanları nasıl temize çıkarmışsa bizi de temize çıkaracaktır. Buna da inanıyoruz. (Deniz - Fırtınalı Yıllar)
- Biz devrimciler, yoksul halkı büyük burjuvazi, işbirlikçi emperyalistler ve büyük toprak ağalarının sömürüsünden işçi, yoksul köylü, küçük esnaf ve sanatkarları ve milli burjuvazinin devrimci kanadını bu sömürü ve tahakkümden kurtarmak istiyoruz. (İbrahim)
- İşçiler her yerde eyleme geçiyordu. Baraj fışkırmış ve gerçekten de patlamıştı. (Deniz - Fırtınalı Yıllar)
- Kaypakkaya’yı diğer öncülerden ayıran başka bir özelliğiyse onun hiyerarşist-bürokrat bir klik olmak yerine, doğrudan eylemi tercih etmiş olmasıdır. Geçmişin devrimci öncülerinden bir kısmı artık bugün sistemin mekanizmasında sağlam birer çark görevini üstlenmiş durumdalar. Oysa Kaypakkaya’nın kişiliğinde ortaya konan devrimci anlayış uyarınca, sistemle olan tüm bağların koparılması, yaratılacak olan yeni dünyanın ve yeni insanın ön koşuludur. (İbrahim)
- İbrahim’i birçok insan ve politik hareket açısından öncü yapan nedenlerin başında elbette tabu yıkıcılığı gelmektedir. Zira, Kaypakkaya’nın eleştiri sistematiği bir kez çalışmaya başladıktan sonra, devrim yolunda tıkanıklık yaratan her türlü fikri eleğinden geçirerek nihai hedefi olan komünizme ulaşmanın yolunu her türlü tıkayıcı fikirden arındırmaktadır. Bu düşünce sistematiği ülkemiz solu açısından oldukça tedirgin edici ve sistemle yüz yüze gelmelerine neden olacak sonuçlar doğurmuştur. (İbrahim)
- Karakollarda işkence gören bizler olduk, meydanlarda kurşunlanan gene bizler olduk. Bakanların emri ile hapishanelere atılan bizler olduk. Buna rağmen kişi güvenliğini bozan olmakla itham ediliyoruz, yukarıda anlatılanlar, asıl kişi güvenliğini bozanlar ise serbestçe meydanlarda dolaşmaktadır. (Deniz - Fırtınalı Yıllar)
- Afişler 68 hareketinin ideolojik motiflerini yansıtmaktan geri kalmıyordu. “İşçi gençlik el ele”, “Boğaza köprü değil Hakkari’ye okul”, “Özel okullar devletleştirilmelidir” “Halka dönük eğitim”, “NATO’ya hayır” afişleri bunlardan sadece bir kaçıydı. Afişlerde tersine mantık hareketinden yola çıkarak yerli üretimin önemi ve gerekliliğine vurgu yapılmaya çalışılırken, “devrim için eğitim” afişiyle eğitimin amacı açıklanıyordu. 6. Filo’ya karşı da ilginç tepkiler dile getiriliyordu. “GO HOME” yazılı afişler duvarları kaplamıştı. Harun Karadeniz’in anılarında aktardığı biçimde “Memleketin gençleri çorba bile içemezken, Beyoğlu’ndaki barlarda eğlenen Amerikan askerlerine duyulan tepkinin afişlere ve duvarlara yansıması”ydı. (Deniz - Fırtınalı Yıllar)