tatlidede

Vedat Günyol kimdir? Vedat Günyol kitapları ve sözleri

Türk Çevirmen, Eleştirmen, Yayıncı ve Yazar. Vedat Günyol hayatı araştırılıyor. Peki Vedat Günyol kimdir? Vedat Günyol aslen nerelidir? Vedat Günyol ne zaman, nerede doğdu? Vedat Günyol hayatta mı? İşte Vedat Günyol hayatı... Vedat Günyol yaşıyor mu? Vedat Günyol ne zaman, nerede öldü?
  • 19.06.2022 17:00
Vedat Günyol kimdir? Vedat Günyol kitapları ve sözleri
Türk Çevirmen, Eleştirmen, Yayıncı ve Yazar. Vedat Günyol edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Vedat Günyol hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Vedat Günyol hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Vedat Günyol hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1912

Doğum Yeri: İstanbul, Türkiye

Ölüm Tarihi: 2004

Ölüm Yeri: İstanbul, Türkiye

Vedat Günyol kimdir?

Çıkardığı Yeni Ufuklar dergisiyle Sabahattin Eyuboğlu, Azra Erhat ve Halikarnas Balıkçısı ile birlikte Türk hümanizmini kurmaya çalışmıştır.

Arnavutluk'tan gelen bir baba ile Diyarbakırlı bir annenin çocuğu olarak İstanbul Fatih'te doğdu.[1] Orta öğrenimini 1934’de Saint Benoit Fransız Lisesi’nde tamamladıktan sonra 1938 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. İlk çevirilerini üniversite yıllarında yaptı.

Paris’te başladığı Devletler Hukuku doktorasını 2. Dünya Savaşı yüzünden yarım bırakmak zorunda kaldı ama 10 yıl sonra geri dönerek tamamladı. Paris’te bulunduğu sürede Halide Edip Adıvar ve eşi Adnan Adıvar ile yakın dost oldu. Halide Edip Adıvar ile ortak çeviriler yaptı. 1941’de Cemal Nadir ve Arkadaş adlı haftalık çocuk dergisini yayınladı. Şirket-i Hayriye ve Yücel dergilerinde çevirmenlik yaptı.

İstanbul Hukuk Fakültesi'nde amme hukuku asistanlığı ve Fransızca okutmanlığı (1939-40); Vefa Lisesi (1940) ve Gedikpaşa Ortaokulu'nda Fransızca öğretmenliği; Ankara MEB'de neşriyat müdürlüğü ve tercüme bürosu üyeliği (1942-50); aynı tarihlerde Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü, Ankara Gazi Lisesi'nde ve İtalyan Lisesi'nde Fransızca öğretmenliği (1950); Banko Di Roma'da hukuk müşavirliği (1955-60) görevlerinde bulundu. 1950’de İstanbul barosuna 2550 sicil numarası ile kaydoldu, 8 yıl avukatlık yaptı. 1962 yılında Çan Yayınlarını kurdu. 1972 yılında Atatürk Erkek Lisesi (Taksim) Fransızca Öğretmenliğinden emekli oldu. Birçok ansiklopedide edebi kurul üyeliği yapmıştır.

İki defa yargılanmıştır. Sabahattin Eyüboğlu ile beraber çevirdikleri ve Devrim Yazıları adıyla yayınladıkları bir kitap yüzünden 2 yıl yargılandıktan sonra serbest bırakıldı; 1971’de ise Komünist Parti Kurucularından olduğu iddiasıyla Sabahattin Eyüboğlu ve eşi, Azra Erhat, Yaşar Kemal ve eşi ile birlikte tutuklandı ama ilk celsede beraat ettiler.

Maltepe Üniversitesi bünyesindeki Özel Marmara Radyo Televizyon ve Gazetecilik Anadolu Teknik Lisesi'nde Türker Gedik ile birlikte İnsan Hakları ve Demokrasi dersleri veren Vedat Günyol'a Nisan 2002'de Maltepe Üniversitesi tarafından fahri doktorluk unvanı verildi. Üniversitenin Cevizli Kampusu'nda 2 Mayıs 1998'de Vedat Günyol'un bağışlarıyla açılan bir Vedat Günyol Kitaplığı da bulunuyor.

21 Nisan 2002 tarihinde Hürriyet Gazetesi muhabiri İhsan Yılmaz, Vedat Günyol ile söyleşisini yayınlar: “Türkiye’ye döndüklerinde onlarla görüştüm, asistanlık yaptım. Halide Edip ile Türk’ün Ateşle İmtihanı’nı İngilizce’den Türkçe’ye çevirisini birlikte yaptık. O dikte ediyor ben yazıyordum. Hastalanınca Vedat sen git tercüme edip getir bana diyor, bu sefer ben tercüme ediyorum, o düzeltiyor. Kitabın orijinali Turkish Ordeal’di Ama kitabın İngilizce baskısında Atatürk aleyhine yazdığı yerleri Türkçe’ye çevirirken almadı. Yani o bölümleri kendisi sansürledi.”

Kaynak: Halide Edip Beni 13 Yıl Sömürdü; İhsan Yılmaz - Vedat Günyol Söyleşisi, Hürriyet Gazetesi Pazar Eki, 21 Nisan 2002

1998’de 19. Tüyap Kitap Fuarının onur yazarı seçildi. 1999’da 60. sanat yılını bir törenle kutladı. 9 Temmuz 2004’te İstanbul’da öldü.

Ölümünden sonra anısına Vedat Günyol Deneme Ödülü düzenlenmiştir.

Vedat Günyol Kitapları - Eserleri

  • Uzak Yakın Anılar
  • Yaza Yaza Yaşarken
  • Devlet İnsan mı?
  • Yeni Türkiye Ardında
  • Daldan Dala
  • Bu Cennet Bu Cehennem
  • Günlerin İçinden
  • Yaşa Yaşa Gör Temaşa
  • Dünden Bugüne
  • Çalakalem
  • Güne Gün Katmak
  • Dile Gelseler
  • Güleryüzlü Ciddilik
  • Yine de Yaşarken: Günlükler
  • Güne Doğarken
  • Orman Işırsa
  • Kendimce Denemeler
  • Sanat Ve Edebiyat Dergileri

Vedat Günyol Alıntıları - Sözleri

  • Oysa, büyük çoğunlukça paylaşılan bir düşün­ce veya duygunun doğru olması gerekmezdi her zaman. Nitekim öyle olmuştu. Çevresiyle uyuşmak, Dr. Atabek'in de dediği gibi, ruhsal denge­nin şaşmaz koşulu sayılıyordu. Nasıl sayılmasın ki, sıradan her insan bütün ruhsal ve düşünsel gü­venliği komşusuna ters düşmemekte arar. Başka çaresi de yoktur. Yoksa, paryalaşır, dirliği düzen­liği gider elinden (Bu Cennet Bu Cehennem)
  • Onat Kutlar, bir başka hikâyecinin yirmi sayfaya sığdıramayacağını dört beş sayfada rahat rahat vermenin sırrına ermiş. Yersiz ayrıntılardan, sözlerden öte, derinleme­sine bir anlatım gücüne varmış. Hem de renkli, şiirli bir anlatım gücüne. Onat Kutlar, ağacını iyiden iyiye salladıktan sonra, çürüklerini bozuklarını atıp sunu­yor olmalı meyvelerini. (Dile Gelseler)
  • "Bizim ülkede insanın biliyor göründüğü şeyleri bilmesi gerekmez ki!" (Güne Doğarken)
  • «Kiziroğlu Mustafa Beg» gibidir bütün kö­tü iktidarlar, bir hışmınan gelir geçerler. Geride,bir Köroğlu kalır, şanı şerefi bütün dünyayı tutar. (Devlet İnsan mı?)
  • "Ben bugün dünkü ben değilim." (Güne Doğarken)
  • "İnsan ne zaman tükenir? Tüm yaşantısının kalıplaştığı, olduğundan başka hiçbir şey olmayacağını anladığı zaman değil mi?" (Güne Doğarken)
  • Aziz Nesin’in alayında, olumlu bir kafadan geldiği için, gerçek anlamıyla bir ışık tutma işi var, hem de ölesiye. (Dile Gelseler)
  • Yazar bi­ze Anadolu’yu “metrûk, unutulan, bilinmeyen Anado­lu’yu aydınlarımızın “bir Amerikalı seyyah gözüyle” görüp anlayamadığı Anadolu’yu gösteriyor. (Dile Gelseler)
  • "Müşkül budur ki, ölmeden ölür kişi." (Güne Doğarken)
  • "Sevmeden sevilmeyi ummak olacak şey değildir. "İnsanı sevmekle başlar her şey" demiş Sait Faik, ne güzel söylemiş." (Yaza Yaza Yaşarken)
  • İnsanlık tarihi, ağasından efendisine, beğin­ den paşasına, padişahından kıralına, şahından şahbazına kadar, o soyları sapları batasıca, sayısız zalimin canavarlıklarıyle doludur. Taht kavgası, yer kavgası yurt kavgası, kanlı zalimlere zulmün çeşitli yollarını açmış. Bu zalimterin çoğu unutu­lup gitmiş, tarih sayfalarında bir iki satırla anıla­ rak. Ama, zulme uğrattıkları insanlar, tarih sayfa­ larını aşıp, insanların yüreğinde belleğinde, yaşamış durmuş, kuşaktan kuşağa anısını sürdürüp, masalların, türkülerin ağıtların sıcaklığında daha bir duygunlaşarak . (Bu Cennet Bu Cehennem)
  • Bütün geri kalmış ülkelerde, din şarlatanları yönetime ağırlıklarını koyuyorlar, etkilerini toplum yaşamının dört bir yanına yayarak. (Yaza Yaza Yaşarken)
  • Bir defa, insan­ları sevmenin yalnız onlara uzaktan seyirci kalmakla mümkün olacağını öğütlüyor: “Niçin insanları seyre­derek mesut olmayı beceremeyiz.” (...) Aksal’ın dili, o upuzun cümleleriyle yer yer içten akıcı havasına rağmen, genel olarak yapmacıklı, Sait Faik üslûbunun taklitçisi olarak kalmış. (Dile Gelseler)
  • Düşünce adamları var, insan yok; din adamları var, insan yok; efendiler, köleler, gençler ve ağırbaşlı kişiler dolu, insan yok.  (Yaza Yaza Yaşarken)
  • Bu uğursuz günlerde, kim tutabilirdi gözyaşlarını, insan düşüncesine karşı gemi azıya almış büyük ahlaksızlıklar karşısında? Böylesine bir kudurmuşluk içinde işlenilen cinayetleri kim farketmez ki? Montalembert (Yaza Yaza Yaşarken)
  • "Bir adama bir balık verirsen Bir kez karnını doyurur Ona balık avlamasını öğretirsen Bütün ömrünce doyurur karnını Tasarıların bir yıllıksa, tohum ek On yıllıksa bir ağaç dik Yüz yıllıksa, halkı eğit. Bir kez tohum ekerek, bir kez Bir ağaç dikerek, on kez Halkı eğiterek bin kez ürün alırsın." Kuang-Çu, MÖ IV-III (Yaza Yaza Yaşarken)
  • Goethe, "Ömrü boyu bir tek kitap okuyandan korkarım" demiş, tabii kutsal kitaplardan başka bir şey okumayanları düşünerek. (Yaza Yaza Yaşarken)
  • Artar eksilmeyiz zindan/arda. Azalarak yaşayanların, çoğalarak yaşayanlara açtıkları savaşın serüvenini yaşıyor Türkiyemiz, daha bir süre yaşayacak da (Bu Cennet Bu Cehennem)
  • (...)Yaş ne olursa olsun, sevme dürtüsü yok olmadıkça, insan yaş alıyor sadece, ama yaşlanmıyor, yaşlanamıyor içinde sevme, sevdalanma ateşi sönmedikçe. (Güne Gün Katmak)
  • Ne zaman ki, demokrasi dediğimiz, o halkın mutluluğu yolundaki gerçekleri, karşılıklı anlayış ve sevgi ile, tartışa tartışa bulmaya çalışan, çalış­ması gereken bir rejimde, devlet gücünü ellerinde tutanlar -belli bir partinin temsilcileri olarak gerçeğe yalnız kendilerinin sahip olduğunu ileri sürer, gerçek üzerinde bir tekel kurmaya çalışırlarsa, o zaman düzen, bir «ölüm kararı» olur. Ne zaman ki, iktidardaki insanlar, akla mantığa rağmen, halkın mutsuzluğu pahasına ve kendi doğruları yararına sokağı baskıyla, zorla susturmaya kalkışırlar, o zaman ölüm kararı ertelenmemiş olur. Ertelenmeyince de bütün bir ülke koskoca bir cezaevine döner. Ne diyor Bernard Shaw? «Değil mi ki, cezaevleri var, hangimizin içinde olduğunun önemi yok.» (Devlet İnsan mı?)

Yorum Yaz