matesis
dedas

Vedat Ozan kimdir? Vedat Ozan kitapları ve sözleri

Türk parfümör, koku uzmanı ve fotoğrafçı Vedat Ozan hayatı araştırılıyor. Peki Vedat Ozan kimdir? Vedat Ozan aslen nerelidir? Vedat Ozan ne zaman, nerede doğdu? Vedat Ozan hayatta mı? İşte Vedat Ozan hayatı...
  • 29.09.2022 12:00
Vedat Ozan kimdir? Vedat Ozan kitapları ve sözleri
Türk parfümör, koku uzmanı ve fotoğrafçı Vedat Ozan edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Vedat Ozan hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Vedat Ozan hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Vedat Ozan hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1959

Doğum Yeri:

Vedat Ozan kimdir?

M. Vedat Ozan, (d. 1959) Türk parfümör, koku uzmanı ve fotoğrafçı.

1978 yılında Kadıköy Anadolu Lisesi’ni (Kadıköy Maarif Koleji) bitirdi. Yüksek öğrenimi 1980 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamladı. İFSAK’ta fotoğraf üzerine aldığı eğitimlerin ardından proje koordinatörlüğü ve fotoğraf eğitmenliği yaptı. Bunun yanı sıra İFSAK Dergisi yayın kurulunda da yer aldı.

Profesyonel bağımsız parfümörlüğünün yanı sıra duyular (ve özellikle koku duyusu) konusunda çalışmalar yaptı. 2009-2012 arasında 94.9 frekansından yayın yapan Açık Radyo’da Salı sabahları 10.30’da Koku adlı programı hazırlayıp sundu. Koku duyusu ile ilgili olarak çeşitli konferans ve seminerlere katıldı, aynı zamanda üniversitelerde çeşitli derslere konuk eğitmen olarak davet edildi. İstanbul Bilgi Üniversitesi, Kültürel İncelemeler, Lisanüstü programında “Duyuların Kültürel Tarihi” adlı dersin ve Bilgi Eğitim Kurumunda "Koku Temel Eğitimi" sertifika programının eğitmenliğini yapmaktadır. Bunun yanı sıra birçok dergide koku üzerine makaleler kaleme aldı. Harper's Bazaar, Marie Claire Maison, Vogue Türkiye gibi dergilerde de kendisi ile koku duyusu üzerine yapılan söyleşiler yer aldı.

Şu an çalışmalarını kokucuk.com internet sitesi üzerinden sürdüren Vedat Ozan, koku duyusu üzerine atölyeler düzenliyor.

wikipedia

Vedat Ozan Kitapları - Eserleri

  • Kokular Kitabı - 1
  • Parfümler
  • Kokular Kitabı 3
  • Lezzetler

Vedat Ozan Alıntıları - Sözleri

  • Yeni Gineli bir kabilede bir dostla vedalaşmak, elini onun koltukaltına sokarak ovuşturmak şeklinde yapılıyor. (Kokular Kitabı - 1)
  • 17. yüzyılda, eğer saray tarafından iltimas geçilmeye uygun bulunduysa, kendilerine kraliyet damgalı bir "patent mektubu" verilen kişiler vardı. Bu kişilerin işi, iksir satmaktı. Bu satılan iksirlere de "patentli ilaç" ismi verilirdi. ........... satılanın ilaç olarak bir faydası yoktu. O zamandan başlayan bu akım, halen bugüne kadar sürmekte ve kah iksir, kah yutulacak hap şeklinde böyle mucizevi ürünler satılmakta. .......... Reçetesiz satılıyorlar ve sadece eczane raflarında görülmeleri, pazarlamacının ürünü sağllıklı bir alanda konumlandırma çabasından farklı bir anlam ifade etmiyor. Yani benzin istasyonunda da satılabilirlerdi ama biz o zaman bu ürünleri yeterince güçlü bir sağlık ve tıp bağlantısıyla değerlendiremezdik. (Lezzetler)
  • Çünkü hayat sandığımız kadar karışık değil. Sadece bizler bazen bağlantıları kurmaktan uzak kalıyoruz, hepsi bu. (Lezzetler)
  • Keyifle yenebilecek sağlıklı bir çikolata nasıl olmalıdır? Öznellikten mümkün mertebe kaçarak ve farklı kriterler kullanarak bu soruya baktığımızda cevap basit: Kesinlikle koyu renkli, “bitter” tabir ettiğimiz, içinde en az yüzde 70 veya daha fazla kakao katı maddesi olan çikolatalar; zira bunların şekeri daha az ve doymuş yağ oranı oldukça düşük. Eğer “ bitter çikolata beni zorlar” derseniz ya en az yüzde 40 kakao katı maddesi içeren sütlü çikolata ya da en az yüzde 30 kakao yağı içeren beyaz çikolatalar bulup tüketmenizde fayda var (Lezzetler)
  • "Ben kadınları giydirmiyorum, onları çiçeğe dönüştürüyorum." Christian Dior (Parfümler)
  • Her ne kadar vücut kokusu eş seçiminde olumlu bir referans olmaktan çıkmış olsa da, olumsuz referans olma hali devam ediyor, kokusunu beğenmediğimiz birisiyle ilişki içine girmekten imtina ediyoruz. (Kokular Kitabı - 1)
  • Edgar Allan Poe (Parfümler)
  • MHC: Major Histocompatibility Complex/ Büyük Doku Uyuşum Karmaşası (Kokular Kitabı - 1)
  • Kamplardan sağ kurtulanlar, Mengele'nin bu yüzden sürekli 4711 Echt Kölnisch ısser isimli meşhur limon kolonyasnıı kullandığını anlatıyor. (Kokular Kitabı 3)
  • "Kara Ölüm" de denilen vebanın bulaşma sistematiği temelde şöyle çalışıyor: Hastalığı taşıyan pire fareye yapışıyor. Ancak hastalanan fare çabuk öldüğünden yumurtalarıyla beraber ilk bulduğu insana geçiyor. Geçtiği insan hasta olup ölürken de gene farelere geri dönerek bir hastalık bulaşma döngüsü yaratıyor. Her ev sahibinin öldüğü bir döngü yani bu bahsettiğimiz. Limonen-D ise çöplük alanlara dadanan fareleri çöp yığınındaki taze sıkılmış limonların kabuğunun içinde karşılıyor ve hem pireyi hem de yumurtalarını "etkisiz" hale getirdiğinden döngüyü kırıyor. O dönem bunun farkında olmadan çılgınca limon ve limonata tüketen Fransa'nın, özellikle de Paris'in, salgın hastalıklardan az hasarla kurtulabilmesi, işte bu kadar basit bir içecek modasından kaynaklanıyor. (Lezzetler)
  • Kokmamak için en sağlıklı yol, güne başlarken ve günü sonlandırdığımızda, akan suyla, sabun bile kullanmadan şakır şakır bir duş yapmak. (Kokular Kitabı - 1)
  • Peki, gazla adam öldürmek birden mi akıllarına geliyor? Tabii ki hayır ve kimyasalların silah olarak kullanımına çok önceleri, MÖ lOOO'li yıllarda Çinlilerin arsenikli duman uygulamasıyla rastlıyoruz. Topyekun savaşlarda ilk kullanımı ise I. Dünya Savaşı yıllarına denk düşüyor ve ilk kullananlar Fransızlar. Hemen akabinde, daha sonra birleşerek LG. Farben isimli geçici ticaret tröstünü oluşturan Bayer, BASF ve Hoechst'ün ürettiği gazlar, bu kez Almanlar tarafından meşhur Ypres Muharebelerinde kullanılıyor. Ypres'te siperin içinde öldürücü hardal gazına maruz kalıp da tesadüfen hayatı kurtulan askerler, sonraları bu gazı leylak, turp, sarımsak, soğan ve başta hardal olmak üzere muhtelif baharatın karışımından oluşan bir koku olarak tanımlıyorlar."Sarımsak, soğan" dedim diye aldanmayın, öldürücü olmasına rağmen kesinkes "hoş bir kokusu vardı" diye tanımlanıyor hardal gazının kokusu. Aslında san-kahve arası bir sıvı olan sülfür hardalının kokusu yok. Ancak havayla karışıp gaza dönüştüğünde gerçekleşen reaksiyon sonucunda hardala yakın koku profiline sahip birtakım uçucu koku molekülleri oluşuyor. (Kokular Kitabı 3)
  • Laura Biagotti'nin Roma'sı, (Parfümler)
  • Yaşlanan insanların bir "yaşlılık kokusu" vardır bilirsiniz. Türkiye'de neredeyse sempatiyle karşılanan bu kokuya, Japon toplumunda hiçbir hoşgörü yok. (Kokular Kitabı - 1)
  • Moda, arzu imal eden bir fabrikadır. (Parfümler)
  • Nikotin, kafein veya kokain falan gibi alkaloid olarak adlandırılan kimyasal bileşimler ailesinden. Bunların hepsinin ortak özelliği, acımsı olmaları, çoğu kez miktara bağlı olarak zehirleyici özelliklerinin bulunması ve doğal varlık nedenlerinin, içinde bulundukları bitkiyi hayvanların yemesine karşı bir koruyucu kalkan görevi görmeleri. Biz insanlar fazlasıyla garip yaratıklar olduğumuz için o bitkinin "yeme beni-zehirlerim seni" uyarısını göz ardı ettiğimiz gibi, bu acılık ve zehir halinden de keyif alarak saçmalık şampiyonu nadir canlı türlerinden biri olarak evrenselleşiyoruz. (Kokular Kitabı 3)
  • Orada bulunduğu süre içinde o kadar dik durup çevresini de o kadar şenlendirip canlandırıyor ki, koğuş arkadaşları onu kampa girerken koluna dövmelenen mahkum numarası olan 4714 veya "Milena" diye değil, az önce bahsettiğim o zamanların en meşhur limon kolonyası 4711 diye çağırıyorlar. (Kokular Kitabı 3)
  • 16 Mart 1988 günü, sabah saat 11'e doğru, sekiz uçaklık filo, 14 sorti yaptı. Attıkları bombalarda hardal, sarin ve VX gazı vardı. Önce bir şey anlamadı insanlar, hatta çocuklar gülümsemeye falan başladılar, çünkü uzaktan hoş bir "elma kokusu"geliyordu burunlarına ve içlerine çektiler bu tatlı kokuyu. Zaten son sözleri de, "Daye behna seva te", "Anne elma kokusu geliyor" oldu. Sonra derileri yan maya, solunum sistemleri çökmeye başladı. Beş binden fazla insan öldü, on beş bin kişi yaralandı Halepçe'de. (Kokular Kitabı 3)
  • Domates, diğer meyveler gibi tatlı olmadığından halk dilinde sebze olarak sınıflandırılmasına rağmen aslında bir meyve. Meyve ile sebze ayrımında esas olan; tatlılık oranı veya pişirilebilir olması gibi bizi yanıltan özellikler değil, tohum olma hali. Meyve, bitkinin döllenme sonucu oluşan tohumlarını taşıyan bir organ ve bitki tarafından bu işlevi yerine getirmesi için üretiliyor. Sebze ise bitkinin kök, gövde, yaprak gibi üreme amaçlı olmayan bölümlerine verilen isim. Ancak bizler genelde bu biyolojik ayrıma itibar etmeyip çiğ yenebilenleri meyve, pişebilenleri sebze veya tatlıları meyve, tatlı olmayanları sebze diye adlandırdığımız için zeytin, kabak, salatalık, patlıcan gibi pek çok gerçek meyveyi sebze zannediyor, gene aslen meyve olan fındık veya cevizi ise dış kabuklarındaki sertlikleri nedeniyle "kuru yemiş" diye ayrı bir kategoriye yolcu ediyoruz. (Lezzetler)
  • acıbademin, yani meyve çekirdeğinin kendisini yemek istiyorsanız biraz da dikkatli olmak gerek, zira içinde eser miktarda da olsa hydrogen eyanide bulunabiliyor, vahşi halinde Hydrogen eyanide de, ll. Dünya Savaşı sırasında I. G. Farben tröstüne bağlı bir fabrika tarafından üretilen meşhur Zyklon B isimli, önce böcek ilacı, daha sonra da toplama kamplarındaki gaz odalarında zehir olarak kullanılan silahın aktif maddesi. (Parfümler)

Yorum Yaz