matesis
dedas

Vehbe Zuhayli kimdir? Vehbe Zuhayli kitapları ve sözleri

Prof.Dr. Vehbe Zuhayli hayatı araştırılıyor. Peki Vehbe Zuhayli kimdir? Vehbe Zuhayli aslen nerelidir? Vehbe Zuhayli ne zaman, nerede doğdu? Vehbe Zuhayli hayatta mı? İşte Vehbe Zuhayli hayatı...
  • 17.08.2022 18:00
Vehbe Zuhayli kimdir? Vehbe Zuhayli kitapları ve sözleri
Prof.Dr. Vehbe Zuhayli edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Vehbe Zuhayli hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Vehbe Zuhayli hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Vehbe Zuhayli hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: Vehbe ez-Zuhaylî

Doğum Tarihi:

Doğum Yeri:

Vehbe Zuhayli kimdir?

Suriyeli âlim Prof. Dr. Muhammed Vehbe ez-Zuhaylî, Dimeşk Üniversitesi Şeriat Fakültesi, el-Fıkhu'l-Mukâren (Karşılaştırmalı Fıkıh) bölümünün başkanıdır. Cidde Fıkıh Konseyi gibi birçok Uluslararası komisyonun üyesi ya da danışmanıdır. Türkiye'de daha çok, Zaman Gazetesi'nin de promosyon olarak verdiği İslam Fıkhı Ansiklopedisi adlı çalışmasıyla tanınmaktadır.

Vehbe Zuhayli Kitapları - Eserleri

  • Fıkıh Usulü
  • İslam Fıkhı Ansiklopedisi
  • Tefsir'ül Veciz
  • Tefsirül Münir (15 Cilt)
  • Günümüz Meselelerine Fetvalar
  • Fert ve Topluma Kur'an'ın Mesajı
  • El Veciz fi Usulil Fıkh
  • Bediüzzaman Ve İnsan

Vehbe Zuhayli Alıntıları - Sözleri

  • Resulullah(sav) buyurdu ki: "Kıyamete gözü ile görüyor gibi bakmak isteyen Tekvir,İnfitar ve İnşikak surelerini okusun." (Tırmizi,Hakim) (Tefsirül Münir (15 Cilt))
  • Usulcünün görevi cüz'i hükümleri çıkarmaya yar­dımcı olan külli kaideleri araştırmak, fıkıhçının görevi de cüz'i delillerden cüz'i hükümleri çıkarmak. Yani her bir hükmü sırf ona ait olarak gelmiş delilinden çıkarma çalışmalarında bu kaideleri uygu­lamaktır. Bir başka ifade ile usulcünün sahası külli delil ve onu gösteren külli hükümle, fıkıhçının sahası ise cüz'i delil ve onu gösteren cüz'i hükümle sınırlıdır. Ancak usulcü bu külli kaideleri, fıkıhçının hüküm istinbatında (çıkarımında) kullanması için koyar. (Fıkıh Usulü)
  • 35. Fakat şu gerçek iyi bilinmelidir ki zekatı verilen mal kenz(yığılan mal) değildir (Tefsir'ül Veciz)
  • 118. Eğer Rabbin dileseydi bütün insanları tek bir din üzere toplardı. Ancak Allah insanların kendilerinin dinlerini seçmesini diledi ki sevap ve ceza vermede adalet gerçekleşsin Insanlar kendi seçimleriyle baş başa kaldıktan sonra hevalarina ve arzularina uymaları sebebiyle hak konusunda ihtilafa düşmeye devam ediyorlar (Tefsir'ül Veciz)
  • Yalnız itikada ve duygulara dayanan bir davetin baki kalması mümkün değildir. İtikadın doğruluğuna delil olabilecek kimi görevlerin fiili bir şekilde sürekliliği de gereklidir. Çünkü sahih bir iman, kalbe yerleşen ve amelle doğrulanan imandır. (İslam Fıkhı Ansiklopedisi)
  • Şu eser, bilhassa camilerimize sahip çıkıp oraları ibadet ile imar ve ihya etmeleriyle istikbalin İslam'ın olacağına dair ümid ve itikadımızı tekid eden genç mümin kardeşleri­mizin istifadesine arz edilmektedir. (İslam Fıkhı Ansiklopedisi)
  • “Kişinin leh ve aleyhinde olanları bilmesi" demek olan fıkh-ı ekber ve dar an­lamıyla "amelî şer'î ahkâm" olan fıkıh, İslâm şeriatının hayat düsturunun doğru ve hassas bir tercümesidir. (İslam Fıkhı Ansiklopedisi)
  • Nassın ibaresi işaretinden, işareti delâletinden, delâleti iktizasından daha kuvvetlidir. (Fıkıh Usulü)
  • Kur'an Tarifi; Kur'an kelimesi sözlükte ''okumak'' anlamında bir mastardır. Herkesçe bilinmesine rağmen diğer kitaplardan ayırmak için usulcüler onu şöyle tarif eder: Kur'an Arapça olarak Rasulallaha indirilen, tevatür yolu ile nakledilen, okunarak ibadet edilen, Mushaflarda yazılı, ''Fatiha Suresiyle başlayıp Nas Suresiyle biten, en kısa suresiyle bile mucize olan Allah Kelamıdır. Kur'an-ı Kerim'in Kitap, Mushaf, Furkan, Zikir gibi daha başka isimleri de vardır. Sayfa:24 Özellikleri; Kur'an'ın tamamı Arapça'dır, onda Arapça olmayan dillerden hiçbir şey yoktur. Buna göre Kur'an'ın tefsiri ve ne kadar aslına uygun olursa olsun tercümesi Kur'an değildir. Çünkü Kur'an Arapça'dır, lafzı ve manası Allah'dan (c.c.) gelmiştir. Sayfa:24 Kur'an'da Beyan Üslubu Kur'an-ı Kerim kıyamete kadar Allah'ın (c.c) himayesi altındadır. Onun kıyamete kadar insanlığın temel ilkeleri oluşu beyanlarının ve mesajının genlde cüz'i değil külli, tafsili değil icmali olmasını gerektirir. Taki esnek, kapsamlı ve umumi olma özelliği devam etsin, her asırda ihtiyaçlara cevap verecek zenginlikte olsun ve bu ümmetin aklının önünde düşünce sahasını açsın. Böyle olduğu içindir ki Kur'an-ı Kerim'in anlaşılması ve kapalı ifadelerinin açıklanması için sünnete ihtiyaç duyulur. Mesela namazların kaç rekat olduğu, zekatların miktarları, haccın nasıl yapılacağı, akitlerin ve nikahın şartları... tüm bunlar ancak Rasulullah'ın (s.a.v.) sünneti ile bilinir. Sayfa:34 Fıkıh Usulü/Prof.Dr.Vehbe Zuhayli/Risale yayınları 5. baskı (2018) (Fıkıh Usulü)
  • İslâm fıkhını sadece Kur'an'a dayandıranlar, islamı köklerinden kesmiş veya suretini tağyir etmişlerdir. (İslam Fıkhı Ansiklopedisi)
  • *Sure,mahlukatın özellikle de gece karanlığının, maskaraların, insanlar arasinda söz taşıyanların ve hasetçilerin şerrinden siğınmayı konu etmektedir. *Ahmed,Ebu Davud ve Nesai Ukbe b.Amir'den rivayet ettiler: "Resulullah(sav) her namazın ardından muavvizeteyni okumamı bana emretti. (Tefsirül Münir (15 Cilt))
  • Müşrikler, inkârlarına bizzat kendileri tanıklık edip dururken, Allah’ın mescidlerini onarıp şenlendiremezler. Onlar, yapıp ettikleri boşa giden kimselerdir ve onlar ebedî olarak ateşte kalacaklardır. Tevbe 17.ayet Nüzul sebebi Bedir günü Abbas bin Abdulmuttalib dedi ki eger siz bizi islam hicret ve cihadla geçmişseniz unutmayınız ki biz de mescidi haram ı imar ederiz hacıların su ihtiyacını gideririz esirleri esaretten kurtarırız Abbas in bu iddiasına karşı nazil oldu ve ayeti kerime Allah katında bu işlenen amellerin şirkle beraber işlendiği için hiçbir makbuliyet arzetmedigini ifade etmektedir Nitekim Abbas islama girmeden önce amellerini bu şekilde görüyor ve üstün olduklarını iddia ediyordu (Tefsir'ül Veciz)
  • Hastalıktan korunma tedaviden daha faydalıdır. (İslam Fıkhı Ansiklopedisi)
  • 62. Allah'ın seçkin kulları ve O'na yakınlık kesbetmis olanlar dünyada kaybettiklerinden dolayı üzülmezler Ayetteki evliyaullah müminlerden halis olanlardan olup Allah'a itaate sarılan ve masiymasiyetten de kacinanlardir (Tefsir'ül Veciz)
  • 112.ayet: canları ve malları karşılığında cenneti satın alanlar; tevbe edenler, ibadet edenler, hamdedenler, seyahat edenler, oruç tutanlar, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah´ın sınırlarını koruyanlardır. O müminleri müjdele! Ibn Abbas ra " Her kim bu dokuz esası yerine getirdiği halde ölürse işte o Allah'ın dosdoğru yolu üzerindedir" (Tefsir'ül Veciz)
  • 116. Nefislerine zulmeden kimseler kendilerine verilen nimetlerle şehvetin ve lezzet verici şeylerin peşine düştüler. Bu ifsad edici refahı ve şımarıklığı ahirete yönelik işlere tercih ettiler. Işte bunlar şehvetlerine uymakla suçlulardan oldular 117. Allah bir kavim din ve dünya işlerinde iman ve toplumu ilgilendiren konular da ıslah edici iken onları haksız yere helak edici değildir... (Tefsir'ül Veciz)
  • Bu ayrımın kaynağı Resulullah (a.s.)'ın Malik, Ahmed ve Kütüb-i Sitte sahiplerinin rivayet ettiği şu hadisidir: "Ben ancak beşerim. Siz bana dava getiriyorsunuz. Bazınız diğerlerinden delilini sunmakta daha becerikli olabilir; ben de dinlediğim şekliyle onun lehine hükmederim. Bu şekilde kime bir Müslümanın hakkını verirsem o, ancak ateşten bir parçadır; onu alsın veya bıraksın." Bu iki vasfın bulunuş sebebi şudur: Şeriat, Allah'ın vahyidir, sevabı ve uhrevi cezası vardır. O aynı anda ruhi ve medeni bir sistemdir. Çünkü o, dünya ve ahiret hayrı, yani din ve dünya için gelmiştir. Bu ayırımın neticesi, mesela boşanma, yeminler, borçlar, ibra ve ikrah (zorlama) vb. hususlarda ortaya çıkar. Buna göre de, kadının (hakimin) vazifesi müftünün (fetva verenin) vazifesinden ayrılmaktadır. Kadı sadece dış duruma göre hükmünü verir. Müftü ise aynı anda zahiri ve batını göz önüne alır. Zahiri ve batını halin ihtilafı durumunda eğer kendisi hakikata vakıf olmuşsa hükmünü batına dayandırır. Talak kastetmeden hanımını hata ile boşayanın talakı kazaya göre (hakimin hükmüne göre) gerçekleşir, diyaneten gerçekleşmez. Borçlusunu, ona bildirmeden ibra edip de (affedip de) borcunu ödemesi için borçluya dava açan biri, kaza yönünden alacağını alır; fetvaya göre ise daha önce ibrada bulunduğundan ( affettiğinden ) bu menedilir. NOT : Adalette vicdan ve toplumsal ahlak nasıl uygulanır diyenlerin özellikle okuması temennisi ile sunulmuştur... (İslam Fıkhı Ansiklopedisi)
  • Günümüzde ise Müslümanların yönleri ve meslekleri dallanıp budaklandı. Ar­tık İslam için çalışma, Müslümanın ilgi alanının zirvesinde değildir. (İslam Fıkhı Ansiklopedisi)
  • Fıkıh usulü, müçtehidlerin içtihad ve delil çıkarmak için koydukları esaslar olup İslam hukukunu anlamada temel, -İster nasla ister kıyasla sabit olsun- dini hükümleri anlamada kılavuz olan bir ilimdir. Bu yüzden dini ilimleri öğreten veya öğrenen hiçbir kimse bu ilimden müstağni olamaz. (Fıkıh Usulü)
  • Vahiy ve nübüvvetin kesilmiş olmasıyla en doğru olanı bilmek güçleşmiştir (İslam Fıkhı Ansiklopedisi)

Yorum Yaz