matesis
dedas

William Faulkner kimdir? William Faulkner kitapları ve sözleri

Nobel ödüllü Amerikalı yazar William Faulkner hayatı araştırılıyor. Peki William Faulkner kimdir? William Faulkner aslen nerelidir? William Faulkner ne zaman, nerede doğdu? William Faulkner hayatta mı? İşte William Faulkner hayatı... William Faulkner yaşıyor mu? William Faulkner ne zaman, nerede öldü?
  • 11.03.2022 14:00
William Faulkner kimdir? William Faulkner kitapları ve sözleri
Nobel ödüllü Amerikalı yazar William Faulkner edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında William Faulkner hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. William Faulkner hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte William Faulkner hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: William Cuthbert Faulkner

Doğum Tarihi: 25 Eylül 1897

Doğum Yeri: New Albany, Mississippi, ABD

Ölüm Tarihi: 6 Temmuz 1962

Ölüm Yeri: Byhalia, Mississippi, ABD

William Faulkner kimdir?

Amerikan Modernist yazarların babası sayılan Faulkner, rakip gördüğü Ernest Hemingway'den farklı olarak, uzun ve karmaşık anlatımları benimsemiştir. Uyguladığı teknikler arasında bilinç akışı tekniği ve çoğul anlatı (multiple narration) teknikleri bulunur. 1930'larda Avrupa'daki deneysel geleneği izleyen ilk Amerikan yazarıdır.

25 Eylül 1897'de Mississippi'de doğan Faulkner, buradaki Güney geleneğinden oldukça etkilendiği bir çocukluk geçirdi. Daha sonra hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği Oxford'daki Lafayette kasabasına taşındılar. Eserlerinde bahsettiği "Jefferson" Oxford'u, "Yoknapatawpha kasabası" ise Lafayette'i temsil eder. Büyük-büyük babası William Clark Falkner Konfederasyon ordusunda görev yapmış, tren yolu yaptırmış ve adını Tippah kasabası yakınındaki Falkner şehrine verdirmiş Mississippi'nin önemli karakterlerinden biridir. Aile soyadları Falkner olmasına rağmen, büyük ihtimalle görevli memurun hatası sonucu Faulkner olmuştur. Liseyi terkettikten sonra bir işte tutunamayıp "wastrel" (defolu mal) olarak anılmaya başlanmıştır. 1918'de, iki ailenin Faulkner'ın ev geçindiremeyeceğine karar verip ayırdıkları nişanlısı Estella Oldham'ın zengin ve yaşlıca olan Cornell Franklin'le evlenip Çin'e yerleşmesiyle büyük bir üzüntü yaşamış ve Yale öğrencisi olan Oxford'dan arkadaşı Phil Stone'un yanına, New Haven'a gitmiştir. Burada katiplik yapmış, Phil Stone'un onun için hazırladığı okuma programıyla klasikleri ve çağdaş yazarları okumuş, bu sayede Melville, Cervantes, Dostoyevski ve Conrad'ın eserlerine büyük hayranlığı oluşmuştur.

Daha sonra Toronto'da yardımcı pilotluk yapıp Oxford'a geri dönen yazar bu sefer Mississippi Üniversitesi'ne girmiş, burada "Marionettes" adlı bir grup kurup aynı adı taşıyan bir oyun yazmaya çalışmış fakat başaramamış ve 1921'de okulu bırakıp New York'a gitmiştir. Burada bir kitapçıda çalışmış ve Sheerwood Anderson'ın ileride eşi olacak olan Elizabeth Prall'la tanışıp arkadaşlık kurmuştur. Aynı yılın Aralık ayında Oxford'a geri dönmüş ve bu sefer de üniversitede postane müdürü olarak çalışmaya başlamıştır. 1924'de The Marble Faun(Mermer Tanrıça) adlı şiir kitabını basmıştır.

1925'de New Orleans'a gidip arkadaşı olan Elizabeth Prall sayesinde Sherwood Anderson'ın "çırağı" olmuş ve onun yönlendirmeleriyle Birinci Dünya Savaşı sonunda entellektüellerde ve toplumda görülen sıkıntı ve büyük üzüntüyü benimseyip, yine Anderson'ın yönlendirmesiyle 1926'da Soldier's Pay'i yazmıştır.

1929'a dek olan yazılarında şeytani özellikler taşıyan karanlık kötü kadın karakterler görülürken, 1928'de Estella'nın boşanıp dönmesi ve William Faulkner'ın onunla evlenmesiyle bu kadın modeli değişmiştir. 1929'da Sartoris'i yazmıştır. Bu eserinin önemli özelliği, Faulkner'ın ünlü Yoknapatawpha kasabası sembolünü ilk kullandığı kitabı olmasıdır. Aynı yıl ünlü eseri The Sound and the Fury'yi (Ses ve Öfke) yazmış ve büyük bir başarı kazanmıştır. 1930'da ise As I Lay Dying'de (Döşeğimde Ölürken) 40 mil ötedeki Jefferson'a gömülmek istediğini söyleyen Addie Bundren'in cenazesinin ailesi tarafında buraya götürülmesi anlatılır.

Paraya sıkıştığı bir dönemde, sırf satış yapması için 1931'de yayımlanan Sanctuary'yi (Kutsal Sığınak) yazar fakat beklediği kadar büyük satışı sağlayamaz. Daha sonra devam eden maddi sıkıntıları yüzünden ara ara Hollywood'da senaryo yazarlığı yapar. 1932'de ise Light in August'u (Ağustos Işığı) yazar. Bu eserde, Lena Grave, Joe Christmas ve Peder Hightower'ın geçmişe saptantılı hikayeleri birçok anlatıcı kullanılarak anlatılır. 1936'da Absalom! Absalom!'u yazar.

Faulkner eserlerinde genel olarak Güney kültürünün çöküşü ve bozuluşunu, ve aile sevgisi ve gururunun yok oluşunu ele alır.

1949 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandıktan sonra, 1955'de Pulitzer Ödülü'nü alan Faulkner, 1962'de bir kalp krizi sonucu ölmüştür.

William Faulkner Kitapları - Eserleri

  • Ses ve Öfke
  • Döşeğimde Ölürken
  • Kutsal Sığınak
  • Ağustos Işığı
  • Dilek Ağacı
  • Abşalom, Abşalom!
  • Çılgın Palmiyeler
  • Yenilmeyenler
  • Ayı
  • Emily’ye Bir Gül
  • Duman
  • Kurtar Halkımı Musa
  • Köy
  • O Akşam Güneşi
  • Mektuplar
  • Aşk ve Ölüm
  • Sartoris
  • Kırmızı Yapraklar
  • Doktor Martino
  • Mayday
  • Intruder in the Dust
  • Kurtar Halkımı Musa
  • Ağustos Işığı
  • Seçilmiş Eserleri
  • The Mansion
  • Pylon
  • These 13

William Faulkner Alıntıları - Sözleri

  • Daha ileri bir yaşta olsaydı, çocuk buna dikkat eder, neden daha büyük bir ateş yakmadığını anlamaya çalışırdı- yalnızca savaştaki savurganlığı ve yıkımı görmekle kalmayıp kanında kendisinin olmayan nesneleri hoyratça harcama eğilimi de taşıyan bir adam, neden önüne çıkan her şeyi yakmıyordu ki? (Emily’ye Bir Gül)
  • Ben Tanrıyı hep bir adam gibi düşledim dedi kadın. (Kutsal Sığınak)
  • ve çoktandır öğrenmişki insan özgür olamaz ve olsa da buna dayanamaz. (Ayı)
  • Haksızlık yapılırken oturup bakamam. (Kutsal Sığınak)
  • Yaşlı insanlar için tüm geçmiş, matematiksel bir düzen içinde gitgide uzaklaşan bir yol değil,en çetin kışlardan bile pek etkilenmeyen ve şimdi artık kendilerinden son on yılın darboğazıyla ayrılmış bulunan koskoca bir çayırlıktır. (Emily’ye Bir Gül)
  • Onun gölgesi bende olsa ben de kendi gölgemden korkardım. (Kutsal Sığınak)

  • ... hayat her zaman sen tüm olanakları yaşayıp tüketmeden önce biter. Ve bütün bunlar bir yerlerde var olmayı sürmeli, bütün bunlar yalnızca bir yana atılmak için icat edilmiş, yaratılmış olamaz. (Kurtar Halkımı Musa)
  • Ben, insanın son bulacağını kabul etmiyorum. Dayanacağını düşünerek, insanın ölümsüz olduğunu söylemek kolaydır. (Kırmızı Yapraklar)
  • Çünkü bir insan yüreğinin tarihindeki, birbiriyle çelişen giderek birbirini çürüten olayların sanat yoluyla bir düzene sokulup perçinleştirilmesi, böylelikle gerçeğe benzer, inanılır bir duruma getirilebilmesi ancak ve ancak yazında olur. (Duman)
  • “Bir şeyi yapmaktan korktuğun zaman yaşadığını bilirsin “ dedi. (Emily’ye Bir Gül)
  • "Çünkü bir insan her zaman şimdi çektiği sıkıntılardan çok ileride çekebileceği sıkıntılardan korkar. Bir değişikliği göze alamaz da, alışık olduğu sıkıntılarına dört elle sarılır. Evet. Çoğu adam yaşayan insanlardan nasıl kaçıp kurtulmak istediğini anlatır. Ama ölü insanlardır zarar veren. Sessizce bir yerlerde yatıp onu yakalamaya çalışmayan ölülerdir, kaçamadığı." (Ağustos Işığı)
  • Benim kızdığım bir şey varsa, o da namussuzca ikiyüzlülük. (Ses ve Öfke)
  • ...toprak, insanlar ancak ona karşı doğru davranırlarsa, üstünde yaşamalarına, onu kullanmalarına, ondan yararlanma­Iarına izin verir, öyle davranmazlarsa, tıpkı pirelerinden kurtul­mak isteyen 1köpek gibi, silkelenip onları sırtından atarmış... (Yenilmeyenler)

  • Aynı anda birden fazla erkekle oynaşmaya kalkan kadın budalanın biridir. Erkekler derttir. Ne diye derdini ikiye katlasın ki insan? (Kutsal Sığınak)
  • "Günaydın. "Biz Dilek Ağacı'nı arıyoruz," dedi kızıl saçlı oğlan. "Çok uzaklarda," diye yanıtladı yaşlı adam. Ciddi ciddi başını salladı. "Onu bulabileceğinizi hiç sanmam." (Dilek Ağacı)
  • Sen beyazları anlamıyorsun. Çocuk gibidir bu adamlar, dikkatli davranman gerekir, çünkü bir adım sonra me yapacaklarını asla bilemezsin. (Emily’ye Bir Gül)
  • Çünkü şimdiye kadar hiçbir savaş kazanılmamıştır demişti.Dahası savaşılmamıştır bile. Savaş alanı insanların delilikleri ile umutsuzluklarını ortaya çıkarır ve zafer felsefecilerle budalaların hayalidir. (Ses ve Öfke)
  • ... yaşamla edebiyat arasında derin bir uçurum bulunduğunu anladım - anladım ki, hayatı her yönüyle yaşayabilenler, yaşıyor; yaşayamayıp da bunun açısını içlerinde yeterince derinden duyanlar, yazar oluyorlar. (Yenilmeyenler)
  • Sevgili Bama Hala , kitabımı beyaz adamlar basacak artık. Harcourt &Brace A.Ş beni Liveright' dan satın aldı. Burası çok daha iyi. Kitap Şubatta çıkacak. Ayrıca şimdiye kadar okuduğum en kor­kunç kitap. (Mektuplar)
  • Çünkü insan daha önce çektiği acılardan hep bir parça korkar. (Çılgın Palmiyeler)

Yorum Yaz