diorex
life
Dedas

Yaşar Çabuklu kimdir? Yaşar Çabuklu kitapları ve sözleri

Türk Yazar Yaşar Çabuklu hayatı araştırılıyor. Peki Yaşar Çabuklu kimdir? Yaşar Çabuklu aslen nerelidir? Yaşar Çabuklu ne zaman, nerede doğdu? Yaşar Çabuklu hayatta mı? İşte Yaşar Çabuklu hayatı...

  • 17.08.2022 12:00
Yaşar Çabuklu kimdir? Yaşar Çabuklu kitapları ve sözleri
Türk Yazar Yaşar Çabuklu edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Yaşar Çabuklu hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Yaşar Çabuklu hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Yaşar Çabuklu hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1955

Doğum Yeri:

Yaşar Çabuklu kimdir?

1955'te İstanbul'da doğdu. 1983'te Boğaziçi Üniversitesi' nden siyaset bilimi yüksek lisans derecesi aldı. 1983-84'te Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi'nde metin yazarlığı yaptı.Akıntıya Karşı, Defter, Beyaz, İskenderiye Yazıları, Ütopiya, Virgül ve Varlık dergilerinde makale ve denemeleri yayımlandı. Başlıca kitapları şunlardır: Kovulanın İzi (Metis, 2001);Özgürlükçü Düşüncenin Peşinde (Metis, 2003); Postmodern Toplumda Kriz ve Siyaset(Kanat Kitap, 2004); Toplumsalın Sınırında Beden (Kanat Kitap, 2004); Bedenin Farklı Halleri (Kanat Kitap, 2007); Uzam ve Kötülük (Everest, 2006); Toplumsal Kurgular ve Cinsiyetçilik (Everest, 2007); Toplumsal Performanslar (Ayraç, 2008); Postmodern Toplumdan Kesitler (Paloma, 2010); Kültürün Karanlığı (Paloma, 2012).

Yaşar Çabuklu Kitapları - Eserleri

  • Kovulanın İzi
  • Bedenin Farklı Halleri
  • Özgürlükçü Düşüncenin Peşinde
  • Kültürün Karanlığı
  • Postmodern Toplumdan Kesitler
  • Toplumsal Performanslar
  • Uzam ve Kötülük
  • Toplumsal Kurgular ve Cinsiyetçilik

Yaşar Çabuklu Alıntıları - Sözleri

  • Toplumsal olanın gündelik olan içinde eridiği postmodern toplumda gündelik hayatın eleştirisi, ister istemez toplumsal-politik yapıların eleştirisini de içerir. Nesnel sürecin, tüketimin standartlaştırıcı otoritesinin henüz hâkimiyet kuramadığı öznellik alanlarının, anti-kapitalist bir etik temelinde iletişime girmesi bu bağlamda önem kazanır. Gündeliğin içindeki nesnel olanın, paranın, mübadelenin, tüketimin payının azaltılması anti-otoriter bir öznelliğin oluşabilmesi için gerekli koşullardır. (Özgürlükçü Düşüncenin Peşinde)
  • Kendi­siyle ve dünyayla barışık olmayan insan genelde eviyle de barışık olmaz. (Kovulanın İzi)
  • Neoliberal, küresel kapitalizm eşitlik ve adalet düşüncelerinin kısmen de olsa izlerini taşıyan eski sosyal güvenlik sisteminin, iş yasalarının, refah devletinin yasal çerçevesinin yok edilmesi için eşitsizlikten beslenen bir farklılığı oluşturmak zorundadır. Sadece bu değil: Eşitsizlikten "kârlı çıkan", düzenli gelire sahip tüketiciler topluluğunun, işsizlerle, yoksullarla, göçmenlerle, yani alttakilerle arasındaki farki, büyüyen uçurumu onaylaması da istenmektedir. (Özgürlükçü Düşüncenin Peşinde)
  • Popüler kültür kavramının pre-kapitalist toplumlardaki folklorik kültürle ya da halk kültürüyle bir ilişkisi yok. Halk kültürü anonim, parasız, doğrudan aktarılabilir, otantik bir kültür. İstikrarlı, geleneksel bir toplumsal düzenin ürünü. Günümüzün kapitalist toplumlarında ise halk kültürü ürünleri egzotik bir niteliğe bürünmüş durumda. (Özgürlükçü Düşüncenin Peşinde)
  • Kapalı yerleşmeler Antik Çağ'ın ve Orta Çağ'ın etrafı duvarlarla çevrili kentlerine benzetiliyor. Ancak aralarında önemli bir fark var: çeşitli toplumsal kesimleri içinde barındıran, heterojen eski kentlerin etrafındaki surlar kenti dış düşmanlara karşı korurken, orta ve üst sınıflardan insanları içinde barındıran, kent merkezlerinden görece uzak yerlere kurulan, sakinlerinin gelir düzeyi, tüketim alışkanlıkları ve yaşam tarzı itibariyle görece homojen bir görünüm arz eden günümüzün kapalı yerleşmelerinin etrafını çeviren duvarlar site sakinlerini kentteki diğer yurttaşlardan, özellikle yoksullardan, “renklilerden”, “ötekinden” korumayı amaçlıyor. İstanbul’da bulunan Kemer Country’nin bülteninde şu cümle yer alıyor: “Kemer Country’yi şehirden gelebilecek herhangi bir istila olasılığına karşı korumak için elimizden geleni yapmalıyız.” (Postmodern Toplumdan Kesitler)
  • Sahte erdemlere karşı kötücül enerjileri, toplumsal bayağılığa karşı bireysel aşırılığı, yeniden yapılanmaya karşı çözülüp dağılmayı, nihayet kafaya karşı kıçı savunacağım. İnsana, ayağa dikilmeden önceki, burnu yere yakın, kıçı açık halini hatırlatacağım. (Kovulanın İzi)
  • HOŞA GİTMEYENİN, vitrinin görüntüsünü bozanın göz önünden uzaklaştırılması iktidarın toplumun geniş kesimlerince de benimse­nen uygulamalarından biridir. Fransa'da son yıllarda evsizler turist­ler karşısında kötü bir görüntü oluşturmasınlar diye şehir dışındaki toplama kamplarına sürülüyor. İstanbul'da sokak çocuklarının za­man zaman polis tarafından toplanıp şehirden çok uzak yerlerde bı­rakıldıklarını biliyoruz. İstanbul'da Habitat toplantısının yapıldığı dönemde "başı boş" dolaşan kedi ve köpekler de birdenbire göz önünden "uzaklaştırılmıştı". Öte yandan kapitalizm ekonomik ola­rak baskı altına aldığı yoksulları kentin varoşlarında, gettolarda ya­şamaya mecbur bırakıyor. Orta sınıf adını bile duymadığı tepe ve mahalle isimlerini taşıyan otobüslerin içindeki yoksullara kuşkuyla bakıyor. (Kovulanın İzi)
  • "Bir toplumda suçluluk duygusu ne kadar fazlaysa, o toplum suçlularına karşı o kadar hoşgörüsüzdür." (Kovulanın İzi)
  • İnsan bedeninin asaletidir yıkılması gereken, onu doğaya ve ölüme yabancılaştıran kibri, kıvancı, sınıfsal başarı duygusudur. İn­sanlık kültürünün temiz yürekli savunucuları; gösterişli mezarları­nız sonucu değiştirmiyor. Çürüyen et, bok, sidik ve kan geçer ya­şamdan toprağa ve toprağın altında bütün bedenler eşittir. (Kovulanın İzi)
  • Örgü ören kadın –onaylanmış bir biçim altında– yaratıcı içgüdülerini hayata geçirmekte özgürdü! (Postmodern Toplumdan Kesitler)
  • Nesnellikten kurtulmuş duyguların, rastlaşmaların, sezgilerin, yoğunlukların özgür anarşisi. Her şeyin önünde sonunda ifadesini tüketimde bulduğu gündelik hayata ilişkin göstergelerin deşifre edilmesi, anlamlarının boşaltılması, hicvedilmesi, skandalize edilmesi. Tüketim ilişkilerinin oyunla, karşı simülasyonla bozulması, aksatılması. Her şeyin uyduğu konformist bir gündelik hayata karşı işlevsizliğin, bozgunculuğun, uygunsuzluğun anarşizan bir coşku ve yaratıcılıkla birleştirilmesi. Gündelik hayatın tüm parçalarının yadırgatıcı, yabancılaştırıcı efektler aracılığıyla eleştirel teşhiri. Göstergelerin ve değiş tokuşun geçiciliğinden farklı olarak anti-otoriter yoğunlukların tüketimsel kurumsallaşmaya imkân tanımayan, karşılıklı yardım ve dayanışma temelinde buluşmalarının geçiciliği. Yaşanıp unutulan bir geçicilik değil, ileride başka bir otonom alanda buluşma umudunu ve imkânını içinde taşıyan bir geçicilik. Kendini desantralizasyonla sınırlamayan, gündelik hayattaki her türlü iktidar, denetim, yönetim, otorite ve hiyerarşi ilişkisinin ortadan kaldırılmasını amaçlayan bir anarşi. (Özgürlükçü Düşüncenin Peşinde)
  • Modern toplumdaki birey tek, üniter, kalıcı, esnek olmayan bir kimliğe sahipti. Postmodern toplumda ise akışkan, parçalı, çoklu kimlikler öne çıktı. IKEA farklı montajlarla farklı evsel kimliklere imkân veriyor gibi görünse de IKEA’dan döşenmiş evlerin tümü birbirine benzemekteydi. John Hartley’egöre günümüzde yeni kimlikler oradan buradan satın alınmış, aşırılmış parçaların bir araya getirilmesinden oluşmaktaydı. Kendin yapa dayalı yurttaşlık modelinde bireyler belirli bir kimliği değiştirebiliyorlar, kimlikler repertuarına rahatlıkla girip çıkabiliyorlardı. Televizyon kendin yapa dayalı kimlikler için yeni zeminler sunmaktaydı. Kendin yap yurttaşlığı kimliğin yerini kamusal alan olarak değil medya alanı olarak belirleyen bağlamsızlaştırılmış anlamlar ağı üzerine kuruluydu. (Postmodern Toplumdan Kesitler)
  • ''İlişki kurmaya yönelen bireyin davranışları alışverişe çıkan tüketicinin anlık isteklere göre mal seçen davranışlarına benzemekteydi ve ilişki kurmak için ortalama bir alışverişçinin becerisine sahip olmak yeterliydi! Alışverişler ve ilişkiler derhal, hemen oracıkta gerçekleşmekteydi! Tatmin edici bulunmayan ''defolu'' malların iade edilip yenileriyle değiştirilmesine benzer bir biçimde tatmin edici bulunmayan ilişkiler de piyasada yenileriyle değiştirilebiliyordu! Bauman'ın da dikkat çektiği gibi ilişkiler bir tür duygusal yatırıma dönüştürülmüştü.'' (Toplumsal Kurgular ve Cinsiyetçilik)
  • Kapitalizm "temiz insan, temiz çevre" ideolojisiyle kendi yol açtığı yıkımı örtbas etmeye çalışıyor. "İşsiz güçsüzler" yani serseriler iyi, temiz sağlıklı olanın karşısındaki pis suçlular olarak gösteriliyor. (Kovulanın İzi)
  • Neoliberalizmin güç kazanmasıyla birlikte sosyal adalet, toplumsal dayanışma gibi kavramlar terk ediliyor, rekabet, verimlilik, piyasa vb. kavramlar ön plana çıkıyor. Devletin topluma yardım etmekten vazgeçmesinin yanı sıra işçi sendikaları da özelleştirme, deregülasyon (kuralsızlaştırma) vb. piyasacı düzenlemeleri destekliyorlar. İşsizler, yoksullar, göçmenler kendi kaderine terk ediliyor. (Özgürlükçü Düşüncenin Peşinde)
  • Postmodernizmin altın çağı olan 1980 sonlarında ve 1990’larda gerçek doğa yerine medyanın yaydığı doğa imajları önem kazanmıştı. Reklamlarda doğa gizemli, saf, öteki, ütopik bir gösterge olarak belirmekteydi. (Postmodern Toplumdan Kesitler)
  • Can sıkıntısı genel anlamda boş zamanın bir sonucu olmaktan ziyade, belirli bir boş zaman biçimiyle, anlam yaratma kapasitesinin yitirildiği bir boşluk durumuyla bağlantılı. (Kültürün Karanlığı)
  • Gündelik hayat kamusal hayattan, devletten, ekonomiden, hukuksal yapıdan, bilimden, kültürden, sanattan, felsefeden oldukça net çizgilerle ayrılıyor. (Özgürlükçü Düşüncenin Peşinde)
  • Çok fazla yakıt tüketen SUV’lara uygulanan yakıt randımanı standartlarının otomobillerinkine oranla düşük tutulması ABD ekonomisinin petrole olan ihtiyacını daha da artırmaktaydı. SUV’ların yükselişe geçtiği dönem ABD’nin Ortadoğu petrollerine göz diktiği, Irak’ı bombaladığı, işgal ettiği dönemdi. (Postmodern Toplumdan Kesitler)
  • Doğadaki bitki ve hayvan habitatına zarar veren, havayı kirleten SUV’ların “doğa severler” tarafından kullanılmasını mümkün kılan önemli bir etken eskiden çelişkili, bir arada bulunamayacağı varsayılan tutumların postmodern toplumda bireyin hayatında bir sorun teşkil etmeden aynı andayan yana var olabilmesiydi. Modern toplumda farklı alanlar arasında çizilmiş kesin sınırlar postmodern toplumda aşınmış, muğlaklaşmış, alanlar arasındaki farklar silinmeye başlamış, geçişler çok kolaylaşmıştı. Modern toplum bireyin arabayla her yere ulaşamayacağını kabul etmişti. Postmodern toplumdaki SUV idealinin içerdiği dünya ise sınırların mevcut olmadığı, mekânsal farklılıkların silinmeye yüz tuttuğu bir dünyaydı. Postmodern toplumda doğa atomize edilerek bir bulamaca indirgendi; içinde artık bağımsızca var olan bir doğa anlayışı barındırmadığı için doğaya yönelik herhangi bir sorumluluk anlayışı da taşımayan bir dünyanın özelliksiz bir alt katmanına dönüştü. (Postmodern Toplumdan Kesitler)

Yorumlar

Image
metin gönültaş
23.08.2023 / 01:50

bu yazılanlar çok önemli

Yorum Yaz