tatlidede

Bodur Minareden Öte - Yusuf Atılgan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bodur Minareden Öte kimin eseri? Bodur Minareden Öte kitabının yazarı kimdir? Bodur Minareden Öte konusu ve anafikri nedir? Bodur Minareden Öte kitabı ne anlatıyor? Bodur Minareden Öte kitabının yazarı Yusuf Atılgan kimdir? İşte Bodur Minareden Öte kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 28.02.2022 04:00
Bodur Minareden Öte - Yusuf Atılgan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Yusuf Atılgan

Yayın Evi: Karacan Yayınları

İSBN:

Sayfa Sayısı: 100

Bodur Minareden Öte Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bodur Minareden Öte Alıntıları - Sözleri

  • İnsanların birbirine benzerlikleri, tümünün iki ayaklı oluşu şaşılacak şeydi.
  • İnsan ötekilerin oluşunu bağışlayınca bir bakıma onlara benzemekten kurtulamıyor.
  • Kendini öldürenlerin yaşamayı aşırı sevenler olduğunu düşünürdüm.
  • “Akşamdan kalma biber dolması…. Beş yıllık yaşamımızın özeti gibiydi bu yemek.”
  • “Vapuru yapan işçiler, yüzdürenler, onu iskeleye bağlayan kırmızı burunlu adam, ekmeğimizi pişiren fırıncı, ağabeyim, herkes biz olalım diye vardılar. Bizim için elbirliğiyle bu kısa yolculukları hazırlıyorlardı.”
  • Kendini öldürenlerin yaşamayı aşırı sevenler olduğunu düşünürdüm.

Bodur Minareden Öte İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bu kitap Yusuf Atılgan'ın en sevdiğim yazar olduğunu bana bir kez daha hatırlattı. Atılgan'ın romanlarındaki başarısının aynısı öykülerinde de var. Hele Yaşanmaz ve Bodur Minareden Öte öyküleri gerçekten çok üstün. Özellikle Kasaba ve Kent'te geçen öykülerinde Kafka'dan oldukça etkilendiğini anlıyoruz. Köy öykülerinde ise müthiş gözlem yeteneği kendisini gösteriyor. Kafka'nın beyaz yakalının içinde olduğu kabusu resmettiği romanlarındaki tat, Yaşanmaz'da kendisini net bir şekilde hissettiriyor. Nasıl Kafka'nın tarzı Kafkaesk kelimesini hak ediyorsa; Atılgan'ın da kendisine özgü tarzı kesinlikle "Atılganist" gibi ayrı ve kendine özgü bir kelimeyi hak ediyor. (Erk Deliormanlı)

Kitabın Yazarı Yusuf Atılgan Kimdir?

Yusuf Atılgan (d. 27 Haziran 1921, Manisa - ö. 9 Ekim 1989, İstanbul) Türk roman ve öykü yazarı.

1936 yılında Manisa Ortaokulu'nu, 1939 yılında ise Balıkesir Lisesi'ni ve ikinci sınıftan sonra askeri öğrenci olarak devam ettiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Nihat Tarlan'ın yönetiminde hazırladığı bitirme tezinin konusu Tokatlı Kani: Sanat, şahsiyet ve psikoloji idi. Aynı dönemde Akşehir'de Maltepe Askeri Lisesi'nde bir yıl edebiyat öğretmenliği yaptı. Üniversite öğrenciliği sırasında Türkiye Komünist Partisi'ne katılarak faaliyette bulunduğu iddiasıyla sıkıyönetim mahkemesince tutuklanarak ceza kanunu'nun 141. maddesi uyarınca hapse mahkûm edildi. altı ay Sansaryan Han'da, dört ay da Tophane Cezaevi'nde olmak üzere on ay hapis yattı.

26 Ocak 1946'da serbest kalmış, öğretmenliği elinden alınmıştır. 1946 yılında Manisa'nın Hacırahmanlı Köyü'ne yerleşerek çiftçilik yaptı. 1976'da İstanbul'a döndü danışmanlık, çevirmenlik ve redaktörlük yaptı. Yazımı devam eden "Canistan" adlı romanını tamamlayamadan 9 Ekim 1989'de kalp krizi nedeni ile İstanbul, Moda'da öldü.

Aylak Adam ve Anayurt Oteli adlı romanlarında psikolojik yabancılaşma ve yalnızlık temasını başarıyla işleyen bir yazar olarak tanındı ve modern Türk edebiyatının önde gelen ustaları arasında yer aldı. 1987'de Anayurt Oteli romanı, Ömer Kavur tarafından aynı adlı sinema filmi olarak çekildi.

Yusuf Atılgan Kitapları - Eserleri

  • Aylak Adam
  • Anayurt Oteli
  • Canistan
  • Bütün Öyküleri
  • Sevgili Halil Kardeş
  • Ekmek Elden Süt Memeden

  • Bodur Minareden Öte
  • Siz Rahat Yaşayasınız Diye
  • Eylemci

Yusuf Atılgan Alıntıları - Sözleri

  • Başkaları bizi, baca dumanı gibi dışarıya bıraktığımız belirtilere göre tanırlar. (Bütün Öyküleri)
  • Herkesin kendini göreceği bir ayna olmaktansa, bir aynada kendimi görmeyi yeğlerim; ve görüntümün iğrençliği ya da korkunçluğu beni korkutmaz. (Siz Rahat Yaşayasınız Diye)
  • ... babam okula verdi beni. Yıllarca sürdü bu. Hiç hoşlanmıyordum; arkadaşlarla itişip kakışmak, öğretmenleri dinlemek yüzünden elimde olmadan büyüyordum. (Ekmek Elden Süt Memeden)
  • Ben seni seviyorum ki O kadar tarif edemem. (Siz Rahat Yaşayasınız Diye)
  • "Konuşmam yetmiyormuş gibi düşünmeye de başladım. En kötüsü buydu. Çoğu insanlar gibi düşünmeden konuşsaydım kimse bir şey demeyecekti; ama ben düşündüğümü söyleme kalktım." (Ekmek Elden Süt Memeden)
  • Yağmurun durup durup yağdığı günler insanlar yapacak bir iş bulamamanın sıkıntısından evleniyorlar burda; bir değişiklik isteğiyle. Geleceğin daha kurtuluşsuz tekdüzeliğini hazırlayan tuhaf bir değişiklik bu. (Siz Rahat Yaşayasınız Diye)

  • Çoğu insanlar gibi düşünmeden konuşsaydım kimse bir şey demeyecekti; ama ben düşündüğümü söylemeye kalktım. (Ekmek Elden Süt Memeden)
  • " Çiftçinin işi bitmez ; yalnız yağmurda , karda , bir de arifede , bayramda dinlenir ..." (Canistan)
  • Kalkıp düşmanlıklarla dolu bir güne başlamakta ne var? (Bütün Öyküleri)
  • insan tükenmez (Sevgili Halil Kardeş)
  • “Hiçbişey olmaz, bunca patırtıda canımı almayan Tanrı bizi kayırır. Korkma.” (Canistan)
  • "Sıkıştık mı yalnızlığımız daha koyulaşıyor." _______ (Bütün Öyküleri)
  • Elinde olmadan kirleniyordu insan. (Anayurt Oteli)

  • Merhaba Halil Kardeş, senden ve köyden haber almak beni pek sevindirdi. Artık köye sık sık gelemeyeceğim için ara sıra anama uğrayıp yine bana yazarsan daha da sevinirim. Önce TYS konusu: Devlet memurları sendikaya giremiyormuş; ayrıca kısıtlayıcı bir ilke kararı da almışlar yakında; kitabı olmayan yazarları da almıyorlarmış. Ben Vedat Türkali ve Alpay Kabacalı’ya (Yönetim Kurulu Üyeleri) söylemiştim; ama senin üyeliğin kabul edilmemiş. Beni üyeliğe aldılar ve hemen kültür kurulu üyeliğine atadılar. Ara sıra toplanıp çoğu lak lak yapıyoruz. Orada Mehmet Başaran'la tanıştım; o da Anadolu yakasında oturduğu için vapurla birlikte dönüyoruz. İyi ve kafalı bir insan. Çocuk Dergisi sorumlusu ile görüşüp senin "Keloğlan" öyküsünü buldurdum. Birkaç sayı sonra derginin biçimi ve kapsamı değişecekmiş, yeni öykülerin konusunda Ülkü'yle konuşmamı söyledi. Durumu Ülkü'ye anlattım; senin öyküleri göndermeni söyledi. İstersen benim adıma gönder; ben götürüp vereyim, böylece çabuk yayınlanma olasılığı belirir belki. Benim yayınlardaki işim çok rahat ve iyi. Çoğu kitap okuyorum; ara sıra dergilerden çeviri yapıyorum. Parası da çok iyi. Yayınlanan yazılarım için de ayrıca telif ücreti ödüyorlar. Bu pahalılıkta İstanbul'da geçinmek için doğrusu bizim için büyük bir şans bu. Mehmet Hamdi iştahlı, keyifli bir oğlan. Yürümeye başladı. Boyunun ve elinin eriştiği her şeyi yere indirip incelemek istiyor. Televizyonu, pick-up'ı ve elektrik sobasını bir türlü yere indiremediği için çok üzgün. Onları da kurcalamak için beni ve anasını bıkmadan kandırmaya çalışıyor. Milliyet Yayınları bize parasız veriliyor. Köye gelirken sana bir hayli kitap getirebilirim. Sanıyorum 19 Mayıs tatilinde birkaç günlüğüne köye geleceğim. Ayhan'la konuştum; yüzde 90 gideriz diyor. Onun arabasıyla gidip dönmek çok rahat elbet. İlk fırsatta anama uğrayıp iyilik haberimizi verirsen onu sevindirir. Ben her hafta yazıyorum ama bir ek haber almak iyi olur onun için. Şimdilik başka bir diyeceğim yok. Sevgiyle gözlerinden öperim. Habibe' ye selam. Oğlanların da gözlerinden öperim. Umarım hepiniz iyisinizdir. Postacı Mehmet'e, Sema'ya, Akif'e, genç arkadaşlarım Fevzi ile Recep'e selamlar. Serpil de selamlarını gönderiyor. (Sevgili Halil Kardeş)
  • Değişmez tek bir kesinlik vardı insan için: Ölüm. (Anayurt Oteli)
  • İnsan kendine acır mı? Ben acıyorum. (Bütün Öyküleri)
  • Tanrım, dostum düşman olmuş. Katlanabilecek miyim acıya? (Canistan)
  • İçim daralıyor. Yorganın altına büzülüyorum. İyi şeyler düşünmek istiyorum. (Bütün Öyküleri)
  • Neden bu daracık kasabadayız sanki. Yoksa bütün dünya mı böyle. Kitapların dediği yalan mı? (Bütün Öyküleri)
  • Yoksa bütün dünya mı böyle. Kitapların dediği yalan mı? _____ (Bütün Öyküleri)

Yorum Yaz