tatlidede

Bu Keşmekeşte Edebiyat Yapalım Dedik.

Bu Keşmekeşte Edebiyat Yapalım Dedik.

      Ve başladık Mardin’ in sosyolojik nehirlerindeki felsefi dalgalarıyla boğuşmaya…

   Bir kulağımızda “Sûk-ul Bâkâr” esnafın mecburiyetten nazik hali ve Mardin spor hakkındaki yüzeysel bağırışları, ardından ablanın; “ne kadardır bu?”deme nidaları!

   Öteki kulağımızda ise Yenişehirli yarı aydın ve takavit olmuş, kendini şehrin sahibi sanan fötrlü babaların seçimlerden önce başkanlarını belirlemesi ve bunları makam koltuğuna uğurlama merasimlerinin hasbıhal sesleri yankılanıyor.

     Herkes ve her kesimin bir başkanı olmuş, 

     Bir yanda bürokrasinin yeni yetişmiş müdürleri, yetişmiş sanılan yardımcıları ve yetişmemiş memurların istediği adaylar; diğer yanda ise “Nuh zengin” olmuşların kaba saba vaziyetle ve gelecekleri için birilerini ha bire!  Pompalamaları.

     İleri gelenlerin, sendikaların, vakıfların, parti çaycılarının, kadın kollarının, memleketin kanaat önderlerinin, aşiretlerin, ağaların, şeyhlerin ve zorbaların birer adayı olmuş. Amma “Nitellim ıyada koy”

     Sırayı çoktan kapmışlar. Mal, makam, ihale ve rant’tı paylaşmaya başlamışlar bile

     Millet aday arıyor, bulamıyor. Millet adam arıyor, oda kayıplarda.

     Haramiler şehirde yol, sokak, cadde, kaldırım bırakmamış. Ufak gruplar kendi hesapların tutarsızlığını millete dayatmış.

     Başbakan, başkente senaryoların fragmanları ile savaşmakta

     Ülkem, karanlık operasyonların hemhal etkilerinden kurtulma çabalarında…

     Memleketim can derdinde, şarlatanlar ise küçük hesaplar peşinde

   Rant ve kaymak bileşiminden oluşan ve ar damarları çatlayan yağcılar ise çoktan karşılama ve paketlendirme hizmetlerinin ivediliklerine geri döndüler.    

***

     Meydan ve alanlar da sivil itaatsizlikler ve kendini beladan koruyan korkaklarla dolu,

     Herkes onu okuyor salâvatları,

     Abartılan aday aday listeleri, aza olma hevesleri, tek menfaatçilik ve tekelcilik.

     Bir edebiyat yapalım dedik memlekette. Kendimizi “Sûk-ul Bâkâr” esnafının, saf nidalarında bulduk. Ardında ablanın bir haykırmasıyla   “Ne kadar pahalıdır ebuyiy” dediği sesleri işittik. Kendimizi bilmiş müsveddelerin tahlillerine dalan sazanlar olarak tasavvur ettik. Birde baktık ki seyri temaşamızın okkalı uykusundan, millet bizi uyandırmış ve hesapları altüst etmiş…

      Kalk memleketimin evlatları kalk! Sen kim, edebiyat kim!

      Özgürlüğün, kimliğin, hakkını istemenin ve millet egemenliğinin olmadığı,

      Tekelleşmenin, güçlü dayılarının ve menfaatin çok olduğu yerde

      Edebiyat senin neyine yahu!

      Vesselam herkese…

 

Yorumlar

Image
SERÇİMKO
11.03.2014 / 11:21

ELİNE SAĞLIK.BİR EKSİK VAR ODA SUKA GA...

Image
mardinli
04.03.2014 / 12:07

Mardin de ne cadde ne kaldırım nede yol belli kaldırım denen alan hem cadde hem dükkan önü hem park alanı hem pazar alanı olmuş durumda yahu bu güzelim şehrin imarını çizenleri ve imza sahiplerini Allah'a havale oradan da ...

Image
idris Gökalp
02.03.2014 / 21:42

Sayın hocam, Osmanlının son dönemlerinde kullanılan meşhur bir deyim vardır. KAHT-I RİCAL diye...Yani muteber adam kıtlığı...bizim asli meselemiz budur..Asıl üzerinde durulması gereken şey bu münbit Coğrafya neden adam gibi adamlar çıkartma konusunda bu kadar çorak. Bir eğitimci olarak asıl bunun üzerinde düşünmemiz gerekir diye bende düşünüyorum.

Image
Abdullah Atlıbatur
02.03.2014 / 00:16

Güzel bir mantık. Beğendim. Hani denir ya, sessiz çoğunluğun sesi gibi. Bir de anlatılmak isteneni etkileyen imla kurallarını daha doğru kullanabilseymişiz! Selamlar ve dua ile...

Yorum Yaz