tatlidede

Bugün Dünyadaki Son Günüm Gibi Yaşamak

Bugün Dünyadaki Son Günüm Gibi Yaşamak

Her sabah uyanıpta dışarıya arzı endam etmeden önce, Tarsuslu Ayşe Teyzemin “Rabbim bugün beni iyi insanlarla karşılaştır” desturu ile hemhal olalı on seneyi geçti. Neden böyle istemeliydik. Neden iyilerin çokluğunu istiyorduk. Veya neden iyilerin eksikliğini hissediyoruz. Bir çok bilinmez metafor içinde başlayalım.

Yaşayarak tüketen bir varlık olan insanın arayışları hiçbir zaman bitmez. Envai çeşit hatalar yapar. Nefsine yenik düşer, yapmaması gereken ne varsa yapar ve zamanla geçirdiği bu hatalarına tecrübe diyerek daha az hatalar yaparak, ihtiyatlı yaşamaya ve müsavi bir hayat düzenini kendine şiar edinir.

Ama sadece bu kadarla mı düzene giriyoruz. Düzene girdiğimizi düşünerek acaba hayatı daha monoton ve spontan yaşadığımızın ne zaman farkına varıyoruz. Tabiki bütün insanı yetilerimizi kaybettikten sonra, çok fazla değerimizi yitirdiğimizin farkına varıyoruz, o kadar çok pişmanlık marşları söylüyoruz kendi kendimize, içimizdeki mezarları pişmanlık nağmeleri ile dolduruyoruz. Açılmayacak ve hiçbir zaman okunmayacak mektuplarla dolduruyoruz afakı.

Peki, o zaman ne yapalım ki; Bugün dünyadaki son günümüz gibi yaşamayı deneyelim, ne kaybedederiz ki. Denemekte fayda var. Hadi bir deneyelim.

Sevmediğimiz hatta nefret ettiğimiz bir arkadaşımızı arayarak, özür dileyelim. Bir çay içmeye davet edelim. Oturalım çay eşliğinde herkesin yapamadığı şeyi yapalım ve nefsimizi ezerek, ondan helallik alalım. Sonra sokakta gördüğümüz bir hayvanı sevelim, konuşalım varsa bir sıkıntısı giderelim. Nasıl olsa son günümüz devam edelim. Hep tepeden baktığımız bir insanı yemeğe davet edelim. Halini ahvalını sual edelim. Sevelim sevilelim, nasıl olsa yarın son günümüz. Kırgın olduğumuz yıllardır görmediğimiz bir akrabamızı ziyaret edelim, yine biz özür dileyelim. Ne derse desin takmayalım, haklısın deyip, tebessüm ederek buzları eritelim. Nasıl olsa yarın yokuz.

Sizi paranız yoksa bile seven tek varlık olan, annenizin yanına koşun, yaşıyorsa ayaklarını öpün, sarılın özür dileyin. Rahmeti Rahmana kavuşmuşsa mezarına gidin, sohbet edin onunla, onu ne kadar sevdiğinizi söyleyin. Hayatınızın dağ gibi erkek gibi erkek olan babanızı da unutmayın. Evin en garibanı babanızı unutmayın lütfen. Nasıl olsa son günümüz.

Yazar ironi yapıyor diye düşünen varsa, onları da çok seviyoruz. Kariyer peşinde koştuğunuz ihmal ettiğiniz evlatlarınızı da ihmal etmeyin. Sarılın sevin onları, çabalarınızın onların ikbali için olduğunu dile getirin, gerekirse özür dileyin. Ve ne olur çocukları eğitimde yarış atına çevirmekten vazgeçin. İnsani olmasının birçok makamdan daha ali olduğunu dile getirin. Nasıl olsa son günümüz unutmayın lütfen…

Evet, son günümüz gibi yaşayınca ne kadar çok sorunu çözmüş olduk. Neden artık böyle yaşamayalım. Neden hiçlik denilen olgunun ne kadar erdemli bir vasıf olduğunu idrak etmiyoruz. Her sabah uyandığımız zaman son günümüz gibi yaşayınca ne kadar çok duvarı yıktığımızın farkına varacağız.

Ütopik rüyalar gibi gelebilir ama inanın hiç zor değil muhakkak deneyelim faydası olacaktır. Yüreğimizin sızılarının azaldığını hissedeceğiz. İnsani olmanın nevi beşeriyetini idrak etmiş olacağız. Mutlaka ama mutlaka denemenizi rica ediyorum. Çok fazla pişman olmamak adına, vakit çok geçmeden, son sela okunmadan, sevelim sevilelim.

Bir başka yazıda buluşana kadar, sağlık sıhhat ve afiyette kalın efendim, saygılarımla…

Editör: Aydın

Yorum Yaz