Çiğdem Dürüşken kimdir? Çiğdem Dürüşken kitapları ve sözleri
İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü, Latin Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanı Çiğdem Dürüşken hayatı araştırılıyor. Peki Çiğdem Dürüşken kimdir? Çiğdem Dürüşken aslen nerelidir? Çiğdem Dürüşken ne zaman, nerede doğdu? Çiğdem Dürüşken hayatta mı? İşte Çiğdem Dürüşken hayatı...

Doğum Tarihi:
Doğum Yeri:
Çiğdem Dürüşken kimdir?
İstanbul Üniversitesi- Edebiyat Fakültesi, Latin Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’ndan 1984 yılında mezun oldu. Aynı Anabilim Dalında, 1987 yılında "Seneca'nın De Providentia'sında Tanrı ve İnsan" konulu teziyle, Yüksek Lisans’ını; 1990 yılında, "Quintilianus'ta Çocuk ve Yetişkin Eğitimi, ve Günümüzle Bağlantıları" teziyle, Doktora’sını tamamladı. Bu süreçte, İstanbul-İtalyan Kültür Derneğinden kazandığı öğrenim bursuyla, 'Universita Italiana Per Stranieri (Perugia)' de araştırmalarda bulundu ve 'Universita Italiana per Stranieri'den aldığı bursla, aynı Üniversitede gerçekleştirilen "Latina Lingua e Cultura" başlıklı seminerlere katıldı. 1991 yılında Yardımçı Doçent oldu. 1993 yılının 7-22 Temmuz tarihleri arasında, Olympia- Uluslararası Olimpik Akademi'de düzenlenen "Olimpizm Felsefesi" konulu toplantılara, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi-Olimpik Akademi Kurulu aracılığıyla, Türkiye’yi temsilen katıldı. 1995 yılında Doçent; 2001 yılında Profesör unvanını aldı.
Çalışma konuları, Latince Gramer, Yunan- Roma Düşünce Tarihi, Roma Dini ve Rhetorica Eğitimi üzerinde temellenmiş olup Antikçağ'da, özellikle Sokrates öncesi düşünürlerin metinlerindeki Eski Yunanca felsefe kavramlarıyla ve Hellenistik Dönem ve Ortaçağ’daki Latince Felsefe terimbilimiyle ilgili araştırmalar yapmaktadır. Ayrıca, Yunan-Roma Klasiklerinin dilimize kazandırılması için kaynak dilden çeviri çalışmalarını da sürdürmektedir.
Türk Eskiçağ Bilimler Enstitüsünün (Başk. Prof Dr. Ali Dinçol) Asli Üyesidir.
(1980-1984) İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Latin Dili ve Edebiyatı.
(1985-1987) Yüksek Lisans: Tez başlığı: “Seneca’nın De Providentia‘sında Tanrı ve İnsan” (Danışman: Prof. Dr. Müzehher Erim, İstanbul Üniversitesi)
(1988-) Istituto Italiano Di Cultura’dan aldığı bursla, İtalya, Perugia, Universita Italiana Per Stranieri’de, 2 aylık İtalyanca eğitimi aldı.
(1987-1990) Doktora: Tez başlığı: “Quintilianus’ta Çocuk ve Yetişkin Eğitimi ve Günümüzle Bağlantıları” (Prof. Dr. Müzehher Erim, İstanbul Üniversitesi)
(1990) Istituto Italiano Di Cultura’dan aldığı bursla, İtalya, Perugia, Universita Italiana Per Stranieri’de, 20 günlük Latina Lingua e Cultura seminerlerine katıldı.
(1993) Türkiye Ulusal Olimpiyat Komitesi tarafından Türkiye’yi temsilen Yunanistan, Olympia’da düzenlenen toplantılara katıldı.
Çiğdem Dürüşken Kitapları - Eserleri
- Antikçağ Felsefesi
- Roma'nın Gizem Dinleri
- Descartes Latince Öğreniyor
- Latince Deyişler ya da Yaşamın Renkleri
- Roma Dini
- Roma’da Rhetorica Eğitimi
- Paulus'un Kutsal Görev Gezileri Ve Anadolu Halklarına Mektupları (Latince - Türkçe)
Çiğdem Dürüşken Alıntıları - Sözleri
- Gün gelip nefret duyabileceğimizi bilerek sevmeliyiz. (Latince Deyişler ya da Yaşamın Renkleri)
- Ama ışıl ışıl gözleriyle altın yüzlü Güneş dolaşmaya başlayınca parlak gökyüzünde, katı toprakta, çılgın denizde, diri küheylanlarıyla kovunca gecenin gölgelerini. ( Catullus) (Roma'nın Gizem Dinleri)
- Pan: Vahşi doğanın, ormanların, dağların, çobanların tanrısı. Keçi şeklinde simgelenir; ayrıca ani ve sebepsiz korkuların yaratıcısı... (Descartes Latince Öğreniyor)
- Quod dubitas, ne feceris: Şüphe ettiğin şeyi yapma. (Descartes Latince Öğreniyor)
- Proxumus sum egoment mihi Bana en yakın kişi, yine benim! (Latince Deyişler ya da Yaşamın Renkleri)
- Nocens precatur, innocens irascitur Suçlu yalvarır, suçsuz öfkelenir (Latince Deyişler ya da Yaşamın Renkleri)
- "..Her insanın doğarken kendine özgü bir ruh edinmesi gibi, her ulus da kendi yazgısını yönlendiren bir ruha sahiptir..." (Roma'nın Gizem Dinleri)
- Libros legimus, ut multa discamus: Kitapları pek çok şey öğrenmek için okuyoruz. (Descartes Latince Öğreniyor)
- Değerli şeyler ender bulunur.. (Antikçağ Felsefesi)
- Qui se ipse accusari non potest Kendisini suçlayan kişi, suçlanamaz (Latince Deyişler ya da Yaşamın Renkleri)
- Ab amante lacrimis redimas iracundiam Aşığın öfkesi iki damla gözyaşıyla diniverir! (Latince Deyişler ya da Yaşamın Renkleri)
- “Kölelerin daha iyi beslenmesi, daha iyi giyinmesi, ailelerin parçalanmaması gerektiğini düşünen iyi insanlar vardı. İkinci grup bunlara bakıp dedi ki, ‘Dalga mı geçiyorsunuz? Sorun köleleri iyi beslemek değil, sorun kölelerin olması!” (Antikçağ Felsefesi)
- Baksanıza şu hafızamdaki geniş ovalara, dehlizlere, mağaralara; her türden şey var içinde, saymaya kalksanız sayamazsınız. Nesneleri arıyorsanız imgeleri orada, sanatları arıyorsanız kendileri orada. Zihnimizi etkileyen duyguları arıyorsanız, tanımlanması zor kavramlar ya da kayıtlı izlenimler olarak orada. Zihinsel olarak yaşanmamış olan duygular bile hafızada tutulmakta, gerçi hafızada ne varsa zihinde de olmalı. Hızla koşuyorum aralarından, bir oraya bir buraya uçuşuyorum ve aklım erdiğince içlerine nüfuz etmeye çalışıyorum, ama bir türlü yolun sonunu göremiyorum. (Antikçağ Felsefesi)
- Bonus animus laesus gravius multo irascitur İyi bir ruh incindiğinde, çok daha derinden öfkelenir. (Latince Deyişler ya da Yaşamın Renkleri)
- Ultima forsan Kimbilir, belki de bu son saatin! (Latince Deyişler ya da Yaşamın Renkleri)
- Bacchus kültünün vazgeçilmez içkisi, şarap din taraftarlarının tanrıyla bağlantı kurmasını kolaylaştırdığından, bu kültü benimseyenler sürekli bir sarhoşluk hali içinde esrik bir yaşantı sürüyorlardı. (Roma'nın Gizem Dinleri)
- "...Şeylerin amacının ne olduğunu, doğanın bütün düzeninin kendisine aktığı son amacın ne olduğunu anımsıyor musun? Boethius: Duymuştum, ama çektiğim üzüntü zihnimi dumura uğrattı." (Antikçağ Felsefesi)
- “Savaşın adını bile hiç işitmemiş adamlar cüretkarca taşlara ve duvarlara saldırdı. Serapeum’u yıktılar. Muharebesiz, düşmansız galipler sunulara savaş açtılar. Cesaretle onları yok edene kadar, soyup soğana çevirene kadar heykellerle savaştılar. Askeri taktikleri görünmeden çalmaktan ibaretti. Kımıldatamadıkları taşlarının ağırlığından dolayı döşemeyi taşıyamadılar, neyse. Herşeyin altını üstüne getirdiklerinde, elleri kanla lekelenmedi. Tanrılara karşı savaş kazandıklarını söylediler. Kutsal şeylere saygısızlıktan ve dinsizlikten şöhret elde ettiler. Bu kutsal yerlere keşişler yerleştirirler, insana benzeyen ama domuz gibi yaşayan şu adamlar... Siyah bir cübbe giyenin ezici bir üstünlüğü vardı, ne de olsa!..” (Roma'nın Gizem Dinleri)
- Nerede, hangi yörelerde yer aldığını düşüneyim, ey yurdum? Göz bebeklerim sana yöneltmek istiyor bakışlarını, şu yabanıl öfkeden kurtulurken bir an önce. (Roma'nın Gizem Dinleri)
- "...Kısacası rüzgâr, üşüyene soğuk gelir ya da deniz suyu bir insana öldürücü ama bir balığa besleyici gelir." (Antikçağ Felsefesi)
Ziyaretçi
04.06.2024 / 13:10Ethica'yi bitirmek üzereyim. Felsefenin basinda biri olarak bu denli yalın bir türkceyle tercümeye hayran kaldim..Dip notlarla okuyucuyu daha çok aydinlatirken ne denli yogun bir arastirma yapildigini da gösteriyor. Cok yogun bicimde önerme, sonuc numaralarina yönlendirme daha çok akademisyenler icin olsa da benim yapabilecegim tek negatif elesti olabilir....