diorex
sampiyon

Cüneyt Arcayürek kimdir? Cüneyt Arcayürek kitapları ve sözleri

Türk Gazeteci, Yazar. Cüneyt Arcayürek hayatı araştırılıyor. Peki Cüneyt Arcayürek kimdir? Cüneyt Arcayürek aslen nerelidir? Cüneyt Arcayürek ne zaman, nerede doğdu? Cüneyt Arcayürek hayatta mı? İşte Cüneyt Arcayürek hayatı...

  • 02.07.2022 10:00
Cüneyt Arcayürek kimdir? Cüneyt Arcayürek kitapları ve sözleri
Türk Gazeteci, Yazar. Cüneyt Arcayürek edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Cüneyt Arcayürek hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Cüneyt Arcayürek hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Cüneyt Arcayürek hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1928

Doğum Yeri: Ankara

Cüneyt Arcayürek kimdir?

Gazeteciliğe 1947'de Cumhuriyet Halk Partisi'nin yayın organı olan Ulus gazetesinde başlamıştır. Sırasıyla Ankara Akşam haberleri, Kudret, Vatan, tekrar Ulus, Anka Haber Ajansı, Akis, Hürriyet, Tercüman, Milliyet ve Güneş gazetelerinde çalışmıştır. Milliyet gazetesinde ve Metin Toker'in yayımladığı Akis dergisinde hem yazarlık hem de genel yayın müdürlüğü yapmıştır. Büyük yankılar uyandıran, çeşitli soruşturmalar ve davalar açılmasına yol açan ancak kendine Yılın Gazetecisi ünvanını kazandıran "Johnson'un Mektubu" haberiyle ün sağlamıştır. Barış Harekatı'ndan sonra Kıbrıs'a ilk giren gazeteci olmuştur.

Cumhuriyet gazetesinin başsayfasında Güncel isimli köşenin yazarıdır. KanalTürk'te, Tuncay Özkan ile birlikte Pazar günleri yayınlanan Politika Durağı adlı programı sunmuştur.

Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanlığı döneminde eski danışmanıdır.

Kitapları

Demokrasinin İlk Yılları: 1947-1951

Yeni İktidar Yeni Dönem: 1951-1954 (1985)

Bir İktidar Bir İhtilal: 1955-1960 (1985)

Yeni Demokrasi Yeni Arayışlar: 1960-1965 (1985)

Çankaya'ya Giden Yol: 1971-1973 (1985)

Hapishanedeki Ecevit (1986)

Müdahalenin Ayak Sesleri: 1978-1979 (1986)

Ku-De-Ta (1987)

Şeytan Üçgeninde Türkiye (1987)

Demokrasinin Sonbaharı: 1977-1978 (1987)

Ku-De-Ta 2 (1988)

12 Eylül'e Doğru Koşar Adım (1988)

Demokrasi Dur: 12 Eylül 1980 (1990)

Çankaya Hesaplaşması (1990)

Demirel Dönemi 12 Mart Darbesi: 1965-1971 (1992)

Demokrasi Dönemecinde Üç Adam (1999)

Bekleyen Adamın Gerçekleşen Düşü (2000)

Bir Giden Bir Gelen Bir Bekleyen (2000)

Kriz Doğuran Savaş (2000)

Sessiz Darbe (2001)

Etekli Demokrasi (2001)

Baba'sının Kızı (2001)

Çankaya Muhalefeti (2002)

28 Şubat'a İlk Adım (2003)

Geri Gidişe İzin Yok (2003)

Uzakta Kalan Tarih (2003)

Darbeler ve Gizli Servisler: 1950-2002 (2003)

Bir Zamanlar Ankara (2005)

Bir Özgürlük Tutkunu Bülent Ecevit (2006)

Derin Devlet: 1950-2007 (2007)

Çankaya: Gelenler Gidenler (2007)

Atatürk'ten Sonra Bugünlere Nasıl Geldik? (2008)

Cüneyt Arcayürek Kitapları - Eserleri

  • Derin Devlet 1950-2007
  • Atatürk'ten Sonra Bugünlere Nasıl Geldik?
  • Demokrasinin İlk Yılları: 1947-1951
  • Çankaya
  • Yeni İktidar Yeni Dönem: 1951-1954
  • Bir İktidar Bir İhtilal: 1955-1960
  • Yeni Demokrasi Yeni Arayışlar: 1960-1965
  • Bir Zamanlar Ankara
  • Demirel Dönemi - 12 Mart Darbesi: 1965-1971
  • Hapishanedeki Ecevit
  • Demokrasi Dönemecinde Üç Adam
  • Etekli Demokrasi
  • Çankaya 1923-1928
  • Bir Özgürlük Tutkunu Bülent Ecevit
  • 12 Eylüle Doğru Koşar Adım
  • İkinci Dünya Savaşı ve İki Cephede Türkiye
  • Ku-de-ta
  • Çankaya 1980-2011
  • Sessiz Darbe
  • Demokrasinin Sonbaharı: 1977-1978
  • Bekleyen Adamın Gerçekleşen Düşü
  • Bir Giden Bir Gelen Bir Bekleyen
  • Müdahalenin Ayak Sesleri: 1978-1979
  • Çankaya'ya Giden Yol: 1971-1973
  • Demokrasi Dur: 12 Eylül 1980, Nisan 1980-Eylül 1980
  • 28 Şubat’a İlk Adım
  • Kriz Doğuran Savaş
  • Çankaya Muhalefeti
  • Uzakta Kalan Tarih
  • Namı 864 Rakımlı Tepe Çankaya
  • Babasının Kızı
  • Türkiye'de Anarşi
  • Çankaya Hesaplaşması
  • Ku-De-Ta

Cüneyt Arcayürek Alıntıları - Sözleri

  • "Fethi Giray, Orhan Veli'nin ölüm haberi gelince, masasından kıpırdandı ve 'Güzel bir yazı yazayım Orhan için' dedi. Bu söze sinirlenen Çetin Altan 'Orhan Veli'ye güzel bir yazı yazmak için ölümünü mü bekledin?' diye çıkıştı." (Yeni İktidar Yeni Dönem: 1951-1954)
  • Zira, 14'lerin, bir an önce de­ mokrasiye geçmeye çalışıldıgı bir dönemde 'askeri rejimi bir süre daha işbaşında tutmaya hevesli' oldukları gözleniyordu. O geceyi, o zor, birçok olasılıga gebe geceyi çok iyi anımsıyo­ rum. Haber, ögleden sonra yavaş yavaş gelişti. Gazete bürolarına yakın askeri kaynaklar, Alparslan Türkeş ve 13 arkadaşının Milli Birlik Komitesi'ndeki görevlerinden uzaklaştırılacagını duyurdular. (Demokrasi Dönemecinde Üç Adam)
  • Devamlı bir çiçeğe bakarsanız o çiçeğin büyüdüğünü göremezsiniz. (Atatürk'ten Sonra Bugünlere Nasıl Geldik?)
  • Demokrat Parti hareketi ortaya çıkıncaya değin İsmet "Paşa" herkes adına düşünen, milletine doğru yolu gösteren, hemen her konuda uygulamaya geçilmesi gerekli buyrukları veren "tek" insandı. (Demokrasinin İlk Yılları: 1947-1951)
  • Genelkurmay Başkanı Sunay, Ankara Sıkıyönetim Komutanı Cemal Tural, hiçbiri infazın yapılmasını bu­yuramıyorlardı. Giderek Aydemir'in Ordu içinde kalan «yandaşlarının bir davranışından kuşku duyarak,» in­fazı erteledikleri anlaşılıyordu. İsmet Paşa, dış geziden döndü. Yeşilköy havaala­nında, «Aydemir'i asıp asmayacaklarını» sordular. «Asın!» dedi. Ertesi sabah astılar. (Yeni Demokrasi Yeni Arayışlar: 1960-1965)
  • Herkesin kendisine göre bir demokrasi anlayışı var Türkiye'de .Herkes " demokrasi" diye söze başlıyor, fakat bazıları,hak ve özgürlük kısımlarını da demokrasi adına savunuyordu... (Bir Özgürlük Tutkunu Bülent Ecevit)
  • Doğal olarak CHP'nin yazgısında kara bir leke olarak kalacak geçmişteki bir olgudan da söz açıyordu: "... Türkiye'de huzur ve sükun istiyorsunuz. Demok­rat Partiye oy verenleri ikinci sınıf vatandaş yapmaktan vazgeçilmeli. Bu, bozgunculuktur, münafıklıktır, milleti iki­ye bölmektir. Vicdanları cezalandırmaktır. Huzur istenili­yorsa, vazgeçiniz bu tür davranışlardan." (Demirel Dönemi - 12 Mart Darbesi: 1965-1971)
  • 3 Temmuz 1977. Güvenoylaması. Millet Meclisi olaganüstü günlerinden birini yaşıyordu. Sonuç açıklandı: Evet: 21 7, Hayır: 229, Çekimser: 2 Ecevit (Çankaya) hükümeti düşmüştü! (Demokrasi Dönemecinde Üç Adam)
  • O günlerde bir Adalet Partili senatör ya da milletvekliyle bir general arasında da tatsız bir olay olmuştu. Bir ge­neral bir parlamenteri tokatlamıştı. (Demirel Dönemi - 12 Mart Darbesi: 1965-1971)
  • Demirel'in öğrenci devinimleriyle nereye gidilmek iste­nildiğine ilişkin belirli kaygıları vardı. Geçmişteki öğrenci devinimlerinin Türkiye'yi nereye götürdüğünü de iyi biliyor­du. En yakın örneği, 27 Mayıs öncesi yaşanmıştı. Başlangıç­ta, sıradan ve haklı öğrenci istekleri gibi görünen bu olay­ların altında daha başka nedenlerin olduğu kanısındaydı Aslında "bu iktidardan kurtulmak" sloganının başta öğrenci, sonra da öteki toplumsal devinimleri, "açıkça söylenme­yen", fakat çoğu odaklarda fısıldanan "Orduyu kışkırtma­ya" yöneldiğini giderek daha iyi anlıyordu. (Demirel Dönemi - 12 Mart Darbesi: 1965-1971)
  • Çünkü yıllar gelip geçecek, dönemler gelip geçecek, siyasal mevsimler dönecek, ama işkenceler durmayacak, bunlardan yakınanlar bir eski başbakan kadar bile seslerini, ıstıraplarını duyuramayacaklardı. (Yeni Demokrasi Yeni Arayışlar: 1960-1965)
  • Sevgili Arcayürek, tarihin şu cilvesine bakınız : Nazım Hikmet kurtuldu. O'nu hapishaneden alarak annesinin evine teslim ettim. Yurt ve dünya kamuoyu hizmetlerimizi bol bol değerlendirdi. Fakat aradan 35 yıl geçtikten sonra, İstanbul Barosunun konuşmacı olarak yolladığı bir toplantıda bu anılarımı anlattığım için, İstanbul Sıkıyönetim Savcısı tarafından sanık sandalyesine oturtuldum. Suçum, Nazım Hikmet'i övmek. (Yeni İktidar Yeni Dönem: 1951-1954)
  • Laiklik asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir. (Atatürk'ten Sonra Bugünlere Nasıl Geldik?)
  • "1947-77 yılları arasında daha çok ABD'den altı milyar dolarlık savaş araç ve gereçleri sağlanmıştır. Çok büyük kısmı hibedir. Bunları hibe şeklinde temin etmemizin, kalkınmamızla yakın ilgisi vardı. Savunma gereçlerini hibe şeklinde almasaydık, kendi kaynaklarımızı kalkınmamıza ayıramayacaktık. Hibenin sağlanmasıyla kendi öz kaynakla­rımızın tümü kalkınmamıza yönelmiştir. Önemli bir unsurdur. Kalkınma için dışardan kaynak arayan Türkiye, hibe yoluyla silah temin etmekle yanlış bir iş yapmamıştır." (Yeni Demokrasi Yeni Arayışlar: 1960-1965)
  • Başbakanı ürküten, gensoru görüşmelerinin sonunda, ilgililer için soruşturma açılma olasılığıydı. Giderek Koraltan, yapısına uygun “müthiş” bir buluşla ortaya çıktı: “Ne çıkar soruşturma açılırsa, veririz bize uygun hâkimlere, hepsi beraat ederler..” dedi. (Bir İktidar Bir İhtilal: 1955-1960)
  • Halk, evet sessizdi, durgundu; hiçbir gösteri, hiç­bir eylem girişiminde bulunmadı. Duygularını, düşüncelerini, 27 Mayıs'ın sonunu bağlayan olayları tek bir davranışla simgelemişti: Hürriyet'e yurdun çeşitli yörelerinden akan haber­ler, Menderes'in sehpada sallanan resimlerini yayımla­yan gazetelerin halkça ateşe verildiğini gösteriyordu. Hürriyet ise, üzerinde yazılı fiyatın birkaç katıyla kapışılmıştı. Bu denli anlamlı, duygusal ve görkemli bir halk tepkisi, belki hiç yaşanmamıştı. (Yeni Demokrasi Yeni Arayışlar: 1960-1965)
  • Keşke 1919'dan on yıl önce Türklüğün başına geçseydi... Ne Balkan Savaşı'na fırsat verirdik, ne de Birinci Dünya Savaşı'na girerdik. Ve keşke 1938'den sonra ölseydi... Kurtuluşumuzu tamamladık. (F. R. Atay) (Atatürk'ten Sonra Bugünlere Nasıl Geldik?)
  • Seçime elbette gideceğiz günü geldiğinde... Ama umarım ki, çarpışarak değil yarışarak gideceğiz:ölerek değil, gülerek gideceğiz. (Demokrasi Dur: 12 Eylül 1980, Nisan 1980-Eylül 1980)
  • Kimi zaman, sofrada "çarşı fiyatları," üzerindeki eleştirilerimizi dinleyen Demirel, sözü alır. Eleştirdiğimiz oranda fiyat artışı olmadığını kanıtlamaya baş­lardı. Bu açıklamaları dinleyen, sofraya yapılan hizmeti iz­leyen, buyruklar veren Nazmiye Demirel sırası geldiğinde, "Süleyman, sen bir file alıp çarşıya çık da bak bakalım fi­yatlar nasılmış," derdi. Demirel, ses etmezdi. (Demirel Dönemi - 12 Mart Darbesi: 1965-1971)
  • Sözleri değişse de bestesinde büyük ayrıntılar görülmeyecek bir şarkı siyasal yaşantımıza yavaşça siniyordu. CHP "ülkeyi sattılar" diye bağırıyor, DP ise yarının "müreffeh Türkiye'sini kurma yolunda" olduklarını savunuyordu. Her 10 yıl dinleyeceğimiz şarkıydı bu! (Yeni İktidar Yeni Dönem: 1951-1954)

Yorum Yaz