tatlidede
tatlidede

Çuvallatan Seçim

Çuvallatan Seçim

            Cumhuriyet’in 100. yılında yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin bugüne kadar yapılan en kritik seçimlerden birisi olduğu konusunda herkes hemfikir. Ülkedeki siyasi kargaşaların en büyük müsebbibi olarak gösterilen koalisyonlara son verme söylemiyle getirilen yeni sistem, amaçladığının aksine seçim ittifaklarını daha zorunlu hâle getirerek, daha keskin bir kamplaşmaya zemin hazırladı. Bundan mütevellid, asla bir araya gelemeyeceğini düşündüğümüz güruhların bütün karşıtlıklarına rağmen aynı çatı altında toplanmak zorunda kaldıklarına şahit olduk. Seçim ertesindeki koalisyonlar maziye gömülse de, temelinde “al gülüm ver gülüm” veya daha da keskin bir ifadeyle nice “at pazarlıklarının” döndüğü seçim öncesi ittifakları geldi şimdi. Bu seçimlere de böylesine bir kamplaşma atmosferinde gidildi.

            Her seçim öncesinde olduğu gibi bu seçim öncesinde de pek çok fikir yürütmeler, tahminler, anketler ve kamuoyu yoklamaları yapıldı. Fakat seçimin hemen ertesinde pek çok tahmin veya beklentinin boşa çıktığı anlaşılıyor.

            20 yılı aşkın süredir ülkeyi bir başına yönetmenin getirdiği yıpranmışlıkla bugünlere gelen iktidarın kaybedeceğine inanan ciddi bir kesim vardı. Muhalif veya taraftar olsun, bu minvalde düşünenleri haklı gösterecek pek çok veri orta yerde duruyordu. Öyle ya,  daha üç ay önce bir düzine şehri yerle bir edip, on binlerce insanın hayatını kaybetmesine ve milyonlarca insanın avare olmasına neden olan bir deprem felaketinin ardından ülkeyi yöneten iktidarın ciddi bir oy kaybına uğrayacağı düşünülüyordu. Ama dün gece sandıklar açıldıkça Erdoğan’ın seçileceğine duyulan kanaat kuvvetlendikçe bazı depremzede şehirlerde coşku içinde araç konvoylarıyla şehir turu atan vatandaşların görüntülerini izledik. Pek çok yorumcu bunu eşyanın tabiatına ters gördü. Bu durum, tahminlerin ne kadar çuvalladığını gösteriyor. Deprem yetmezmiş gibi hemen ardındaki sel felaketi de, beklenenin aksine, iktidara duyulan teveccühten bir şey eksiltemedi. Her ne olursa olsun, hayatlarını eski günlere döndürecek olanın yine bu iktidar olacağına inanmaktan vazgeçmiyordu insanlar.  Muhalefete bel bağlama konusunda pek de oralı olmadı vatandaş.  

            Ülke tarihinin en derin ekonomik krizlerinden birinin eşliğinde seçime gidilmesinde de tahminler epeyce çuvalladı. Böylesine bir krizde iktidarın bolca oy kaybetmesi kaçınılmazdı. Öyle ya soğan 30 TL’ye dayanmış “Soğan Bey” konumuna gelmişti. “Tencerenin deviremeyeceği hiçbir iktidar olamazdı.” Bu beklentiler de fena hâlde çuvalladı.

            Çuvallamaların yaşandığı bir konu da partilerin aldığı oy oranları oldu. MHP’nin baraj sınırında olduğu anketlerin ortak görüşüydü hep, fakat yüzde 10 bandına yakın oy aldı. Masa’yı dağıtıp ardından dönmeye zorlanan Akşener’in de ciddi kayıp yaşadığı söyleniyordu, pek öyle olmadı. Seçimlere kendi logosuyla girmekte ısrar eden Fatih Erbakan’a pek şans tanınmıyordu, ama “minnet yükünü sırtlanmadan” 5 vekil çıkarma başarısı gösterdi. Deva, Gelecek, Saadet ve Demokrat Parti’nin Millet İttifakı’na bu kadar az katkı yapacakları ve hatta kim bilir belki de zarar verebilecekleri kimsenin aklına gelmezdi. Tamamının, Yeniden Refah kadar bile oy alamadığı konuşuluyor. Fakat yine de ittifakın sırtından alacaklarını aldılar. İsim ve imaj değiştiren YSP’den daha güçlü bir performans bekleniyordu. Anlaşılan o ki Kürtler, desteklediği parti bile olsa, istemediği bir adayın dayatılmasını kabullenmemeyi öğrendiler. Hani, “terliği bile aday göstersek seçilecek” muhabbeti tutmadı. Yıldızı o kadar parlatılan Erkan Baş’ın TİP’i de kopardığı tantananın karşılığını veremedi; yani o okkalı, pos bıyıkların hakkını veremedi. Üstelik müttefiklerine de epeyce zarar verdi.

***

            Bütün ülkede olduğu gibi Mardin’de de pek çok ön görünün fena hâlde çuvalladığına şahit oluyoruz. Memlekette öyle bir şok havası yok ise de belli konularda bir şaşkınlığın olduğunu söyleyebiliriz. Ak Parti listeleri açıklandığında belli kesimlerde olumsuz bir refleks oluşmuştu. Zira ilk defa birinci sıraya Kızıltepe, ikinci sıraya da Mardin merkezin adayı konulmuştu. Bugüne kadar bunun hep tersi olurdu. Bu konu açıktan olmasa da genelde yanlış bir strateji olarak görüldü. Zaten Ak Parti’nin durumu çok parlak görülmüyordu ve Mardin’de Ak Parti, alsa alsa bir vekil alabilirdi. Bu temelde, pek çok olumsuz durum dile getirilerek  Faruk Başkan’ın parti oylarının gerilemesine neden olacağından bahsediliyordu. Bugün şekillenen tabloda bu düşüncelerin yerini bulmadığı anlaşılıyor. Teşkilatı yıllardır yöneten bir figürün tecrübeleri hesaba katılmamıştı.

            Kahir ekseriyet Ak Parti’nin ancak bir vekil alabileceğine inanıyordu. Bundan ötürü Mardin merkezdekilerin birinci sıradaki aday için çalışmayacağı iddia ediliyordu. Zaten kazanamayacak olan ikinci sıra adayı Muhammed Adak’ın da Mardin’le pek bir ilgisinin olmadığı ve sahaya yabancı olduğu da dile getirilerek olumsuz düşünceler iyice pekiştiriliyordu. Bu düşünceleri haklı gösterecek argumanlar da sıralanıyordu. Evet, Muhammed Bey’in babası Mardin’de çok saygın ve efsane bir şahsiyetti, fakat Ak Parti’nin yükselişte olmadığı ayan beyan ortadaydı. Oysa Muhammed Bey, çok sıkı bir çalışmayla ve arkasına aldığı tecrübeli ve bir o kadar da saygın kişilerle başarılı bir seçim süreci yürüterek tahminleri boşa çıkaracaktı.

            Seçimlerin bir diğer dengesi de bağımsız aday M. Vecdi Kahraman’dı. Şeyh Vecdi, arkasında bir parti desteği olmadan, tek başına, etrafına topladığı sevenleriyle bu seçimlerin en hareketli ve heyecanlı kampanyasına imza attı. Onun adaylığının, seçilmekten ziyade eski partisine bir başkaldırı ve varlığını ortaya koyma amacına matuf olduğu bir sır değildi. Bundan hareketle 20-25 bin civarında bir oy alarak Ak Parti’ye ciddi zarar vererek, ikinci sıra adayının seçilmesine engel olacağı konuşuluyordu. Oysa işin burası tam bir çuvallama noktası oldu. Herkes Şeyh’in Ak Parti’yi baltalayacağını düşünürken, şimdi çıkan manzaraya göre onun YSP’den oy ödünçlediği anlaşılıyor. Çıkan manzara bu.

            Vecdi Kahraman faktörünün Ak Parti cenahında çok dikkate alındığına Erdoğan’ın mitinginden de şahit olunmuştu. Mardin mitinginin son anda belli riskleri bertaraf etmek üzere programa alındığı söylendi o sıralar. Cumhurbaşkanı da hitabında, Kızıltepe’ye özel vurgu yapmış, teşkilata özel tembihlerde bulunmuştu. Bu minvalde bakıldığında, Vecdi Kahraman’ın Ak Parti’den oy koparacağı yönündeki tahminler de pek tutmadı, zira Kızıltepe’de Ak Parti’nin aldığı oy oranı aşağı yukarı önceki seçimle aynı. Neticede Şeyh, seçilmeyi başaramasa da aldığı oy miktarıyla etkisini ispatladı ve şehrin bazı sosyolojik gerçekliklerini herkese hatırlattı.

            YSP, Mardin’in en güçlü siyasi partisi. Hâlâ da öyle. Seçim öncesinde 4 olan vekil sayısını 5’e yükselteceği güçlü bir şekilde dile getiriliyordu. 300 bin oy sayısını geçmesi hâlinde bunun pekâlâ mümkün olabileceğini ve hatta daha ileriye giderek 6’ncı vekil için de mücadele edeceğini söyleyenlere bile şahit olunuyordu. Bu da fena hâlde çuvallayan tahminler arasında yerini aldı. YSP, 4 olan vekil sayısını korumakla yetindi. YSP’nin oyunu fazla yükseltememesinin sebepleri arasında, karar alıcıların Mardin’le alakası olmayan ithal vekil adaylarını halka dayatmasının önemli bir rolü var gibi görünüyor. Fikirsel aidiyetler de bir yere kadar yani. Burada da sosyolojik gerçekliklerin önemi anlaşıldı.

            Bu seçimlerde Mardin’in sosyal yapısı ile ilgili dinamikleri ölçme fırsatı bulduk. Belli şahsiyetlerin veya sosyal yapıların şehrin tercihleri üzerindeki yönlendirme gücü hâlâ tazeliğini koruyor. CHP’nin Mardin’de oy yükseltmesini eski bir Ak Parti vekili olan Süleyman Çelebi’den başka bir faktöre bağlamak çok olası görünmüyor. Toplamdaki oyu az olsa da CHP, oransal olarak en çok oyunu Mardin’de artırmış. Ferhan Bozkuş’un MHP oylarını önceki seçime göre artırması da benzer bir nedenle açıklanabilir.

            Bunlar gibi çuvallayan pek çok tespiti sıralamak mümkün. Unutmadan şunu da söylemek lazım ki, değişen siyasi, sosyal ve ekonomik denklemlerden sonra Yeşilli’de iktidar oylarının nispeten düşebileceğinin konuşulduğuna şahit olduk sık sık. Bu da öyle olmadı. Yeşilli, Ak Parti’nin Mardin’de en çok oransal oy aldığı ilçe oldu.

            İlginç ve sevindirici bir şeyi daha paylaşmadan edemeyeceğim. Mardin, TBMM’de daha fazla milletvekili ile temsil edilecek bu dönem. Mardin’den seçilen vekillerin dışında diğer şehirlerden seçilen Mardinliler var. Mardin ile organik ve duygusal bağı çok güçlü olan Prof. Dr. Cüneyt Yüksel, Ceyda Bölünmez, Doğan Bekin, Abdülkadir Özel, Derya Ayaydın ve Mithat Sancar gibi hemşehrilerimiz de meclise girmeye hak kazandılar.

 

 

Yorumlar

Image
MEHMET ZAKİR BAĞIŞ
17.05.2023 / 09:26

sayın yazar Güney doğuda bir HUDAPAR gerçeği var tahlillerin de hiç bahsini etmedin. Yazdıklarını kabul etsek hani Hüda par esef ile kınıyorum. Güneş balçıkla sıvanmaz.

Yorum Yaz