tatlidede

Deist bir ilahiyatçıyla kısa bir sohbet

Deist bir ilahiyatçıyla kısa bir sohbet

İki ay önceydi… Okuldan eve giderken yolda 2019 mezunu ilahiyatçı bir gençle karşılaştım… Genç kardeşimi öncesinde tanıyordum, sol görüşe yakın biriydi, dindar bir kişiliği yoktu, kolay atanırım diye ilahiyatı tercih etmişti…

Genç, KPSS’ye hazırlandığını, atanamadığını, hükümetin atamalarda adaletsiz davrandığını, Müslümanların oyuyla bu iktidarın yoluna devam ettiğini vs. vs. söyledi… Belki faydam dokunur diye ayaküstü de olsa gençle sohbet etmeye çalıştım…

Bana; “ben artık dine inanmıyorum, deist oldum, dinden çıktım, namazı da bıraktım artık sadece Allah’a inanıyorum” dediğinde ona gülümseyerek “hiç şaşırmadım, perşembenin gelişi çarşambadan belli olur. Senin de bu hale geleceğin belliydi zaten” dedim… Ona daha önce hangi dinde olduğunu ve o dinden neden ayrıldığını sordum… Biraz afalladı… “Daha önce hangi dine mensup olduğumu zaten biliyorsunuz, lütfen benimle alay etmeyin” dedi…

“Tahmin ediyorum daha önce Müslümandım diyeceksin ama oğlum sen hiç Müslüman olmadın ki İslam’dan çıkasın” dedim… Bu sözlerim gencin zoruna gitti, “hayır ben Müslümandım, ama Müslümanların hal ve hareketleri beni dinden soğuttu, artık din beni tatmin etmiyor, onun için artık sadece Allah’a inanıyorum” dedi…

Ona; “bak kardeşim! Müslümanların yanlışları dini bağlamaz, Müslümanlar din demek değildir, sen yanlış bir yargı içindesin” desem de genç ezberini bir türlü bozmuyordu, Müslümanlara olan öfkesini dine yöneltiyordu.

Ona, “mademki bu din seni tatmin etmemiş ve ondan ayrılmayı çözüm görmüşsün hadi söyle bakalım bu dinde gördüğün yalan, yanlış, adaletsiz, batıl, gayri fıtri, uydurma hükümler neler, seni bu dinden soğutan dinin hangi yönü?” dedim… Genç biraz sustu ve “Adam Müslüman, namaz kılıyor ama ticaretinde, siyasetinde, insan ilişkisinde yalancı, zalim, hain ve gaddar bunlar yetmez mi?” dedi…

İlahiyat mezunu birinden bunları duymam, din ve Müslümanları bir gören bir anlayış içinde olduğunu görmem beni fazlasıyla üzdü ve yine tekrarladım; “bak güzel kardeşim sen İslam ile Müslümanları birbirine karıştırıyorsun, Müslümanların yanlış tavır ve eylemleri dini bağlamaz, din onlara adil olmalarını, ahlaklı olmalarını, iyi olmalarını, adam olmalarını, hak ve hukuka riayet etmelerini, hak yememelerini vs. emreder… Şayet onlar dine uymuyorlarsa bu onların yanlışıdır, dinin değil… İnsan öldüren birkaç katile veya birkaç hırsıza, arsıza bakıp tüm insanlar katil, hırsız ve arsız diyebilir miyiz? Hayır… Bunlardan dolayı “ben insan değilim, insanlıktan istifa ediyorum” diyebilir miyiz? Hayır… O halde suçları önlemek için gelen dini inananlarının suçları ile yargılama” dedim…

Ama bu kardeşimin beyni maalesef taş gibiydi… Bir türlü anlamak istemiyordu… Hala bana “ben sadece Allah’a inanıyorum, dine inanmıyorum” diyordu… En son ona “ben senin yerinde olsam dine değil haşa Allah’a inanmazdım zira o şikâyet ettiğin kulları Allah yarattı” dedim ve anlattıklarımın fayda vermediğini görünce müsaade istedim, ayrıldım…

Eve dönüş yolunda bu genci, anlattıklarını ve ilahiyatların durumunu düşünmeye başladım… Elbette birkaç örnek üzerinden ilahiyatlar yargılanmamalıdır… Ama dört veya beş yıl ilahiyat okuyan biri nasıl bu hale gelebilir, nasıl din hakkında yanlış yargılara sahip olabilir, nasıl bu kadar basit bir değerlendirme yapabilir, nasıl bir kazanım elde etmez? gibi sorular da sorulmalıdır…

Bu kardeşimiz aslında dine değil Müslümanlara tepkiliydi ama meramını yanlış ifade etmekteydi… Fırıncıya küsüp ekmek yememek, ineğe kızıp süt içmemek nasıl saçmalıksa Müslümanlara bakıp dine mesafeli olmakta bir o kadar saçmalıktır…

Biz ilahiyatçıların oturup bu durumu değerlendirmeleri ve nerede yanlış yaptık, yapıyoruz sorgusunu cesur bir şekilde dillendirmeleri gerekir… Müslümanlar, dine uymadıklarında nelere mal olduklarını bu ve buna benzer birçok örnek üzerinden sorgulamaları gerekir…

Artık birçok genç Müslüman iş adamlarına, din adamlarına, siyasilere vs. konumlu dindarlara bakıp din hakkında olumsuz yargıya varıyorlar… Şimdiye kadar muhatap olduğum dine mesafeli gençlerin, ya dinin içinde yuvalanan alternatif dinden ya da Müslümanların samimiyetsiz dine muhalif amellerinden dolayı dinle aralarına mesafe koyduklarını gördüm…

Anlattıklarımız ve yaptıklarımız ya insanları dine kazandırır ya da dinden uzaklaştırır… Onun için her birimiz sorumluluğunun gereğini yapmalı ve ona göre örneklik sergilemelidir… Özellikle yüksek mevkilerde görev yapan Müslüman kardeşlerimiz hak ve hukuka, adalete, ahlaka, erdeme, iyiliğe, sözünde durmaya, emaneti korumaya, işi ehline vermeye riayet etmeleri, İslam’ın güzel ahlakını en güzel şekilde temsil etmeye çalışmaları gerekir… Değilse dinden çıkan, dine mesafeli duran her gencin vebali omuzlarımızdadır…

Editör: Aydın

Yorumlar

Image
Ömer Aykal
09.09.2022 / 23:33

Allah razı olsun hocam. Çok önemli bir konuya değinmişsiniz. Maalesef, İlahiyatçılarda olan bu durum diğer insanlarda çok daha vahim boyutta. Biz müslümanlar gerçek islamı bilsek ve ona uygun yaşasak durum bambaşka olacak.

Yorum Yaz