tatlidede
tatlidede

Dilimdeki Bağı Çöz

“Musa “Rabbim!” dedi, “Gönlüme ferahlık ver. İşimi kolaylaştır. Dilimden bağı çöz. Ki sözümü iyi anlasınlar” (Taha, 20;25-28).
Dilimdeki Bağı Çöz

Mümin, İslami ilimlerde yeterli düzeyde bilgi sahibi olup, bu bilgileri hayatına uygulamaya başladıktan sonra, öğrendiklerini başkalarına da anlatmak ile mükelleftir. İlim, inanan insana sorumluluk yükler. Mümin kişi, öğrendiklerini ve elde ettiği tecrübelerini insanlıkla ile paylaşabilmelidir. Bu bilgiler, insanların hem dünya hem de ahiret hayatlarını kolaylaştıracak ve denenmiş olan tecrübi bilgilerdir. Peygamberlerin hayat öyküleri, bu bilgilerin aktarılması ve karşılaşılan zorlukların örnekleri ile doludur. Bu anlamda, dualara başlarken, vaaz öncesinde veya işlerimizin kolaylaştırılması için yaptığımız dualar arasında yer alan Hz. Musa’nın (a.s.) duası, mealen şu şekildedir: “Musa “Rabbim!” dedi, “Gönlüme ferahlık ver. İşimi kolaylaştır. Dilimden bağı çöz. Ki sözümü iyi anlasınlar” (Taha, 20;25-28).

Allah (c.c.), Hz. Musa (a.s.)’a peygamber görevini verdikten sonra, görevin gerektirdiği tebliğ vazifesini yerine getirmesi için Mısır’ın yöneticisi olan Firavun’u uyarmasını istemişti: “Firavun’a git, çünkü o sınırı çok aştı” (Taha, 20;24). Bu ilahi emrin devamında Hz. Musa (a.s.), rabbine dua ederek bu yolda karşılaşacağı sorun ve sıkıntılarının giderilmesini talep etti. Burada zikre konu olan ilk iki ayet ele alarak başlayalım. Peygamberler, gittikleri kavimlerin yönetici ve halkını uyarmaya başladıklarında bazı sorunlarla karşılaşabilmektedirler. Sahip oldukları konum ve itibarlarını terk etmek istemeyenler, peygamberlerin bu çağrılarına çoğunlukla olumlu cevap vermemişlerdir. Allah’ın emir ve yasaklarını insanlığa anlatmakla görevlendirilen peygamberler, davetlerine genellikle olumlu cevap bulamadıkları gibi türlü işkence ve iftiralara da uğramışlardır.

Hz. Musa (a.s.)’ın yukarıdaki duası da, tebliğ yolunda karşılaşacağı sıkıntı, iftira, işkence ve hicretlere giden yolun habercisi gibidir. Firavun’u uyarmaya doğru giderken, başına gelecekleri önceden anlayıp, dua ediyor. İşinin zor olduğunu ve bu yolda karşılaşacağı sıkıntıları bilerek göğsüne genişlik ve ferahlık, işlerine de kolaylık talep ediyor. Çok ağır imtihanların, çileli zamanların, zorlu ve çetin süreçlerin birbirini takip ettiği bu görevin icrası için dua ediyor. Hz. Musa (a.s.)’ın bu duası, çağlar ötesine kadar devam edecek olan bu dinin tebliğcilerine de bir mesaj veriyor. Sabır ve sebat gerektiren bu vazifenin ağırlığı karşısında, zorlanabileceklerinin mesajını veriyor. Allah (c.c.)’ın yardım ve inayetini isteyin ve her türlü sıkıntıya ev sahipliği yapacak olan gönlünüzü ferah tutun. Allah, işleri kolaylaştıran ve gönüllere ferahlık verendir.

Dilimden bağı çöz ki sözümü iyi anlasınlar.” Tefsirlerde, Hz. Musa (a.s.)’ın küçüklüğünde yaşadığı bir olaydan dolayı dilinin kekeme olduğundan ve sözünün iyi anlaşılmadığından bahsedilir. Bunun üzerine Hz. Musa (a.s.) peygamberlik görevini üstlendiğinde, dilindeki kekemeliğin yapacağı tebliğe mani olmaması için rabbine dua ediyor. Tefsir kaynaklarımızda bu durum genellikle fiziki kekemelik olarak ön plana çıkmaktadır.

Bu ayetleri, kekemelik gibi fiziki bir durumun dışında anlama ihtimalimiz olabilir mi? “Dilimdeki bağı çöz” ifadesi, sözün doğru ifadesi veya muhataplarının sözünü yanlış anlamasına engel olabilecek anlam farklılıklarını engellemek olarak da anlaşılamaz mı? Yani Hz. Musa (a.s.) bu ayette kekemelikten ziyade, sözün doğru ve etkili kullanımını kast etmiş olamaz mı? Allah’ın dinine davet ederken, akıcı bir üslup, doğru kelimeler ve etkili bir sunum da talep etmiş olabilir. Karşısındaki muhataplarının onu yanlış anlamalarını engelleyecek bir dil zenginliği de istemiş olabilir. Tebliğ de en önemli unsurlardan birisi de, hiç şüphesiz etkili ve kuvvetli bir hitap ile mümkündür. Hz. Musa (a.s.), tebliğ görevini yerine getirirken, kırmadan, dökmeden, rencide etmeden, güzel bir üslupla ve anlaşılır konuşmak için de dua etmiş olabilir. Bu şekildeki bir konuşmanın neticesinde geriye kalan mesajın doğru anlaşılmasıdır. Üslup ne kadar açık ve net olursa, anlaşılması da o kadar net ve açık olur.

Tebliğ vazifesini kendisine dert edinen, okumuş kültürlü ve birikimli vaiz ve hatiplerin bu ayetlerin içeriğine dikkat etmeleri ondandır. Bütün konuşmalarımızın başında bu duayı okumamızın bir iç muhasebesini yapalım istedim. Bu ayetler ile karşılaşacağımız sıkıntılara sabır, işlerimize kolaylık ve mesajın doğru iletilmesinin aracısı olan sözün, önemine vurgu yapılmaktadır. Allah (c.c.), en doğrusunu bilendir.

 

 

 

 

Editör: İdris Kalay

Yorum Yaz