tatlidede
tatlidede

Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun: “35 milyon yılda oluşan tuz madenleri sağlık turizmine kazandırılmalı”

UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan; peribacaları, ilginç kaya oluşumları, vadileri, yer altı ve yer üstü kaya şehirleri ile yılda 4 milyondan fazla ziyaretçi ağırlayan Kapadokya bölgesi, son günlerde tuz madeniyle de gündeme geliyor.
  • 24.04.2023 13:36
Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun: “35 milyon yılda oluşan tuz madenleri sağlık turizmine kazandırılmalı”

UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan; peribacaları, ilginç kaya oluşumları, vadileri, yer altı ve yer üstü kaya şehirleri ile yılda 4 milyondan fazla ziyaretçi ağırlayan Kapadokya bölgesi, son günlerde tuz madeniyle de gündeme geliyor.

Gülşehir ilçesine bağlı Tuzköy Mahallesi'nde bulunan tuz madeninden çıkartılan tuzların, sağlık açısından birçok faydaları ortaya çıktı. Açılan tuz mağaralarının yakın gelecekte sağlık turizmi için kullanılması gündemde. Çankırı Karatekin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim üyesi Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, Türkiye'de bulunan tuz madenlerinin sağlık turizmine kazandırılması gerektiğini söyledi. Tuz madenlerini inceleyen Ercoşkun, “Bundan yaklaşık 50 milyon öncesinde, bulunduğumuz Anadolu platosu denizin altındaydı. Tetis Denizi kuzeyde Avrupa ve Asya, güneyde Arap ve Afrika platoları bulunurken, Anadolu platosu tamamen denizin altındaydı. Kuzeyden Avrupa ve Asya güneye doğru basınç yapıyor. Güneyden de Arap platosu kuzeye doğru basınç yapıyor. Bunun sonucunda Toros Dağları ve Karadeniz dağları ile birlikte Ege dağlarımız oluşuyor. Bu basıncın sonucunda Anadolu platosu denizin altından yukarıya doğru yükseliyor. Bununla birlikte uzun bir süre geçiyor ve Anadolu'da bir iç deniz oluşuyor. Bu iç deniz, denizlerin en temiz olduğu ve hiçbir kirletici unsurun olmadığı zamanlarda su yavaş yavaş kuruyarak deniz suyu tuza dönüşüyor” dedi.

"Tuz köy tuzunda insan sağlığını tehdit eden hiçbir unsur yok"

Tuz madenlerinin Anadolu'da başlangıç noktasının Çankırı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, “Anadolu'da Iğdır'a kadar giden bir madenler silsilesi söz konusu. Türkiye'deki tüm tuz madenlerinden numuneler aldık. Bu aldığımız numunelerde ağır metal var mı yok mu, radyoaktif elementler var mı yok mu veya işleme sırasında mikroplastik bulaşıyor mu diye inceledik. Yaptığımız çalışmalarda köy tuzunun içerisinde de insan sağlığını tehdit eden kalıntıların bulunmadığını tespit ettik. Bu çalışmaları derinleştirmek için daha fazla tuz numunesi almak ve çalışmalarımıza devam etmeye karar verdik” şeklinde konuştu.

"Tuz köyde yeni teknoloji kullanılıyor"

Türkiye'de tuz madenlerinin bulunduğu Iğdır, Kağızman ve Çankırı'daki tuz madenlerinin teknolojilerinin eski olduğunu söyleyen Ercoşkun, “Tuz köy tuz madeni yeni teknolojiyi takip ediyor. Dinamit kullanılmıyor. Dinamit patlatmada tuzun içerisindeki amonyum ve nitratların kalmasına sebep olabiliyor. Madenin içerisine motorlu araç girmemesi egzoz gazlarının emilimine engel oluyor” diye konuştu.

"Tuz madenleri 35 milyon yılda oluştu"

Anadolu platosunda bulunan tuz madenlerinin yaklaşık 35 milyon yılda oluştuğunu belirten Ercoşkun, “Madenin duvarlarına baktığımız zaman dalgalı bir desen görüyoruz. Bu her bir dalga arasında bir yıllık süreç var. Bahsettiğimiz Anadolu'nun iç denizi kururken, yaz aylarında daha fazla kuruyor. Bu nedenle yaz ayları daha beyaz olarak karşımıza çıkıyor. Kış aylarında kuruyan yerler ise daha koyu oluyor. Böylelikle bir zebra deseni oluşuyor. İki desen arasında geçen süre bir yıl. Bahsettiğimiz süre ise yaklaşık 35 milyon yıl” ifadelerini kullandı.

"Tuz tozu ciğerleri temizliyor"

Tuz madenlerinin sağlık açısından da faydalarının bilimsel çalışmalar ile ispat edildiğinin altını çizen Doç. Dr. Ercoşkun, “Tuz madenlerinde tüm radyasyonlardan uzaksınız. Cep telefonu sinyallerinden, radyo ve televizyon sinyallerinden, güneşin radyasyonundan uzaksınız. Dolayısıyla bunlardan uzak olmak ciddi bir rahatlatıcı unsur. Ancak tuz madenlerinde her taraf tuz olduğu için mikron seviyesinde öğütülmüş olanları da var. Bizler maden içerisinde gezdiğimiz zaman ciğerlerimize bu tuzu çekiyoruz. Ciğerlerimize giden tuz alveollerimize kadar gittiği için, alveollerin etrafında bulunan suyu çekerek, alveollerin yıkanmasına neden oluyor” ifadelerine yer verdi.

İlk bilimsel çalışma yapıldı

Sporcular üzerinde yapılan bir araştırmanın da bilimsel sonuçlarını açıklayan Ercoşkun, “Çankırı Karatekin Üniversitesinde yapılan bir çalışmada milli boks takımının sağlık değerlerini incelemişler. Bir aylık idman sonrasında kanın oksijenlenme değerinin artığını, nefes tutma süresinin artığını ve fiziksel performansın tuz madeninde yapılan idmandan sonra artığını tespit etmişler. Bu tuz terapisi ile çığır açan bir gelişmedir. Çünkü şu ana kadar yapılan çalışmalar daha çok geleneksel tıp şeklinde yürüyordu. Bilimsel olarak yapılan çalışmalardan birsi de bu çalışmadır” diye konuştu. Tuz madenlerinin turizme de açılması gerektiğini söyleyen Ercoşkun, sözlerini şöyle tamamladı:

"Tuz madenlerinin turizme de açılması lazım. Kaplıca turizminde olduğu gibi tuz madenlerinin de tedaviye açılması lazım. Yine bu tuzun içerisinde bulunan ve saflaştırma sonucu elde edilen kilin gerek kozmetik de gerekse tedavi için ısıtılmış havuzlarda kullanılması gerekiyor. Bu söylediklerim Ukrayna'da, Bulgaristan'da, Polonya'da uygulanan metotlar. İnşallah yakın tarih de Çankırı'da ve Nevşehir'de de bu tür yatırımlar gerçekleşir.”

İHA

Yorum Yaz