diorex
life
Dedas

Gazze'de hamile kadınlar: Soykırımın ortasında katlanan acılar

Gazze'de Şeridi'ndeki hamile kadınlar, bombalarla ya da kurşunla hayattan koparılmadan çocuklarını dünyaya getirebilmenin endişesi ve korkusuyla yaşıyor.

  • 06.08.2025 12:42
Gazze'de hamile kadınlar: Soykırımın ortasında katlanan acılar

Yıpranmış bir mülteci çadırının köşesinde, eski bir şilteye oturmuş Şeyma Ebu Nur, bir haftadır dinmeyen ağrılarını bastırmak için elini beline koyuyor. Şişmiş karnına parmaklarını gezdiriyor, kucağına bebeğini alacağı günü hayal ediyor. Annelik duygusunu tatmayı, minik kızının tebessümünü görmeyi düşünüyor. Ancak bu güzel rüya, işgal ordusunun evini yerle bir etmesiyle kâbusa dönüşmüş. Artık insafsız bir mülteci kampında hayatta kalmaya çalışıyor.

Uzun zamandır kurduğu annelik hayalleri, bir seraba dönüştü. Sekizinci ayının sonuna yaklaşan Şeyma, Gazze Şeridi’ni kasıp kavuran soykırım ve açlıkla baş başa. Artık tek duası, doğumunu gerçekleştirebilmek. Kızının, bombalarla ya da kurşunla hayattan koparılmadan dünyaya gelmesini umuyor.

Şeyma, kendine her gün şu soruyu soruyor:

“Acaba doğuma kadar hayatta kalabilecek miyim? Kızım ilk çığlığını atabilecek mi, yoksa daha ışığı görmeden karnımda boğulup ölecek mi?”

"Yürüyerek göç ettim, bombanın ortasında yere yığıldım"

Kudüs Press muhabirine konuşan Şeyma, “Yaşamaya dair gücüm kalmadı artık” diyor ve “Hamileliğimin beşinci ayında Cibaliya’dan yürüyerek göç ettim. Karnımdaki bebek, kimsenin dayanamayacağı şeyler yaşadı. Yolda yanımıza bomba düştü, yere yığıldım ve yürüyemez hale geldim.” diye ekliyor.

O anlarda sadece, “Bebeğiyle birlikte öleceğini, ikisininin de cenazesinin isimsiz bir toplu mezara gömüleceğini" düşündüğünü ifade eden Şeyma, bir sağlık ocağına sığındığını, doktordan muayene için yalvardığını anlatıyor.

Şeyma, aldığı cevabı şöyle aktarıyor: "Ultrason yok, ilaç yok. Çadırına dön ve doğumu bekle."

Bunun üzerine doktora, "Hangi doğumdan bahsediyorsunuz? Bu enkazın ortasında, hangi toprakta, hangi gökyüzü altında doğum olacak?" dediğini aktarıyor Şeyma ve  “Ağır ağır ölüyorum. Bazen kasılmalarım oluyor, bazen kan görüyorum. Ne uyuyabiliyorum, ne acıya dayanabiliyorum. Süt yok, yiyecek yok, ilaç yok. Sadece korku, göç ve bombalar var.” ifadelerini kullanıyor.

Doğum yaklaştıkça kaygıları artan Şeyma, “Kadınların çadırlarda doğum yapıp bebeklerini kaybettiklerini duydum. Kimse yardım edememiş. Kızım doğarsa, küvez bulabilecek mi? Yoksa gözümün önünde boğulup ölecek mi?” diyor.

"Sekiz yıllık hasretimi onunla dindireceğim"

Şeyma'ın korkuları, 30’lu yaşlardaki Huda İyd’in endişeleriyle örtüşüyor. Sekiz yıl boyunca beklediği bebeğini kaybetme korkusuyla yaşıyor. İyd, Savaşın etkisiyle bebeğin sakat doğacağından ya da hamileliğinin yarıda kalacağından endişeli.

Henüz hamileliğinin ilk aylarında olan Huda, ailesiyle birlikte çadırlar arasında yer bulmaya çalışıyor. Dinlenebileceği, biraz olsun ayaklarını uzatabileceği bir köşe arıyor.

“Tek isteğim huzur içinde bebeğimi kucağıma almak. Kalp atışlarını duymak istiyorum, bomba seslerini değil. Ona kıyafet almak, adını düşünmek istiyorum; kefen değil” diyor Huda ve ekliyor:

“Bir bomba düşer de göç ettiğimiz yere isabet ederse, bebeğim zarar görebilir. Elime alacağım o anı çok hayal ediyorum. Sekiz yıllık hasretimi onunla dindireceğim.”

Huda, özellikle doğacak çocuğun kız olmasını diliyor ancak o günün geleceğinden de şüpheli!

Rakamlar iç karartıyor

2025’in ilk 6 ayında, Gazze'de 17 bin doğum gerçekleşti. Ancak aynı süreçte; 2 bin 600 düşük vakası yaşandı, 220 bebek doğmadan hayatını kaybetti, 21 yenidoğan, ilk saatlerde can verdi.

67 bebekte doğumsal anomali görüldü ki bunun en çarpıcı örneği annesi bombalama sırasında radyasyona maruz kalan ve beyinsiz doğan Melek el-Kanû adlı bebek oldu.

Ayrıca 2 bin 500’den fazla bebek küveze alındı, 1600 bebek düşük kiloyla dünyaya geldi. 1460 erken doğum vakası kaydedildi.

İşgalcilerin soykırımı Gazze’yi yok ediyor

ABD’nin sınırsız desteğiyle yürütülen işgal saldırıları, Gazze’de tam anlamıyla bir soykırıma dönüşmüş durumda. Gazze Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, bugüne dek 61 bini aşkın kişi şehit oldu, 150 bin 671 kişi yaralandı ve 10 binden fazla kişi hâlen kayıp. Açlık krizi onlarca cana mal olurken, 2 milyondan fazla Filistinli zorunlu göç koşullarında yaşam mücadelesi veriyor.

Hükümete bağlı medya ofisi ve Birleşmiş Milletler’e ait veriler, savaşın Gazze’deki yıkım boyutunu daha da net ortaya koyuyor. Saldırılar sonucu Gazze’deki yapıların yüzde 88’i tamamen yok edilirken, toplam maddi kayıp 62 milyar doları aştı. İşgal ordusu, kara saldırıları, topyekûn ateş gücü ve zorla tahliyeler yoluyla Gazze Şeridi’nin yaklaşık yüzde 77’sini fiilen işgal altına almış durumda.

İLKHA

Yorum Yaz