tatlidede

Düşme Hikayemiz

Düşme Hikayemiz

“Ehsan-i takvîmde yaratılan insanın esfel-i safiline inme” hikayesidir bu yazacaklarım… “DÜŞME” hikayemizdir bu söyleyeceklerim…

İnsanlığın düştüğü hatta çöktüğü bir zaman ve ortamda inmişti Kur’an… İnsanlığı düştüğü yerden kaldırmak, saplandığı bataklığı kurutmak, çöküşe giden seyri yükselişe çevirmek için inmişti Kur’an… Allah, Kur’an’ın en büyük suresinde Bakara’da insanlığın düşüş hikayesini Hz. Adem’in şahsında anlatır… İnsanlığın düşüşünü takip eden çöküşü ise İsrailoğulları bağlamında detaylandırır…

İnsanlık düşmesin, tarih yeniden tekrar bulmasın diye anlatılır kıssalar ve örnekler… Onun içindir ki Allah her kıssanın devamında insan bir daha düşmesin, çökmesin diye “DÜŞÜNMEYE” davet eder… Zira düşünmeyenler, doğru düşünmeyenler, düşüncesine vahyi rehber etmeyenler geleceği düşleyemezler, düşmeleri için kazılan çukurları, hendekleri göremezler, düşmelerin önüne geçemezler…

Ve yine ilk günkü gibi düştük… Babamız Âdem gibi şeytanın ağına düştük… Kazanmayı isterken, daha çok kazanmak isterken, düşlerimizi düşünmeden kurarken düştük… Cennetten düştük, Allah katındaki değerimizden düştük, huzurdan düştük…

Güvenmememiz gerekenlere güvendiğimiz için, her Allah’la yaklaşanı doğru zannettiğimiz için, düşünmediğimiz için, vahyi elden düşürdüğümüz için, isteklerimizi Allah’ın isteklerinin önüne geçirdiğimiz için, şeytanın ve şeytanlaşanların düşmanlığını unuttuğumuz için düştük… Âdem düştüğü yerden kalkmayı başardı biz ise başaramadık…

İlk düşen şey kardeşlikti insanlık tarihinde… Kabil, Habil’in kanını akıtırken düşürmüştü kardeşliği… Zira Habil, kardeşten beklemiyordu kalleşliği… Kıskanmak, haset, çekememezlik, bencilik, bireycilik, takvasızlıktı Kabil’i dolayısı ile kardeşliği düşüren, insanlığı öldüren… Halbuki Habil canı pahasına kardeşliği düşürmeyecekti… Kabil’e “sen beni öldürecek olsan da ben sana el uzatmam” demekteydi… Zira Habil, kardeşliğin fedakarlık ve tahammül gerektirdiğini çok iyi bilmekteydi…

Ve yine aynı… Yine aynı saiklerle birbirimize düştük, birbirimize düşürüldük… Yine kardeşliği düşürdük… Onun için hep düştük… Güçten düştük… İzzetten düştük…

Düşerken düşlerimizi de düşürdük… Düşük bir hayata talip olduk… Küçük hesaplarımızda boğulduk… Günahlarımızda kaybolduk… Hem kendimizden, hem rabbimizden hem de kardeşliğimizden olduk…

Halbuki biz düşmeyecektik… Düştüğümüz yerden ayağa kalkacak… Düşük olanlara el uzatacak… Düşkünlerin kimsesi olacak… Bizi birbirimize düşürmeye çalışanları kendi tuzaklarına düşürecektik… Ama asla düşmeyecektik… İnsanlığı, kardeşliği düşürmeyecektik…

Kur’an, insanlığın düşüş ve çöküş hikayelerini bir daha düşülmesin, çöküşler olmasın diye anlatır… Kur’an, tarih boyunca düşüşler, çöküşler yaşayan insanlığa sadece kurtuluş çağrısı değil aynı zamanda yükseliş rehberidir… Her düşmenin çöküşle neticelenmeyeceğini Hz. Adem’in yükselişi ile haber vermektedir…

Ey insan! Düşmemek, çökmemek istiyorsan; yükselmeyi, yücelmeyi hedefliyorsan Kur’an’a kulak ver… Düştüğün yerde kalmak istemiyorsan, düşüşler yaşamak istemiyorsan, hırs ve şehvetinin peşine düşmüşlerin çizdiği kadere mahkum olmak istemiyorsan; huzuru, mutluluğu, güveni istiyorsan Kur’an’a kulak ver… Kardeşliğe omuz ver...

Editör: Aydın

Yorum Yaz