tatlidede
tatlidede

Edward Bulwer-Lytton kimdir? Edward Bulwer-Lytton kitapları ve sözleri

İngiliz Politikacı, Şair, Oyun Yazarı ve Romancı Edward Bulwer-Lytton hayatı araştırılıyor. Peki Edward Bulwer-Lytton kimdir? Edward Bulwer-Lytton aslen nerelidir? Edward Bulwer-Lytton ne zaman, nerede doğdu? Edward Bulwer-Lytton hayatta mı? İşte Edward Bulwer-Lytton hayatı... Edward Bulwer-Lytton yaşıyor mu? Edward Bulwer-Lytton ne zaman, nerede öldü?
  • 07.05.2022 09:00
Edward Bulwer-Lytton kimdir? Edward Bulwer-Lytton kitapları ve sözleri
İngiliz Politikacı, Şair, Oyun Yazarı ve Romancı Edward Bulwer-Lytton edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Edward Bulwer-Lytton hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Edward Bulwer-Lytton hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Edward Bulwer-Lytton hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: Edward George Earle Lytton Bulwer-Lytton

Doğum Tarihi: 25 Mayıs 1803

Doğum Yeri: Londra, İngiltere

Ölüm Tarihi: 18 Ocak 1873

Ölüm Yeri: Torquay, Birleşik Krallık

Edward Bulwer-Lytton kimdir?

Edward George Earle Lytton Bulwer-Lytton 1. Baron Lytton PC (25 Mayıs 1803 - 18 Ocak 1873), İngiliz romancı, şair, oyun yazarı ve politikacıdır. Okur kitlesi ile oldukça popüler ve çok satan romanlar yazdı ve önemli bir servet kazandı. "the great unwashed", "pursuit of the almighty dollar", "the pen is mightier than the sword", "dweller on the threshold", "It was a dark and stormy night" kitaplarının yazarıdır.

Edward dört yaşındayken babası öldü ve annesi Londra'ya taşındı. Bir dizi yatılı okulda hoşnutsuzluk çekiyordu. Baling'deki Bay Wallington onu on beş yaşındayken, şiirlerini yayınlamaya teşvik etti. 1822'de Cambridge, Trinity College'a girdi, 1825 yılında Şansölyenin İngilizce ayeti altın madalyasını kazandı.

1827'de İrlandalı güzel olan Rosina Doyle Wheeler (1802-1882) ile evlendi. Rosina'ya dokunan yazışma ve siyasi çalışmalar evliliğini zorlarken, 1833'te ayrıldı ve 1836'da ayrılma yasal hale geldi.

Lord Lytton'un özgün soyadı Bulwer, "Earle" ve "Lytton" isimleri orta isimlerdi. 20 Şubat 1844'de kraliyet lisansı ile Lytton'un ismini ve kollarını aldı ve soyadı "Bulwer-Lytton" oldu. Dul eşi de 1811'de aynı şeyi yapmıştı.

Edward Bulwer-Lytton Kitapları - Eserleri

  • Pompei’nin Son Günleri
  • Gelecek Irk
  • Zanoni

Edward Bulwer-Lytton Alıntıları - Sözleri

  • Görkemin oldukça aktif ve saf olduğu daha küçük bölgelerde, çember daraldıkça, vatanseverlik coşkulu bir şekilde kendini gösterir. Fikirler daha yoğun ve daha güçlüdür, herkesin gözü her hareketinizi takip eder. Kamusal dürtüleriniz kişisel bağlarınızla iç içe geçmiştir; daracık alanlarınız çocukluğunuzdan beri tanıdığınız yüzlerle doludur; halkınızın alkışları dostunuzun omzunuzu sıvazlaması gibidir. Fakat büyük bölgelerde, şehir hükümdarlıktır. Taşralar, vatanseverliğinizde yer bulmaz; oralarda yaşayanların soyları hükümdarlığın bir parçası değildir; onları tanımazsınız, gelenekleri size yabancıdır ve belki dillerini bile bilmezsiniz. Hükümdarlıkta şöhret yerine kayırma tercih edilir. Hükümdarlık dışında ise, halkın görüşü tamamen önemini yitirmiştir ve hususi menfaatler kadar önemli bir şey yoktur. (Pompei’nin Son Günleri)
  • İşte dünya bir kez daha güzelleşmişti, ama bu sakin ve kıpırtısız bir güzellikti. Hiçbir esinti ağacınızı kıpırdatamıyordu artık ve bunun gibi, hiçbir şüphe ruhumu sarsamıyordu. (Zanoni)
  • Hazların en büyüğü! Umut ve korkunun telaşesi. Yorgunluk nedir bilmeyen, tarifsiz bir haz! Kumar oynamak, ne muazzam güzellikte bir sanat! (Pompei’nin Son Günleri)
  • "İyi bir kitap, gerçek bir hazinedir." (Gelecek Irk)
  • Saçmalık! Bu tür endişeler köleler için değil. (Pompei’nin Son Günleri)
  • Çünkü tüm o üzüntüler arasında bile iklim yine de gençliğin yeşilini tazeleyebilir, çiçekler açtırabilir ve beşeri kalbin içgüdüsünü canlandırabilir! Sadece gövde kuruduğunda, sadece zaman geldiğinde, güneş artık ne insan ne de ağaç için parlayabilir. (Zanoni)
  • Ölümü bekleyen iki kere ölür. (Pompei’nin Son Günleri)
  • Hiç kimse, farkında olmadan üstün entelektüel niteliklere sahip olamazdı. Tekrar eden tevazu ve erdem oldukça yeterlidir fakat erdemin mükemmelliğe ulaştığı noktada, hayran olduğunuz tevazu maskesi, varlığını sahibinden gizlemez. Dahiye o utangaçlığı veren, vakur, gizemli havayı katan ve karşılaştığınızda sizi şaşırtan ve hayran bırakan şey, bazı niteliklerin gururlu bilincidir ve günlük hayatta ortaya çıkarılamazlar. Bir insanın utangaç tavırlarından yola çıkarak, size olan üstünlüğünün farkında olmadığı düşüncesiyle kendinizi kandırmayın! Sizin tevazu olarak gördüğünüz, aslında bir özsaygı mücadelesi. Sizden kıyas bile kabul etmeyecek kadar üstün olduğunun zalimce farkında ve sadece huzursuz. Çünkü sizinle karşılaştığında, aniden sizin seviyenize iniyor. Sizin gibilerle diyalog kurmuyor, düşüncelerini paylaşmıyor ve herhangi bir iletişimde bulunmuyor. Onu huzursuz eden sizin önemsizliğiniz, kendisininki değil! (Pompei’nin Son Günleri)
  • Gözlerimi yumunca görürüm her şeyi en iyi, Gün boyu gördüklerim ise değersizdir, Çünkü rüyamda görür gözlerim sadece seni, Işır karanlıkta gözlerim, karanlık artık mecalsizdir. Shakespeare (Zanoni)
  • Dafne: Fakat kim Sevgiden uzaktır ki? Tirsi: Ondan korkan ve kaçan. Dafne: Kanatları olandan kaçmanın ne faydası var? Tirsi: İnsan büyüdükçe, sevginin kanatları ona küçük gelir. Aminta (Zanoni)
  • Genç şeylerin büyüyüp bu denli alımlı görünmesine. Ağlar toprak, ağlar sevgiyle, Çiğ sandığınız aslında gözyaşlarıdır toprağın, Damla damla akıttığı, bir anne sevgisiyle! (Pompei’nin Son Günleri)
  • "Ah tanrıça Feronia aşkına! Çok yakında özgürlüğümü satın alacağım! Ondan sonra bakalım kim bana pezevenk diyebiliyormuş! Bunun için bana çok fazla para teklif ederse, iş değişir tabii." (Pompei’nin Son Günleri)
  • Yıldızları kataloglayan gökbilimci, kainata tek bir atom bile ekleyemez. Şair ise atomdan bir evren yaratabilir. (Zanoni)
  • Kalbim beni, bana benzeyen insanlarla yakınlaştırıyor. (Pompei’nin Son Günleri)
  • Tabiatın sana verdiği dersi iyi öğren ve ışığa ulaşmak için karanlığın içinden geçmeye gayret et! (Zanoni)
  • Ah Clodius, bu insanlar sevebilir mi? Sezgileriyle bile çok az sevebilirler. Bir Romalının kalbi olması, nadir rastlanan bir durum! O sadece zekası olan bir mekanizma; üzülüyormuş gibi yapabilir ama bunu hissedemez! (Pompei’nin Son Günleri)
  • Bu dünya asla dahiler için tasarlanmadı! Dahi,mevcut olmak için bir başka dünya yaratmak zorunda. Hangi büyücü bundan daha fazlasını yapabilir? (Zanoni)
  • Bir insanın, bir diğerinin kalbini anlayacağına dair beslediği umuttan daha beyhude hiçbir kuruntu yoktur, kimse bizi adaletle yargılayamaz ve kimse ama hiç kimse, en yakınlarımız bile bizi anlayamaz! Bu dünyadan göçüp gittiğimizde, geç kalmış bir pişmanlık başlar. Hem dost hem düşman, bize dair affedecekleri ne kadar az şey olduğunu düşünür! (Pompei’nin Son Günleri)
  • Gördüğünüz gibi, rüzgarda sadece dalındaki yaprak sallanıyordu. Kurumuş ve buruşmuş, bere almış ve canlılığını, diriliğini kaybedene kadar üzerine basılmış, yerde öylece duran yaprak ise, durmadan dönerek havalanıyor ve oradan oraya savruluyordu. Yani, mutlu ve umut dolu olana uğrayan aşkın kanatları hep taptazeydi, ancak şiddetini de hiç kaybetmiyordu. Hayatın yeşilliklerin den kopup düşen, umutsuz, lifleri yazı hiç yaşamamış kalp ise, kardeşlerini kucaklayan rüzgar tarafından oradan oraya fırlatılıyor ve hırpalanıyordu. Onun tutunacak bir dalı yoktu. Rüzgar dinip sonsuza kadar bir bataklığa saplana dek, yollardan yollara savruluyordu. (Pompei’nin Son Günleri)
  • Yeryüzünün küçük tutkularından ve kasvetli musibetlerinden geçen iki yol vardır ve her ikisi de cennete çıkarken insanı cehennemden uzağa götürür. Biri sanat diğeri bilimdir. Ancak sanat bilimden daha tanrısaldır çünkü bilim keşfeder, sanat ise yaratır. (Zanoni)

Yorum Yaz